Pek çok insanın daha mahkeme kararı çıkmadan yaka paça gözaltına alınıp, doğrudan hapse tıkıltığı bir ülkede, özelikle alt gelir grubuna mensup insanların, yoksulların, ücretlilerin, esnafın, köylülerin açtıkları davalar yılan hikayesine dönüyor, Aziz Nesin'lik, Kemal Sunal'lık öyküler ortaya çıkıyor.
Köylüler arasındaki harman anlaşmazlığı yüzünden açılan bir dava, davacı ve davalıların tamamının vefat etmesiyle sıra dışı bir hal aldı. Mahkeme çeyrek asır önce açılan davada mirasçılardan keşif ve bilirkişi parası istedi, mirasçıları duruşmaya çağırdı.
Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Ataköy köyünde 25 yıl önce harman yeri anlaşmazlığı yüzünden açılan bir davanın tarafları davanın sonunu göremeden hayata gözlerini yumdu. Köyde öküzler ve “döven” denilen aletle yapılan “harman” işi çoktan terk edildi, harman yerlerinden iz kalmadı. Ataköy “köy” olmaktan çıktı “belde” oldu, Niksar’dan Almus İlçesine bağlandı. Ancak ertelemelerle uzayan davada yeniden başa dönüldü ve mirasçılardan bilirkişi, keşif ile posta giderleri için para istendi. Her biri büyükşehirlerde yaşam kuran, değil harman, köyle bağı kalmayan mirasçılar mahkemenin adreslerine gönderdiği yazı ile 6 Nisan 2021 günü yapılacak duruşmaya çağırıldı.
Alınan bilgiye göre, Niksar’a bağlı Ataköy'de Durmuş ve
Karaaslan aileleri arasında harman yerinin kullanımı konusundaki anlaşmazlık
mahkemeye intikal etti. Selahattin Durmuş ve 5 akrabası, 19 Ekim 1996 tarihinde
Ramazan Karaarslan ve 29 akrabası aleyhine dava açtı.
NE HARMAN KALDI NE DAVACI, AMA…
Köylerde yüzlerce yıldır süren gelenekte harman yerleri
sadece hasat döneminde bir veya birkaç aile tarafından kullanılan, döven
sürülen, sap savrulan, en son döneminde de tınaz makinelerinin kullanıldığı
düzlük alanlardır. Mera, yayla hukukunda olduğu gibi harman yerlerinde de esas
olan kullanım hakkıdır. Ancak kadastronun geçmesi ve şahsi mülkiyet belgesi
olan tapuların düzenlenmesi ile ortak kullanılan harman yerlerinde
anlaşmazlıklar yaşanmaya başlandı.
Niksar Kadastro Mahkemesi'nde görülen davada, taraflar,
şahitler dinlendi. Kararlar alındı, itirazlar incelendi... Dava itirazlarla uzadıkça
uzadı. Aradan geçen zamanda karasabanlar
yerini traktöre, düvenler yerini patozlara, biçerdöverlere bıraktı. Harman yeri
kavramı işlevini yitirdi, buğdayın başaktan ayrıştırılması biçim sırasında,
tarlada yapılır hale geldi. Davanın tarafları birer birer hayata gözlerini
yumdu. Onların mirasçıları başta İstanbul ve Muğla olmak üzere Türkiye’nin
değişik kentlerine göç edip oralarda yaşamaya
başladılar.
DAVANIN SEYRİ
1996’da açılan davada yerel mahkeme 2012 yılında bir
karar verir. Ancak davacı taraf bu karara itiraz ederek Yargıtay’a başvurur. Yargıtay
16. Hukuk Dairesi 31 Mayıs 2018 tarihinde yerel mahkemenin kararını bozar.
Yargıtay'ın bozma kararına ilişkin tebligat çıkarılır.
Ancak davanın taraflarında yaşayan kimse kalmamıştır. Yakınları da ne olduğunu
anlamaz, çoğu artık köyde yaşamamaktadır, olanlara bir anlam veremez. Köyde
olayı bilen kimse kalmamış, harman yeri kavramı tarihe karışmış, davalık harman
yerinin büyük bölümü de yola gitmiştir. Üstelik göçler nedeniyle harman yerinin
sınırlarını, kime ait olduğunu bilen kimse de kalmamıştır.
Yargıtay bozma ilamının ''taraflara tebliğine rağmen
karar düzeltme yoluna gidilmemesi üzerine'' davada 25 yıl sonra başa dönüldü.
YENİ DURUŞMA 6 NİSAN’DA
Şimdi 6 davacı 30 davalının tamamının vefatı nedeniyle
davacı taraftan 30, davalı taraftan 70 olmak üzere toplam 100 kişinin MERNİS adreslerine
mahkemece birer tebligat gönderildi, taraflar 6 Nisan 2021 tarihli duruşmaya
çağırıldı.
Tebligatta, ''toplam 4.559,90 TL'nin davacılar tarafından
tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde yatırılmasına, aksi
takdirde gider avansı yönünden davanın usulden reddedileceği, delil avansı
yönünden keşif delilinden vazgeçmiş sayılacağı'' belirtildi.
Tebliğ edilen kişilerden mirasçılığını gösterir veraset
ilamının da bildirilmesi istenerek, Yargıtay'ın bozma kararından sonraki ilk
duruşmanın 14 Nisan 2020 tarihinde yapılacağı bildirildi.
Davacı taraftan bir mirasçı ''dava açan babasının anısına
saygı göstermek için'' tebliğ edilen parayı yatırdığını söyledi. Nisan 2020’deki
duruşmaya katılan kimse olmamıştı. Gıyaben yapılan duruşmada mahkeme duruşmayı
6 Nisan 2021 gününe erteledi. Ancak bu sefer mirasçılara tebligat yapılmadı, yeni
duruşma e-devlet üzerinden duyuruldu.
GECİKEN ADALET ADALET OLMAZMIŞ
Telefonla ulaşabildiğimiz bazı mirasçılar talep edilen
paranın ödenmesi nedeniyle bilirkişinin devreye girmesi gerektiğine değinirken,
olay mirasçılar arasında fıkra olmaya doğru gidiyor…
Davacı taraftan bir mirasçı “Bilirkişi kim olacak çok
merak ediyorum. Çünkü köyde eski sınırları, harman yerlerini bilecek kimse
kalmadı. Ben yeri tam bilmiyorum. Köy dışından bilirkişi gelirse zaten çok
komik olur. Geciken adalet adalet olmuyor, çok doğruymuş. Dava açanların hepsi
vefat etmiş. Muhtemelen zamanın hâkimi de artık hayatta değildir. Ağlayım mı
güleyim mi bilemiyorum” şeklinde konuştu.
SUÇ VE CEZANIN ŞAHSİLİĞİ
İLKESİ
Bir davalı mirasçı ise uzun yıllardır köyle ilişkisi
kalmadığını, bir büyükşehirde devlet memuru olduğunu belirterek adının davaya
bulaştırılmasına tepki gösterdi. Mirasçı
şunları söyledi:
“Değil o harmanı, artık köyün yolunu bilmez oldum. Şimdi
bakıyorum, e devlette hakkımda süren bir dava kaydı oluşturulmuş. Resmiyette
ben yargılanıyorum, şaka gibi! Ve de hiç
ilgim, bilgim olmayan bir mesele yüzünden... Efendim benim annemin dayısının
bir dosyada adı geçiyormuş… Bana ne kardeşim? Hukukta suçun, cezanın şahsiliği
diye bir şey yok mudur? Hiçbir ilgim, bilgim olmayan bir davada nasıl
yargılanıyorum ve bu nasıl benim kimliğime, sicilime, e-devletime işleniyor...”