Takvimlerin 12 Eylül 2012’yi gösterdiği gün, televizyon ekranları ve gazete manşetlerini Hakkari’de 7 Tabur’un katıldığı bir “operasyon” işgal ediyordu. Daldım, 12 Eylül 1980 günlerine gittim… 32 yıl önceki 12 Eylül’de, tutuklama, gözaltı, işkence gırla gidiyordu, her an sorgusuz sualsiz içeri atılabilirdiniz; ama bu çapta bir savaş kimsenin akına bile gelemezdi... |
Türk Silahlı Kuvvetleri, 30 yıl önce “anarşiyi ortadan kaldırmak, devlet otoritesini yeniden tesis etmek içün” demokrasiyi rafa kaldırıp, yönetime el koymuştu!
Zaten, askeri bir darbe olmadan, ünlü “24 Ocak Kararları”nın uygulanamayacağı da anlaşılmıştı. Zira 24 Ocak Kararları, ekonominin bel kemiği “ulusal” kuruluşları (KİT) yabancı rekabete açıp işlemez hale getirmeyi ve ülkeyi bu şekilde “dışa açmayı” hedefliyordu ve bunu, muhalefetin sesini yükseltebildiği, sendikaların grev vs. yapabildiği bir ortamda başarmak mümkün olmayacaktı.
12 Eylül, askeri bir rejimdi. Belediye Başkanları dâhil her yere asker kişiler atandı. Yönetim, dünyaya namlunun ucundan bakıyordu. Ve namlunun ucundan bakmayı bir devlet politikası haline getirdi.
Onlara göre, örneğin parasız eğitim talebi veya işçilerin ücret artışı için greve falan gitmeleri “anarşi”ydi ve “anarşinin belini kıracak” olan sadece şiddetti, işkenceydi, tutuklamaydı, hapisti, idamdı… Radikal bir çıkış, protesto yürüyüşü vs. olduğunda hemen “sallandıracaksın üç beş tanesini” diye başlanırdı lafa…
12 Eylül, demokratik bütün tepkileri şiddetle bastırdı.
Geriye sadece şiddetin dili kaldı…
İşte PKK’yı bu 12 Eylül rejimi yarattı…
Öyle, “Apo MİT’in adamıydı” teorilerinden söz etmeyeceğim.
12 Eylül 1980’de PKK, adını kimsenin bilmediği çok küçük bir gruptu.
12 Eylülcülerin hedef tahtasındaki örgütler listesinde belki adı bile yoktu.
O zaman Dev Yol, Dev Sol, Halkın Kurtuluşu, Partizan ana grupları altında çok sayıda sol grup vardı. Güneydoğu’da ise DDKD, Özgürlük Yolu, Kava gibi büyük gruplar vardı. Bu gruplar genellikle bir derginin adı etrafında oluşmuştu ve asıl faaliyetleri dergi-gazete çıkararak propaganda yapmaktı. Hükümetler yasal propagandaya izin vermediği için de bunu gizli, yasadışı şekilde yapıyorlardı.
Komediye bakın... Diyelim ki, Halkın Kurtuluşu gazetesi yasal şekilde basılır, bayilerde dağıtılırdı; ama alıp okuduysan, üzerinde çıkarsa doğrudan yasadışı örgüt üyesi diye karakola çekilirdin!
Bazı küçük gruplar dışında hepsi silahsızdı. Silah dediğin de topu topu sustalı bıçak veya tabancaydı.
Devletin korkusu, bu grupların toplumun her alanında birer radikal sol muhalif sivil toplum örgütü olarak ortaya çıkması, halkı etkilemesi, “memlekete komünizm gelmesi”ydi.
Bu örgütlere üye ve sempatizan olduğu iddiası ile yüz binlerce insan hapse atıldı, işkenceden geçti, öldürüldü, sakat kaldı, işini kaybetti, ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Üzerinde, evinde, işyerinde sol yayın bulundurdun mu, sorgusuz sualsiz yasadışı örgüt üyesi damgası yiyordun.
Sadece sol değil, radikal sağ da devletin şiddetinden nasibini aldı.
Tam,12 Eylül 4 yılda zaferini ilan etmişti ki, memleket PKK şoku ile uyandı.
Nerden çıkmıştı bu PKK?
PKK, karakollarda, cezaevlerinde işkence gören, yakınlarını yitiren, sakat kalan, hakarete uğrayan, gözünü kan ve intikam bürümüş gençleri çekti, örgütledi.
PKK ile aynı dönemde Türk solundan da TİKKO, THKPC gibi gruplar dağa çıktı.
Türk sol örgütler hayal ettikleri gibi kırsalda yoksul köylülerden destek bulamadılar.
Kürt gençlerden oluşan PKK ise gittikçe “Kürt Milliyetçiliği”ne yaklaşarak Güneydoğu Anadolu coğrafyasında taban bulmayı başardı.
Türkiye bugün, 12 Eylül askeri rejiminin meyvesi olan bu yapıyla cebelleşiyor.
Bakıyorum, aradan 32 yıl geçti, ama “12 Eylül” mantığı devam ediyor.
Bir ara hükümetin “açılım”ı ile yeşeren demokratik ve siyasi çözüm umudu buharlaştı ve rejim adeta “fabrika ayarlarına” döndü.
Şakası yok, 7 Tabur “komando”, “özel harekâtçı”, “bordo bereli”… En yeni zırhlı araçlar, tank, top, F-16 savaş uçakları, insansız gözetleme araçları ve savaş helikopterleri…
Daha ötesi yok bunun...
Bu 12 Eylül ne zaman bitecek?
Devlet otoritesini halkın kalbinde kurmayı ne zaman deneyeceğiz?
İyi pazarlar
…
…
17 Eylul 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder