Bir haftayı “zam sağanağı” ile geçirdik. Gün geçmedi ki bir şeylere zam yapılmasın. Vatandaş, “pastırma yazı” günlerinde gelen doğalgaz zammı açıklamaları ile yaklaşan kışın buz gibi soğuğunu hissetti, zam gelmeden gaz alabilmek için satış noktalarının önünde uzun kuyruklara girdi. Zam, yanlış yönetimlerin faturası olarak yine sahnedeki yerini aldı… |
Sevgili okurum, geçen hafta bu köşede, devletin son bütçe rakamlarına bakarak, bunu “zam sinyali” olarak değerlendirmiştik. Çünkü ekonomi diye bir şeyin varlığından haberim olalı beri, hükümetler bütçe açıklarında hemen zamma başvuruyordu. Bütçede verilen açık, yapılan zamla vatandaştan tahsil ediliyordu. Bu sefer de öyle oldu, gelenek bozulmadı!
Lütfen, “Ne var bunda” diye düşünmeyin…
Bütçenin açık vermesi, ekonominin, sonuçta da ülkenin yanlış yönetilmesi anlamına gelir!
Çünkü, ekonomi yönetiminin öncelikli hedefi, gelir ile gider arasında bir denklik kurabilmektir. Harcamaları artırmak için önce gelirlerinizi artırmanız gerekir. Aynen aile bütçesinde olduğu gibi...
Aylık geliri bin lira olan bir vatandaş, ek kaynak yaratmadan bin 500 lira harcama yapabilir mi?
Ve bütçe açıkları daima ülkedeki sosyal dengeleri bozar, zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olmasına yol açar. Çünkü bu açıklar yeni zamlarla kapatılır, bu da bir dolaylı vergidir.
Hani şu en adaletsiz vergi yöntemi olarak bildiğimiz ve bizde, toplam vergilerin yüzde 70’ini tutan Dolaylı Vergi…
Gelelim bütçeye…
Hazine Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, bu yılın Ocak-Ağustos döneminde bütçe gelirleri yüzde 10,8 artarak 220,5 milyar liraya, bütçe giderler ise yüzde 16,3 oranında artarak 229 milyar liraya ulaştı. Böylece 2011 yılının aynı döneminde 2,1 milyar lira fazla veren bütçe bu yıl 8,5 milyar lira açık verdi. Bütçe sadece Ağustos ayında 1,6 milyar lira açık vermiş.
Açığın görünen kaynakları “personel harcamaları”, “cari transferler” vs…
Sanırsın devlet memuruna, işçisine çok büyük zamlar yapmış!
Peki, o zaman bütçe neden açık veriyor?
Doğrusu bunu, açıklanan rakamlardan anlamak oldukça zor.
Yine de Maliye Bakanlığı’nın en son yayımladığı ve Ocak-Temmuz aylarını kapsayan verilerindeki “nakit açığı” rakamlarının izini sürmekte yarar var… Bu verilere göre, bütçenin bu yıl toplamda 21,1 milyar lira açık vermesi bekleniyordu. Ancak, “nakit açık” 7 ayda 22,1 milyar liraya fırladı. Peki 7 ayda oluşan rekor “nakit açığın” kaynağı ne ola?
Evet, büyümedeki hızlı yavaşlama devletin gelirlerini azaltır. Ancak yüzde 10’luk vergi artışı, bütçe açıklarının nedeninin, en azından şimdilik, vergi tahsilatındaki düşüş olmadığını gösteriyor.
Benim aklıma son dönemde artan askeri harcamalar geliyor… Ülkeyi kan gölüne çeviren bu bela sadece can almıyor… Artık vatandaşın cebine de elini attı!
Elbette hükümet bütçe açıklarını zamla kapatmamak için kıvranıyordur. 22,1 milyar nakit açık verilen 7 ayda hazinenin net 13 milyar iç borçlanması bunun kanıtı.
Ama yetmiyor; demokrasi içinde ve siyaset kurumu tarafından çözümlenmesi gereken sorunların kartopu gibi büyümesi ülkeyi tahrip etmeye devam ediyor.
Siyasal alandaki başarısızlık, hükümetin önünü, en başarılı sayıldığı ekonomide de tıkıyor.
Ekonomide son tablo, maalesef şu:
Kırk katır mı kırk satır mı?
Ya yüksek cari açık, ya gırtlağına kadar borç, ya da sabah akşam zam!
Adaletli ve zamsız bir Türkiye dileğiyle…
İyi pazarlar
.
.
1 Ekim 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder