Yılın ilk çeyreğinde cari açıkta kaydedilen düşüşe sevinelim mi, üzülelim mi bilmiyorum. Bu cari açık konusu öyle hale geldi ki, artması başka dert, azalması başka dert… Bizde yüksek büyüme oranı demek, rekor cari açık demek. Büyüme rekor kırınca “eyvah kriz geliyor” demiştik; şimdi cari açık azalmaya başlayınca “eyvah piyasa kilitlenecek, yaprak kımıldamayacak” diye kaygılanmamız gerekiyor. |
TCMB, geçtiğimiz hafta bu yılın Ocak-Mart dönemine ilişkin, dış ticaret ile cari açık hesaplarını açıkladı. Verilere göre, cari işlemler dengesinde, geçen yıla göre belli bir düzelme var. 3 aylık açık 5 milyar 432 milyon dolar azalmış ve 16 milyar 179 milyon dolara inmiş. Kuşkusuz bunun en önemli nedeni, ithalattaki azalma ile dış ticaret açığının 3,9 milyar dolar gerileyip 16,6 milyar dolara inmesi.
Bunun yanında hizmetler dengesi net 609 milyon dolar artıya geçmiş. Bunda da turizm gelirlerindeki atış ile doğrudan yatırım ve portföy yatırımları, faizlerde kaynaklanan net çıkışın 872 milyon dolar azalıp 1,9 milyar dolara inmesi etkili.
Yine verilere göre, ilk çeyrekte yabancıların yurt içine net yatırımları 344 milyon dolar artıp 4,5 milyar dolara yükselirken, yurt içindekilerin yurt dışına yaptığı net yatırım 1,3 milyar dolar artmış ve 2,2 milyar dolar olmuş.Hisse senedi piyasasına net yabancı sermaye girişi ise 920 milyon dolar.
Cari açık Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı. Buna kalıcı bir çözüm bulan bir siyasi iktidarın kimse sırtını yere getiremez. Maalesef AKP iktidarı da bu kronik soruna çözüm üretemedi, son dönemlerde açıklanan ve cari dengeyi düzelteceği söylenen projelerin büyük ölçüde fos çıkacağını hep birlikte göreceğiz.
Zira bu cari açık ekonomisi öyle dinamikler üzerine oturtuldu ki, bırakın enerjide dışarı bağımlılık konusunu, ticari mal ithalat ve ihracatı arasında bir denge kurmaya kalktığınızda yer yerinden oynayacaktır.
Gelin son beş yılda cari açığın seyrine bakalım.Cari işlemler dengesi (milyar)
Yıllar 2008 2009 2010 2011
Yıllık açık -41,95 -13,85 -48,56 -77,089
Tablo bize, cari açığın, küresel krizin en şiddetli yılı olan 2009 hariç, hızla arttığını gösteriyor.Üstelik, son açık rekoru, enflasyonun iki katı devalüasyona rağmen yaşanmıştır.
Sözün özü şu: Cari açık ekonomisi sürdürülebilir bir şey değil, yürümüyor.
Bizde yıllık büyümenin kaynağı bu cari açıktır. Büyüme ne kadar artarsa, memleketin döviz dengesi o kadar açık veriyor.Yani çarklar aslında ihracatla değil, ithalatla büyüyor.Bu yüzden ne zaman yüksek bir büyüme oranı yakalansa, cari denge altüst oluyor, açık rekor kırıyor.
Düşünsenize, ithalatın yüzde 70’i, hammadde ve ara malı… Yani herşeyi ithal girdi ile üretiyorsunuz. Sadece otomobillerin değil, sanayide kullanılan makinelerin de çoğu ithal.
Benim tezim şu: Türkiye mevcut ekonomi politikasını sürdürebilmek için mutlaka petrol gibi bir doğal zenginliğe sahip olmak zorunda!
Aksi takdirde yıllık 75 milyar doların üzerindeki açık her zaman patlamaya hazır bomba gibi bekleyecektir.
Şimdi açık azalıyorsa, emin olun bu ihracatın artmasından değil, ithalatın azalmasından.İthalat da hammadde, makine ve aramalı olduğuna göre, demek ki Türkiye daha az üretecek, daha az tüketecek…
Kemerler sıkılacak. İşler yavaşlayacak, işsizlik artacak.
Sistemin cari açıkla mücadele yöntemi bu!
Hükümet yıl sonuna kadar cari açığın 77 milyar dolardan 64 milyar dolarak indirmeyi hedefliyor.
Hedef tutar mı tutmaz mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder