18 Aralık 2018 Salı

2019 Bütçesi parayı kimden alıp kime verecek?



Türkiye'nin 2019 yılı bütçesi  "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" diye adlandırılan yeni dönemin ilk bütçesi.
Pek çok "ilk"leri barındırıyor.  Bütçede sadece Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki olağandışı artış değil değişen. 16 maddeli "2019 Yılı Merkezi Yönetim Butçe Kanunu"nun son maddesinde "Bu kanunu Cumhurbaşkanı yürütür" yazıyor.
Sadece bu da değil, hem gelir hem de gider bütçesinde pek çok kalemi azaltma, artırma tamamen Cumhurbaşkanının yetkisine verilmiş.
TBMM'deki bütçe görüşmelerinde, bütçe, rakamlar, paranın hangi kesimlerden alınıp hangi kesimlere verileceği ile hiç ilgilenmeyip kayıkçı kavgası yapan siyasi partiler artık, tamamen rahatlayacaklar. Zira bu gidişle bütçenin mecliste görüşülmesi de artık gereksiz bulunabilir!
Bir bakıma, siyasi partiler ve milletvekilleri, orada olmalarının asıl nedeni olan bütçe tartışmalarını değersizleştirerek, bütçenin tamamen meclis dışına kaymasının zeminini hazırlıyorlar gibime geliyor.

Sevgili okurum, her yıl Aralık ayı, TBMM'de bütçe görüşmelerinin yapıldığı aydır.
Siyasetin  asıl meselesi devletin bütçesidir...
Siyasetin esası, pastanın nasıl bölüşüleceği ile ilgilidir.
Devletin geliri hangi kesimlerden elde edeceği, vergi olarak toplanan paraları hangi kesimlere pompalayacağı bütçe ile belirlenir...
Bütçe bir tür pompadır!...
Siyasetin özü, işte bu pompayı nasıl kullandığınızla ilgilidir.
Teoride, "Az kazanandan az, çok kazanandan çok" vergi almak, dağıtırken de toplumun en çok ihtiyaçlı kesimlerini gözetmek, eğitime, sağlığa, teknolojiye, güvenliğe, adalete vs. kaynak ayırmak esastır.
Demokrasiyle yönetilen ülkelerde temel ilke, adaleti sağlayacak politikanın temel ayağı budur.
Konu bu kadar önemli ve kritik olunca, elbette bütçe için söylenecek dünya kadar şey var. Sadede bütçe tasarı kitapçığının 300 sayfaya yakın olduğu, her bir satırında paralar söz konusu olduğu düşünülürse, mecliste bütçe görüşmeleri için ayrılan sürenin uzunluğu da anlaşılır.
Ben burada sizlere, sadece  paranın hangi kesimlerden alınıp hangi kesimlere verileceğini anlamaya yarayan rakamları sıralamak ve birkaç noktaya dikkat çekmekle yetineceğim.

. Türkiye'nin önümüzdeki yıl için bütçesinde Gelirler 880 milyar, harcamalar 961 milyar lira. Aradaki yuvarlak 80 milyar lira açık, "net borçlanma" ile kapatılacakmış.
. Gelir artışı yüzde 19,8,  harcama artış oranı yüzde 21,6!
Gelir artışından daha yüksek bir harcama artışı...
. Faiz ödemesi 117 milyar lira.
. "Genel bütçe" kapsamındaki kamu idarelerine 949.025.615.000 Türk lirası, "özel bütçeli" idarelere 73.771.848.000 Türk lirası, "düzenleyici ve denetleyici" kurumlara 6.536.982.000 Türk lirası, ödenek verilmiş.

BÜTÇEDEN KİM NE ALIYOR?

Toplam 960 milyar 975 milyon 683 bin lira olması öngörülen 2019 yılı merkezi yönetim bütçesinden kurumların alacağı pay (milyon TL ) olarak şöyle:

Kuruluş Ödenek (Mİlyon TL)

Hazine ve Maliye Bakanlığı 419.857
Milli Eğitim Bakanlığı 113.818
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler B.  103. 091
Sağlık Bakanlığı 48. 487
Milli Savunma Bakanlığı                      46.622
Tarım ve Orman Bakanlığı 33. 743
Emniyet Genel Müdürlüğü 33. 676
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı            27.770
Jandarma Genel Komutanlığı 19. 604
Adalet Bakanlığı                                18 035
Gençlik ve Spor Bakakanlığı 16 474
Diyanet İşleri Başkanlığı 10 445
İçişleri Bakanlığı                                8.572
Sanayi ve Teknoloji  Bakanlığı            7.784
Ticaret Bakanlığı                               5. 693
Kültür ve Turizm Bakanlığı                5. 664
Bilgi teknolojileri ve iletişim Kurumu    4.635
Dışişleri Bakanlığı                              4. 625
Gelir İdaresi Başkanlığı                     3.770
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı    2. 863
Cumhurbaşkanlığı                           2.818
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı               2. 573
Göç İdaresi Gene Müdürlüğü               2 307
MİT                                                  2.157
Afet Yönetimi Başkanlığı  1.404

Hazine ve Maliye Bakalığı rakamının yüksekliği dikkat çekiyor. Tabi bu rakam "joker" olarak nitelendirebileceğimiz bir rakam. Yani yürütme (artık Cumhurbaşkanı)  yıl içinde gerekli gördüğü yerlere rahatça aktarma yapabilmesi için para burada hazır tutuluyor. Bu para eskiden Hazine Müsteşarlığı'na ayrılırdı. Yürütmenin bütçe üzerindeki yetkisini artırdığı, meclisin denetiminden uzaklaştırdığı için buradaki rakamın büyüklüğünü hep eleştirmişimdir. Ama bu sefer rakam gerçekten devasa bir hale gelmiş ve devletin bütçesinin neredeyse yarısı, doğrudan idarenin tasarrufuna bırakılmış durumda. Maliye ve Hazine Bakanı artık "kasaya" her zamankinden daha hakim diyebiliriz.
2019 bütçesinde de askeri harcamalardaki artış dikkat çekiyor. Ekonomik kriz ortamında kamu yatırımlarından, eğitimden, sağlıktan pek çok şeyden "tasarruf" edilirken, askeri ve güvenlik kesimine yönelik harcamalardaki eli açıklık pek hayra alamet gelmiyor.
"Laik ve demokratik" bir ülkede sadece belli bir mezhebe çalışan Diyanet İşler Başkanlığı bütçesinin koskoca bakanlıkları geride bırakması da yine kayda değer bir durum.
Yine büyük ölçüde Suriye'den gelenlere dağıtılacak Göç İdaresi bütçesi de dikkat çekici.
Uludağ üniversitesi bütçesi bu yıl 608 milyon lira olacak. Bu paranın eğitimin kalitesine bir katkısı olup olmayacağı yönünde tahminde bulunamıyorum.


PARALAR KİMDEN ALINACAK?

Gelecek yıl devletin öngördüğü vergi gelirleri yüzde 20 artışla  853 milyar 843 milyon lira. (Dikkatizi çekerim, kriz ortamında, enflasyon kadar vergi hedefi var)

Kalemler şöyle:
Beyana Dayalı Gelir Vergisi (İşyeri sahipleri)  yüzde 3,9 düşüşle 7,6 milyar lira.
Basit Usülde Gelir Vergisi yüzde 0,8 düşüşle 0,2 milyar lira.
Gelir Vergisi Tevkifatı (ücretliler)  yüzde 26 artışla 165 miyar lira..
Geçici Gelir Vergisi yüzde 27 artışla 3,5 milyar lira
Kurumlar Vergisi (şirketler) yüzde 11 artışla 81 milyar lira.
Beyana dayalı Kurumlar Vergisi  yüzde 8,7 düşüşe 5,2 milyar lira.
Kurumlar  Vergisi tevkifatı yüzde 20 artışla 0,4 milyar lira.
Kurumlar Geçici Vergisi yüzde 13,7 artışla 75 milyar lira
Dahilde alınan KDV yüzde 19,2 artışla 152 milyar lira.
ÖTV yüzde 15,6 artışla 164 milyar lira
Petrol ve doğalgaz  ürünleri vergisi yüzde 20,2 artışla 68,7 milyar lira.
Motorlu Taşıtlar Vergisi yüze 15,4 artışla 24 milyar  lira.
Alkollü içiler yüzde 23,9 artışla 15,3 milyar lira.
Tütün mamülleri  yüzde 2,8  artışla 45,6 milyar  lira.
Kolalı gazozlardan yüzde 19,9 ile 0,9 milyar lira.
Beyaz aşyadan yüzde 47,6 artış ile 9,3 milyar lira.
Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi yüzde 11,7 artışla  19 milyar lira.
Şans oyunlarından yüzde  16,3 artışla 1,3 miyar lira
Özel iletişim Vergisi yüzde 16,3 artışla 3,7  miyar 
Gümrük vergileri yüzde 21,2 artışla 21,2 miyar lira
İthalden alınan KDV yüzde 24,7 artışla 185,8 milyar lira.
Damga Vergisi yüzde 18,1 artışla 21,4 milyar lira
Harçlar yüzde 27,6 artışla 28,3 milyar lira.
Teşebbüs ve mülkiyet gelirler yüzde 34 artışla 34,1 milyar lira.
Mal satış gelirleri yüzde 22,9 artışla 3,6 milyar lira.
Hazine portföyü ve iştirak geliri yüzde 48,2 artışla 22,9 milyar.
KİT ve İDT'lerden yüzde 9,2 artışla 1,4 milyar lira.
Döner sermaye geliri yüzde 6 artışla 1,9 milyar lira.
Kira geliri yüzde 19,4 artışla 2,6 milyar lira.
Faiz gelirleri yüzde 59,6 artışla 7 milyar lira.
Para cezaları yüzde 3,9 artışla 12,1 milyar lira.
Kişi ve kurum payları yüzde 17,6 artışla 24,7 milyar lira.
Sermaye gelirleri yüzde 34,2 artarak 13,5 milyar lira.
Taşınmaz satış gelirleri yüzde 70,1 artışla 3,5 milyar lira.
Sermaye satış gelirleri üzde 25 artışla 10 milyar lira.

Yani...
Yani, devlet parayı yine büyük şirketlerden, zenginlerden, süper karlar açıklayan bankalardan, "çok kazandan" almayacak!
Baksanıza, ücretli kesimin ödediği, "kaynaktan kesilen",  "Gelir Vergisi Tevkifatı" yüzde 26 artışla 165 milyar lira olurken, işyeri sahiplerinin dahil olduğu "Beyana Tabi Gelir Vergisi" yüzde 4 düşüşle 7,6 milyar liracık.
Şirketlerin ödediği Kurumlar Vergisi 75 milyar lira..
Ve asıl manzaraya bakın!
Devlet verginin asıl büyük bölümünü üretenden, kazanandan değil, "dolaylı vergi" olarak, ithalattan ve fiyatlar üzerinden, yani tüketiciden tahsil ediyor.
857 milyar lira toplam vergi içinde "Gelir ve kazançlardan alınan toplam vergi" sadece 257 milyar lira.
"Dolaylı Vergi"lerin toplam verginin yüzde 70'ini aşması adalet ve demokrasimiz açısından büyük bir talihsizlik...
Bir tehdit...
Keza Avrupa ülkelerinde son 20 yıldaki aşınmalara rağmen yüzde 30 seviyesini koruyan Kurumlar Vergisi'nin yüzde 20'lerde olması da...
Buna, pek çok sözde "sanayiyi teşvik" mekanizması, teşvik ve muafiyatlerle gerçekte tahsil edilen Kurumlar Vergisi oranının yerlerde sürünmesini de ekleyebiliriz.
Verginin adil olmadığı toplumlarda demokrasinin ya zaten olmadığı, ya da hızla ortadan kalkmakta olduğunu bir uyarı olarak yazmanın gereği var mı bilmiyorum.
Velhasıl, ekonomik  kriz ortamında hazırlanan 2019 yılı bütçesinde ne fiyat artışlarını frenlemek için üretimi destekleyen, ne dış ticaret ve cari dengenin düzelmesini sağlamak için yerli tedariki özendiren, ne dışa bağımlılığı azaltmak için bilimsel teknolojik gelişmeleri teşvik eden bir şey var.
Baksanıza, devlet vergiyi yine ithalattan, ÖTV ve KDV'den, ceza ve harçlardan, ücretliden almaya devam edecek.
Günün sonunda zengininin daha zengin, fakirin daha fakir olduğunu; toplumsal adaletin, gelir dağılımının biraz daha bozulduğunu görmeye devam edeceğiz.
"Atama bekleyen öğretmen"ler, "Yaşa takılan emekliler" bekleyecek.
Gençler için en gözde meslekler yine asker, polis ve din görevlisi olacak. Askeri harcamalardaki artış, içeride dışarıda gergin, istikrarsız, çatışmalı halin devam edeceğine işaret gibi.
2019 yılının Türkiyemize, hepimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum...


1 yorum: