20 Mart 2021 Cumartesi

Şaka gibi dava: Harman tarih oldu, taraflar öldü; davası mirasçılarla sürüyor!


Pek çok insanın daha mahkeme kararı çıkmadan yaka paça gözaltına alınıp, doğrudan hapse tıkıltığı bir ülkede, özelikle alt gelir grubuna mensup insanların, yoksulların, ücretlilerin, esnafın, köylülerin açtıkları davalar yılan hikayesine dönüyor, Aziz Nesin'lik, Kemal Sunal'lık öyküler ortaya çıkıyor.

Köylüler arasındaki harman anlaşmazlığı yüzünden açılan bir dava, davacı ve davalıların tamamının vefat etmesiyle sıra dışı bir hal aldı. Mahkeme çeyrek asır önce açılan davada mirasçılardan keşif ve bilirkişi parası istedi, mirasçıları duruşmaya çağırdı.

Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Ataköy köyünde 25 yıl önce harman yeri anlaşmazlığı yüzünden açılan bir davanın tarafları davanın sonunu göremeden hayata gözlerini yumdu. Köyde öküzler ve “döven” denilen aletle yapılan “harman” işi çoktan terk edildi, harman yerlerinden iz kalmadı. Ataköy “köy” olmaktan çıktı “belde” oldu, Niksar’dan Almus İlçesine bağlandı. Ancak ertelemelerle uzayan davada yeniden başa dönüldü ve mirasçılardan bilirkişi, keşif ile posta giderleri için para istendi. Her biri büyükşehirlerde yaşam kuran,  değil harman, köyle bağı kalmayan mirasçılar mahkemenin adreslerine gönderdiği yazı ile 6 Nisan 2021 günü yapılacak duruşmaya çağırıldı.  

Alınan bilgiye göre, Niksar’a bağlı Ataköy'de Durmuş ve Karaaslan aileleri arasında harman yerinin kullanımı konusundaki anlaşmazlık mahkemeye intikal etti. Selahattin Durmuş ve 5 akrabası, 19 Ekim 1996 tarihinde Ramazan Karaarslan ve 29 akrabası aleyhine dava açtı.

 

NE HARMAN KALDI NE DAVACI, AMA…

 


Köylerde yüzlerce yıldır süren gelenekte harman yerleri sadece hasat döneminde bir veya birkaç aile tarafından kullanılan, döven sürülen, sap savrulan, en son döneminde de tınaz makinelerinin kullanıldığı düzlük alanlardır. Mera, yayla hukukunda olduğu gibi harman yerlerinde de esas olan kullanım hakkıdır. Ancak kadastronun geçmesi ve şahsi mülkiyet belgesi olan tapuların düzenlenmesi ile ortak kullanılan harman yerlerinde anlaşmazlıklar yaşanmaya başlandı.

 

Niksar Kadastro Mahkemesi'nde görülen davada, taraflar, şahitler dinlendi. Kararlar alındı, itirazlar incelendi... Dava itirazlarla uzadıkça uzadı.  Aradan geçen zamanda karasabanlar yerini traktöre, düvenler yerini patozlara, biçerdöverlere bıraktı. Harman yeri kavramı işlevini yitirdi, buğdayın başaktan ayrıştırılması biçim sırasında, tarlada yapılır hale geldi. Davanın tarafları birer birer hayata gözlerini yumdu. Onların mirasçıları başta İstanbul ve Muğla olmak üzere Türkiye’nin değişik kentlerine göç edip oralarda  yaşamaya  başladılar.

 

DAVANIN SEYRİ

 


1996’da açılan davada yerel mahkeme 2012 yılında bir karar verir. Ancak davacı taraf bu karara itiraz ederek Yargıtay’a başvurur. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 31 Mayıs 2018 tarihinde yerel mahkemenin kararını bozar.  

Yargıtay'ın bozma kararına ilişkin tebligat çıkarılır. Ancak davanın taraflarında yaşayan kimse kalmamıştır. Yakınları da ne olduğunu anlamaz, çoğu artık köyde yaşamamaktadır, olanlara bir anlam veremez. Köyde olayı bilen kimse kalmamış, harman yeri kavramı tarihe karışmış, davalık harman yerinin büyük bölümü de yola gitmiştir. Üstelik göçler nedeniyle harman yerinin sınırlarını, kime ait olduğunu bilen kimse de kalmamıştır.

Yargıtay bozma ilamının ''taraflara tebliğine rağmen karar düzeltme yoluna gidilmemesi üzerine'' davada 25 yıl sonra başa dönüldü.

 

YENİ DURUŞMA 6 NİSAN’DA

 

Şimdi 6 davacı 30 davalının tamamının vefatı nedeniyle davacı taraftan 30, davalı taraftan 70 olmak üzere toplam 100 kişinin MERNİS adreslerine mahkemece birer tebligat gönderildi, taraflar 6 Nisan 2021 tarihli duruşmaya çağırıldı.

Tebligatta, ''toplam 4.559,90 TL'nin davacılar tarafından tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde yatırılmasına, aksi takdirde gider avansı yönünden davanın usulden reddedileceği, delil avansı yönünden keşif delilinden vazgeçmiş sayılacağı'' belirtildi.

 

Tebliğ edilen kişilerden mirasçılığını gösterir veraset ilamının da bildirilmesi istenerek, Yargıtay'ın bozma kararından sonraki ilk duruşmanın 14 Nisan 2020 tarihinde yapılacağı bildirildi.

 

Davacı taraftan bir mirasçı ''dava açan babasının anısına saygı göstermek için'' tebliğ edilen parayı yatırdığını söyledi. Nisan 2020’deki duruşmaya katılan kimse olmamıştı. Gıyaben yapılan duruşmada mahkeme duruşmayı 6 Nisan 2021 gününe erteledi. Ancak bu sefer mirasçılara tebligat yapılmadı, yeni duruşma e-devlet üzerinden duyuruldu.

 

GECİKEN ADALET ADALET OLMAZMIŞ

 

Telefonla ulaşabildiğimiz bazı mirasçılar talep edilen paranın ödenmesi nedeniyle bilirkişinin devreye girmesi gerektiğine değinirken, olay mirasçılar arasında fıkra olmaya doğru gidiyor…

Davacı taraftan bir mirasçı “Bilirkişi kim olacak çok merak ediyorum. Çünkü köyde eski sınırları, harman yerlerini bilecek kimse kalmadı. Ben yeri tam bilmiyorum. Köy dışından bilirkişi gelirse zaten çok komik olur. Geciken adalet adalet olmuyor, çok doğruymuş. Dava açanların hepsi vefat etmiş. Muhtemelen zamanın hâkimi de artık hayatta değildir. Ağlayım mı güleyim mi bilemiyorum” şeklinde konuştu.

 

SUÇ VE CEZANIN ŞAHSİLİĞİ  İLKESİ

 

Bir davalı mirasçı ise uzun yıllardır köyle ilişkisi kalmadığını, bir büyükşehirde devlet memuru olduğunu belirterek adının davaya bulaştırılmasına tepki gösterdi.  Mirasçı şunları söyledi:

“Değil o harmanı, artık köyün yolunu bilmez oldum. Şimdi bakıyorum, e devlette hakkımda süren bir dava kaydı oluşturulmuş. Resmiyette ben yargılanıyorum,  şaka gibi! Ve de hiç ilgim, bilgim olmayan bir mesele yüzünden... Efendim benim annemin dayısının bir dosyada adı geçiyormuş… Bana ne kardeşim? Hukukta suçun, cezanın şahsiliği diye bir şey yok mudur? Hiçbir ilgim, bilgim olmayan bir davada nasıl yargılanıyorum ve bu nasıl benim kimliğime, sicilime, e-devletime işleniyor...”

 

12 Mart 2021 Cuma

Köylü kadınların ‘maden’ eziyeti!


 Yabancı sermaye yatırımının sağladığı imtiyazlarla, sırtını Uluslararası Tahkim Kurumlarına ve siyasi iktidara dayayıp mahkeme kararlarını yok sayan maden şirketleri yöre halkının yaşamını eziyete çevirmeye başladı. 

Bursa’nın Yenişehir ilçesine bağlı Kirazlıyayla köyünde (mahalle) bir grup kadın bugün Kamışlı Sulama Göleti’nden bahçelerini sulamada ısrar ettikleri ve maden şirketi görevlilerine direndikleri gerekçesiyle hâkim karşısına çıktı.

 Yenişehir Adliyesi’nde bugünkü duruşmaya 7 Haziran 2020’de beton mikserini Kamışlı Göleti’nde yıkarken şoförlere ve maden şirketinin güvenlik görevlilerine saldırıp darp ettikleri ileri sürülen 6’sı kadın 9 Kirazlıyaylalı köylü ile şikayetçi maden şirketi çalışanlarının avukatları katıldı.

Duruşmada ifadesi alınan sanıklar beton mikserinin atıklarının sulama amaçlı kullandıkları gölet suyuna dökülmesine itiraz ettiklerini söylerken, fiziki şiddet ve darp iddialarını yalanladılar. Davacı avukatları güvenlik görevlilerinin “Üzerimize taşlarla sopalarla saldırdılar, kan revan içinde kaldık, canımızı zor kurtardık” sözlerini aktarırken, duruşma hakimi şikayetçilerin mahkemeye maddi delil sunmalarını istedi ve duruşmayı 11 Haziran 2021’ye erteledi.


Kirazlıyayla köyünden vatandaşlar destek için Adliye binası önünde beklerken, davayı CHP, İyi Parti ve Çevre Platformu temsilcilerinden oluşan bir grup da izledi.

Maden şirketinin sulama göletine beton artığı dökerek kirletmesine karşı çıktıkları, maden şirketin faaliyetini engellemeye çalıştıkları, maden şirketinin güvenlik görevlilerini darp ettikleri iddiası ile jandarma tarafından gözaltına alınan kadınlar, “denetimli serbestlik”ten yararlanarak serbest bırakılmış, ancak tarla ve bahçelerine her gidiş için jandarmaya imza vermişlerdi.

 

Köylüler dertli, öfkeli…

 

İletişim kurabildiğimiz köylüler maden şirketinin daha şimdiden köyü susuz bırakmaya başladığını, sulama göletine el koyduğunu, kuruttuğunu, şirketin açtığı sondajlar yüzünden su kaynaklarının kuruduğunu anlattılar.

Köylülerin şikayetlerinden bazıları şöyle:

“- Suyumuzu, yolumuzu kestiler. Bahçelerimizi sulayamadık. Sulama olmayınca mahsul alamadık. Bizim köyün yoluna asfalt yapılmazken şirkete otoyol gibi yol yapıldı.”


“- Su almaya gittiğimiz Kamışlıgöl yolunu Albay’larının söz vermesine rağmen jandarmalar kapattılar.  Şu anda fidanlarımızı, domates biberimizi sulayamıyoruz. Göletten su alamıyoruz. Köylü tepki gösterince jandarma gelip bize baskı kurmaya çalışıyor. Biz devletimize karşı değiliz, maden şirketine, haksızlığa karşıyız.”

 “- Valiyle kaymakamla görüşemiyoruz.  Bizi kabul etmiyorlar. Belediye başkanı  (isim veriyor) köyü sattı. Oy verdik, seçtik, şimdi niye bizim yanımızda değil.”

Görüştüğümüz köylüler Bursa’daki akademik odaların ve STK’ların açtığı davada mahkemenin maden faaliyetinde “Yürütmeyi durdurma kararı” verdiğini, ancak maden faaliyetinin aralıksız devam ettiğini söylediler. 

 

‘Ey Güzel Devletimiz…’

 

Kirazlıyayla mahallesinde maden şirketine öfke sokaklara yansımış. Köyün meydanında dikkat çeken bir pankartta şöyle yazıyor:

“Ey Bizim Güzel Devletimiz Köyümüze Dokunma Huzurumuzu Bozma!”

Kirazlıyayla’da maden sondajının başlamasından bu yana maden şirketi ile bölge halkı arasında gerginlik hiç bitmemiş. Köylüler defalarca protesto gösterisi yapmış. Her seferinde jandarma müdahale etmiş. Köyün erkeklerinin artık gösterilere katılmaktan yılmaya başladığı, daha çok kadınların öne çıktığı ifade ediliyor.

Kirazlıyayla köylüleri bu yüzden jandarmaya kırgın görünüyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir köylü durumu şöyle açıkladı:


“Biz devletine, milletine, hükümetine yürekten bağlı insanlarız. Açık söyleyeyim bu köyde Ak Partiden başka partiye oy çıkmadı. Ama hep hayal kırıklığı yaşıyoruz. Biz maden olmasın, çıkmasın da demiyoruz. Ama burada yaşamaya devam etmek istiyoruz. Jandarma burada mağdur olan bizim değil, huzurumuzu bozan, bizi susuz bırakan gavurun maden şirketini koruyor... Karakola götürülen kadınları tehdit etmişler. Bu madene karşı çıkarsanız kocalarınız, çoluğunuz çoğunuz mimlenir, yedi ceddiniz devlet kapısında iş bulamaz”…

 

Maden Zenginleştirme Tesisi

 

Kirazlıyayla’daki maden faaliyetinin öyküsü şöyle: 

Saha Yenişehir’e 14, Gemlik limanına 76 km uzaklıkta. Meyra Madencilik adlı firma “Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi” için Reşadiye köyüne uzanan geniş bir arazide maden çıkarma ruhsatı almış.

Projenin sahibi Meyra Madencilik, üç mühendis tarafından 2012’de kurulup, 2013’de bu bölgede kurşun, çinko ve bakır ocağı bulur. Bir yıl sonra yasal izinlerini tamamlayıp maden cevheri üretip satmaya başlar. 2017’de kurşun, çinko, bakır potansiyelinin büyük olduğu sonucuna varılır.

Artık kazanılacak para büyüktür ve şirket yabancılara satış kıvamına gelmiştir!

2018’de şirketin yüzde 60 hissesi Delta Star Enerji ve Madencilik A.Ş’ye geçer. Artık Meyra, Lübnan kökenli uluslararası Delta Group’un bir firmasıdır.

Delta Group ballı bir iş yakalamıştır. Zira son 15 yıldır dünyada maden ve metal fiyatları rekor üstüne rekor kırmakta, maden cevheri para basmaktadır. Çin’deki yüksek büyüme maden metal sektörünü parlatmıştır.

Meyra’nın sitesinde firmanın hedefi şöyle anlatılıyor: “Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla, Bursa Yenişehir de başlatmış olduğu kurşun, çinko ve bakır madenciliği…”

“Ülkemizin maden zenginliğini yeryüzüne çıkarmak, ekonomiye kazandırmak ve ülkenin sanayi ürünlerinde dışa bağımlılığını azaltmak amacı ile..”

 

Şirketin sahibi…


 

Delta Group’un, dolayısıyla Meyra Madencilik’in patronu Mehmet Habbab, Lübnan kökenli olmakla birlikte ABD’de yetişir, iş hayatına 1970’de ABD firması Smith Corona adı ile büro ekipman şirketi kurarak başlar.

On sene içinde Türkiye pazarına girer.

1980’lerin başında Delta Petroleum Co. şirketini kurarak petrol ve gaz işine girer. Akdeniz’de ve Karadeniz’de büyür, depoları, tankerleri, Türkiye’de yüzden fazla akaryakıt istasyonu ile lider petrol hizmet ve ticaret şirketlerinden biri olur. 1985 yılından bu yana Irak’ın ana tedarikçilerinden biridir.  2012 yılında Türkiye’de madencilik işine girer, krom madenciliğinde ilk on şirketten birisi olur.


Mehmet Habbab, bürokrasi ve iş dünyasında çevre edinir. DEIK’teki Türk-BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) İşadamları Konseyi Başkanlığı, Türk-Lübnan İşadamları Konseyi Başkan Yardımcılığı, Orta Doğu İşadamları Konseyi Başkan Yardımcılığı görevlerini yapar. Türk-Arap İşadamları Federasyonu Başkanı olur. Delta’nın CEO’su Sami Habbab, 2018’de Meyra Madencilik’te iş başı yapar.

 

Tesiste ne yapılacak?

 

Kirazlıyayla’da köyün kapladığı alandan daha fazla alanda maden çıkarılıyor. Şimdi buraya “Zenginleştirme ve Flotasyon Tesisi” inşaatına başlandı. Yani bölgeden Bakır, Kurşun ve Çinko madeni çıkarılacak, açık ocak sistemi ile, yüzde 99’a kadar saflaştırılacak.

Maden cevheri taşından toprağından arındırılarak saflaştırılıp maden cevheri olarak başta Çin olmak üzere dünya pazarına satılacak.

Binlerce ton taşın toprağın içinden bakır, çinko ve kurşun cevherinin ayıklanması işi de anlaşılan su ile yapılacak. Köylülerin susuzluktan yakınmalarının nedeni de bu. Zira, bölgede su kaynakları azalmış, sulama göleti kurumuş durumda. 

 

6 Mart 2021 Cumartesi

İhracat şampiyonları vergi listesinde yok!


Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından 47. kez düzenlenen ve geleneksel hale gelen ‘Ekonomiye Değer Katanlar Ödülleri’ açıklandı. İhracat, Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi ve Sektör Liderleri olarak dört kategoride 51 firma ödül alırken, Bursa’nın önde gelen iş insanlarının çoğunun Gelir Vergisi, en fazla ihracat yaparak ödül alan dev şirketlerin Kurumlar Vergisi listesinde yer almaması dikkat çekti.

Bursa iş dünyasının çatı kuruluşu BTSO, kent ve ülke ekonomisine en fazla değer katan firmaları ve girişimcileri açıkladı. Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını sebebiyle ilk defa sosyal medya üzerinden duyurulan ‘Ekonomiye Değer Katanlar Ödülleri’nde, ‘Kurumlar Vergisi’, ‘Gelir Vergisi’, ‘İhracat’ kategorilerinde ilk 10, ‘Sektör Liderleri’ kategorilerinde 21 firma belirlendi.

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın oda faaliyetleri hakkında bilgi verdiği sanal törende yapılan açıklamalarda gözler özellikle Gelir ve Kurumlar Vergisi’ne çevrilirken, bu yıl Bursa’nın Vergisi rekortmeni gayrimenkul sermaye iradı ile Şükrü Karagöl oldu. İkinci sırayı sanayici,  SÜTAŞ’ın patronu Muharrem Yılmaz alırken, avukat Erol Kılıkçıer 3’ncü sırada ödül aldı. Gelir Vergisi ödüllerinde Kılıkçıer’i sırayla Sabahattin Gazioğlu,  Celal Gökçen, Hüseyin Özdilek, Hikmet Oral,  Gezer Keskin, Atila Efe ve Mustafa Taşdelen aldı.

Bursa’da Kurumlar Vergisinde en büyük ödülü LİMAK Uludağ Elektrik alırken, Bursa’da üretim yapan en büyük  sanayi kuruluşları TOFAŞ, OYAK Renault, Bosch gibi firmalar ihracat kategorisinde ödül alırken, vergi ödülü listesinde yer almadılar.

BTSO’dan yapılan açıklamaya göre, Kurumlar Vergisi ve İhracat kategorilerinde ilk 10’a girerek ödül alan firmalar şöyle

İhracat:

1.  OYAK Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.

2.  TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.

3.  Bosch Sanayi ve Ticaret A.Ş.

4.  Aunde Teknik Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.

5.  Yeşim Satış Mağazaları ve Tekstil Fabrikaları A.Ş.

6.  Bosch Rextoth Otomasyon A.Ş.

7.  Karsan Otomotiv A.Ş.

8.  DÖKTAŞ Dökümcülük A.Ş.

9.  BORÇELİK Çelik Sanayi A.Ş.

10.              Durmazlar Makine A.Ş.

 

Kurumlar Vergisi:

1.  LİMAK  Uludağ Elektrik Perakende Satış A.Ş.

2.  Özdilek  AVM ve Tekstil Sanayi A.Ş.

3.  Pro Yem Sanayi A.Ş.

4.  YILYAK  Yakıt Pazarlama A.Ş.

5.  BURSAGAZ A.Ş.

6.  RUDOLF Duraner Kimyevi Maddeler A.Ş. 

7.  Contitech Lastik Sanayi A.Ş.

8.  Polyteks Tekstil Sanayi A.Ş.

9.  RollMech Automotive A.Ş.

10.              Göliplik Şeremet Tekstil A.Ş.