Dursun EROĞLU Bursa’da yerli tramvay “İpekböceği” nedeniyle, başta Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe olmak üzere, Durmazlar Makine yetkilileri ve emeği geçen herkesi yürekten alkışlıyorum. İşte kalkınma, sanayi, gelişim budur. Her şeyi ile kendi yarattığın ve gururla dünya piyasasına sunulacak bir marka… Her hayalini dış kredi ve borçlarla gerçekleştirme kolaylığı ile ülkeyi borç batağına sürükleyenlerin bu projeden alacağı çok ders olduğunu düşünüyorum. |
Sevgili okurum, borç sofrasında yenilip içilenlerin, sonra nasıl burunlardan fitil fitil getirildiğine ilişkin kaygılarımı paylaşmak istiyorum. Hükümet, yüksek bütçe açıklarına rağmen, ranta dönük de olsa büyük projelerden söz ediyor. Otoyollar, boğaz köprüsü, barajlar, milyonlarca konut inşaatı vs. Finans da yurtdışından…
Örnek mi, Yunanistan… Komşu, son 30 yılda güzel otoyollara, lüks turistik işletmelere sahip oldu, pırıltılı yaşam, her gideni özendirdi. Her şeyini AB kredisi ve borçlarla yürüten bu ülke, şimdi fiilen iflas etti. Milli gelirin çok üzerine çıkan kamu borçlarını ödeyebilmek için on binlerce insan işten atıldı, birçok işyerinde aylardır maaş ödenemiyor, çalışan ve emekli maaşları yarıya indirildi, iş yapamayan esnaf kapatıyor. Ancak şimdi, işi gücü olup normal bir yaşam sürdürenlerin, sayısı hızla artan aşevlerinde sıraya girmelerine varan sefillik bile yeterli olmuyor.
İMF ve Dünya Bankası’nın dış borç reçetesi bellidir: Çalışanların ücret ve sosyal kazanımlarının tırpanlanması, ülkede kamu harcamalarının azalması (bunu siz eğitim, sağlık, altyapı, çevre yatırımları, AR-GE, özel sektör teşviklerinin budanması şeklinde okuyabilirsiniz), devletin bütün gelirini borçlara ayırması...
Dikkatinizi çekerim, Yunanistan’da bunlar da yeterli olmadı ki, troyka (AB, İMF, Avrupa Merkez Bankası AMB) Yunanistan’daki Kemal Derviş hükümetine (Pardon, Papadimos hükümeti) “tahvil takası” gibi bir öneri sundu ve bu olay geçtiğimiz hafta bomba gibi patladı.
Bu takas, bankalarda parası olan Yunanlıları ilgilendiriyor. Troyka dedi ki, “Yunanistan’da sadece işçilerin, memurların, küçük esnaf ve dar gelirlinin sefil duruma düşmesi yetmez, zenginler de paraları sökülecek…”
Ve geçtiğimiz hafta, bir sürü dolambaçlı sürecin, işlemin sonunda, Yunanistan’da elinde hazine bonosu, tahvili bulunduran tasarruf sahiplerinin çoğu ellerindeki kağıtları, daha uzun vadeli ve çok daha düşük faizli olan yeni bono ve tahvillerle takas etmeyi kabul ettiler.
Lütfen dikkat, bu takas öyle vadelerde ve oranlarda hafif bir oynamayla sonuçlanan basit bir işlem değil: Bu operasyonla devlet, 350 milyar Euro borcunun yaklaşık 177 milyar Euro’sunu takas kapsamına aldı ve borcun 100 milyar Euro bölümünü fiilen sildi! Kayıp, yüzde 70 civarında oldu, deniyor.
Tabi ki, bu tarihte eşi görülmemiş “yeniden yapılandırma” Yunan orta ve üst gelir gruplarının yaklaşık 100 milyar Euro parasını fiilen buharlaştırdı!
Bu operasyon Yunanlı zenginlerin gönül rızası ile olmadı. Papadimos hükümeti bunu zorunlu kıldı, imzalattı. 177 milyar Euro devlet kağıdının 152 milyar Euro bölümünün sahipleri, Yunan hukukuna göre takas yaptılar. Yaklaşık 20 milyar Euro tutarındaki tahvilin sahiplerine de troykanın belirlediği “yabancı yasalar”a göre işlem yapılacak ve The Economist’i yazdığına göre, bu iş mart sonunda bitecek.
Özellikle banka, sigorta şirketi gibi büyük tahvil sahiplerinin bu buharlaştırma operasyonuna sert direnişler gösterdiği belirtiliyor. Baskı ve tehditlerin ikna edici gücü şurada: “Yunanistan’ın, uluslararası kreditörlerden acil ihtiyacı olan kredileri alabilmesi için, bu uygulamada yüzde yüz katılıma ihtiyacı var.”
Somut olarak da AMB, “Bu takası kabul ettiremezsen, 130 milyar dolarlık kredi anlaşmasını kilitlerim” dedi.
Peki, Yunanlı zenginlerden alınan 100 milyar Euro ile bu iş tamamen bitecek, ülke kurtulacak mı?
En iyimser tahmin bile, bu depremin etkisinin yıllarca devam etmesini öngörüyor.
Tabi AMB’deki “Uzun vadeli ve ucuz finansa bağımlı finansal yapıların yaygınlaşma korkusu”nu da kaydetmemiz gerekiyor.
Atalarımız boşuna dememiş:”Borç yiyen kesesinden yer.”
Galiba eklemek gerekiyor: “Borçla yiyen geleceğinden de yer.”
İyi pazarlar
…
…