Geçtiğimiz hafta ekonomide iki önemli veri açıklandı. İlki, yılın ikinci çeyreğinde GSYİH artışının yüzde 2,9 artması, diğeri ise işsizliğin yüzde 8,9’a gerilemesiydi. Ama daha çarpıcı olanı, artan bütçe açıkları. Bence bunlar bir dizi zammın sinyali! |
Gelin önce “davulun sesi”ne bakalım: Milli gelirdeki artış…
Türkiye’nin yüzde 7-8 gibi yüksek büyümeyi sürdürme şansı zaten yoktuve sistem tıkanma noktasına gelmişti. Zira büyüme kronik olarak ithalata dayanıyordu, bu yüzden de üst üste büyüme ithalat faturasını kabartıyor, döviz dengesi ve sonuçta cari denge devasa açıklar vermeye başlıyordu. Nitekim, hükümet de bu yüzden büyümede frene basmayı sağlayacak adımlar attı ve bu yıl yüzde 4-5’te kalmayı hedefledi. Aksi takdirde cari açık yüksek oranlı bir devalüasyona ve krize yol açacaktı!
Ekonomi yönetimi şimdilik bu krizi iyi yönetir görünüyor.
Ancak büyümedeki “acı fren”in mutlaka bir sonucu olacaktı, oluyor. Bunu son dönemde iş dünyasındaki yakınmalardan anlıyoruz. Gerçekten de konut ve araba satışlarından tutun, bir çok alanda piyasa yerlerde sürünüyor, ödemelerde sorunlar artıyor.
Gelelim işsizliğin azalmasına!
İstihdam verileri ve işsizlik oranı açıklamaları öteden beri sorunlu...
Sorunun büyüğü şu: TÜİK işsizleri, İŞKUR’a yapılan işsizlik başvuruları ile hesaplıyor. Halbuki, gerçekten işsiz sayısının, bu kuruma başvuranlardan çok daha fazla olduğunu herkes biliyor. İş bulma umudunu yitirenler işsizler bir yana, insanların İŞKUR’dan “umutlu” olmaması da bir vakıa… İŞKUR, başvuranlara adam gibi iş bulabilse, inanın başvuru sayısı 3’e, 5’e katlanır.
Neden?
Çünkü Türkiye’de çalışabilecek “aktif” nüfusun ancak yarısı düzgün istihdam edilebiliyor.
Düşünün memleketin nüfusu 74 milyon. Bunun 54,6 milyonu 15 yaşın üzerinde. Yaşlıları da çıkarırsak, demek ki aktif, çalışabilir nüfusumuz 30 milyon civarında.
TUİK istatistiklerine göre toplam istihdam 25,5 milyon…
Ama her nasılsa SGK istatistiklerine göre, 2010 yılı itibariyle aktif sigortalı sayısı 16 milyon196 bin 304… Bunları 14,1 milyonu zorunlu sigortalı
İstihdam 25,5 milyon, sigortalı çalışan 16 milyon ne demek?
Neredeyse 10 milyon insan sigortasız, kaçak çalışıyor demek!
SGK cephesinde yine “aktüeryal denge” sorunu…
Çünkü işçi, memur, esnaf olarak toplam 16,1 milyon kişi sigorta primi öderken, SGK’nın emekli sayısı (dosya) 8 milyon 820 bin 679. Yani aktif/pasif oranı yüzde 1,84
SGK, Yeşil kart sahibi 9.395 bin kişi ile primsiz aylık alan toplam 1 milyon 363 bin kişiye de sosyal devlet olmanın gereği, yardım yapıyor.
Bunların içinde 5.647 Kore gazisi, 30.897 Kıbrıs gazisi, 38.776 Tütün ikramiyesi (TEKEL sigara fabrikalarının kapanması ile açıkta kalan işçilere ödenen), 290.558 Sakatlık, 55.727 Özürlü aylığı alanlar dahil.
Yine de nüfusun sigorta kapsamı dışında kalan kısmı yüzde 17.
SGK’ya geniş parantez açmamın nedeni, bütçe açığındaki rolü. Devletin son dönemde “terör” başlığı altındaki askeri harcamalarının bu bütçe açığında etkili olduğunu tahmin etmek de güç değil. Ama bu kalem net açıklanmıyor.
Gelelim güncele…
Büyüme yavaşladı demek, bakmayın TUİK rakamlarına, işsizlerin sayısı artıyor, ücretler tırpanlanıyor, gelirler azalıyor demektir…
Ve sıra devletin topladığı vergilerin azalmasına gelir… Nitekim vergi geliri artışı enflasyonun altında kaldı.
Peki devlet yönetimi, benim vergilerim azalacak diye masraflarını kısmaya mı gider?
İşte o bizde hiç olmaz…
Veee, olan oldu, geçen sene 2 milyar lira fazla veren bütçe, bu yılın ilk 8 ayında tam 8,5 milyar lira açık verdi.
Şimdi ne olacak?
Bunu bilmek için öyle ekonomi uzmanı falan olmaya gerek yok: Zamlar gelecek!
Başbakan ve Maliye Bakanı bunun sinyallerini verdi.
Söylenen “zamdan orta ve üst gelir grubu etkilenecek” lafının altında yatanı artık ezberledik: Sigara, içki, taşıt için ÖTV zammı…
Ve doğalgaz… Nasıl olsa zam için mevsim de uygun!