10 Ağustos 2016 Çarşamba

Özel sağlıkta yeni trendler...



Bursa'da sağlık sektörünün son 15 yıldaki macerasını Medikalpark Hastanesi Genel Müdürü Prof. Dr. Sedat Demir ile konuştuk. Uzun yıllar sağlık sektöründe üst düzey yöneticilikleri olan Prof. Dr. Demir, bir yandan SGK'lı hastaların özel hastanelerde tedavi sürecinde kilit kurumlardan birisi olan Medicalpark Bursa Hastanesi'ndeki gelişmeleri; bir yandan da özel sağlık sektörünün “SGK'lı hastanelerle” arkasına aldığı rüzgarı ve sektörün büymesini anlattı. Prof. Dr. Demir, önümüzdeki dönemde özel hastanelerde hizmet çıtasının daha da yükseleceğini ve daha üst gelir grubuna yönelik VM (Value Added Medecin) standartlarının geleceğini söylüyor.



"- Medicalpark'ın Bursa'daki öyküsünü özetler misiniz?

- Medicalpark Bursa Hastanesi kamu ve özel sektörün ortak iş yaptığı özel hastanecilik anlamıyla Türkiye'nin ilk hastanesidir. 2004-2005'de sağlıkta dönüşüm programı başladığı zaman kalite artışı ve halkın beklentilerine cevap veren bir sağlık hizmetinin sadece devlet eliyle yapılamayacağını artık herkes anlamıştı. Özel sektörün bu işin bir ucundan tutması gerekiyordu. Ama mevzuat yok, önümüz karanlık... Bu işin nasıl sonuçlar doğuracağı, mali karşılığının ne olacağı, devletin bu mali yükün altından kalkıp kalkamayacağı ya da bu işin suistimal konusu olmadan doğru yönetilip yönetilmeyeceği gibi çok ciddi soru işaretleri vardı. O zaman bakanlığın danışma kurulundaydık ve o günkü tartışmaların ne olduğunu çok ne biliyorum. Bu ortamda Medicalpark gibi bir kurum bu işi paydaşı olmaya karar verdi ki, bu çok cesur bir hareketti. Cesur, vizyonu yüksek, öngörülü bir hareketti. Ama bir yönden baktığınız zaman da maceraydı. O günün Bursa Medicalpark Hastanesi o büyüklükte bir SGK anlaşması yapan ilk hastaneydi.

- Fomara'daki hastanenin açılış töreninde oradaydım.

- Doğrudur. Çok büyük bir tören yapıldı. O gün Başbakan olan sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan da oradaydı. Çok büyük beklentiler vardı. Olay sadece bir hastane açmak değildi, olay bir yanıyla sağlıkta dönüşümün perdesini açmaktı. Yeni bir perde açılıyordu.
Peki neden Bursa seçildi? Mecikalpark hastanesi bunu neden başka bir ilde yapmadı? Çünkü Bursa'da nüfusun yüzde 80'i SGK'lı... Böyle bir özelliği var. Nüfus yoğunluğu içinde bu kadar yüksek SGK'lı başka yerde yok. Kocaeli bile Bursa'dan daha azdır SGK'lılar açısından. Bursa'nın seçilmesinin mantığı buydu. Dediler ki, bu iş SGK'nın en fazla olduğu yerde test edilmeli ki, başarılı olacaksa orada başarılı olur. Orada başarılı olmayacaksa zaten hiç bir yerde olmaz. Dolayısıyla Medicalpark bu işe soyundu ve arkasından şu göründü. 3-5 ay gibi çok kısa süre içinde görüldü ki bu iş hakikaten sağlıklı bir şekilde işleyecek. Ve sağlıkta hizmet çıtası bir anda çok yükseldi.

- İlk kez SGK'lılar yaygın olarak özel hastanelerde tedavi edilmeye başlandı...

- Tabi bizim yaptığımız girişim diğer sağlık gruplarının da SGK ile anlaşmalar yapmasının yolunu açtı. Aynı zamanda şehirdeki lokal hastaneler de büyüdü ve hızlı büyümelerle SGK ile anlaşmalar yaptılar. Zamanla bazı olaylar oldu, aksaklıklar çıktı, tartışıldı, konuşuldu, ama bu sistem artık 2010 yıllarında oturmuştu. O yıllarda SGK ile özel hastaneler arasındaki ilişkiler artık oturmuş, özel hastaneler kamunun paydaşı olmuştu.

- O tarihlerde rahmetli Konural Başol'un yatırımının başarısız olması, sağlık yatırımcılarının şevkini kırdı galiba...

- O çok ayrı bir olay. Ben 1998'in sonunda, Kamu Bölge Hastanesi Başhekimliğinden Bursa'ya geldim. Bir başka sağlık kurumunun Bursa'ya çok ciddi bir hastane yapma planı ile gelmiştim. Başka sorunlar çıktı, onlar başarılı olamadı, Bursa'dan çekildiler. Konuralp abiyle biz o dönemde Özel Hastane Sahipleri Derneği'ni kurduk. Özel hastaneler vardı, Konur Tıp Merkezi vardı. Ben de özel hastaneciyim ama SGK anlaşması falan kimsenin aklının ucundan geçmiyordu. O zaman bizim devletten tek beklentimiz var. Diyoruz ki biz bu devletin doktoru değil miyiz? Diplomamızı devlet vermedi mi? Tamam muayene ve tahlil ücretini vatandaş cebinden ödesin ama en azından yazdığımız reçeteyi devlet karşılasın... Tek beklentimiz bu. Ama o beklentiyle başlayan süreç bugün bu noktalara geldi. Özel Hastene Sahipleri Derneği'ni kurduğumuzda pek çok şey yeniydi. OHSAD (Özel Hastaneleler ve Sağlık Kuruluşları Derneği) yoktu o zaman. Konuralp bey çok vizyon sahibiydi. Başhekim yardımcısı Ergun bey de vizyon sahibi bir insandı, şu anda bir özel hastanede yönetici. Bakın Bursa bu alanda pek çok şeye öncülük etti. Özel hastaneciler arasında dernekleşme de ilk kez burada oldu. 8-10 arkadaş kurduk. Tabi şimdi OHSAD ön plana çıktığı için geri planda kaldı, lokal kaldı, ama hala lokal ve yönetimindeyim, kapatmadık. Başkanlığını Mustafa Koçak yapıyor.

- SGK'lı hastalar özel hastanelerde sağlık hizmeti almaya hangi alanlardan başladı?

- Alan kısıtlaması yapılmadı, ama ilk önce sadece aktif çalışan devlet memurlarına açıldı. Hastanemizin açıldığı yıllar böyleydi. Bunların testlerli yapıldı. Medicalpark Bursa hastanemizde 11. yılı bitirdik. Yani 2005'de böyle başladı, ardından emekliler de dahil oldu ve sonuçta bütün SGK'lılar dahil oldu. Şu anda sosyal güvencesini devletin sağlığı yeşil kartlılar dışında herkes hastanelerden faydalanabiliyor.

- SGK'lılara bütün hastalık ve sağlık hizmeti veriliyor mu? Zamanla devreye giren, devre dışı kalan tedaviler oluyor mu?

- Şöyle, tanı tabanında birşey yok. Yanı şu şu hastalıkların tanısını yaparsınız diye Bir şey yok sadece belli alanlarda devlet bizden fark aldırmıyor. Bunlar temel alanlar. Yani hasta acil durumlarda da başvurabileceği alanlar... Hastanın tedavisini hiç bir şartla reddedemeyeceğiniz durumlar. Hastanın ekonomik durumu kötü de olsa bu tedavileri yapmak zorundayız. Örneğin kanser hastanelerinde fark almıyoruz. Yoğun bakım hizmetlerinden fark almıyoruz. Gecenin bir vakti yoğun bakıma ihtiyacınız oldu, kimse size fark ödeyecek gücün var mı diye sormuyor kimse. Fark almıyoruz. Kalp damar cerrahisinden, kardiyoloji gibi branşlarda SGK farkı almıyoruz. Bunların dışında her türlü SGK hastasına bakıyoruz. Farklar zaten yüzde 200'ü geçemiyor, sınırlanmış. Bunun üzerinde fark almıyoruz. Bunun dışında kalan bütün muayene, tetkik ve tahlillerden, kanser, kalp damar hastalıkları, kardiyoloji, yoğun bakım gibi alanlar var. bunlar da yaklaşık olarak hastane müracaatlarının yüzde 40'ını teşkil ediyor. Yani biz verdiğimiz hizmetlerin yüzde 40'ından fark almıyoruz, geri kalan yüzde 60'ından fark alıyoruz. Farkı da devlet belirliyor. Asıl belirleyici olan da piyasa şartları. Bugün yüzde 200'e kadar fark alabiliyoruz yasal olarak, ama bizim hastanemizin verdiği hizmetin kalitesi en üst düzeyde olmasına rağmen biz fark alabilirsiniz dediği halde fark almıyoruz. Bizim şu anda aldığımız farkların ortalama oranı yüzde 145. Yani SGK'nın ödediği paranın 1,5 katı farkla çalışıyoruz. 2 katı değil... Aslolan piyasa şartları. Şu anda devlet dese ki, serbest, istediğiniz kadar alın, 19 katı alın... Biz yüzde 145'i geçemiyoruz ortalamada. Bunu halkın alımgücü ve piyasa şartları belirliyor. Hiçbir özel hastanenin yüzde 200 üzerinde fark almaya da zaten cesaret edemez. Sadece özel hasta portföyüne göre kurgulanmış bir hastane dışında... Onların da kurgusu farklıdır. Biz seri çalışırız, onlar farklı çalışır.

- Vatandaş arasında bu farklar gittikçe çoğalıyor, bu özel hastaneler sigortalılara kapanıyor mu diye bir kaygı var vatandaş arasında, ne dersiniz?

- Kamuda finansmanı devlet sağlıyor. Ama biz yaptığımız işin finansmanını kendimiz sağlıyoruz. Dolayısıyla da bunun bir karşılığı olmalı. Devletin bize ödediği rakamlarla kamu kurumlarına ödediği rakamlar aynı. Yani bir devlet hastanesinde bir tedavi için ne ödenirse, bize de aynısı ödeniyor. Fark yok. Doğacak finansman farklarını da bir şekilde karşılamanız lazım. Bunun yolu da ancak fark almak ile mümkün.

- Hastaların ne kadarı özeli tercih eder?

- Bunun iki yönü var. Bursa'daki kamu hizmetinin ne kadarını kamu, ne kadarını özel hastaneler veriyor. Ne kadar bir güçle veriyor. 2004'te devlette çalışan hekim oranı yüzde 85. Buna karşılık devletin verdiği hizmetin oranı yüzde 92 civarında. 2015'e gelince özelde çalışan hekimlerin oranı yaklaşık yüzde 38 civarında. Verilen günlük sağlık hizmetinde, nezle, grip vs. devletin oranı şu anda yüzde 60-65 civarında. Geri kalanı da özel hastaneler veriyor.
Ama 'Nitelikli sağlık hizmeti'ne baktığında, yani kanser, beyin timörü tedavisi, bypss gibi, kalp ameliyatları, özel iş gücü, özel zanat gerektiren tedavilerde ise oran yüzde 50-55 civarında. Bu rakamlar özel sektörün 10 yılda nereden dereye geldiğini çok iyi anlatıyor. Özel hastaneler artık nitelikli tedavilerde üniversiteler düzeyine geldi. Özel sektör artık bunu söylüyor. O macerayı Medicalpark üzerinden anlatırsak, biz 2005'de bu cesareti gösterdik. Ben o zaman kamuda yöneticiydim. Zaten kamudayden de özel sektörün gidişatını adım adım takip ediyordum. 2003 öncesi yine birkaç yıllık özel hastane deneyimim vardı. Büyük işler yapılacak dedikleri için kamuya dönmüştüm. Kamuda büyük işler de yaptık ama özel sektörden de kopmadık. O gün Medicalpark içinde beklenti şuydu. Üst düzey hizmet kalitesinde, hizmet sunum konforunu yükselterek iyi bir sağlık hizmeti vermek. Hem hekimlik kalitesi anlamında hem de sağlık hizmetinin sunumu anlamında iyi hizmet vermek. Medicalpark bunu başardı. Hastanelerde otelcilik hizmeti, misafir hizmeti diye bir kavram oturtuldu. Türkiye'nin her herine yayılan hastanelerimiz de Samsun, Antalya, Göstepe vs. arka arkaya geldi. Biz bu kalitede bir hizmeti vatandaşın alım gücünü uygun bir hizmet olabileceğini gösterdik. Bizimle birlikte diğer gruplar da arkamızdan geldi. Biz burada hem kamuya yol gösterdik, hem de özel sektöre öncülük ettik bu konularda. Her gün hizmet çıtası yükseliyor. Vatandaşın beklentisi de her gün yükseliyor. 2010-11'e geldiğimizde, biliyorsunuz İstanbul'da ve bir tane de Bursa'da üst gelir grubuna hitabeden, üst düzey segmente hizmet veren hastaneler vardı. Ama nüfusun yüzde 5'i ulaşabiliyordu. Biz Medicalpark olarak bu hizmet kalitesine nüfusun yüzde 90'ını ulaştıralım. Fiyat ve ulaşabilme adına nüfusun yüzde 90-95'ine ulaşmak istedik. İşte bu fikirden sonra WM Medical fikri doğdu. Yani hizmet kalitesi segmenti çok daha yüksek, ama fiyat seviyesi eskisinden belki bir tık üstü. İşte yeni Medical hastanemizi VM olarak açıyoruz. (Value addet medecin) sloganlarımız da bu değişimi anlatıyor. Bizim ilk sloganımız 'Herkes İçin Sağlık'.. İlk VM modelinde açtığımız hastane Kocaeli Hastanesi oldu. SGK ile sözleşmesi olan, ama nüfusun üst gelir grubuna da hitabeder durumda açtık. Yüksel beklentileri olan özel hastalara da bakacak şekilde bir hastane oldu. Aynı hastanenin içinde hem VM var, hem SGK'lı hasta var. Hemen hemen birbirine denk bir hizmet kalitesinde çalışıyor bu hastaneler. Bir yandan bu tecrübe başladı. Bir yandan da Live Hospital adı altında yeni bir oluşuma başladık. Live Hostital 7 yıldızlı otel seviyesinde bir konforunda bir otelcilik hizmeti veren. Aynı zamanda da akademik, bilimsel derinliği olan bir hastane grubu demek. Gidiş bir tarafta hizmet sunumunda kalitenin yükselmesini getirdiği gibi, bir taraftan da şu söylendi. Bu işe sadece hizmet olarak bakmayın, Bir taraftan da bilimsel akademik derinliği de yakalayamazsanız, uzun vadede birşey yapma şansınız yok. Bunun üzerine bir iki sene önce İstanbul Liv Hospital'i açtık. Arkasından Ankara Liv Hospital'i açtık. Bursa'daki modelimiz şu: Bursa'da VM Medikalpark Bursa olarak açılıyor ama hastanenin üçte birlik bir bölümünde de live hospital konseptini uygulayacağız.

Yani Bursa'ya hem VM Medicalpark, hem de Liv geliyor. Bu çok önemli bir husus. Biz bununla bir yandan akademik derinliği yakalamak istiyoruz. Şu anda mevcut kadromuzda Medicalpark iken bile hedefimiz bu olduğu için, ileride Tıp Fakültesi'ne taşımak hedefimiz olduğu için 3-4 yıldır bütün yapılanmayı bu öngörüyle yaptık. Şu anda hastanemiz bünyesinde çalışmakta olan 100'e yakın hekimimizden den 30-35 tanesi akademisyen, Profesör, Doçent, Yardımcı Doçent. Yeni aldığımız uzman hekimlere 'Doçent olmayı kafana koydun mu' diye başladım görüşmeye. Üç yıl sonrasını gör. 3 yıl sonra Burada Tıp Fakültesi olacak. Akademisyen olmayı şimdiden kafanıza koymadıysanız, hesabı ona göre yapacağız.
Bakın ülkemizde çok ciddi bir noktaya geldik. Ama hala biz hizmeti de bilgiyi de cihazları da hazır alma noktasındayız. Sağlık hizmeti sunumunu da hazır alıyoruz. Tıbbi teknolojiyi de hazır alıyoruz. Bilgiyi de hazır alıyoruz. Bilgiyi ithal ediyoruz ve bu ithal etmelerin çok büyük maliyetleri var. ama artık bilgiyi kendi üretir noktaya geldi sağlık sektörümüz. Teknolojiyi de kendisi üretebilir noktaya geldi. Bu işi kim yönetecek de üretime geçilecek? Bu potansiyel var, hepimiz görüyoruz. Bir yandan kamu yönetecek, bir yandan da özel sektörün doğru yönetmesi lazım. Özel sektörün buna yönelik hazırlıklarını yapıp, hastanelerini eğitim kurumları haline getirmesi lazım. Medicalpark son 5 yıldır bu vizyonda çalışıyor. 4 üniversite ile ilişkimiz var. İzmir Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Kemerburgaz Üniversitesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi. Bunlar vakıf üniversiteleri. Kamuda olan Tıp Fakültesi açma özel sektörün de eline geçti. Mesela Bahçeşehir Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi şu anda bizim Göstepe Hastanesi.. Kemerburgaz Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi bizim Gaziosmanpaşa Hastanesi. Yeni yaptığımız bir hastane de Aydın Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi Hastanesi olacak. İzmir Üniversitesi'nin hastanesi bizim İzmir Hastanemiz. Bursa da bu yolda. Şu anda bizim altyapımız hazır. Yeni konsept başladığında aramıza çok sayıda öğretim üyesi arkadaşın katıldığını göreceksiniz. Bursa'dan çok sürpriz isimlerin, 'ya bu da Medicalpark'ta yer alır mı'diyeceğiniz isimlerin sansasyonları olacak. Bunların hepsini açıklayacağız. Sonuna geldik. Dolayısıyla artık çok farklı bir noktaya gidiyoruz. Bir yandan hizmet segmentini çok yükseltiyoruz, bir taraftan da bilimsel, akademik derinliği yakalamaya gidiyoruz. Bu da yetmeyecek. Bundan sonra AR-Ge üretmeni yoluna bakacağız. O zaman bu yeni bina da yetmeyecek.


- Tıbbi cihazlar için mi Ar-Ge?

- Bundan sonra öncelikli hedeflerimizden birisi de Ar-Ge. Onkoloji'de bi Ar-Ge Enstitüsü kurmak. Onkoloji bence bu konu için çok uygun bir alan. Botansiyel büyük. İşin buralara gittiğini göreceksiniz. Mesela İstinye Üniversitesi'nin bir Tıp Fakültesi'ni burada açmak gibi bir düşüncemiz var. Mevzuatla ilgili bir sorun var, aşılabilirse... Ya da başka şekilde veya Tıp Fakültesi fikirini de atlayıp doğruden enstitüye gitmek, burayı Ar-Ge merkezi haline getirmek gibi bir fikrimiz var. zaman gösterecek. Yeni Medikalpark'ın ufku ve bizim de ufkumuz bu. Bana 5 yıl önce bana gelip, bak hocam bizim böyle bir ufkumuz var, Bursa'da bu ufku sen taşırmısın dedikleri için ben buradayım.

Yıllık ortalama 250 bin civarında hasta bakıyoruz. 11 yıldır 3 milyon civarında hastaya sağlık hizmet vermişiz.. Bursanın nüfusundan fazla... Ayda ortalama 800-1000 civarında büyük ameliyat yapıyoruz. Bu çok büyük bir rakam. Şu anda mevcut hastanemizin yatak kapasitesi 215. Ameliyathane sayısı 6. Bir yedek ameliyathanemiz var. Günlük poliklinik sayımız ortalama bin civarında. Günlük ameliyat sayısı 35-40 civarında. Nerdeyse tamamı büyük amelyatlar. Kullandığımız net alan 17 bin 500 metrekare. 80 tam zamanlı, 20 civarında da yarı zamanlı (part-time) hekimle hizmet veriyoruz.
Yeni hastanemiz yaklaşık 55 bin metrekare kapalı alanı olan bir yer. 48 bin metrekaresi doğrudan sağlık hizmeti olarak ayrıldı. 12 ameliyathane potansiyeli var. 270 yatakla başlayağız, yatak kapasitesi 400'e çok rahatlıkla ulaşabilecek. Aşama aşama açılacak. Günlük yaklaşık 100 ameliyat yapılacak. Hedefimiz bir yıl sonunda hekim sayımızı 150'ye çıkarmak. En az yarısının akademisyen olması kaydıyla. Yani yeni hastane ile sistem yaklaşık üç kat büyüyecek.

- Ne zaman açılacak?

- Temmuz'da açacaktık ancak bazı eksiklikler çıktı. Ağustos'un 10'u gibi açacağız. Yani oraya taşınacağız. Yorulan tıbbi cihazlarımız var, eskiyen mobilyalarımız var. Onların bir kısmı yerleştirildi oraya. Eski mobilyalarla gitmiyoruz. 4 ameliyathaneyi sıfırdan kurduk. En son teknolojiyle. Elimizdeki ameliyathaneleri yenileyip taşıyacağız. Tomografi, nükleer tıp sıfırdan yeniden kuruluyor. Orda sistem hazırlanıyor. Hekim arkadaşlar ceketini alıp, yeni hastanede çalışmaya başlayacaklar, o kadar. Eski hastane boşaltılacak.

- Özel hastanelerin yaygınlaşması konusunda ne düşünüyorsunuz?

- Eskiden muayenehane, semt poliklinkeri vardı... Ama 10 yıl önce A Grubu Hastane yoktu. En iyisi C veya B-C arası olan Konur Hastanesi'ydi, Özel Bursa idi vs. Bugün bizim hastanemizle birlikte Bursa'da iki tane A Grubu hastane var. Önümüzdeki dönemde 2 A Grubu hastanenin daha geleceğini görüyoruz. Artı, B Grubu olarak 5-6 hastane var. Yani Bursa özel sağlıkta son 10 yılda çok ciddi mesafe katetti. 120 Poliklinik vardı, şimdi 2-3 tane kaldı. Polikliniklerin hepsi evrilmiş, Tıp Merkezi olmuş, hastane olmuş. Ama A Plus Hizmet anlamında hem kamuya hem de özel sektöre hizmet veren, Uluslararası akreditesi olan hastanelerimiz oluyor. Bizim bakanlık denetimlerinde son 3 yıldır aldığımız not 99. Uluslararası akreditasyonumuz var. Bin tane kalp ameliyatı yapmışsınız. Mortalite (Ölüm) oranınız nedir? Kaçı tedavi oldu, kaçı öldü? 99 puanı yakalamak çok zor. Otopark, asansör vs. de önemli ama önce tıbbi hizmetin kalitesine bakılıyor. Burası artık sadece Bursa'nın değil, Türkiye'nin hatta Avrupa'nın hastanesidir, bu gözle bakıyoruz. Yatırım yaparken, yabancı hastayı da gözettik.

- Bursa sağlıkta bölgesel hizmet veriyor galiba...

- Tabi ki. Birçok şehirden hasta geliyor. Bizim zaten ciddi sayılarda yurt dışı hastamız var. Son terör olayları nedeniyle sayıları azaldı. Ama sadece tedavi için Bursa'ya gelen ciddi bir hasta kitlemiz var. 3-5 ay öncesine kadar ayda yaklaşık 200 civarında hastamı vardı. Ve bu hastaların tamamı nitelikli hasta. Sıradan rahatsızlıklar için gelmiyorlar. Ciddi hastalıklar. Hasta başına 8-10 bin dolar bırakan hastalar. Sağlık turizmi ile ilgili de çok ciddi çalışmalarımız var. Bu konuda valilikle, belediyelerle de çalışmalarımız var. Danışmanlık yapıyoruz. Bunu deme şansımız da yok. Ameliyathaneler, yoğun bakımlar vs. ortak. Ayırma şansınız var mı? Sen ücretli hastasın yoğun bakımda şöyle ayrıcalık yapacağız diyebilir misiniz? Ayrım hizmet sunum kalitesinde var. Diğer ayrım da akademi ve bilimsel derinlik... Onların dışında bir ayrım yok. SGK'lı hasta, Liv'deki doktorun hizmetinden yararlanmayacak mı? Elbette. Hizmet onu gerektiriyorsa... Yakaladığımız bilimsel derinliği SGK'lıya da yansıtacağız. Onlar da yararlanacak.

- Yeni bir tren mi başlıyor?

- Kesinlikle.. Artık Uluslararası segmente çıkmak istiyoruz. Sigortalı hastaya apandisit ameliyatı yaparken, 'Sen sigortalısın, sen Liv hastasısın, farklı tedavi edelim' gibi birşey asla sözkonusu değil.

- Şehir hasteneleri özel hastaneleri nasıl etkiler?

- Şu anda Bursa'da 2 bin yatak kapasitesi açığı var. 2005'ten itibaren özel sektörün devreye girmesi ile kamu ve özel sektör bir yarışa girdi. O dönemde bizim ve kamunun hizmet kalitesini yakalamak mümkün görünmüyordu. 2004'de Bir şey yaptık. Sağlıkta dönüşüm için pilot uygulama yerlerinin birisi de buydu. Hastayı kapıda karşılayan hostes sistemi getireceğim dediğimde herkes şaşırdı. Bakıyorlar dışarıda çimenler üzerinde yaşayan hasta yakınları var... Çıkıp bu hastayı hostesle karşılayacağım diyorsunuz... Yanına hostes vereceğim, içeride hostesle gezdireceğim. Dalga geçenler oldu, yazdılar falan... Boş işlerle uğraşıyorsun diye. Sansasyondu ama biz kamuda bunu yaptık. Devlet Hastanesi'nde yaptık. Randevu sistemini falan çözmüştük. Yazan arkadaş da gelip özür diledi.. Bunlar kamunun da birşeyler yaptığını göstergesi. Bursa'da randevu sistemini ilk kurduğumuz hastaneydi. Bursa Onkoloji Hastanesi özel sektörde ultrason hizmeti alan ilk hastaneydi. Ama bakın mevzuat yok. Bilgi işlemin özelleştirilmesine çalıştım, soruşturma yedim. Kıyamet koptu. İki ay sonra Onkolojide papyonlu görevliler karşıladı insanları. Altyapısını yaptım, bakanlıkla konuştum. Müfettiş soruşturması açıldı, ardından aynı sistemin her yerde uygulanması talimatı geldi. Soruşturmayı bilerek yapmıştım. Yönetici faturayı göğüsleyemiyorsa orada oturmasın.

Bölge hastanesi olarak yapılan hastanede 2 bin yatak olacak. Yani yatak açığı düşünülerek bu yapıldı. Bakın Bursa'da 5 yıl sonra eski hastaneler kapanmayacak, yerleri değişecek. Muradiye Devlet Hastanesi bin yataklı. Ama deprem açısından uygun bir yerde değil. Fay hattının üzerinde oturuyor hastane... Bina eskidi. Kışın kar buz olsa, oraya araçla falan çıkmanız mümkün değil. Bakış, vizyon değişti. Ne yapacağız? Memleket Hastanesi diye sembolik olarak kalsın, diğerlerini kaldıralım.
Bakın, beş yıl sonra Bursa'nın nüfusu 7 milyondur. Bunu yazın bir kenara... İstanbul çötü.. Bu otobanlar niye yapılıyor? BTSO Sağlık Komisyonu'nda üyeyim. Bunları konuşuyoruz. Şu anda 2 bin yatak açığımız varsa, 6-7 milyon olunca ne olacak? Ne yapacağız?
Önemli olan bir eser kazandırmaktır. Eleştirilebilir, ama bu yatak açığı için kim yapacak hastaneyi? Dış kredi olmasa 2 milyar dolara devlet hastane yapabilir miydi? 20 sene daha otoyol yapılmasını beklerdik. Devletin imkanları belli. Nasıl ve kimin yapması da önemli değil. Sonuçta bu ülkenin malı.”




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder