“Ekonomi” alanına ilgi duyduğum ilk günden bu yana memleket “İhracat rekoru” kırıyor! Mesleğe başladığım 1984’de en gözde haberimiz ihracat haberiydi, bugün de öyle. Medyada haberlere bakarken sanırsın ki cayır cayır ihracat yapıyoruz ve memleket hızla kalkınıyor!
Halbuki, piyasadaki durgunluğa rağmen 2012 de ihracat
değil, ithalatın yılı oldu. 100 dolar ithalata karşılık sadece 60 dolar ihracat
yapılabildi!
Sevgili okurum, rahmetli Turgut Özal “İhracata dayalı ekonomi/kalkınma” derken sandık ki, Türkiye büyük
bir üretim merkezi olacak, ekonominin her alanında dünya pazarı için rekabetçi
bir sistem kurulacak. Birçok ülkeden daha kaliteli ve ucuza üreteceğiz, dünya
Türkiye’de üretilen malları kullanacak, markalarımız olacak vs.; nihayet zengin
olacağız!
“İhracata dayalı
ekonomi” dedikleri şeyde zaten, iç tüketimin üzeri çizilmişti...
Yani bu model “Kardeşim,
vatandaş geçinemiyormuş; işçisi memuru sefilmiş beni hiç ilgilendirmez. Ucuza
çalışsınlar, üretsinler yeter. Ben malımı zaten yurt dışında satacağım, döviz
kazanacağım” diyordu.
Bu yüzden emek cephesine üst üste tokat indi,
sendikacılık çökertildi.
Vatandaş sefil de olsa, ihracatla kazanılan yeşil yeşil
dolarlarla memleket zenginleşecekti!
Ama öyle mi oldu?
Hükümet sürekli ihracat haberi yazdırıp, vatandaş “ihracat rekoru” haberleri ile
avutulurken, bırakın ihracat fazlasını, dış ticarette denge bile hiç
tutturulamadı ve memleket lafta ihracat, gerçekte ithalat cenneti oldu!
Gazetecilik okulundan mezun olup da mesleğe başladığım
ilk aylarda Ankara Saman Pazarı’da, Çorum’dan birkaç ton nohut, mercimek
getirip onu yurt dışına satan tüccarın haberlerini yazıyorduk.
İhracat milli meseleydi, ihracatçı da yeni
kahramanlarımızdı!İhracat olsun da çamurdan (pardon hayalisi) da olsa
ihracattı...İhracata ilişkin en küçük olayı, büyük bir milli mesele olarak
sunduk.“Milli ihracat” hep rekorlar kırıyordu.
Ama gerçekte
rekorlar kıran hep yurt dışından ithalat oldu!…
İthalat lobisi hep ihracat lobisine galebe çaldı.Ak Parti
hükümeti çıtayı yükselterek 2023’te ihracat hedefini 500 milyar dolara
yükseltti!Bugün buna hükümetin kendisi cidden inanıyor mu, kuşkuluyum.
Küçük bir hatırlatma yapayım.Yıl 2008. UİB’nin ihracatı
25,1 milyar dolar. İşler tıkırında. Rakamın 2009’da 30 milyar dolara çıkacağı
tahmin ediliyor.
Ama Genel Sekreter İbrahim Okur daha “garanti” olsun diye
bize hedefi 28 milyar dolar veriyor.Feleğin işi, mi diyelim, şansızlık mı… Tabi
yıl sonuna doğru kriz patladı ve her şey tepetaklak gitti.2008’de 25 milyar
doları aşan UİB ihracatı, bakın 2012 sonunda hala bu rakama
ulaşamadı!Türkiye’nin toplam rakamları da farklı değil. 2008’de 132 milyar
doların biraz üzerine çıkan ihracat bu sene sadece 135 milyara ulaşmış olacak.
Bir de gerçek rekorların sahibi ithalata bakalım: 2008’de
201 milyar olan ithalat 2011’i 240 milyar dolarla kapatmıştı.
Yani ithalatın 100 dolar, ihracatın 60 dolar.İşte ihracat
ihracat diye böbürlenmenin altındaki çıplak gerçek bu.
Demek ki bizde iktidarlar söyledikleri şeyin tam tersini
yapıyor.Kamuoyunda ihracat balonu şişirilirken, gerçekte ithalatın faturası
yükseldikçe yükseliyor.Meydanlarda “milli”,
“yüzde 100 yerli”, “Türk” vs. derken gerçekte ortalık yabancı mallarla
doluyor. Cari açık (bunu dış ticaretteki açık olarak da okuyabilirsiniz),
gerçek rekortmenimiz, bu!
Hani hükümet ekonomiyi iyi biliyordu, üretimdeki ithal
hammadde ve ara malı oranını azaltıp yerli katkıyı artıracaktı, ithalatı
frenleyecekti… Ne oldu?2002’de ihracat, ithalatın yüzde 70’ini karşılarken,
şimdilerde ancak yüzde 60’ını karşılayabiliyor.
Ekonomi
ithalat üzerine kurulmuş…
Üretim dışarıdan gelecek hammadde ve aramalına bağımlı
hale sokulmuş.
Makinelerin çoğu zaten dışarıdan geliyor. Enerji desen o da dışarıya
bağımlı.
Son aylarda hükümet ithalatın azalması ile övünüyor. Ama
rakamları karıştırınca insan sevinsin mi üzülsün mü bilemiyor. Zira ithalattaki
düşüşün tek nedeni var: İçerde üretim azalıyor! Çarklar yavaşlıyor, büyüme
hızla düşüyor, ülke fakirleşiyor.
Bu pencereden bakarsan, en iyi sene 2009’du;
ihracat ithalatın yüzde 75’ine yaklaşmıştı!
Haftayı Seyitömer
Termik Santrali’nin 2,25 milyar dolara satışı ile kapattık.
2013’e girerken
üretim, ticaret bozuk olsa da satışlar iyi!
“Özelleştirme” bu
yılı 12 milyar dolarla kapattı. Hükümet yeni yılda galiba en iyi işi Halk Bankası’nın satışı ile yapacak:
Bütçeye konulan gelir hedefi 7 milyar lira.
Anlaşılan o ki yeni yıl, daha az üretip/tüketeceğimiz,
kemerleri daha çok sıkacağımız; ama varımızı yoğumuzu daha çok satıp
savacağımız bir yıl olacak.
Rüzgar böyle esse de benim 2013 dileklerim, tam tersi
olsun diyorum; daha çok üretim, daha çok tüketim, daha çok adalet ve barış…
İyi pazarlar, iyi yıllar…
31 ARALIK 2012