Aralık ayı, devlette “bütçe ayı.” Kamu kurumları, gelecek yıl bütçeden ne kadar pay alacağının derdine düşer. TBMM gece gündüz çalışır, ziyaretçi kabul edilmez, vekiller tam takım hazır bulunur. Yoğun görüşmeler yapılır. Ama bu nasıl bir “görüşme” ise, hükümet bütün istediklerini alır, muhalefet bütçede beş kuruşluk değişiklik yapamaz. |
Ankara’da, meclisteki bütçe görüşmelerini, denk geldikçe, izliyorum. İnanın, buna“tiyatro” dersek, sanatçılara ayıp olur! Ortada, bırakın siyasi parti gruplarının iradelerini, tek tek milletvekillerinin “vicdani” olarak aktif katılımını ortadan kaldıran bir yapılanma söz konusu. Sanki bütçe yasası meclise sadece okunup onaylanmak için getirilmiş!
İktidar partisi milletvekilleri, bütçe üzerinde çok genel konuşuyor, ayrıntıya, rakama girmiyor. Böyle olunca da olay “icraatın içinden”e dönüyor. Muhalefet milletvekillerinin verdiği bütün önergeler, içeriğine de pek bakılmaksızın reddediliyor. Örneğin asgari ücretten vergi alınmaması, muhtar ücretlerinin asgari ücret seviyesine çıkarılması önergeleri anında reddedildi.
Üstelik, Bakan Mehmet Şimşek’in, “Bu tür önergeler Anayasaya aykırıdır” demesi çok ilginçti.
“Mecliste bütçe harcamalarını artırıcı önerge verilemez” dedi.
Hani, demek geçiyor içinizden, “Madem kılına dokunulmayacak, neden bunun adına bütçe görüşmesi diyoruz!”
Görüşülen bütçenin kendisi olamayınca, tabi herkes bol bol politika konuşuyor; polemikler, bardaklar havada uçuyor.
İşin aslı… Bütçe, rejimin en hayati mekanizmasıdır. Bir devletin evrensel, çağdaş değerlere ne kadar yakın/uzak olduğunu nerden anlayacaksınız? Elbette meydanlarda söylenen kuru laflara bakarak değil, parayı kimden alıp kime verdiğine bakacaksınız. Para nereye gidiyorsa, önceliğiniz odur!
Elbette burada bütçeyi kapsamlı analiz etme şansımız yok. Ama sadece cetvel ve icmallere bakarak, vardığım sonuç şu:
Devlet 2012 yılında da vergilerin büyük bölümünü ücretli kesimden ve dolaylı vergilerle tüketiciden alacak. Faiz, rant ve sermaye kesimi yine yakayı kurtaracak.
“Patron” Mehmet Şimşek, vergi yükünü para kazanandan alıp “tüketici” durumundaki vatandaşa yıkan yüksek oranlı dolaylı vergi eleştirilerini yanıtlarken, “Maalesef doğru. Ama bu, vergi ve kazançlardan alınan verginin çok düşük olmasından kaynaklanıyor” dedi.
İyi de, bunu düzelmek partinizin adındaki “adalet” in gereği değil mi? Vergini parayı çok kazananlardan almak kimin görevi!
Peki, bütçe nereye gidecek? Eğitim, sağlık ve SGK’yı bir yana bırakırsanız, üst gelir gruplarına, devleti vatandaşın tepkisinden koruyan-maalesef sadece bu yönü ile ele alınan- “emniyete”, askere. Diyanet, yine birçok bakanlıktan fazla para alacak.
İşte rakamlar…
Gelirler: 2012’de net 323 milyar liralık toplam bütçe gelirinin 300,9 milyar lirası vergi. Bunda gelir ve kazançlardan alınan para topu topu 86,7 milyar lira. Bunun 56,7 milyarı Gelir Vergisi, 30 milyar lirası Kurumlar Vergisi. Yani bu ülkedeşirketler, kurumlar, çalışanların yarısı kadar bile vergi vermiyor! Gelir Vergisi’nin 52 milyar lirası tevkiften, yani maaşlı çalışan işçi ve memurdan alınıyor. İşyeri sahiplerinin bulunduğu beyana dayalı kesimden alınan verdi sadece 3,5 milyar lira.
131,2 milyar lira dahilde alınan mal ve hizmet vergisi. Bunda 50 milyar KDV, 70,3 milyar ÖTV. Buna dış ticaret ve muamelelerden alınan vergiler (58,9), Damga Vergisi (7,3), harçlar (9,4), teşebbüs ve mülkiyet gelirleri (9,4) para cezası (6,9) ekleniyor.
Bütçeden en yüksek miktarı alan kurumlar ise şöyle: Maliye Bakanlığı: 88,5,Hazine 64, 7, Milli Eğitim 38,1, Çalışma ve Sosyal Güvenlik 31,5, Milli Savunma18,2, Sağlık 14,3, Emniyet G. Müdürlüğü 12,1, G. Tarım ve Hayvancılık 10,4, Aile ve Sosyal Politikalar 8,8, Adalet Bakanlığı 5,2, Jandarma G. Komutanlığı4,9, Gençlik ve Spor Bakanlığı 4, 4, Diyanet İşleri Başkanlığı 3,8, İçişleri 2,5, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2, 2 milyar lira.
Gider toplamı 350,8 milyar. Buna 26 milyar hazine yardımını ekleyince, açığın boyutunu siz hesaplayın.
İyi pazarlar
19 ARALIK 2011, Pazartesi