Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın haftanın son gününde “Kanal İstanbul” projesi ile ilgili açıklaması, hükümetin, hem de yelkenleri şişirmiş olarak tam gaz ileri gittiğini gösteriyor. Ekonomi ve sosyal politikalarını toplumsal adalet, gelir dağılımı, ekonomik/siyasi bağımsızlık açısından yanlış bulsam da kendi içinde gayet tutarlı olduğu su götürmez. Anlaşılan bu “süreç” şimdiden meyvelerini vermeye başlamış, “yabancı sermaye” lambası yeşile dönmüş! |
AKP’nin en önemli seçim vaatlerinden olan “Kanal İstanbul” projesi Türkiye’de hazırlanan en büyük rant yaratma projelerinden birisi. 100 milyar doların üzerinde bir yatırımdan söz ediyoruz! Projenin ikinci bir su yolu açarak İstanbul Boğazı’ndaki deniz trafiğini hafifletme gibi olumlu yanları var kuşkusuz; ama büyük ölçüde yabancı sermaye ile gerçekleşecek bu dev projede, paraların yeni konut, AVM vs. sektörlerine akacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Babacan açıklama yapmadan, yeni kanalın açılacağı bölgede yüzlerce irili ufaklı firma arazileri kaptı bile. Toprak rantı tavan yapıyor… Projeler büyük ölçüde dış kredilerle yapılacak ve anlaşılan uluslararası konjonktür de tam buna uygun, dolarlar gani…
Suriye’deki istikrarsızlık nedeniyle Türkiye’ye yaklaşan ve muhtemel İran saldırısı için yedeklemeyi planlayan ABD Başkanı Obama, İsrail gezisinde öyle bir gol attı ki, (pardon İsrail’e özür diletti ki) hükümet İsrail yönetimi ile anında can ciğer kuzu sarması oluverdi. ABD Dışişleri Bakanı Ankara’yı su yolu yapıverdi bu ara...
Ne pazarlıklar yapıldı bilmiyoruz.
Ne hikmetse BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırıp, meclisten hapse göndermeyi planlayan hükümet birden “İmralı süreci”ni keşfetti. “Akil İnsanlar” oluşturuldu. “Barış süreci” başlatıldı.
Açıkçası, bu “süreci” herkesin desteklemesi gerektiğini savunuyorum.
CHP ve MHP ise maalesef yöre halkına hitap edecek bir söylemden hala uzak.
Kaygım, bu işte ipin “big brother”da olması ve olayın “ateşkes”ten öteye gidememesi.
Örneğin, neden sadece işi “PKK sınır dışına çıktı/çıkmadı”ya bağlıyoruz ki? Diyelim, koruculuk sisteminin lağvedilmesi; özel yetkili, istediğini asan kesen güvenlik birimlerinin, “özel harekâtçı”, “özel kuvvet” birimlerinin çekilmesi, hatta dağıtılması… Sokaklarda panzerle dolaşmaya son verilmesi, siyasi tutukluların salıverilmesi, anadilinde eğitim, yörenin kalkınmasına yönelik bir seferberlik…
Bunlar olsa “Terör örgütüne taviz” mi olur?
Tam tersine yöre insanının kalbi, desteği kazanılmış olmaz mı?
Doğalgaz fiyatı devlet sırrı!
Doğalgaz fiyatları başından beri tartışmalı oldu. Çünkü maalesef sadece Türkiye değil, birçok devlet doğalgazı Rusya’dan kaç liraya satın aldığını “devlet sırrı” gibi saklıyor.
Ama Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Izvestiya, doğalgazın kaç liraya satıldığını araştırdı, buldu, yazdı.
Habere göre Gazprom’un bazı ülkelere uyguladığı fiyat (bin metreküp/dolar olarak) şöyle:
Belarus 165 dolar, İngiltere 313, Almanya 379, Fransa 394,Bulgaristan 501, Çek Cumhuriyeti 503, Bosna Hersek 513,Polonya 526, Makedonya 564 dolar.
Fiyatta ulaşım-nakliye kadar siyasi hesapların da etkili olduğu ifade ediliyor.
Listede Türkiye yok, dolayısıyla bizde doğalgaz fiyatı gizemini koruyor. Tek bildiğimiz şu ki, evlerimizde doğalgazın (bin) metreküpüne yaklaşık bin lira ödüyoruz.
Yani vatandaş 560 dolar ödüyor.
İyi pazarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder