23 Mayıs 2017 Salı

'Rakiplerimiz yorgun, enerjisi düşmüş'...



ORKA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, GESİAD'ın “Sinerji Toplantısı”nda konuştu ve markalı ihracattaki fırsatlara vurgu yaptı. Orakçıoğlu, “Türkiye'nin önün açık. Dünyada rakiplerimizin yorgun ve enerjisi bitmiş olduğunu görüyoruz” dedi.

Damat Tween” mağazalarının sahibi ve uzun yıllar hazırgiyim ihracatı birliklerinde başkanlık yapan Süleyman Orakçıoğlu, GESİAD'ın Almira Otel'deki toplantısının konuğu oldu ve Bursalı işadamlarına konuştu. Toplantıda GESİAD Başkan Ramazan Kaya dernek faaliyetleri hakkında bilgi verirken, derneğin yeni üyeleri Kazım Bağcı, Yusuf Katana, Recep İzmirli, Uğur Akın, Okan Sami Nahit, Emine Uysal, Mustafa Akdemir, Murat Doğan ve Mustafa Demir'e üyelik rozetleri takıldı.
GESİAD üyesi işadamlarına konuşan Orakçıoğlu, en son 2015 yılında Giresun'da açılan ve 800 kişinin istihdam edildiği GİTESK'in tanıtım videosunu izletti ve çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Dünya pazarında “marka”lı olmanın önemine vurgu yapan Orakçıoğlu, ORKA Holding bünyesinde bir yandan ihracat yaparken, bir yandan da yurt dışı mağazaları hızla artırdıklarını söyledi. Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe kilo başı ihracat değeri ortalamasının 12-16 dolar olmasına rağmen kendi markalarında bu rakalım 65-110 dolara çıktığını kaydeden Orakçıoğlu, bir yandan dünya çapında mağaza açarken, bir yandan da internet üzerinden satış yaptıklarını kaydetti. İnovasyona dikkat çekerken, leke tutmaz gömlekler, radyasyondan koruyucu, bakır karışımlı kıyafetler ürettiklerini kaydeden Orakçıoğlu, toplantı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Sorular ve yanıtlar şöyle:
    - Bursa'lı işadamlarına tekstil konusunda neler söylersiniz?
Türkiye'nin önü açık. Herşeyden önce bunu söyleyeyim. Yeni nesil ihracatta kendimizi çok doğru pozisyonlayabilirsek, gerçekten önümüz açık. Süleyman Orakçıoğlu olarak sektörde 11 yıl başkanlık, başkan yardımcılığı yaptım, yaşadıklarımız var. Girişimcilik ödüllerim var. Dünya girişimcilik Akademisi'ne giren ilk Türk ünvanım var. Sektörde öncülük yapan, liderlik yapan, markalı ihracat ve tasarım ve koleksiyonla, yurt dışı mağazacılık noktasında geldiğimiz bir yer var. 21. Dönem Mimar Sinan Üniversitesi'nde marka yönetimi dersi veriyorum.

- Tekstildeki durumu nasıl görüyorsunuz?

Zaman zaman sorunlar yaşıyoruz, doğrusu. Ama dünyada rakiplerimize baktığımızda da gerçekten rakiplerimiz yorgun. İtalya'ya, Fransa'ya bakıyoruz. Bunların geçmişte hayal markalar olarak gördüğümüz, gıpta ile baktığımız markaların enerjisinin düştüğünü ve yorgun olduklarını görüyoruz. Bu sadece bizim hazırgiyimde, erkek modasında, konfeksiyonda değil. Tekstilde de böyle. Fakat herşeyden önce biz yeni bir heyecanla biz bu işi gelecek nesillere sevdirmeliyiz. Ve onların bu işi sahiplenmeleri konusunda onların önünü açmalıyız. Yapmamız gereken en önemli şey bu. Geçmiş yıllarda tekstil mühendisliğini üniversitede gençler ilk sıralara yazardı. Şimdi bu düştü. Nedenleri var, ama bunları aşabilecek birikimlerimiz de var. Mesela kendi firmamıza baktığımızda bu enerjiyi ve birikimi görebiliyoruz. Sadece ihracat departmanımızda çalışan 30 arkadaşımız var ve bunlar 17 farklı dil biliyorlar. Her şeyden önce donanımlı olmalıyız. Hangi işi yaparsak yapalım, donanım konusunda kendimizi geliştirirsek başarı konusunda önümüz açık. Sadeleşelim derken sıradan, farklılaşalım dernek acaip olmayacağız, işimizi iyi yapacağız.

İTALYA'DA 9 GÜNDE 9 MAĞAZA...

- Marka ve inovasyon için neler söylersiniz?

Hükümetin aldığı çok önemli önmemli önlemler var. Kredi Garanti Fonu'nun finansman destekleri vs. Bugün de bir reform paketi açıklandı. Hepsini birleştirdiğimiz zaman biraz da görev ve sorumluluk bize düşüyor. Bir aslında herşeyi bir şekilde yönetenlerden bekliyoruz. Halbuki önce biz de kendimize güvenmeliyiz. İnanmalıyız ve 20 yıl önce kendimizi karşılaştırdığımız zaman çok ilerde olduğumuzu geliyoruz. Yani İtalya'da 9 günde 9 mağaza açabilecek konuma gelebilmiş bir markayı bu ülke çıkarıyorsa... hatta bu sayıyı biz bu yıl 21'e çıkarabileceğiz. Bunları yapabiliyorsak... Güneşin doğduğu yerde, Avustralya'da da varız, burada da varız. Kendi adımıza yurt dışında bu yıl açılacak, netleşmiş 62 mağazamız var. Bunun sayısı daha da artabilir. Bu sadece bizim istememizle olmuyor. Markmıza dünyada duyulan ilgiyle oluyor. Her yerden gelen bayiilik talepleri... Bir Türk markası olarak ben hem Ermenistan'da varım, hem Azerbeycan'da varım. Aynı anda Filistin'de varım, aynı anda İsrail'de varım. Demek ki ürünüm bu pazarlarda bir bariyerle karşılaşmıyor. Yani ben önümüzün açık olduğunu düşünüyorum.

- Başarının püf noktası nedir?

30 yıllk bir birikim ve inanmak var. Herkes bugün markalaşmak konusunda birşeyler söylüyor. Ama biz 30 yıl önce kendi koleksiyonumuzu yapıp kendi markamızla dünyaya satmaya başlamıştık. Bir anda olmuyor. Sabır gerektiriyor. İyi bir ekip, iyi bir donanım, fırsatları da değerlendirmek lazım. Yeniden söylüyorum. Dünyadaki rakiplerimin yorgun ve enerjileri düşük. Biz kendi içimizdeki gündemden bunun farkına varamıyoruz.

- Tekstilde Hindistan, Pakistan gibi ülkeler büyük bir tehlike haline geldiği ve mevcut üretim modelinin sınırına geldiğimiz düşünceleri var. Ne dersiniz?

Birşeyleri yaşadımığımız için söz söyleme hakkı görüyorum kendimde. Ev tekstilinde dünyanın en büyük ikinci fuarını yapabiliyorsak, bu duruma geldiysek, demek ki birşeyler yapmışız. Biz firma olarak Pakistan'da Lahor'da mağaza açtık. Şimdi Pakistan'da 5 mağazamız daha yolda. Ve bize söylenen şey şu: Mağazalarıza niye Türk bayrağı koymuyorsunuz? Ön yargılı olmayalım arkadaşlar. Şu bizden daha iyisini yapmaya başladı değil... Biz ondan nasıl daha iyisini yaparız...

Yanlış hisse mi kapılmışlar?

Biz kazanalım, mazeret kazanmasın. İşimizi iyi yapalım. Geçen hafta Madrid'de liderler konferansındaydım. Orada bir arkadaşımızın söylediğini aktarmak isterim. 1990'lı yıllarda mor inek yapmak modaydı. Bunu yaparsan, farklı olursan farke diliyordu. Şimdi mor inek yapmak yerine işini iyi yapmak gerekiyor. Bu dönem böyle.

İç pazardaki konumuzu yeterli görüyor musunuz?

Önemli oran rekabet konusunda yurt içi ve dışarısı diye ayırmamak... Hem içeride hem dışarıda başarılı olmaya çalışmak esas. Dışarıda belki deneyim kazanıyorsunuz. İçeride hareket kazanıyorsunuz. Rekabet konusunda da ülkeye gelen markalardan korkmuyorsunuz. Birçoğunun da, kendi işimiz açısından söyleyeyim, gelip istedikleri sonucu alamadan döndüklerini de görüyoruz

İç piyasada talep daralmasından söz ediliyor...

Performans açısından Ocak ve Şubat aylarında iç piyasada bir düşme vardı. Tabi bunun başka nedenleri de var. Merkez Bankası'nın emisyonu yüzde 40'a yakın daraltması en büyük nedenlerinden birisiydi. Merkez Bankası'nın amacı da enflasyonu düşürmekti. Ama Mart ve Nisan aylarında bir hereketlenme olduğunu gözlüyoruz. Hükümetin aldığı önlemlerle ben bu hareketlenmenin önümüzdeki aylarda da devam edeceğini düşünüyorum.

Moda ve tasarımda başarıyı nasıl yakalıyorsunuz?


Bir tasarım ekibimiz var. 15 yıl önce de dünyada çok önemli markalara tasaarımcılık yapmış olan firmalarla çalıştık. Dünya çapında başarılı bir tasarım ekibimiz var. Dünyadaki trend şu: sade, lüks ve ulaşılabilir olmak. Herşeyin en kalitelisini üreteceksiniz, tasarım ve sunum anlamında da mağaza için görselleri vs. yapacaksınız. Fiyat olarak da ulaşılabilir olacaksınız. Bizim ana stratejimiz tamamen bu.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder