12 Kasım 2012 Pazartesi

10 yılda borçlandık, borçlandık…


Hükümet 10 yılı geride bıraktı ve geçtiğimiz hafta kendince bu dönemin bir muhasebesini yaptı. Kuşkusuz, Ak Parti hükümetine peş peşe seçim zaferi getiren ekonomideki “başarı”ydı ve hem başbakan, hem de ilgili bakanlar ekonomiye dikkat çektiler, bununla övündüler. Kronik sorunların devamı, yapısal dönüşümün rafa kaldırılması gündeme bile gelmedi. 
Hükümet, adeta “Avrupa ve Amerikan ekonomisi bile krizde. Halimize şükredelim” dedi. 
   

Siyasal iktidar, icraatlarını överken, Fitch’in “not artırımı” da iyimserliği pompaladı. Hükümet 2023’de Türkiye’nin en büyük 10 ekonomisi arasına gireceğini, “Avrupa’yı geride bırakacağımızı” söyledi, umutlandık.
İktidar pembe tablo çizerken, Anamuhalefet partisi CHP’nin ekonomi kurmaylarından Faik Öztrak ekonomi gazetecilerini topladı ve yapısal sorunların çözümünü hedeflemeyen ekonomi politikaları ile hedefe ulaşılamayacağını savundu.
Bu arada sevgili meslektaşım,  dostum İdris Adil köşesinde, hükümetin 10 yılıyla ilgili farklı bir bilanço çıkardı.
Önce, Adil’in “10 Yıllık Yıkım Bilançosu” adını verdiği tabloya bakalım:
10 yılda; 
-Toplam kamu borcu 242,7 milyar liradan 530,5 milyar liraya çıktı. Borçtaki artış 287,8 milyar TL.
-İç borç 149,9 milyar TL'den 387,7 milyar TL'ye çıktı, artış 237,8 milyar TL.
-Kişi başına kamu borcu 3.676 TL'den 7.083 TL'ye çıktı. Adam başı 3.407 TL daha fazla borçluyuz
-Dış borç stoku 129,6 milyar dolardan 323,5 milyar dolara çıktı, artış 193,4 milyar dolar
-Cari işlemler açığı 0.6 milyar dolardan 59 milyar dolara çıktı, artış 58,4 milyar dolar
-Dış ticaret açığı 15,5 milyar dolardan 87,1 milyar dolara çıktı, artış 71,7 milyar dolar
-80 yılda toplam dış ticaret açığı 247 milyar dolar, AKP döneminde 9,5 yılda 566 milyar dolar
-Tüketici kredisi borcu olanların sayısı 1 milyon 655 binden 13 milyon 231 bin kişiye çıktı
-Ekmeğin kilosu 1,03 TL'den 2,50 TL'ye, 1 litre benzinin fiyatı 1,66 TL'den 4,60 TL'ye çıktı
-1 lt. motorinin fiyatı 1,30 TL'den 4,22 TL'ye, 1 KW saat elektriğin fiyatı 15,8'den 35,7 kuruşa çıktı…


Demek ki, artış nerede?

Borçta, elektrik, akaryakıt, doğal gaz gibi temel üretim girdi fiyatlarında, cari açıkta…

İhracat patinajdan bir türlü kurtulamıyor
Otomotiv pazarı Ekim’de yüzde 10 daralmış.
Otomotiv ihracatında 2008 rakamlarına ulaşmak hala hayal… 
İhracata dönük ekonomi” lafta kaldı. Çark tamamen iç talebe ve ithalata bağlı çalışmaya başladı.
Diyebilirsiniz ki ne yapalım, Avrupa’da talep yok, araba satılmıyor.
Ama uygulamalarla iç pazarın da sürekli tepesine vuruluyor.
Nasıl  mı?
Evet birbirinden cazip banka kredileri var, firmalar arasında sert bir rekabet sürüyor. Tüketicinin önündeki seçenekler sürekli artıyor.
Ama asıl lazım olan şey yok: para…
Yani insanların kazancı...
Çalışanlar her geçen sene daha fazla süre çalışmaya ve daha az ücrete zorlanıyor.
İşçide, memurda para olmazsa kim neyi, nasıl satacak? Esnaf parayı kimden kazanacak?
Çiftçileri saymıyorum bile…
Cari açık yarasına merhem olacak tek bir adım bile atılmadı bu on yılda… Hala ithalatın yüzde 70’i,  hammadde ve aramalından oluşuyor. Fabrikalar çatır çatır ithal malla çalışıyor.
İthal ediliyordu, artık yerlisi var” listesine ne eklendi?
Eskiden hazır ürün olarak ithal edilip, şimdi parça olarak ithal edilip burada montajı yapılanları saymıyorum.
Hayatımız ithalata göre kurgulanmış.
Bu yüzden “hormonlu” ve de sürdürülemez.
Bakınız, son bir haftada sık sık hastanelere gittim. Hastanelerdeki tanı-teşhis aletlerinin tamamı ithal…

Ultrasonunu, tomografisi,  MR’ı, ilacı, filmi…
Evet, hükümet 10 yılda ekonomide ipleri piyasa güçlerinin eline vererek, onlarla uyumlu ve “başarılı” bir politika yürüttü. 
Ancak görünen o ki, burada doğal sınırlara gelindi.
Zira iç pazara dayalı bir ekonomide vatandaşın alım gücüne vurmak başka nasıl yorumlanır?   

İyi pazarlar.

12 KASIM 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder