1999 Marmara Depremi hafızalarımıza öyle kazındı ki, her 17 Ağustos’ta o kâbusu hatırlıyoruz. Sahi, Türkiye, geçen 14 yılda depreme hazırlık için ne yaptı? Benim yanıtım şu: Tamamen “uyanık tüccar” oluverdik ve insanların deprem korkusunu devasa bir ranta çevirmeyi başardık! |
17 Ağustos sabahı erken saatlerde Yalova’ya giden ve Yalova depremini A.A aracılığı ile memlekete ilk duyuran gazeteci olarak, bugün sizlere depremde yaşanan acılardan, çaresizliklerden, acizliklerden söz etmeyeceğim.
Bugün Pazar ve muhtemelen siz de sabah kahvaltınızı ederken okuyorsunuz bu yazıyı…
Çayınızı, kahvenizi yudumlarken gelin, neler yaptık, şöyle bir düşünelim.
Depremden sonra ilk iş “hazır beton” ve “nervürlü inşaat demiri” zorunluluğu oldu.
Kum-çakıl satmak, elle karma beton atmak yasaklandı.
Bu yasakların uygulanabilmesi için de aylarca her türlü inşaat askıya alındı.
İnşaat literatürüne “zemin etüdü”, “güçlendirme”, “yapı denetimi”, “asgari c 20 beton standardı” gibi terimler girdi.
Deprem milat oldu. Vatandaş ev alırken “depremden önce mi, sonra mı yapıldı” diye soruyor, üste para verip yeni konutu tercih ediyor.
“Güçlendirme”de çaktık!
Devlet bu konuda yeterli desteği sağlamadı, pratik, seri ve ucuz bir sistem kurulmadı. Eski binalar öylece duruyor.
Devlet bu konuda yeterli desteği sağlamadı, pratik, seri ve ucuz bir sistem kurulmadı. Eski binalar öylece duruyor.
“Depreme dayanıklı”nın adresi lüks konut, “residence” ve TOKİ inşaatları…
Parayı basana dayanıklı konut hazır…
“Kentsel Dönüşüm” , sihirli bir değnek diye sunuluyor.
Oysa bu haliyle “Kentsel Dönüşüm”, deprem korkusunu ranta çevirme planından başka bir şey değil.
Zira sistem, hâlihazırda depreme dayanıksız bir evi olan vatandaşı “yeni ev sahibi” yapmıyor!
Gecekondu, kaçak yapı veya deprem riskli, dayanıksız konutların sahiplerinin evleri “piyasa fiyatına” ellerinden alınıyor, kendilerine çok katlı TOKİ binalarında kredili konut satılıyor!
Türkiye’de depreme dayanıklı olmayan, “kentsel dönüşüm” kapsamında 10 milyon konut olduğu hesap ediliyor.
Bunların büyük bölümü bu evleri zaten zar zor edinmiş dar gelirlilerin.
Şimdi TOKİ, bu evleri yıkarken, sahiplerine “yerine bir ev” vaat etmiyor…
Artık, “Dairenizi 40 bin liraya sayıyoruz, 90 bin liralık evi 50 bin liraya ve üstelik 10 sene taksitle veriyoruz” diyor.
Taksit avantajları!
Üstelik bu teklif, eğer dairenizle ilgili her şey "nizami" ise geçerli!…
Yok, eviniz gecekonduysa, tapunuz yoksa bırakın TOKİ’den daire istemeyi, “işgalci” sayılıyorsunuz…
Ankara Dikmen’de yaşandı bunlar...
Bir zamanlar “Tapu” sayılan “Tapu Tahsis Belgeleri” için sorun çıkarılıyor.
Yine, Bursa Beşevler, İhsaniye gibi semtlerde kaçak, gecekondu vs. yok. Ama binlerce konut “Yapı Kullanım Ruhsatı” alamadı ve konutlar tapuda “Kat İrtifaklı Arsa” görünüyor.
Yıldırım’da cafcaflı bir törenle yıkım başladı. Peki evleri yıkılanların hepsi yeni yapılacak binalara yerleşecek mi, göreceğiz.
Kısacası, “Kentsel Dönüşüm” projesinin yumuşak karnı, rant hesaplarına dayanması…
100 konut bulunan 3-5 katlı binaları yıkıyorsun, yerine 300 konutluk 15-20 katlı binalar yapıyorsun…
Hesap: Konutlardan 100’ü yer sahiplerine, 100’ü inşaata, 100’ü de cebe…
Müteahhit için güzel hesap…
Ama bununla “kentsel dönüşüm”, 10 milyon yeni konut, hayal…
Çünkü sadece zengine “yatırım” diye konut yapma/satma üzerine kurulu bir plan…
Oysa nüfusun ezici çoğunluğu, dayanıksız binalarda oturanlar, yeni bina satın alacak durumda olmayan ücretli, dar gelirli, yoksul insanlar.
Ve artık ifşa etme zamanı: Çok katlı lüks binalarda kimse bu dar gelirli insanları istemiyor!… Düşünsenize; adam 400 - 500 bin lira verip daire almış, kapı komşusu aylık 500 lira site yönetim aidatını bile ödeyemeyecek bir işçi, memur…
Öyle acayip bir “dönüşüm” ki, sonunda toplum tanınmaz hale gelecek galiba…
İyi pazarlar.
Bu yazı 19 Agustos 2013, Pazartesi 12:38:16 eklenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder