Dursun EROĞLU YENİ DÖNEM Gazetesi’ni çıkarma hazırlıklarını ilk kez, ailece tanışmaktan gurur duyduğum çok değerli meslektaşım, arkadaşım Binay Kazan’dan öğrenmiştim. |
Binay, gazeteciliği, teknik adamlık, girişimcilik, işadamlığı, STK yöneticiliği gibi faaliyetlerle birlikte sürdürmeyi başarabilen, enerjisine, yeteneklerine hayran olduğum bir insandı. Oysa ben sadece muhabirlik yapabilmiştim ve emekli olduktan sonra da, sadece Ekohaber Gazetesi’nde çalışabiliyorum, bu da bütün zamanımı alıyordu...
Bursa’da, güçlü bir yerel medya var. Gazeteler, televizyonlar… Ancak bu “medya”ların hepsi kentin önde gelen işadamlarına aitti.
Biz meslek insanları açısından bu “sahiplik” konusu hep sorunlu oldu. Patronlar, işadamı kimliği nedeniyle gazeteleri salt reklam/satış ile yürüyen bir ticarethane gibi görmüş; bizim çok önemsediğimiz tarafsız, yansız, doğru habercilik, demokrasi, “dördüncü kuvvet” falan onların gözünde bir şey ifade etmeyince kendimizi rahat, özgür hissetmemişizdir!
Gazetelere “patron gazetesi” demek kolay; ama, “Hadi madem öyle, siz çıkarın bir gazete” dendiğinde de, orada kalırız… Zira, gazete çıkarmak, matbaa satın almak… Bizim gibi vasat ücretlerle haber peşinde koşan insanların yanından bile geçebilecekleri işler değil. Bursa’da sadece meslektaşımız Tahsin Ardıç “Ekohaber” i istikrarlı olarak çıkarmayı başarmıştı, ama o da sadece ekonomi ve haftalık bir gazeteydi.
Günlük bir kent gazetesine ihtiyaç vardı. Bursa’da uzun yıllar meslek içinde kendini yetiştiren çok değerli meslektaşım Salih Demirci, varını yoğunu bu hayale adadı.
“Çıktı” “çıkacak” derken, yaklaşık bir yıllık zorlu bir mücadelenin ardından “YENİ DÖNEM” ilk sayısını, 3 yıl önce çıkardı. Hem de 23 Nisan günü…
Renklerini ay yıldızlı bayrağımızdan alan YENİ DÖNEM, zaman içinde kendi ekibini, yayın çizgisini, tarzını yarattı.
İlk sayısından beri burada yazıyor olmak nedeniyle gerçekten çok mutluyum, gururluyum. Gücünü sermayeden değil meslektaşlarımızın emeği, alın terinden alan bu gazetede sadece haftada bir gün, pazar günleri yazabilmek bile harika…
Benim kişisel şanssızlığım, Ankara’da yaşamaya başlamış olmam nedeniyle gazeteyi bayiden alıp okuma zevkini tadamamak… O hasreti de www.yenidonemgazetesi.com sitesinden gidermeye çalışıyorum.
Sadece Salih Demirci ve Binay Kazan değil, uzun seneler birlikte haber peşinde koştuğumuz, bu mesleğin emektarları, Ayşe Aygör, Hülya Saatçi, Tayfun Çandır, Yüksel Baysal, epeydir ticaretle uğraşmasına rağmen meslekten kopamayan sevgili Gürhan Çetinkaya, kent sevdalıları Sabri Erdem, Ziya Güney ve diğer isimlerle de aynı gazetede olmaktan gururluyum.
Bir de özel teşekkürüm var… 3 yıl boyunca sevgili patronum ve Yazı İşleri Müdürüm tek bir satırıma bile müdahale etmedi, sansürlemedi… Bunu çok önemsiyorum. Zira ben oldum olası dobracıyımdır, Gerçekliğine inandığım olgu ve olayları, iktidar, muhalefet, parti vs. demem, yazarım. Koca koca gazetelerde, ünlü şanlı meslektaşların tek tek işine son verilmesini izlerken, bunun değerini daha iyi anlıyorum.
Yazamamak, bir gazeteci için ölümdür aslında…
Türkiye’de 70-80 gazetecinin cezaevinde olduğu konuşuluyor. Ama yazdırılmayarak fiilen nefes alması engellenen gazetecilerin sayısını merak eden bile yok…
Türkiye ciddi değişimlere gebe…
Yeni Türkiye, YENİ DÖNEM gibi, gücünü özgürlüğünden alan gazetelerle kurulacak.
İyi ki varsın YENİ DÖNEM!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder