6 Ocak 2015 Salı

Biz neyi yazacağız…



Biz neyi yazacağız?



Sakıncası yoksa bir hafta gecikmeyle de olsa yeni yılın hepimize iyilik getirmesini diliyorum. Aslında pekçoğumuz 2015’in Noel Baba kılığına girip bize hediyeler dağıtmasını bekleyecek yaşlarda değiliz. Yaşananlara bakılırsa hayli gerginlik üretecek bir yıl olacak. Ama umut, her zaman bir ışık olmaya devam edecek…  
2015’ün  en önemli sürprizlerinden birisi  Çin’in GSYİH’da ilk kez ABD’yi geride bırakması oldu.
Evet, yanlış okumadınız… Çin 2014 yılında gerçekleştirdiği 17 trilyon 632 milyar dolar GSYİH ile dünyanın  en büyük ekonomisine sahip oldu. Bu haberi The Ekonomist’in Fransa’daki yayını Le Nouvel Economist’te Philippe Barret yazdı. Barret’in yazdığına göre geçtiğimiz yıl ABD ekonomisi  kriz sonrası ciddi toparlanma başarısına rağmen 17 trilyon 416 milyar dolarlık mal ve hizmet üretebildi. Çin ise 17 trilyon 632 milyar dolar ile ABD ekonomisini solladı.
Her ne kadar 2000 yılına kadar ABD ekonomisi  Çin ekonomisini en az üçe katlaya gelse de, son on seneden fazladır üsttüste kaydedilen rekor büyüme nedeniyle Çin’in sadece nüfusta değil  ekonomide de en büyük olacağı tahmin ediliyordu.  
Ancak bu 2018’de bekleniyormuş…
Sahiden sürpriz yapmış Çin.
İngiltere, Fransa gibi “imparatorluk”ların ardından 150 yıla yakındır dünya lideri  koltuğunu koruyan ABD için sahiden bir sürpriz..
Tabi bunun ABD halkı için bir anlamı var mı, bilmiyorum….
Ama Çin için övünç kaynağı olduğu kuşkusuz…
“Çin Komünist Partisi” yönetimindeki  Çin,  kapitalist dünyayı , kendi geliştirdiği kapitalist yöntemlerle solluyor!.
Hoş, bu durum ABD vatandaşlarının hala daha zengin olduğu gerçeğini değiştirmyor. En büyük ekonomiye sahip Çin kişi başına milli gelirde 89. Sıradaymış.
Şu “kişi başı milli gelir” hesabı aslında ne kadar  saçma sapan bir şey…
Koç’ların, Sabancı’ların, Ülker’in, Cinerler’in parasını toplayıp nüfusa bölünce ne değişiyor ki… Geçenlerde metroda orta yaşlı birisi ciddi ciiddi yanındakine şöyle soruyor: “Ya arkadaş madem Türkiye’de kişi başına yıllık 10 bin dolar düşüyor. Benim  aile 5 nüfus. Eder 50 bin dolar.  Bizim dolarlar  nerede? Acaba hangi kuruma başvurmam lazım.  Bizim eve giren para 8-10 bin dolar bile değil. Mahkemeye  mi başvursam acaba?…” vs.
Mahkeme” deyince nedense hemen aklıma Anayasa Mahkemesi geldi.
Anayasa Mahkemesi “Yüce Divan” sifatıyla bakan, başbakan gibi devlet büyüklerini yargılar. (Pratikte de bakanlar işi bitirilip “muhalefete” düştükten sonra yargılanırlar. Bir tür siyasi hesaplaşma kurumudur desem  haksızlık olu mu bilmiyorum)  
Hani yargılama adil yapılır/yapılmaz… Bakanlar sahiden suçldur ya da değildir.  
Bana sorarsanız hırsızlık, yolsuzluk yapan bir vatandaş nasıl gidip Adliye binasında hakimin karşısına  çıkıyorsa, bakan, başbakan da çıkarılıp yargılanabilmeli… Öyle Yüce Divan falan zaten yargıdan kaçırmanın kılıfı… O ne, “devletlü” kesime özel yargı kıyağı… Yok memurun yargılanması baştakinin iznine bağlanır; yok aman birleri “dokunulmaz”dır…  Yani mahkemele sadece sizin sevmediklerinizi cezalandırma yerimidir kardeşim?
Ama çoktan geçtik bunları…
Dün akşam, TBMM’de yolsuzluktan yargılanmak için  Yüce Divan yolu görünen bir bakanın “Ben gidersem Bilal de gider” gibi bir laf ettiği iddiası ile adeta hepimizin başından aşağı bir helki su döküldü…
Ve o andan itibaren Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümetin  Yüce Divan yolunu tıkamak için seferber olması var ya…
Bir bakan çıkıp Anayasa Mahkemesi’ni “paralel” ilan etti.
Köşe ve ekrandaneler hemen ateşe  başladılar : “Mahkeme Gülen cemaatinin güdümünde.  Gargılama sağlıklı olmaz. Amaçları darbe yapmak”…
Daha birkaç sene önce yüzlerce insanı “Ergenekon”, “Balyoz” vs. diye içeri tıkarken yere göğe sığdırılmayan Özel Yetkili Mahkemeler de  17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası  darbeci ilan edilmişti.
… Hani demem o ki arkadaş…
Gelir dağılımı bu kadar bozukken ve “adalet” lafının levhalardan ötede bir anlamı yokken…
Hırsızlık yolsuzluk dosyaları teker teker kapatılıp,  bunları soruşturanlar vatan haini ilan edilirken…
Devlet  hiyerarşisi  tepeden tırnağa yolsuzluğa bulaşmışlarla sımsıkı kenetlenmişken…
Senin ekonomin dünya lideri olsa ne yazar…
Karadeniz yoğurt  olsa vatandaşa bir kaşık düşer mi...

Böyle bir memlekette biz neyi yazacağız! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder