Bursa'da sağlık
sektörünün son 15 yıldaki macerasını Medikalpark Hastanesi
Genel Müdürü Prof. Dr. Sedat Demir ile konuştuk. Uzun yıllar
sağlık sektöründe üst düzey yöneticilikleri olan Prof. Dr. Demir, bir yandan SGK'lı hastaların özel hastanelerde tedavi
sürecinde kilit kurumlardan birisi olan Medicalpark Bursa
Hastanesi'ndeki gelişmeleri; bir yandan da özel sağlık sektörünün
“SGK'lı hastanelerle” arkasına aldığı rüzgarı ve sektörün
büymesini anlattı. Prof. Dr. Demir, önümüzdeki dönemde özel
hastanelerde hizmet çıtasının daha da yükseleceğini ve daha üst
gelir grubuna yönelik VM (Value Added Medecin) standartlarının
geleceğini söylüyor.
"- Medicalpark'ın
Bursa'daki öyküsünü özetler misiniz?
- Medicalpark Bursa
Hastanesi kamu ve özel sektörün ortak iş yaptığı özel
hastanecilik anlamıyla Türkiye'nin ilk hastanesidir. 2004-2005'de
sağlıkta dönüşüm programı başladığı zaman kalite artışı
ve halkın beklentilerine cevap veren bir sağlık hizmetinin sadece
devlet eliyle yapılamayacağını artık herkes anlamıştı. Özel
sektörün bu işin bir ucundan tutması gerekiyordu. Ama mevzuat
yok, önümüz karanlık... Bu işin nasıl sonuçlar doğuracağı,
mali karşılığının ne olacağı, devletin bu mali yükün
altından kalkıp kalkamayacağı ya da bu işin suistimal konusu
olmadan doğru yönetilip yönetilmeyeceği gibi çok ciddi soru
işaretleri vardı. O zaman bakanlığın danışma kurulundaydık ve
o günkü tartışmaların ne olduğunu çok ne biliyorum. Bu ortamda
Medicalpark gibi bir kurum bu işi paydaşı olmaya karar verdi ki,
bu çok cesur bir hareketti. Cesur, vizyonu yüksek, öngörülü bir
hareketti. Ama bir yönden baktığınız zaman da maceraydı. O
günün Bursa Medicalpark Hastanesi o büyüklükte bir SGK anlaşması
yapan ilk hastaneydi.
- Fomara'daki
hastanenin açılış töreninde oradaydım.
- Doğrudur. Çok büyük
bir tören yapıldı. O gün Başbakan olan sayın Cumhurbaşkanımız
Tayyip Erdoğan da oradaydı. Çok büyük beklentiler vardı. Olay
sadece bir hastane açmak değildi, olay bir yanıyla sağlıkta
dönüşümün perdesini açmaktı. Yeni bir perde açılıyordu.
Peki neden Bursa
seçildi? Mecikalpark hastanesi bunu neden başka bir ilde yapmadı?
Çünkü Bursa'da nüfusun yüzde 80'i SGK'lı... Böyle bir özelliği
var. Nüfus yoğunluğu içinde bu kadar yüksek SGK'lı başka yerde
yok. Kocaeli bile Bursa'dan daha azdır SGK'lılar açısından.
Bursa'nın seçilmesinin mantığı buydu. Dediler ki, bu iş SGK'nın
en fazla olduğu yerde test edilmeli ki, başarılı olacaksa orada
başarılı olur. Orada başarılı olmayacaksa zaten hiç bir yerde
olmaz. Dolayısıyla Medicalpark bu işe soyundu ve arkasından şu
göründü. 3-5 ay gibi çok kısa süre içinde görüldü ki bu iş
hakikaten sağlıklı bir şekilde işleyecek. Ve sağlıkta hizmet
çıtası bir anda çok yükseldi.
- İlk kez SGK'lılar
yaygın olarak özel hastanelerde tedavi edilmeye başlandı...
- Tabi bizim yaptığımız
girişim diğer sağlık gruplarının da SGK ile anlaşmalar
yapmasının yolunu açtı. Aynı zamanda şehirdeki lokal
hastaneler de büyüdü ve hızlı büyümelerle SGK ile anlaşmalar
yaptılar. Zamanla bazı olaylar oldu, aksaklıklar çıktı,
tartışıldı, konuşuldu, ama bu sistem artık 2010 yıllarında
oturmuştu. O yıllarda SGK ile özel hastaneler arasındaki
ilişkiler artık oturmuş, özel hastaneler kamunun paydaşı
olmuştu.
- O tarihlerde rahmetli
Konural Başol'un yatırımının başarısız olması, sağlık
yatırımcılarının şevkini kırdı galiba...
- O çok ayrı bir
olay. Ben 1998'in sonunda, Kamu Bölge Hastanesi Başhekimliğinden
Bursa'ya geldim. Bir başka sağlık kurumunun Bursa'ya çok ciddi
bir hastane yapma planı ile gelmiştim. Başka sorunlar çıktı,
onlar başarılı olamadı, Bursa'dan çekildiler. Konuralp abiyle
biz o dönemde Özel Hastane Sahipleri Derneği'ni kurduk. Özel
hastaneler vardı, Konur Tıp Merkezi vardı. Ben de özel
hastaneciyim ama SGK anlaşması falan kimsenin aklının ucundan
geçmiyordu. O zaman bizim devletten tek beklentimiz var. Diyoruz ki
biz bu devletin doktoru değil miyiz? Diplomamızı devlet vermedi
mi? Tamam muayene ve tahlil ücretini vatandaş cebinden ödesin ama
en azından yazdığımız reçeteyi devlet karşılasın... Tek
beklentimiz bu. Ama o beklentiyle başlayan süreç bugün bu
noktalara geldi. Özel Hastene Sahipleri Derneği'ni kurduğumuzda
pek çok şey yeniydi. OHSAD (Özel Hastaneleler ve Sağlık
Kuruluşları Derneği) yoktu o zaman. Konuralp bey çok vizyon
sahibiydi. Başhekim yardımcısı Ergun bey de vizyon sahibi bir
insandı, şu anda bir özel hastanede yönetici. Bakın Bursa bu
alanda pek çok şeye öncülük etti. Özel hastaneciler arasında
dernekleşme de ilk kez burada oldu. 8-10 arkadaş kurduk. Tabi şimdi
OHSAD ön plana çıktığı için geri planda kaldı, lokal kaldı,
ama hala lokal ve yönetimindeyim, kapatmadık. Başkanlığını
Mustafa Koçak yapıyor.
- SGK'lı hastalar özel
hastanelerde sağlık hizmeti almaya hangi alanlardan başladı?
- Alan kısıtlaması
yapılmadı, ama ilk önce sadece aktif çalışan devlet memurlarına
açıldı. Hastanemizin açıldığı yıllar böyleydi. Bunların
testlerli yapıldı. Medicalpark Bursa hastanemizde 11. yılı
bitirdik. Yani 2005'de böyle başladı, ardından emekliler de dahil
oldu ve sonuçta bütün SGK'lılar dahil oldu. Şu anda sosyal
güvencesini devletin sağlığı yeşil kartlılar dışında herkes
hastanelerden faydalanabiliyor.
- SGK'lılara bütün
hastalık ve sağlık hizmeti veriliyor mu? Zamanla devreye giren,
devre dışı kalan tedaviler oluyor mu?
- Şöyle, tanı
tabanında birşey yok. Yanı şu şu hastalıkların tanısını
yaparsınız diye Bir şey yok sadece belli alanlarda devlet bizden
fark aldırmıyor. Bunlar temel alanlar. Yani hasta acil durumlarda
da başvurabileceği alanlar... Hastanın tedavisini hiç bir şartla
reddedemeyeceğiniz durumlar. Hastanın ekonomik durumu kötü de
olsa bu tedavileri yapmak zorundayız. Örneğin kanser
hastanelerinde fark almıyoruz. Yoğun bakım hizmetlerinden fark
almıyoruz. Gecenin bir vakti yoğun bakıma ihtiyacınız oldu,
kimse size fark ödeyecek gücün var mı diye sormuyor kimse. Fark
almıyoruz. Kalp damar cerrahisinden, kardiyoloji gibi branşlarda
SGK farkı almıyoruz. Bunların dışında her türlü SGK hastasına
bakıyoruz. Farklar zaten yüzde 200'ü geçemiyor, sınırlanmış.
Bunun üzerinde fark almıyoruz. Bunun dışında kalan bütün
muayene, tetkik ve tahlillerden, kanser, kalp damar hastalıkları,
kardiyoloji, yoğun bakım gibi alanlar var. bunlar da yaklaşık
olarak hastane müracaatlarının yüzde 40'ını teşkil ediyor.
Yani biz verdiğimiz hizmetlerin yüzde 40'ından fark almıyoruz,
geri kalan yüzde 60'ından fark alıyoruz. Farkı da devlet
belirliyor. Asıl belirleyici olan da piyasa şartları. Bugün yüzde
200'e kadar fark alabiliyoruz yasal olarak, ama bizim hastanemizin
verdiği hizmetin kalitesi en üst düzeyde olmasına rağmen biz
fark alabilirsiniz dediği halde fark almıyoruz. Bizim şu anda
aldığımız farkların ortalama oranı yüzde 145. Yani SGK'nın
ödediği paranın 1,5 katı farkla çalışıyoruz. 2 katı değil...
Aslolan piyasa şartları. Şu anda devlet dese ki, serbest,
istediğiniz kadar alın, 19 katı alın... Biz yüzde 145'i
geçemiyoruz ortalamada. Bunu halkın alımgücü ve piyasa şartları
belirliyor. Hiçbir özel hastanenin yüzde 200 üzerinde fark almaya
da zaten cesaret edemez. Sadece özel hasta portföyüne göre
kurgulanmış bir hastane dışında... Onların da kurgusu
farklıdır. Biz seri çalışırız, onlar farklı çalışır.
- Vatandaş arasında
bu farklar gittikçe çoğalıyor, bu özel hastaneler sigortalılara
kapanıyor mu diye bir kaygı var vatandaş arasında, ne dersiniz?
- Kamuda finansmanı
devlet sağlıyor. Ama biz yaptığımız işin finansmanını
kendimiz sağlıyoruz. Dolayısıyla da bunun bir karşılığı
olmalı. Devletin bize ödediği rakamlarla kamu kurumlarına ödediği
rakamlar aynı. Yani bir devlet hastanesinde bir tedavi için ne
ödenirse, bize de aynısı ödeniyor. Fark yok. Doğacak finansman
farklarını da bir şekilde karşılamanız lazım. Bunun yolu da
ancak fark almak ile mümkün.
- Hastaların ne kadarı
özeli tercih eder?
- Bunun iki yönü var.
Bursa'daki kamu hizmetinin ne kadarını kamu, ne kadarını özel
hastaneler veriyor. Ne kadar bir güçle veriyor. 2004'te devlette
çalışan hekim oranı yüzde 85. Buna karşılık devletin verdiği
hizmetin oranı yüzde 92 civarında. 2015'e gelince özelde çalışan
hekimlerin oranı yaklaşık yüzde 38 civarında. Verilen günlük
sağlık hizmetinde, nezle, grip vs. devletin oranı şu anda yüzde
60-65 civarında. Geri kalanı da özel hastaneler veriyor.
Ama 'Nitelikli sağlık
hizmeti'ne baktığında, yani kanser, beyin timörü tedavisi,
bypss gibi, kalp ameliyatları, özel iş gücü, özel zanat
gerektiren tedavilerde ise oran yüzde 50-55 civarında. Bu rakamlar
özel sektörün 10 yılda nereden dereye geldiğini çok iyi
anlatıyor. Özel hastaneler artık nitelikli tedavilerde
üniversiteler düzeyine geldi. Özel sektör artık bunu söylüyor.
O macerayı Medicalpark üzerinden anlatırsak, biz 2005'de bu
cesareti gösterdik. Ben o zaman kamuda yöneticiydim. Zaten
kamudayden de özel sektörün gidişatını adım adım takip
ediyordum. 2003 öncesi yine birkaç yıllık özel hastane deneyimim
vardı. Büyük işler yapılacak dedikleri için kamuya dönmüştüm.
Kamuda büyük işler de yaptık ama özel sektörden de kopmadık. O
gün Medicalpark içinde beklenti şuydu. Üst düzey hizmet
kalitesinde, hizmet sunum konforunu yükselterek iyi bir sağlık
hizmeti vermek. Hem hekimlik kalitesi anlamında hem de sağlık
hizmetinin sunumu anlamında iyi hizmet vermek. Medicalpark bunu
başardı. Hastanelerde otelcilik hizmeti, misafir hizmeti diye bir
kavram oturtuldu. Türkiye'nin her herine yayılan hastanelerimiz de
Samsun, Antalya, Göstepe vs. arka arkaya geldi. Biz bu kalitede bir
hizmeti vatandaşın alım gücünü uygun bir hizmet olabileceğini
gösterdik. Bizimle birlikte diğer gruplar da arkamızdan geldi. Biz
burada hem kamuya yol gösterdik, hem de özel sektöre öncülük
ettik bu konularda. Her gün hizmet çıtası yükseliyor. Vatandaşın
beklentisi de her gün yükseliyor. 2010-11'e geldiğimizde,
biliyorsunuz İstanbul'da ve bir tane de Bursa'da üst gelir grubuna
hitabeden, üst düzey segmente hizmet veren hastaneler vardı. Ama
nüfusun yüzde 5'i ulaşabiliyordu. Biz Medicalpark olarak bu hizmet
kalitesine nüfusun yüzde 90'ını ulaştıralım. Fiyat ve
ulaşabilme adına nüfusun yüzde 90-95'ine ulaşmak istedik. İşte bu
fikirden sonra WM Medical fikri doğdu. Yani hizmet kalitesi segmenti
çok daha yüksek, ama fiyat seviyesi eskisinden belki bir tık üstü.
İşte yeni Medical hastanemizi VM olarak açıyoruz. (Value addet
medecin) sloganlarımız da bu değişimi anlatıyor.
Bizim ilk sloganımız 'Herkes İçin Sağlık'.. İlk VM modelinde
açtığımız hastane Kocaeli Hastanesi oldu. SGK ile sözleşmesi
olan, ama nüfusun üst gelir grubuna da hitabeder durumda açtık.
Yüksel beklentileri olan özel hastalara da bakacak şekilde bir
hastane oldu. Aynı hastanenin içinde hem VM var, hem SGK'lı hasta
var. Hemen hemen birbirine denk bir hizmet kalitesinde çalışıyor
bu hastaneler. Bir yandan bu tecrübe başladı. Bir yandan da Live Hospital adı altında yeni bir oluşuma başladık. Live Hostital 7 yıldızlı otel seviyesinde bir konforunda bir otelcilik hizmeti
veren. Aynı zamanda da akademik, bilimsel derinliği olan bir
hastane grubu demek. Gidiş bir tarafta hizmet sunumunda kalitenin
yükselmesini getirdiği gibi, bir taraftan da şu söylendi. Bu işe
sadece hizmet olarak bakmayın, Bir taraftan da bilimsel akademik
derinliği de yakalayamazsanız, uzun vadede birşey yapma şansınız
yok. Bunun üzerine bir iki sene önce İstanbul Liv Hospital'i açtık.
Arkasından Ankara Liv Hospital'i açtık. Bursa'daki modelimiz şu:
Bursa'da VM Medikalpark Bursa olarak açılıyor ama hastanenin üçte
birlik bir bölümünde de live hospital konseptini uygulayacağız.
Yani
Bursa'ya hem VM Medicalpark, hem de Liv geliyor. Bu çok önemli bir
husus. Biz bununla bir yandan akademik derinliği yakalamak
istiyoruz. Şu anda mevcut kadromuzda Medicalpark iken bile hedefimiz
bu olduğu için, ileride Tıp Fakültesi'ne taşımak hedefimiz
olduğu için 3-4 yıldır bütün yapılanmayı bu öngörüyle
yaptık. Şu anda hastanemiz bünyesinde çalışmakta olan 100'e
yakın hekimimizden den 30-35 tanesi akademisyen, Profesör, Doçent,
Yardımcı Doçent. Yeni aldığımız uzman hekimlere 'Doçent
olmayı kafana koydun mu' diye başladım görüşmeye. Üç yıl
sonrasını gör. 3 yıl sonra Burada Tıp Fakültesi olacak.
Akademisyen olmayı şimdiden kafanıza koymadıysanız, hesabı ona
göre yapacağız.
Bakın ülkemizde çok
ciddi bir noktaya geldik. Ama hala biz hizmeti de bilgiyi de
cihazları da hazır alma noktasındayız. Sağlık hizmeti sunumunu
da hazır alıyoruz. Tıbbi teknolojiyi de hazır alıyoruz. Bilgiyi
de hazır alıyoruz. Bilgiyi ithal ediyoruz ve bu ithal etmelerin çok
büyük maliyetleri var. ama artık bilgiyi kendi üretir noktaya
geldi sağlık sektörümüz. Teknolojiyi de kendisi üretebilir
noktaya geldi. Bu işi kim yönetecek de üretime geçilecek? Bu
potansiyel var, hepimiz görüyoruz. Bir yandan kamu yönetecek, bir
yandan da özel sektörün doğru yönetmesi lazım. Özel sektörün
buna yönelik hazırlıklarını yapıp, hastanelerini eğitim
kurumları haline getirmesi lazım. Medicalpark son 5 yıldır bu
vizyonda çalışıyor. 4 üniversite ile ilişkimiz var. İzmir
Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Kemerburgaz Üniversitesi
ve İstanbul Aydın Üniversitesi. Bunlar vakıf üniversiteleri.
Kamuda olan Tıp Fakültesi açma özel sektörün de eline geçti.
Mesela Bahçeşehir Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi şu anda bizim
Göstepe Hastanesi.. Kemerburgaz Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi
bizim Gaziosmanpaşa Hastanesi. Yeni yaptığımız bir hastane de
Aydın Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi Hastanesi olacak. İzmir
Üniversitesi'nin hastanesi bizim İzmir Hastanemiz. Bursa da bu
yolda. Şu anda bizim altyapımız hazır. Yeni konsept başladığında
aramıza çok sayıda öğretim üyesi arkadaşın katıldığını
göreceksiniz. Bursa'dan çok sürpriz isimlerin, 'ya bu da
Medicalpark'ta yer alır mı'diyeceğiniz isimlerin sansasyonları
olacak. Bunların hepsini açıklayacağız. Sonuna geldik.
Dolayısıyla artık çok farklı bir noktaya gidiyoruz. Bir yandan
hizmet segmentini çok yükseltiyoruz, bir taraftan da bilimsel,
akademik derinliği yakalamaya gidiyoruz. Bu da yetmeyecek. Bundan
sonra AR-Ge üretmeni yoluna bakacağız. O zaman bu yeni bina da
yetmeyecek.
- Tıbbi cihazlar için
mi Ar-Ge?
- Bundan sonra
öncelikli hedeflerimizden birisi de Ar-Ge. Onkoloji'de bi Ar-Ge
Enstitüsü kurmak. Onkoloji bence bu konu için çok uygun bir alan.
Botansiyel büyük. İşin buralara gittiğini göreceksiniz. Mesela
İstinye Üniversitesi'nin bir Tıp Fakültesi'ni burada açmak gibi
bir düşüncemiz var. Mevzuatla ilgili bir sorun var,
aşılabilirse... Ya da başka şekilde veya Tıp Fakültesi fikirini
de atlayıp doğruden enstitüye gitmek, burayı Ar-Ge merkezi haline
getirmek gibi bir fikrimiz var. zaman gösterecek. Yeni
Medikalpark'ın ufku ve bizim de ufkumuz bu. Bana 5 yıl önce bana
gelip, bak hocam bizim böyle bir ufkumuz var, Bursa'da bu ufku sen
taşırmısın dedikleri için ben buradayım.
Yıllık ortalama 250
bin civarında hasta bakıyoruz. 11 yıldır 3 milyon civarında
hastaya sağlık hizmet vermişiz.. Bursanın nüfusundan fazla...
Ayda ortalama 800-1000 civarında büyük ameliyat yapıyoruz. Bu
çok büyük bir rakam. Şu anda mevcut hastanemizin yatak kapasitesi
215. Ameliyathane sayısı 6. Bir yedek ameliyathanemiz var. Günlük
poliklinik sayımız ortalama bin civarında. Günlük ameliyat
sayısı 35-40 civarında. Nerdeyse tamamı büyük amelyatlar.
Kullandığımız net alan 17 bin 500 metrekare. 80 tam zamanlı, 20
civarında da yarı zamanlı (part-time) hekimle hizmet veriyoruz.
Yeni hastanemiz
yaklaşık 55 bin metrekare kapalı alanı olan bir yer. 48 bin
metrekaresi doğrudan sağlık hizmeti olarak ayrıldı. 12
ameliyathane potansiyeli var. 270 yatakla başlayağız, yatak
kapasitesi 400'e çok rahatlıkla ulaşabilecek. Aşama aşama
açılacak. Günlük yaklaşık 100 ameliyat yapılacak. Hedefimiz
bir yıl sonunda hekim sayımızı 150'ye çıkarmak. En az yarısının
akademisyen olması kaydıyla. Yani yeni hastane ile sistem yaklaşık
üç kat büyüyecek.
- Ne zaman açılacak?
- Temmuz'da açacaktık
ancak bazı eksiklikler çıktı. Ağustos'un 10'u gibi açacağız.
Yani oraya taşınacağız. Yorulan tıbbi cihazlarımız var,
eskiyen mobilyalarımız var. Onların bir kısmı yerleştirildi
oraya. Eski mobilyalarla gitmiyoruz. 4 ameliyathaneyi sıfırdan
kurduk. En son teknolojiyle. Elimizdeki ameliyathaneleri yenileyip
taşıyacağız. Tomografi, nükleer tıp sıfırdan yeniden
kuruluyor. Orda sistem hazırlanıyor. Hekim arkadaşlar ceketini
alıp, yeni hastanede çalışmaya başlayacaklar, o kadar. Eski
hastane boşaltılacak.
- Özel hastanelerin
yaygınlaşması konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Eskiden muayenehane,
semt poliklinkeri vardı... Ama 10 yıl önce A Grubu Hastane yoktu.
En iyisi C veya B-C arası olan Konur Hastanesi'ydi, Özel Bursa idi
vs. Bugün bizim hastanemizle birlikte Bursa'da iki tane A Grubu
hastane var. Önümüzdeki dönemde 2 A Grubu hastanenin daha
geleceğini görüyoruz. Artı, B Grubu olarak 5-6 hastane var. Yani
Bursa özel sağlıkta son 10 yılda çok ciddi mesafe katetti. 120
Poliklinik vardı, şimdi 2-3 tane kaldı. Polikliniklerin hepsi
evrilmiş, Tıp Merkezi olmuş, hastane olmuş. Ama A Plus Hizmet
anlamında hem kamuya hem de özel sektöre hizmet veren,
Uluslararası akreditesi olan hastanelerimiz oluyor. Bizim bakanlık
denetimlerinde son 3 yıldır aldığımız not 99. Uluslararası
akreditasyonumuz var. Bin tane kalp ameliyatı yapmışsınız.
Mortalite (Ölüm) oranınız nedir? Kaçı tedavi oldu, kaçı öldü?
99 puanı yakalamak çok zor. Otopark, asansör vs. de önemli ama
önce tıbbi hizmetin kalitesine bakılıyor. Burası artık sadece
Bursa'nın değil, Türkiye'nin hatta Avrupa'nın hastanesidir, bu
gözle bakıyoruz. Yatırım yaparken, yabancı hastayı da gözettik.
- Bursa sağlıkta
bölgesel hizmet veriyor galiba...
- Tabi ki. Birçok
şehirden hasta geliyor. Bizim zaten ciddi sayılarda yurt dışı
hastamız var. Son terör olayları nedeniyle sayıları azaldı. Ama
sadece tedavi için Bursa'ya gelen ciddi bir hasta kitlemiz var. 3-5
ay öncesine kadar ayda yaklaşık 200 civarında hastamı vardı. Ve
bu hastaların tamamı nitelikli hasta. Sıradan rahatsızlıklar
için gelmiyorlar. Ciddi hastalıklar. Hasta başına 8-10 bin dolar
bırakan hastalar. Sağlık turizmi ile ilgili de çok ciddi
çalışmalarımız var. Bu konuda valilikle, belediyelerle de
çalışmalarımız var. Danışmanlık yapıyoruz. Bunu deme
şansımız da yok. Ameliyathaneler, yoğun bakımlar vs. ortak.
Ayırma şansınız var mı? Sen ücretli hastasın yoğun bakımda
şöyle ayrıcalık yapacağız diyebilir misiniz? Ayrım hizmet
sunum kalitesinde var. Diğer ayrım da akademi ve bilimsel
derinlik... Onların dışında bir ayrım yok. SGK'lı hasta,
Liv'deki doktorun hizmetinden yararlanmayacak mı? Elbette. Hizmet
onu gerektiriyorsa... Yakaladığımız bilimsel derinliği SGK'lıya
da yansıtacağız. Onlar da yararlanacak.
- Yeni bir tren mi
başlıyor?
- Kesinlikle.. Artık
Uluslararası segmente çıkmak istiyoruz. Sigortalı hastaya
apandisit ameliyatı yaparken, 'Sen sigortalısın, sen Liv
hastasısın, farklı tedavi edelim' gibi birşey asla sözkonusu
değil.
- Şehir hasteneleri
özel hastaneleri nasıl etkiler?
- Şu anda Bursa'da 2
bin yatak kapasitesi açığı var. 2005'ten itibaren özel sektörün
devreye girmesi ile kamu ve özel sektör bir yarışa girdi. O
dönemde bizim ve kamunun hizmet kalitesini yakalamak mümkün
görünmüyordu. 2004'de Bir şey yaptık. Sağlıkta dönüşüm
için pilot uygulama yerlerinin birisi de buydu. Hastayı kapıda
karşılayan hostes sistemi getireceğim dediğimde herkes şaşırdı.
Bakıyorlar dışarıda çimenler üzerinde yaşayan hasta yakınları
var... Çıkıp bu hastayı hostesle karşılayacağım diyorsunuz...
Yanına hostes vereceğim, içeride hostesle gezdireceğim. Dalga
geçenler oldu, yazdılar falan... Boş işlerle uğraşıyorsun
diye. Sansasyondu ama biz kamuda bunu yaptık. Devlet Hastanesi'nde
yaptık. Randevu sistemini falan çözmüştük. Yazan arkadaş da
gelip özür diledi.. Bunlar kamunun da birşeyler yaptığını
göstergesi. Bursa'da randevu sistemini ilk kurduğumuz hastaneydi.
Bursa Onkoloji Hastanesi özel sektörde ultrason hizmeti alan ilk
hastaneydi. Ama bakın mevzuat yok. Bilgi işlemin özelleştirilmesine
çalıştım, soruşturma yedim. Kıyamet koptu. İki ay sonra
Onkolojide papyonlu görevliler karşıladı insanları. Altyapısını
yaptım, bakanlıkla konuştum. Müfettiş soruşturması açıldı,
ardından aynı sistemin her yerde uygulanması talimatı geldi.
Soruşturmayı bilerek yapmıştım. Yönetici faturayı
göğüsleyemiyorsa orada oturmasın.
Bölge hastanesi olarak
yapılan hastanede 2 bin yatak olacak. Yani yatak açığı
düşünülerek bu yapıldı. Bakın Bursa'da 5 yıl sonra eski hastaneler
kapanmayacak, yerleri değişecek. Muradiye Devlet Hastanesi bin
yataklı. Ama deprem açısından uygun bir yerde değil. Fay
hattının üzerinde oturuyor hastane... Bina eskidi. Kışın kar
buz olsa, oraya araçla falan çıkmanız mümkün değil. Bakış,
vizyon değişti. Ne yapacağız? Memleket Hastanesi diye sembolik
olarak kalsın, diğerlerini kaldıralım.
Bakın, beş yıl sonra
Bursa'nın nüfusu 7 milyondur. Bunu yazın bir kenara... İstanbul
çötü.. Bu otobanlar niye yapılıyor? BTSO Sağlık Komisyonu'nda
üyeyim. Bunları konuşuyoruz. Şu anda 2 bin yatak açığımız
varsa, 6-7 milyon olunca ne olacak? Ne yapacağız?
Önemli olan bir eser
kazandırmaktır. Eleştirilebilir, ama bu yatak açığı için kim
yapacak hastaneyi? Dış kredi olmasa 2 milyar dolara devlet hastane
yapabilir miydi? 20 sene daha otoyol yapılmasını beklerdik.
Devletin imkanları belli. Nasıl ve kimin yapması da önemli değil.
Sonuçta bu ülkenin malı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder