08 Nisan 2013, Pazartesi 11:59:31 eklenmiştir. | |
Türkiye 2012 yılını, 2009 krizinden sonra yaşanmış en kötü yıl olarak geride bıraktı. Büyümedeki düşüşe (yüzde 2,9) rağmen “cari açık”ın artış eğilimine girmesi ise dikkat çekici. Kuşkusuz dış ticarette denge kurmak bu adaletsiz küresel ekonomide hiç kolay değil. Ama Arjantin’in uyguladığı “her firma ithalatı kadar ihracat yapmak zorunda” uygulamasının ciddi dersler taşıdığını düşünüyorum. |
Geçtiğimiz hafta ABD’nin saygın gazetelerinden The Wall Street Jurnal’de “Elektronik fabrikaları karides ihraç ediyor” başlıklı bir araştırma haber yayımlandı. S. Schaefer Munoz imzasıyla yayımlanan haberde, özetle, Arjantin’de bayan devlet başkanı Cristine Kirchner’in dış ticarette dengeyi sağlayabilmek için uygulamaya koyduğu tedbirler ele alınıyor.
Kirchner, Arjantin’de oldukça popüler bir başkan. Hugo Chavez kadar medyatik ve coşkun olmasa da aynı “Peronist” gelenekten geliyor.
Yani en büyük hassasiyeti bağımsızlık, anti emperyalizm…
Milliyetçiği bizdeki gibi birbirini yeme olarak değil, ekonomide bağımsızlık olarak ele alıyor. Bu nedenle de kimseye bağımlı, borçlu olmak istemiyor; dış ticarette öteden beri sol felsefenin vazgeçilmezi olan“denge” üzerinde duruyor.
“Denk bütçe”, “denk dış ticaret”…
Ancak dengesiz küresel ekonomi dünyasında eğer petrol zengini falan değilseniz, bu dengeyi kurabilmeniz çok zor. Şuradan anlayın ki, Türkiye, dış ticaret dengesini son 60 yıldır bir türlü kuramıyor. Bunu yapamadıkça da ekonomide, süreç içerisinde hem hammadde ve aramalı, hem teknoloji, hem de sermaye olarak dışarıya bağımlılık sürekli artıyor.
Çok tuhaf olsa da bizim “milliyetçi”ler bunlarla hiç ilgilenmez…
Ama, Kirchner, isyan edip kolları sıvamış ve ülkeye yabancı mal getirip satan bütün firmalara “İthal ettiğiniz mal kadar yerli malını ihraç etmek zorundasınız” demiş.
Tabi iş böyle olunca şenlik manzaralar oluşmuş…
Örneğin, Japon JVC’ye video kamera, Sanyo’ya plazma televizyon üreten ve fason üretimde kullandığı bütün girdileri ithal eden Newsan firması, kendi dış ticaretini dengeleyebilmek için mezgit balığı ve karides ihracatına başlamış!
Artık Newsan Avrupa, Rusya ve Çin’e yılda 3 bin 600 ton deniz ürünü ihraç eden bir firma haline gelmiş.
BMW’nin ana distribütörü olan bir firma deri ve pirinç ihracatına başlamış.
Ülkede yurtdışına çıkan şarabın yüzde 20’si şarap üreticileri tarafından değil, sanayi kuruluşlarınca ihraç edilir olmuş.
Uygulama, Arjantin’in dış ticaret dengesine çok olumlu katkı sağlamış. Uygulamanın ana hedefi, hükümetçe şöyle tanımlanıyor: “Sermayenin ülke dışına çıkışını engellemek, ülke sanayisini, üretimini korumak, işsizliğin artmasını durdurmak…”
Eee boru değil, bu “sermaye”; hele hele “küresel sermaye” öyle bir şey ki, neyi nerede ucuz bulursa oraya kaçıp gidiyor, “dini imanı da vatanı da yok”!
Tabi, tahmin edileceği gibi uygulama politik açıdan çok doğru olmakla birlikte,
uygulama hiç de kolay olmamış. Hem merkez bankası rezervlerini zorlamış hem de piyasada hayli tepki almış.
Örneğin, IMF buna şiddetle karşı çıkmış.
Kirchner’in , “Emperyalizmin sözcüsü IMF”ye aynı şiddetle yanıt vereceğini tahmin etmek zor değil.
Ancak iş bunlarla sınırlı kalmamış. İki önemli sorun yaşanmaya başlanmış.
Birisi, bu ihracat zorunluluğu nedeniyle, firmalar hiç de ilgili, yetkin olmadıkları alanlarda faaliyet göstermeye başlamış.
Düşünün ki, BMW ithalatı yapan Borusan, sırf ihracat olsun diye tavukçuluk işine girmiş… Borusan ne anlar tavukçuluktan demeye başlıyorsunuz ve “Borusantavuk” baştan piyasada gözden düşüyor! Örnekler yayılmış.
Ayrıca firmalar, bakıyorlar ki, sırf ihracat yapmak için farklı bir sektörde faaliyet göstermek kendilerine göre değil, bu sefer, bu işi yapan firmalara yüzde 10 civarında komisyonlar ödeyerek yeni bir sektör yaratıyorlar!
Düşleyin ki, VW otomobili ithal eden Doğuş, gidiyor meyve sebze ihracatı yapan Penguen’e, yüzde 10 komisyon ödüyor ve Penguen ihracatını Doğuş Oto üzerinden yapmış oluyor! Alan razı veren razı…
Abartı yok, durum bu…
Tabi böyle bir durumda ilk akla gelen soru şu: Penguen’in ürünlerinin gıdayla ilgisi olmayan bir firmaca pazarlanmasının yurt dışında tüketicinin gözündeki prestij kaybı…
Demem o ki, dış ticarette denge sağlamak gerçekten zorlu bir süreç.
Ama yiğitlik, vatanseverlik, milliyetçilik de biraz bunun için mücadele etmekten geçmiyor mu?
İyi pazarlar
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder