12 Kasım 2017 Pazar

En kahraman Türk ithalatı!

“Ekonomi” alanına ilgi duyduğum ilk günden bu yana memleket “İhracat rekoru” kırıyor! Mesleğe başladığım 1984’de en gözde haberimiz ihracat haberiydi, bugün de öyle. Medyada haberlere bakarken sanırsın ki cayır cayır ihracat yapıyoruz ve memleket hızla kalkınıyor!


Halbuki, piyasadaki durgunluğa rağmen 2012 de ihracat değil, ithalatın yılı oldu. 100 dolar ithalata karşılık sadece 60 dolar ihracat yapılabildi!
Sevgili okurum, rahmetli Turgut Özal “İhracata dayalı ekonomi/kalkınma” derken sandık ki, Türkiye büyük bir üretim merkezi olacak, ekonominin her alanında dünya pazarı için rekabetçi bir sistem kurulacak. Birçok ülkeden daha kaliteli ve ucuza üreteceğiz, dünya Türkiye’de üretilen malları kullanacak, markalarımız olacak vs.; nihayet zengin olacağız!
İhracata dayalı ekonomi” dedikleri şeyde zaten, iç tüketimin üzeri çizilmişti...
Yani bu model “Kardeşim, vatandaş geçinemiyormuş; işçisi memuru sefilmiş beni hiç ilgilendirmez. Ucuza çalışsınlar, üretsinler yeter. Ben malımı zaten yurt dışında satacağım, döviz kazanacağım” diyordu.
Bu yüzden emek cephesine üst üste tokat indi, sendikacılık çökertildi.
Vatandaş sefil de olsa, ihracatla kazanılan yeşil yeşil dolarlarla memleket zenginleşecekti!
Ama öyle mi oldu?
Hükümet sürekli ihracat haberi yazdırıp, vatandaş “ihracat rekoru” haberleri ile avutulurken, bırakın ihracat fazlasını, dış ticarette denge bile hiç tutturulamadı ve memleket lafta ihracat, gerçekte ithalat cenneti oldu!
Gazetecilik okulundan mezun olup da mesleğe başladığım ilk aylarda Ankara Saman Pazarı’da, Çorum’dan birkaç ton nohut, mercimek getirip onu yurt dışına satan tüccarın haberlerini yazıyorduk.
İhracat milli meseleydi, ihracatçı da yeni kahramanlarımızdı!İhracat olsun da çamurdan (pardon hayalisi) da olsa ihracattı...İhracata ilişkin en küçük olayı, büyük bir milli mesele olarak sunduk.“Milli ihracat” hep rekorlar kırıyordu.
Ama gerçekte rekorlar kıran hep yurt dışından ithalat oldu!…
İthalat lobisi hep ihracat lobisine galebe çaldı.Ak Parti hükümeti çıtayı yükselterek 2023’te ihracat hedefini 500 milyar dolara yükseltti!Bugün buna hükümetin kendisi cidden inanıyor mu,  kuşkuluyum.
Küçük bir hatırlatma yapayım.Yıl 2008. UİB’nin ihracatı 25,1 milyar dolar. İşler tıkırında. Rakamın 2009’da 30 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor.
Ama Genel Sekreter İbrahim Okur daha “garanti” olsun diye bize hedefi 28 milyar dolar veriyor.Feleğin işi, mi diyelim, şansızlık mı… Tabi yıl sonuna doğru kriz patladı ve her şey tepetaklak gitti.2008’de 25 milyar doları aşan UİB ihracatı, bakın 2012 sonunda hala bu rakama ulaşamadı!Türkiye’nin toplam rakamları da farklı değil. 2008’de 132 milyar doların biraz üzerine çıkan ihracat bu sene sadece 135 milyara ulaşmış olacak.
Bir de gerçek rekorların sahibi ithalata bakalım: 2008’de 201 milyar olan ithalat 2011’i 240 milyar dolarla kapatmıştı.
Yani ithalatın 100 dolar, ihracatın 60 dolar.İşte ihracat ihracat diye böbürlenmenin altındaki çıplak gerçek bu.
Demek ki bizde iktidarlar söyledikleri şeyin tam tersini yapıyor.Kamuoyunda ihracat balonu şişirilirken, gerçekte ithalatın faturası yükseldikçe yükseliyor.Meydanlarda “milli”, “yüzde 100 yerli”, “Türk” vs. derken gerçekte ortalık yabancı mallarla doluyor. Cari açık (bunu dış ticaretteki açık olarak da okuyabilirsiniz), gerçek rekortmenimiz, bu!
Hani hükümet ekonomiyi iyi biliyordu, üretimdeki ithal hammadde ve ara malı oranını azaltıp yerli katkıyı artıracaktı, ithalatı frenleyecekti… Ne oldu?2002’de ihracat, ithalatın yüzde 70’ini karşılarken, şimdilerde ancak yüzde 60’ını karşılayabiliyor.

Ekonomi ithalat üzerine kurulmuş… 

Üretim dışarıdan gelecek hammadde ve aramalına bağımlı hale sokulmuş.
Makinelerin çoğu zaten dışarıdan geliyor. Enerji desen o da dışarıya bağımlı.
Son aylarda hükümet ithalatın azalması ile övünüyor. Ama rakamları karıştırınca insan sevinsin mi üzülsün mü bilemiyor. Zira ithalattaki düşüşün tek nedeni var: İçerde üretim azalıyor! Çarklar yavaşlıyor, büyüme hızla düşüyor, ülke fakirleşiyor. 
Bu pencereden bakarsan, en iyi sene 2009’du; ihracat ithalatın yüzde 75’ine yaklaşmıştı!
Haftayı Seyitömer Termik Santrali’nin 2,25 milyar dolara satışı ile kapattık.
2013’e girerken üretim, ticaret bozuk olsa da satışlar iyi!
“Özelleştirme” bu yılı 12 milyar dolarla kapattı. Hükümet yeni yılda galiba en iyi işi Halk Bankası’nın satışı ile yapacak: Bütçeye konulan gelir hedefi 7 milyar lira.
Anlaşılan o ki yeni yıl, daha az üretip/tüketeceğimiz, kemerleri daha çok sıkacağımız; ama varımızı yoğumuzu daha çok satıp savacağımız bir yıl olacak.
Rüzgar böyle esse de benim 2013 dileklerim, tam tersi olsun diyorum; daha çok üretim, daha çok tüketim, daha çok adalet ve barış…

İyi pazarlar, iyi yıllar…

31 ARALIK 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder