Başkent Ankara… Adliye Sarayı’nın önü televizyon kanallarının canlı yayın araçlarıyla dolu. Belli ki medyanın bütün ilgisi burada. Boru değil, içeride “12 Eylül yargılanıyor!” Orta yere mikrofonlar, kameralar yerleştirilmiş. İçerden gelecek iki kelimelik bir açıklama bekleniyor. Bütün kanallar burada. Hepsi yargılamadan yana. Hem iktidar, hem muhalefet partileri davacı rolünde. 12 Eylül’ün darbecilerini, işkencecilerini kimse savunmuyor…. |
Meydan, 12 Eylül yönetiminde asılan, işkencede öldürülen, “kaybolan”gençlerin resimleriyle dolu. Dönemin mağdurları adına sadece 50-60 kişi duruşma için “akredite” ediliyor.
Davanın mağduru, milyonlar…
Ama sanık sandalyeleri bomboş…
Beklerken sıkılıp çevrede geziniyoruz. Adliye Sarayı’nın hemen karşısındaki Dil Tarih Coğrafya Fakültesi önünde bir olay.
Kameralar bir grup gence doğrultulmuş. Grubun çevresini polis sarmış. Yaklaşıp soruyorum gençlerden birisine. Belli ki, öğrenci. “Protesto ediyoruz” diyor.
- Neyi protesto ediyorsunuz?
- Eli silahlı, bıçaklı gruplar okulumuza saldırdı. Arkadaşlarımızı hastanelik etti. Bir değil, iki değil…
- Bu durumda gidip polise başvurmanız gerekmiyor mu?
- Nasıl başvuracağız ki? Zaten bu saldırılar polis desteğinde yapılıyor. Polisten destek alamasalar yapamazlar.”
Bu manzara sıkıyönetim, olağanüstü hal ve 12 Eylül günlerini hatırlatıyor. Sanki soluğu ensemizde…
Evet, simgeseldi, yetersizdi, Evren ve Şahinkaya sırf resim çektirmek için bile olsa sanık sandalyesine oturtulmamıştı. Ama bu kadarı bile demokrasi açısından hepimizi umutlandırmıştı.
Oysa caddenin karşısında gördüklerim, beni 12 Eylül’e götürdü…
Demek ki, daha yolun çoook başındayız.
Bu gözlemi yazmaktan kendimi alamadım. Ama bu Pazar sizle paylaşmak istediğim şey, hükümetin açıkladığı yeni teşvik paketi.
Öncelikle, belirtmek isterim ki, AK Parti hükümetinin seçim zaferlerinin kaynağı, ekonomide kaydedilen başarıydı. 2011 gibi bir yılı yüzde 8,5 büyüme ile kapatmak hiç hafife alınmamalı. Ancak dış kaynak, borçlanma ve ithalatla yaratılan bu durumun sürdürülemez olduğu da çok açık.
Maalesef teşvik paketlerinin etkisi öteden beri sınırlı kalmıştır. Hep en yüksek oranlı teşvik Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya verilir. Ancak yatırımlar buralara değil, Marmara’ya gider. Buralara verilen teşvikler de siyasi rantın dışına pek çıkmaz.
Gelelim Bursa’ya…
Bursa gelişmiş bölge kabul edildiği için bu teşviklerden yararlanmaz. Ancak bu sefer ilginç bir şey oldu, örneğin Mustafakemalpaşa, Uludağ ve Dağyenice’de yapılacak yatırımlar “5. Bölge” kapsamına alındı. Yani burada yapılacak yatırımlar için vergi indirimi yüzde 40, sigorta prim desteği 7 yıl, faiz desteği de Türk lirası için 5, dolar için 2 yıl olarak uygulanacak.
Mustafakemalpaşa, Uludağ ve Dağyenice’de yapılacak yatırımların teşvik kapsamına alınması kuşkusuz yatırımcılar açısından çok sevindirici. Düşünsenize, 100 liralık yatırım için cebinizden çıkacak para yaklaşık 60 liraya düşecek, işçinizin sigorta primini 7 yıl boyunca devlet ödeyecek…
Ancak, hedefiniz “cari açığı azaltmak” olunca, iş değişiyor. Zira Uludağ ve Dağyenice’ye yapılacak yatırım olsa olsa turizme dönük yatırım olacaktır ve onun da daha çok “TL” müşterisi olduğunu biliyoruz.
Kanımızca, döviz kazanmak, cari açığı azaltmak için Bursa’da başta otomotiv, tekstil ve makine olmak üzere, hammadde ve ara malı üretimine teşvik hedeflenmeliydi. Zira açık buralardan geliyor. Bu sektörlerde kullanılan makine, hammadde ve ara mallar büyük ölçüde ithal.
Örneğin Bursa’nın gururu olan yerli tramvay “İpekböceği” için Durmazlar Makine’ye teşvik var mı? Tramvay ihracatı yeni bir ihracat kapısı açacak potansiyelde.
Alın size, enerji… Ermaksan’ın rüzgâr enerjisi için bürbin-rotor üretme girişimi olduğunu biliyoruz. Buna teşvik verilerek, ucuz fiyata yerli rüzgâr santralları yapılsa, elektrikte doğalgaz faturası azalsa fena mı olur? Şu anda ithal makineler yüksek fiyatları ile hem döviz kaybı, hem de 1000 dolar/kilovatt yatırım maliyeti senelerdir bir dirhem inmiyor. Çıkarılmayan Volfram madeni, kara tezgâh aşamasında noktalanan tekstil makineleri üretimi vs. Liste uzun…
Duyurulur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder