23 Kasım 2016 Çarşamba

Kentsel dönüşümde "Büyükşehir-İMSİAD Güç Birliği"!...


Türkiye'de depreme dayanıklı yapılara sahip olmanın yegane yolu olarak kabul edilen "Kentsel Dönüşüm", inşaat firmalarının "kâr edebilmek" için yegane koşul olarak öne sürdükleri "emsal artışı"na takılıp patinaja girmişti.


Özeti şu: Vatandaşın elindeki riskli eski bir konutun yerine, bedelsiz olarak bir konut verebilmek için, inşaat firmalarının gösterilen yere ortalama 3 konut yapabiliyor olmaları gerekiyor. Yani piyasa koşullarında müteahhitler yaptıkları konutun 3'te birini arsa payı olarak yer sahibine veriyor, 3'te birinin parası ile inşaatın maliyetini karşılıyor, kalan 3'te birisi de kendisine kar kalıyor.
Bu durumda da çok kabaca, diyelim ki 5 katlı ve 25 daireli bir apartmanda, daire sahiplerine birer daire verebilmek için 5 katlı apartmanın yerine 15 katlı ve 70-80 daireli bir apartman yapılması gerekiyor.
Oysa değişik gerekçelerle belediyeler bu kadar yüksek katlara izin vermiyor. Bu durumda da müteahhitler "kentsel dönüşüm"ü ağırdan almak durumunda kalıyor, yanaşmıyor. Ya da ev sahiplerine bedava daire veremiyor, parasın istiyor, çoğu dar gelirli vatandaş da bunu karşılayamıyor.

Bursa'da bu tıkanmayı gören Büyükşehir Belediyesi ile inşaat firmalarını temsil eden İMSİAD geçtiğimiz hafta bir "Güç Birliği" oluşturdu.

RECEP ALTEPE: "BAKANLIK BUYRUN YAPIN DİYOR"

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, kentsel dönüşüm konusunda, belediye olarak hükümetten tam yetki aldıklarını, “emsal artışı”nı 0,50'ye kadar çıkararak piyasanın önünü açmayı hedeflediklerini bildirdi. Altepe, müteahhitlere seslenerek, “Bakanlık yapacağını yapmış, 'buyrun yapın' diyor. Yardımcı olalım, yenilenmesi gereken bütün yapıları yenileyelim. Balıklı, Santralgaraj, Fatih Mahallesi... Şehrin merkezi buralar. Metrosu var, her türlü altyapısı hazır. Buralar dünyanın en kaliteli mahalleleri olsun. Karacabey sınırlarından uğraşmaya gerek yok” dedi.

İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İşadamları Derneği (İMSİAD) tarafından düzenlenen “Kentsel Dönüşümde Büyükşehir-İMSİAD Güçbirliği” toplantısı Almira Otel'de inşaatçıları buluşturdu. İMSİAD Başkanı Adil Gökçadır, dernek faaliyetlerin anlatırken, dernek bünyesindeki Şirket Komisyonu'nun, üyelerin ortak olacağı bir Bursa İnşaat A.Ş. kurulmasını planladığını bildirdi. Gökçadır, bunun gerekçesini anlatırken, “Amaç İMSİAD üyesi arkadaşlarımız arasında güç birliği sağlama gayreti. Bu şirket her türlü inşaat yapmak, sanayi tesisi kurmak, işiletme, enerji sektöründe, turizmde, sağlıkta ve karşı gördüğpü her alanda Uluslar arası alanda yatırımlar yapabilen bir A.Ş. olacak. Yıldırım Belediyesi ziyaretimizde öğrendik ki, belediyenin kentsel dönüşüm ihalelerine 29 firma girmiş, aralarında bir tane bile Bursa fırması yok. Bize düşen büyük projelere hazır olmaktır” diye konuştu.
Bursa'da en önemli konunun binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve “kentsel dönüşüm” olduğunu, bu alanda Büyükşehir Belediyesi'nin işbirliği yaklaşımını çok önemli bulduklarını belirterek, “Tek el şaklamaz, bunun için Bursa için ülkemiz içn insanımız için beraberlikten asla taviz vermemeliyiz” dedi. Gökçadır, uzattıkları eli boş çevirmeyen belediye başkanlarına ayrı ayrı teşekkür etti.

YAPI STOKU ACİLEN YENİLENMELİ

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, kentsel dönüşümün doğrudan vatandaşın depreme karşı can güvenliğini ilgilendiren acil bir konu olmasına dikkat çekerek, müteahhitlere hitaben şunları söyledi:
“Bu dönüşümün birlikte yapılabilmesi, birlikte yol alınabilmesi gerekiyor. Bu işin başında, başta sizler varsınız. Bizim kentsel dönüşümde en önemli sorunumuz, vatandaşımızın bugüne kadar, 'Bu işi devlet yapar, belediyeler yapar, gelsin bize güzel teklif etsin, dairemize daire versin, biz de şu kadar kazanalım, mutlu olalım', yani her türlü gayreti devletten isteyerek beklediler. Tabi ki bu doğru birşey değil, çünkü dönüşüm çok acil. Bizim bu yapı stokunu bir an önce yenilememiz gerekiyor. Zaten Bursa'da binalarımızda sıkıntı var. Binalarımız sağlıklı değil. Yani kendi kendine yıkılacak olan binalar var. Ayrıca birinci derece deprem bölgesiyiz. Vatandaşlarımızın harekete geçmesi gerekiyor. Depremin ne zaman olacağı belli değil. Vatandaşın binasını yenileyip güvende olması gerekiyor. Vatandaşın çoluğu çocuğu ile hayat devam edecek. Herkesin inisiyatif alması harekete geçmesi gerekiyor. Biz destek veriyoruz. Vatandaş planını yapıyor, yeşil alanını, otopoarkını binanın altında yapıyor. Sosyal donatı alanlarını artıyor, bize proje sunuyor. Bu insanlara yol göstermek lazım. Bınaları yıkılmak üzere olan sitelerimiz var. Kapılar kendi kendine açılıyor. Hatta boşaltılmaya başlanmış binalar, siteler vardı. Orada oturan insanların önemli bir kesimi emekli. Zaten aldığı emekli maaşıyla geçimini ancak karşılamaya çalışıyor. Peki bu yapı stokunu nasıl yenilenecek. Güzel projelere bir miktar katkı sağlamamız gerekiyor. Yani daire sayısını artırmamız gerekiyor.

EMSAL ARTIŞI 0,50

Bunu yapalım, 0,50'ye kadar emsal artışı verelim dedik. Bursa'nın hedefleri doğrultusunda ilerlemesi, turizm şehri olması için bu lazım. Bursa'da otel yok, birçok devlet büyüğümüz Bursa'ya gelmedi. Bu konuda büyük sıkıntı çektik. Dedik ki, turizm tesisi, otel yapana 0,50 emsal artışı verelim. Ve başladı oteller yapılmaya. Şimdi hiç zorluk çekmiyoruz, arsasını alan otelini yapıyor, hiç bir sıkıntı da yaşanmıyor. Şehrin ihtiyaçları doğrultusunda bunları teşvik ettik, Bir şey de kaybetmedik. Demek ki doğruymuş, demek ki konutlarda da aynı şeyi yapabiliriz, aynı 0,50 emsal artışını tanıyabiliriz. Onlara da bu hakkı tanıyalım ki bir imkan yaratılsın. Bu kapsamda başlattığımız çalışmalar güzel de gidiyor.

40 SİTEDE YIKIM BAŞLADI,..

Bir sitede başladık. Sırayla siteler devamla geliyor. Elimizde 24 site var. Bugün 40 site olmuş. 2 bin 100 daire yıkılmış Bursa'da bu kararla. Yani 2 bin 100 daire depremde yıkılmaktan kurtulmuş. Bunların çoğu çatlayan binalardı. Başta mecliste herkesten destek gelmişti. Sonradan bazı arkadaşlar desteğini çekti. Aslında bu bir siyasi konu değil. Herkesin adım atması gerekiyor. İnsanlar öldükten sonra neyin önemi var. Bunları yaşamak mı lazım. Yaşadık işte Gölcük'te Kocaeli'de, Adapazarı'nda, Van'da gördük. 99 depreminden sonra herşey değişti. 99 öncesi evlerin hepsine biz sakıncalı diyoruz ve hepsinin incelenmesi lazım. Çok acil ilgi bekleyen on binlerce bina var.

BAKANLIKTAN YAM YETKİ

Bakanlık geldi, inceledi, yaklaşık 20 kadar proje vardı, gördüler, hakikaten güzel. Otopark sorunu çözülüyor, sosyal donatı alanları artıyor. Ve 'Bursa'daki uygulamaları biz destekliyoruz, Bursa'ya da kentsel dönüşüm konusunda yetkiyi veriyoruz, başka bir şehre de vermiyoruz' dediler. Bakanlık bu yetkiyi bize, Ankara'ya gidip değerlendirdikten sonra veriyorsa demek ki doğru bir iş yapmışız.
Eleştirenlere diyoruz ki, alternatifiniz nedir? Yoğunluk artar, deniyor. Biz her yerde 0,50 vermiyoruz, yerine, projesine göre değişiyor. Yoğunluk zaten şehirlerde artıyor. Yani şimdi şehirlerin çöküntü haline gelmeden önce modern bir şehir yaratmak gerekmiyor mu? Önce buralardan başlamak gerekiyor. Şehrin altyapısı zaten var. Yarın yeraltından metro da çekiyoruz. Şehir zaten büyüyor. Bursa'da artık arsa yok. Bir taraftan Karacabey'e, dayandık. Ova, Uludağ.. ve şehir içinde dönüşüm. Kaliteli semtlerin oluşturulması lazım. Başka yolu varsa söyleyin. 14 yıldır bu işle uğraşıyoruz. 500'den fazla bina yıktık. Başka bir formülü olan getirsin.
Bütün firmalara görev düşüyor. Bizim planlarımız var. hatta biz geldiğimizde şehrin bütün planları yapılmıştı. 1991'de yapılmış planlar ama şehir çöküntü bölgesine dönmüş. Keşke o zaman buralar iki katlı bahçeli evler olsaymış, biz de bugün uğraşmasaydık.

BALIKLI, FATİH MAHALLESİ DURURKEN....

Güzel projeler geliyor. İmar Komisyonu Başkanımız zaten sizin üyeniz. İnceliyorlar, tavsiyelerini yapıyorlar ve meclisten geçiyor. Şu ana kadar 40 proje geçti. İncelenenler var, geçecek. Depremi beklememek gerekiyor. 1076 mahalle var Bursa'da bunlara herkesin mesai harcaması lazım. Artık Ankara yetkiyi bize verdi. Artık bakanlıklara gitmenize gerek yok. Riskil yapıları, daha önceki başvurularınızı Büyükşehir'e yaparsınız. Bursa rüşdünü ispat etti. Hem haklımız mutlu olsun, güven içinde evlerinde otursun. Aynı deprem Japonya'da da yaşanıyor ama kimse ölmüyor. Biz de artık bu felaketleri yaşamayalım. Bursa her alanda gelişti. Bursa kendi üretimini yapıyor. Birikimi bursa'ya yeter de artar bile. Bakanlık yapacağını yapmış, buyurun yapın diyor. Yardımcı olalım, yenilenmesi gereken bütün yapıları yenileyelim. Önünü açalım Balıklı, Santralgaraj, Fatih. Bunlar dünyanın en kaliteli mahalleleri olsun. Şehrin merkezi buralar. Karacabey sınırlarından uğraşmaya gerek yok. Metrosu var, her türlü altyapısı hazır. Doğalgazı da var, suyu elektriği de var. Uzaklara niye gidelim. Sadece bina yapmakla iş bitmiyor ki.

DAĞYENİCE YANLIŞTI

İşte 'Dağyenice'de termal turizm yapacağız...' Ne oldu? Termal turimz, sıcak suyun çıktığı yerde olur. Şurada, şehrin göbeğinde sıcak su var. 2 milyon metrekare alan oluştu. Dağın tepesinde termal turizm mi olur? Bunun ne mantığı var. Buradan oraya altyapıyı kim götürecek. O yolları kim yapacak, bu altyapıyı kim çekecek. Halbuki şehrin içinde, suyun yanında şıkır şıkır turizm tesisleri yapabiliriz. Burada gözünün önünün görmeden dağın tepesine gitmenin ne mantığı var? Ne oldu, geldi gitti, Bakanlar Kurulu'ndan geçti, birşey olmadı. Çünkü olmayacak duaya amin demek. Sıcak suyumuz şurada 300 metre sonra başlıyor. Nereye elini atsan 90 derece su fışkırıyor. Her türlü nimetimiz var, altyapıyı kullanalım, güzel işleri yapalım.
Şehir merkezlerinde yapılan yeni binalar gerçekten işin rengini değiştirdi. Çünkü kaliteli binalar yapılıyor, iyi malzeme kullanılıyor. Herkes kaliteyi aramaya başladı.”

Konuşmanın ardından İMSİAD üyeleri Altepe ile fotoğraf çektirdi.





17 Kasım 2016 Perşembe

Enerjide alternatif kaynak: Çöp!





Metan gazından sonra çöplerin yakılması ile de elektrik üretimi dönemi başladı. Türkiye'de hedef, elektriğin en az yüzde 3'ü çöpten çıkarmak. DOSAB'a santralına kömür yerine çöp kullanımı öneriliyor

Ev ve iş yerlerinden çıkan çöpler, bir an önce uzaklaşıp kurtulmak istediğimiz sevimsiz şeyler değil artık. Kağıt, cam, metal, plastik gibi geri dönüşebilir atıkların ayrıştırılması ile dikkat çekmeye başlayan çöp artık bir enerji kaynağı. Üstelik hem ithal değil, dışarıya dolar ödemiyorsunuz; hem bedava, üstelik de yaşamın doğal bir parçası olduğu için adeta “sonsuz”, yenilenebilir bir kaynak. Adı da uzun süredir “çöp” değil, “katı atık”. Belediyeler artık “çöp toplamıyor”, “katı atık yönetiyor”!

Atıklardan” her yıl toplanan cam, plastik, metal vs. geri dönüşebilir maddeler, on milyonlarca liralık bir sektörü yarattı. Ancak bu alandan çıkan en değerli şey, enerji. Bu da yeni bir konu değil. İstanbul ve Ankara'da yıllar önce yaşanan büyük çöp patlamaları sanki hükumetlerin dikkatini çöplüklere çevirdi. Madem büyük patlamalara yol açan bir enerji açığa çıkarıyorsa, bu kaynak kontrol altına alınabilir, enerjiye, elektriğe çevrilebilirdi.

ÇÖPTEN ELEKTRİK ÜRETME YOLLARI

Evsel ve sanayi atıklarından elektrik üretmekte üç temel model var.

1. İlk yöntem, çöp toplama alanlarında biriken metan gazlarını borularla toplayıp brülörlerle yakarak, bundan elektrik üretimi. Metan gazı yanıcı bir gaz. 1998 yılında Demirtaş çöplüğünde elektrik üretmeye başlayan Aksa Jeneratörlerinde kullanılan gaz işte bu metan gazıydı ve Demirtaş'daki elektrik tesisi bu alanda Türkiye'deki öncülerden birisi oldu. Demirtaş çöplüğünde 1,5 milyon dolara kurulan santral yaklaşık 10 bin konutun elektrik ihtiyacını karşılayacak şekilde çalıştı. Büyükşehir Belediyesi hem kenti kötü kokulardan kurtardı, hem de elektrik üretiminden yüzde 6 gelir elde etti.
Ardından Bursa Büyükşehir Belediyesi Hamitler Katı Atık Depolama Alanı'nda, daha büyük bir santralın kurulmasına önayak oldu. ITC-K Enerji Üretim AŞ-AKDAŞ Döküm AŞ ortak girişimi tarafından yapılan elektrik santralı da Demirtaş gibi metan gazını yakarak eletrik elde ediyor.

2. 2000'li yılların başından itibaren çöpler ayrıştırılarak, yakılabilir olanlar bir araya getirilip yakılmaya başlandı. Yakma teknolojinde atıklar doğrudan fırınlara atılıp yakılıyor ve burada oluşacak yüksek kolorifik değer elektrik üretiminde kullanılıyor. Çöpün ateşiyle ısıtılan su ve oluşan buharın basıncı ile çalışan jeneratörler elektrik üretiyor. Bu sistemde elektik üretiminin ITC firması tarafından Ankara ve İstanbul'da gerçekleştirildiği belirtiliyor. Yakma yönteminde geride sadece kül kalıyor. Katı atık depolama ihtiyacı da yüzde 90 ortadan kalkıyor, atık sahalarının ömrü en az 10 kat uzuyor.

3. En yeni teknoloji ve ideal sistem çöpün her şeyinden yararlanma, “sıfır çöp”ün yolunu açıyor. Önce çöplerin içindeki geri dönüşebilen atıkların ayrıştırılıyor, yakılıp elektrik üretiliyor. Meyve-sebze, yemek atıkları vs. organik maddeler makinelerden geçirilip parçalanarak katı atık depolama sahasında depolanıyor, üzeri kapatılıyor, çürümeye, kompostlaşmaya bırakılıyor. Bakteriyel aktivite altında çürümüş atıklar metan ve karbondioksit üretiyor. Oluşan metan gazı elektrik üretiminde kullanılırken, organik atıklar da kompost gübre olarak tarımda kullanılıyor. Bu yöntemde çöpler tamamen ortadan kalkmış oluyor.
Büyükşehir Belediyesi eski başkanlarımızdan ve yazarımız Erdem Saker, Avrupa'nın pek çok bölgesinde katı atıktan elektrik üretiminin başarıyla uygulandığını, elektrik ihtiyacının tamamının bu yöntemle sağlayan kasabalar olduğunu belirtiyor.

DOSAB'A KATI ATIK ÖNERİSİ!

Erdem Saker, DOSAB'ın yakıt olarak kömür yerine Hamitler'deki katı atıkları kullanmasının hem Bursa hem de kendileri için daha yararlı olacağını düşünüyor ve bunu köşesinde yazdı. Saker yazısında şu ifadeleri kullandı:

Büyükşehir Belediyesi ile elektrik enerjisi ve buhar gereksinimi olan DOSAB Yönetimi, bir araya gelin... Önce İsveç'te başarı ile işleyen bu sistemi yerinde inceleyin, ki çok yararlı olur, onların uzman desteğini alın ve de sonuçta, en hassas çevrecilerin dahi hiç itiraz etmeyeceği, edemeyeceği bu uygulamayı Bursa'ya getirin. Evet, hiç itiraz edilemeyecektir, kent içinde kamyonlarla toplanan çöplerin sadece döküm noktası değişecek, mevcut gömü sisteminin ürettiği etkin çevre zararlısı metan gazı üretilmeyecek ve de santralın bacalarından, adeta sıfır çevre zararlısı gaz çıkacak…. Evet, hiç kimse itiraz etmeyecek, edemeyecek, zira enerji üretilirken çevreye sıfır zarar olacak, ama taraflar kâr edecek, Büyükşehir Belediyesi'nin çöp imha maliyetleri çok aşağılara düşecek, bütçeden harcanan miktar azalacak. DOSAB'ın enerji ve buhar üretim maliyetleri, düşünülen kömür santralını besleyecek kömürün uzak mesafeden nakil maliyeti sıfırlanarak, dibe vuracak ve de kendi üretimlerindeki kârları yükselecek…. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Recep Altepe ve DOSAB Yönetim Kurulumuz, haydi el ele verin, hem Bursa kazansın, hem sanayicilerimiz….”

DEMİRTAŞ ELEKTRİK ÜRETİM TESİSİ

Demirtaş çöp sahasında 25 yılda 2 milyon ton çöp, 16 dönüm alanda toplandı. Dikey ve yatay gaz toplama borularının yer aldığı projede 850 NmVh biogaz oluştu. Biogaza ait alt ısıl değer 4 kWh/Nm3 olarak hesaplandı. Bu değer normal doğal gazın yüzde 45'i olarak kabul ediliyor. Elde edilen gazın gaz motorlu elektrik jeneratörlerde yakılması sonucunda 1359 kW net elektrik üretildi. Tesisin yıllık enerji üretimi 11.500.000 kWh oldu. Enterkonnekte şebekeye BEDAŞ (Bursa Elektrik Dağıtım A.Ş.) üzerinden bağlandı. Aksa Enerji Üretim A.Ş. bu hizmetleri için BEDAŞ ve TEDAŞ'a yüzde 3 iletim bedeli ödedi. Üretilen enerjinin tamamı Bursa Ekmek Fabrikası'nda ve Aksa Grubu'nda yer alan şirketlerde kullanıldı.
Normalda çöplükte oluşan gazın yüzde 35-55'i metan, yüzde 30-44 ün karbondioksit. Bursa'da sık sık büyük yangın ve hava kirliği ile anılan Demirtaş Çöplüğü'nde elektrik üretimi Erdem Saker döneminde başlamıştı. 50 metangazı tahliye bacası ile çöplükte oluşan gaz topanıp her birisi 350 kilowatt 5 jeneratöre aktarılmıştı. Atıkların metan gazı üretimi durunca santralın ömrü de tamamlandı.


HAMİTLER'DE YENİ TESİS

Hamitler'deki çöp depolama alanında İTC firması tarafından kurulan elektrik tesisi 2012'de üretime başladı. Günlük 9 bin kw elektrik üreten Hamitler tesisi Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin bir projesi olarak gerçekleştirildi. Başkan Recep Altepe, yaklaşık 10 milyon lira yatırımla kurulan ve 48 bin konutun elektrik ihtiyacını karşılayabilen tesisin Yap İşlet Devret modeli ile 29 yıllığına yapıldığını açıklamıştı. Altepe'nin verdiği bilgiye göre, İTC firması cironun yaklaşık yüzde 41'ini Büyükşehir Belediyesi'ne ödüyor. Tesisten, son üç yılda Büyükşehir'in yüzde 41'lik payına denk düşen 31 milyon 84 bin lira gelir elde edildiği duyuruldu.

Hamitler Çöplüğü, Demirtaş gibi “vahşi depolama” ile rastgele kamyonlarla çöpün üst üste yığılması şeklinde oluşmadı. Milyonlarca dolar yatırımla, alanın zemini su geçirmez malzemelerle kaplandı. Alana döşenen 10 kilometre boru ile toplanan gazla 7 jeneratörde elektrik üretiliyor. “Katı Atık Depolama Alanı”nın, 10 yıla kadar Bursa'nın çöp depolama ihtiyacını karşılayacağı hesabı yapılıyor.

ÇÖPLÜK” TARİHE KARIŞABİLİR...

Bu da 10 yıl sonrası için Bursa'nın yeni bir çöp depolama alanı ihtiyacı demek. Oysa katı atıkların yakılarak elektrik üretimine geçilme başarılırsa yeni bir çöplük ihtiyacı belki de hiç olmayacak. Zira atık yakılıp köle dönüştüğünde her 100 ton çöp 10 tondan daha az küle dönüşüyor.
İTÜ'den Prof. Dr. Mete Şen ve arkadaşlarının Trabzon ve Rize'de yaptıkları araştırmaya göre, evsel atıkların yüzde 43'ü organik maddeler, yüzde 10'ü külden oluşuyor. Bursa'da doğalgaz kullanıldığından kül oranının daha düşük olacağı, böylece atıkların az yarısının organik maddelerden oluştuğu, bunun da her yıl binlerce ton kompost gübre anlamına geldiği, tarıma büyük destek olacağı düşünülüyor.

EN BAŞARILI ÜLKE ALMANYA

2013'te dünyada atıklardan enerji üreten sektörün büyüklüğü yaklaşık 8 milyar dolar olarak hesaplandı. 2022'de en az 29.2 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Navigant Research'ün verilerine göre çöpten enerji üreten tesis sayısı yaklaşık 40 ülkede 800'ü aşmış durumda. Avrupa'daki tesis sayısı 455'i bulurken, Asya-Pasifik'te 301, Kuzey Amerika'da 92 tesis var.
Çöpten elektrik üretmede en başarılı ülke Almanya. Verilere göre, Almanya'nın bu alanda sıkı bir mevzuatı var. Bu tesisler temiz bir çevrenin vazgeçilmez koşulu olarak görülüyor, önemseniyor. Yılda 18 Milyon ton "atıktan enerji" kapasitesi ile Arupada lider konumunda olan Federal Almanya'da tüm bacalı sanayi dalları içerisinde baca emisyonu en temiz olan tesislerin atıktan enerji üretenler olduğu ifade ediliyor.
Almanya, artık atık ithal etme noktasında. Çevre Bakanlığı'nın verilerine göre 2007 yılında 6,2 milyon ton atık ithal edilmiş. Örneğin Aşağı Saksonya'daki Emlichheim'de Atıktan Enerji tesisleri, atıklarının büyük kısmını diğer Avrupa ülkelerinden ithal ediyor.

'ELEKTRİĞİN YÜZDE 3'ÜNÜ ÜRETEBİLİRİZ'

Hamitler Çöplüğü alanında da elektrik üretim tesisi de olan ITC Katı Atık Yönetim Şirketi yöneticisi Ali Kantur, Türkiye'de çöpten üretilen elektrik miktarının artırılabileceğini ve ülkede kullanılan elektriğin yüzde 3'ünün evsel katı atıklardan karşılanabileceğini belirtti.

A.A.'nın haberine göre, evsel katı atıklardan elektrik elde edilmesi sürecini değerlendiren Kantur, Ankara'daki katı atık bertaraf tesislerinin, çöp sahalarını düzenleyerek patlamaları engellediğini ve çöpün içindeki gazı çıkararak elektrik ürettiğini ifade etti.
Kendi teknolojilerini üretmek için çok çalıştıklarını ifade eden Kantur, "Sürekli araştırarak, fuarlara katılarak, mevcut teknolojileri ve ülkenin çöpünün özelliklerini anlayarak kendi teknolojilerimizi geliştirmek zorunda kaldık. Katı atığı sıfıra yakın zararlı malzeme olacak şekilde bu noktaya getirebilecek teknolojiler geliştirdik" dedi.
Mamak Katı Atık Tesisi'ne ortalama günde 1500-2000 ton çöp geldiğini hatırlatan Kantur, "Ankara’nın çöpünü düzenli hale getirebildik. Ankara'nın toplam kullandığı enerjinin neredeyse yüzde 3’ünü üretiyoruz. Tesislerimiz tamamlandığında bu rakam yüzde 6-7 olabilir. Türkiye'de kullanılan toplam elektriğin yüzde 3’ünü çöpten elde edebiliriz" diye konuştu.

'2020'de ANKARA YÜZDE 100 BERTARAFA ULAŞIR'

Yakma yönteminde havadaki karbondioksit salınımını 20 kat azalttıklarını söyleyen Kantur, şunları kaydetti:

"Ankara'nın evsel katı atığının bertaraf edilmesinde yüzde 60-70 gibi büyük çoğunluğa ulaştık. 2020'de Ankara yüzde yüz bertarafa ulaşır. Antalya ve Adana’da da aynı şeyi yapabiliriz. Eskişehir’de ilk etapta ayrıştırma ve fermantasyonla başlayacağız. İleride oluşacak ihalelerle nihai noktaya ulaşılabilir. Konya, Bursa, Aksaray, Çarşamba, Elazığ gibi şehirlerde ise sadece eski katı atık sahalarından gaz çıkarıyoruz. Türkiye'de şu an 9 noktadayız ve tüm ülkeye hizmet vermeye hazırız."



7 Kasım 2016 Pazartesi

Sizin oranın neyi meşhur? Antalya Yörex fuarını gezelim...


Antalya'da Ticaret Borsası'nın geleneksel hale getirdiği bir fuar var: YÖREX...
26-29 Ekim tarihleri arasında açık kalan YÖREX Fuarı'na bu yıl Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) bir stand açarak merhaba dedi. 
YÖREX, Türkiye'nin dört bir yanından gelen 400 civarında kuruluşun 200 stantta ürünlerini tanıttığı bir fuar. 
Fuarı ilginç kılan şu: Herkes kendi yöresine has ürünleri getirmiş, sergilemiş. 
Bunu yaparken, "Coğrafi işaret" kriteri esas alınmış. 
"Coğrafi işaret" konusu, küresel ölçekte, yereli belirlemede en yeni kriter. 
Avrupa Birliği projesi kapsamında bütün illerde, o bölgenin ürünlerine "coğrafi işaret" edinme çabasına girmiş insanlar. 
Diyelim ki, "Gemlik Zeytini", "Antep Baklavası" diyoruz ya, pek çok kriterin yerine getirilmesi ve uzun bir bürokratik yolla, sonuçta bu bir tür patent altına alınmış, ürünler coğrafi işarete ait bir etiket taşıyor. 
Şimdi Bursa'da "Antep Baklavası" yapmaya kalkarsan, ticari olarak, işler karışıyor. Çünkü "Antep Baklavası"nın sadece Gaziantep'e ait olduğu varsayılıyor, etiketli yani.
Fuarın gözdesi elbette bu coğrafi işareti olan ürünler. 
Ancak bu belgeye sahip olmasa da birbirinden farklı ürünler, "Bizim yöremize hastır" diye fuardaki yerini almış. 
İşte, fuarı sizin için gezdim ve dikkatimi çeken bazı standlardan fotoğraf çektim. 


Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) standı, odanın meclis üyeleri ve gazetecilerden oluşan bir ekip tarafından ziyaret edildi. Ziyarette Bursa yöresine has bir karşılama vardı. Bursalı kadınlar yöresel kıyafet eşliğinde bakır kaplarda misafirleri ağırladılar.


Yandaki stand Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği'ne ait. Saitabatlı kadınlar birbirinden değişik ürünlerini fuarda sergilediler. Saitabat köyündeki yöresel gıdalar, bizzat köylü kadınları tarafından sunuldu.



Bu delikanlı ne yapıyor?
Bildiğin "tahin" yapıyor,,.
Tahinin susamdan üretildiğini duymuştum, ama hiç izlememiştim.
Evet bu vatandaş, kuru susam tohumunu kapla makinenin üstündeki hazneye boşaltıyor, başka bir şey de katmıyor.
Tahin, sadece susam tohumunun sıkıştırılması ile elde ediliyor.
Tahin makinesinin yerli üretim olması da hoşuma gitti.

Yanda Tokat standı var.
Tokat'ta çemen, bezle yapılan Tokat sucuğu, sarma yaprağı, kahvaltılık çemen ve "acuka" türleri, yörede üretilen bal, elma, kurburnu... Örneğin Dumanlı Yaylasında üretilmiş balı Almuslu bir vatandaş getirmişti. Çok övdü balını. Fiyatı 60 liraymış.

Van'ın otlu peynirinin ününü duymuştum, ama hiç tatmamıştım.
Dağlık bölgeden elle toplanan çok farklı otların karışımı ile yapılan otlu peynir tek tip değil. Otların aslında bir standardı da yok anlaşılan. Ama sonuçta 5-10 farklı ot karıştırılarak çok hafif, biraz tuzlu bir yöresel ürün ortaya çıkmış.
Tabi Vanlılar pideleri ve etli yemeklerinde de iddialı.

Yandaki bal şişesinde "Zozan balı" yazıyor. Zozan neresi bilmiyorum.İlk defa gördüm. Görevli bu balın organik ve çok faydalı olduğunu anlattı.
Bal konusu çok farklı bir alan.
Ama herkes sonuçta petek ya da süzme olarak
"bal" satıyor.
Herkes balını övüyor.Herkes "Organik, katkısız" diyor, yemin billah ediyor. 30 liraya da bal var, 130 liraya da bal var..
Ancak aşağıdaki delikanlı "arı şerbeti" diye tanımladığı farklı bir şey satıyor. 
Bu şişedeki şey, kovanlara konulan sanayi tipi
petek değil de, karakovanda arının kendi yaptığı doğal
peteklerin sıkılmasıyla yapılıyormuş. 
Bir çok derde deva olduğunu söylüyor. Fiyatı 90 lira.

Yukarıdaki "Siirt Bittim Sabunu" da ilk kez gördüklerimden. Özellikleri yazıyor.

Edremit bir zeytin memleketi ve tabi Edremit Ticaret Odası'nın tanıttığı ana ürün zeytindi.
Her ne kadar Edremit zeytini "su tipi"dir, sadece yağlık olur, desek de, Edremit hem yağlık hem de sofralık zeytinde iddialı.
Kars deyince tabi ilk akla gelen şey peynir.
Karslılar "çeçil peyniri" diyor ama aslında koyun derisine konulan peynir, bir tür tulum. Tokat'ta derilere peynir-çökelek basılırdı.
Soğuk zincire girmediği için tuzlu sayılabilen bir peynir. Plastik bidonlarda yapılanları da var. Tabi Kars koşullarında bunların soğutma depolarında değil de, donmaması için evlerin altında, toprağın altına yapılan mahzenlerde saklandığını düşünmek lazım. Peynirler çok çeşitli, fiyatı 20-25 lira civarında.
Tel kadayıfın nasıl yapıldığını ilk kez bu fuarda gördüm. Onu da paylaşmak istedim.
Kovadaki hamur ince delikli bir uçla tel tel sacın üzerine akıtılıyor. Piştikçe çevriliyor ve tel kadayıf oluyor.


Bolulular, "Çeçil"e sahip çıkmış...
Şaka şaka. Bolu'nun peynirde iddialı olduğunu bilmezdim.
"Göğermiş Peynir" diye bir çeşit dikkatimi çekti.
Hani görünce küflü diye çöpe attıklarımıza benziyor... Göğermiş Peynir'in kalitesinin bu faydalı küflerle elde edildiğini söylediler. Geliştirilirse çığır açıcı gibi duruyor.


Artvin'de zeytin üretildiğini duymuştum, ama ilk kez gördüm. Görüntü gayet güzel, hatta Gemlik zeytininden daha iri göründü  gözüme. Ancak tadı, belki yapılıştan, biraz farklı geldi bana. Meşhuuur "Yusufeli Zeytini" bu işte.


Ustanın işini yaparken gösterdiği özen çok hoşuma gitti. Hamuru ince ince kesmiş, malzemesini, fıstığını falan ayarlamış, teker teker rulo haline getiriyor. Birazdan ateşte pişirecek.
Diyarbakırlıların standında saç örgüts peynir gösterisi vardı adeta... Dikkatimi çekti, Tuzpazarı'nda saç örgüsü peyniri alırken, salamura gibi tuzlu suyun içinden alıyoruz ve hayli tuzlu görünüyor.. Ama burada tattıklarım o kadar tuzlu değildi, salamura da değildi.
Fuarda, çok farklı yörelerden getirilen meyveli "sucuk"lar, cezeryeler, vardı. Ama Erzincallılar bu işte çok iddialı. Cevizlisinden tutun da her türlüsünü yapmışlar. Sucuk, pastırma görünümünde çeşit çeşit meyveli çeşitler.


Yozgatlıların "Çanak Peyniri"ni ilk kez gördüm.
Telemeyi biraz işledikten sonra toprak kaplara koymuş, şık bir sunum yapmışlar.
Hani bal işi karmakarşık dedim ya,...
Sahiden hem "organik", hem de 30 lira kafamı karıştırmadı değil.

Erişte de çok farklı yörelerde, farklı yapılış halleri ile fuardaki yerini aldı.
Tabi hamurlu gıdalar büyük bir parantez. Somun ekmekten, "Ankara kurusu"na kadar türlü türlüsü vardı...
Ya bu adamlar burada ne yapıyor diye merak edip yaklaştığımda; baktım ki, uzun şeritler halinde, tel kadayıfa benzer bir şeyi çekiştirip duruyorlar...
Meğer adamlar pişmaniye yapıyorlarmış!
Pişmaniye yapılışını ilk kez gördüm. Üstelik yöresel kıyafetler içinde. Ellerine sağlık. Tadı çok güzeldi.
Burası Ağrı yöresine ait bir stand.
Görevliye, öndeki araba tekeri gibi olan peyniri sordum.
Kaşar peyniri sanıyordum.
Meğer "Kars Gravyeri" imiş...
Kilosu 60 lira. O otomobil tekeri gibi peynir 80 kiloymuş. Yani gördüğünüz peynir kalıbı tam 4.800 TL!
Ama tadı harika..


Gaziantep sadece baklava değil, meğer pek çok yiyeceği ile meşhurmuş. Acılı  acılı, fıstıklı, harika lezzetler... Aşağıda!.


Sacın üstünde coşkuyla kavurma yapan bu adama, "Bu kavurmanın özelliği ne ki" dedim. Bana koyunların yayladığı yayladan, yediği otlara, kekiklere pek çok şeyi saydı ve "Bizim oraya hastır, başka yerde bulamazsın" dedi.
Ama yabana atmıyorum. Mesela Bursa'da Merinos koyundan bu kavurmanın olamayacağına kalıbımı basarım. Buram buram İç Anadolu kölüğü (Karaman) tadı var.
BTSO standı dedik ya...
Standın bir bölümünde İznik Çinisi, çinicilik, çiniden hediyelik eşyalar, biraz minyatür, süsleme vs. vardı.
Oturan bayan, bir yandan ürünleri tanıtıyor, bir yandan da eliyle desenler çiziyordu çiniye.


İster inanın, ister inanmayın....
Doğrusu merak edip sormasam bilemeyecektim.
Bunlar deve sucuğu...
İlk kez duydum, gördüm...
Lezzeti hiç fena değil.
Düşündüğüm gibi sert, çiğnemesi zor falan da değildi.
Ama içimden "eşeklerin ne günahı var" diye de geçirmedim değil...
BTSO standının bir köşesinde Sayitabatlı kadınlara yer verilmişti.
Doğrusu Saitabat'ta kadınların "erkek egemenliği"ne dur dediğini duymuştum, muhtarlıkta falan. Ama bu kadar hünerli, yöresel ürünleri geliştirme çabası içinde olduklarını bilmiyordum. Helal olsun ve ellerine sağlık.


Muğla'yı, Bodrum'u pek çok kişi sırf deniz, tatil olarak bilir.
Ama Muğla aynı zamanda bir zeytin diyarı.
Milaslılar özellikle sofralık yeşil zeytinde iddialılar.


Bu dönerciye dalga geçer gibi, "Bu dönerin özelliği ne ki" dedim. Hani, döner her yerde yapılan birşey...
Gazeteci olduğumu anlayınca, beni tersleme yerine dönerini anlatmayı tercih etti.
Meğer bu döner, halis, siniri alınmış koyun etinden, kıyma vs. olmadan, saf et olarak yapılıyormuş. Öyle iç yağı, kuyruk yağı falan da koymazlarmış... "Çağ döner" kıvamındaydı.
Önyargılı olduğumu farkettim.


Hani her yerde "Trabzon Ekmeği" görüyoruz ya... Vakfıkebir sadece somun ekmek değil, türlü türlü süt ürünleriyle de iddialı. Vakfıkebirliler kocaman bir stand almışlardı. Kendine has sarıya çalan renkte tereyağı, peyniri vs. Kekik, tırtıl kır otu... Yağa rengini veren yüksek yayla otlarıdır derler.


Antakya'dan pek çok yöresel gıda duymuştum.
Standlarında, kurutulmuş patlıcandan, dış görünüşü lahmacuna benzeyen ancak pek çok meyvenin, fındık fıstığın karışımı ile yapılan hamurlu, etli lezzetleri vardı. İçli köfteye benzeyen ama çok daha lezzetli ürünler dikkatimi çekti.

3 Kasım 2016 Perşembe

2017 Devlet bütçesinden kim ne alacak!


Türkiye'nin merkezi yönetim bütçe tasarısı TBMM'ye sunuldu. Buna göre 2017 yılı bütçesinde toplam giderler 645,1 milyar lira olacak. Bütçeden hangi kuruma ne kadar ödeme yapılacağı da tasarıda açıklandı. Listede bütçesi en fazla artan kurum Cumhurbaşkanlığı oldu. Cumhurbaşkanlığı'nın bütçesi yüzde 50'den fazla artırılarak 434 milyon liradan 648 milyon liranın üzerine çıkarıldı.


Maliye Bakanı Naci Ağbal, "2017 yılı bütçemizde bütçe giderlerini 645,1 milyar lira, faiz hariç bütçe giderlerini 587,6 milyar lira, bütçe gelirlerini 598,3 milyar lira, vergi gelirlerini 511,1 milyar lira, bütçe açığını 46,9 milyar lira, faiz dışı fazlayı ise 10,6 milyar lira olarak öngördük" dedi.

Yeni Orta Vadeli Mali Plan'a göre, bütçe ödenek tavanında en yüksek payı 147,5 milyar lira ile Maliye Bakanlığı alırken, ödeneği en çok artan kurum ise yüzde 134,67 ile Ekonomi Bakanlığı oldu.

2017 yılı genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine ayrılan ödenek tutarı toplamı bir önceki yıla kıyasla yüzde 12,8 artarak 563 milyar 860,3 milyon liraya yükseldi.

Bütçe ödeneklerinde en fazla pay ayrılan ilk 3 idare bu yıl da değişmedi. Buna göre, çeşitli kamu kuruluşlarının bütçe açıklarının finansmanına dönük transfer ödeneği de buradan karşılandığı için Maliye Bakanlığına 147 milyar 501 milyon 597 bin lira ödenek ayrıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, 85 milyar 48 milyon 584 bin lira ödenek tavanı ile ikinci sırada yer alırken, Hazine Müsteşarlığının bütçesi de 77 milyar 406 milyon 981 bin lira olarak belirlendi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına 49 milyar 838 milyon 124 bin lira, Milli Savunma Bakanlığına 28 milyar 702 milyon 119 bin lira, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına 24 milyar 303 milyon 358 bin lira, Emniyet Genel Müdürlüğüne 23 milyar 537 milyon 811 bin lira ödenek ayrıldı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ödeneği 19 milyar 537 milyon 920 bin lira, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun ödeneği 15 milyar 795 milyon 66 bin lira oldu.

Ekonomi lobisine dev tanıtım desteği

Öte yandan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yurt dışındaki olumsuz algıyı düzeltmek ve uluslararası yabancı sermaye girişini artırmak amacıyla yeni bir tanıtım atağına başlayan hükümet, bu kapsamda Ekonomi Bakanlığının ödenek tavanında da önemli bir artışa gitti.

Buna göre 2016 yılında 1 milyar 682,7 milyon lira olan Ekonomi Bakanlığının ödenek tavanı, gelecek yıl için yüzde 134,7 artırılarak 3 milyar 948,8 milyon liraya çıkarıldı. Bunu, bir önceki yıla kıyasla ödenek tavanı yüzde 77,9 artırılan Yargıtay (382,8 milyon lira), yüzde 49,39 yükseltilen Cumhurbaşkanlığı (648,5 milyon lira) izledi.

Gençlik ve Spor Bakanlığına ayrılan ödenek ise geçen yıla oranla yüzde 69,8 azalarak 603,5 milyon liradan 182 milyon liraya geriledi.

Bütçede hangi kurum kaç lira alacak, işte  2017 yılı bütçe ödenek tavanları (lira): 

Kurum
2016 
2017
Cumhurbaşkanlığı
   434.096.000
       648.488.000
Türkiye Büyük Millet Meclisi
   820.961.000
       961.517.000
Anayasa Mahkemesi
     54.974.000
         58.784.000
Yargıtay
    215.152.000
       382.750.000
Danıştay
    139.793.000
       125.072.000
Sayıştay
    225.656.000  
       257.485.500
Başbakanlık
  1.099.211.000
    1.584.358.000
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı
  1.636.803.000
    1.995.692.000
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 
       25.702.000
         28.071.000
Basın-Yayın ve E. Genel Müdürlüğü
     281.617.000
       297.305.000
Hazine Müsteşarlığı 
 73.223.426.000
  77.406.981.000
Diyanet İşleri Başkanlığı  
   6.482.979.000
    6.867.117.000
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı 
   1.052.242.000
    1.248.151.500
Adalet Bakanlığı
    9.659.449.000
  11.290.400.000
Milli Savunma Bakanlığı
  26.451.504.000
  28.702.119.000
İçişleri Bakanlığı
    4.674.246.000
    5.834.586.000
Jandarma Genel Komutanlığı
    8.276.881.000
    9.374.739.000
Emniyet Genel Müdürlüğü 
  21.140.638.000
  23.537.811.000
Sahil Güvenlik Komutanlığı 
       576.812.000
       649.761.000
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı
         19.962.000
         17.857.000
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
       271.020.000
       349.852.000
Dışişleri Bakanlığı
    2.739.482.000
    2.963.645.000
Maliye Bakanlığı
133.995.530.000
147.501.597.000
Gelir İdaresi Başkanlığı
   2.785.908.000
    3.044.626.000
Milli Eğitim Bakanlığı
7 6.354.306.000
  85.048.584.000
Sağlık Bakanlığı
   4.133.959.000
    5.731.706.000
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu
 11.950.900.000
  15.795.066.000
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
   9.111.604.000
  10.343.267.000
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
 38.373.835.000
  49.838.124.000
Devlet Personel Başkanlığı
        29.753.000
         29.303.000
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
   1.463.455.500
    1.684.379.000
Kültür ve Turizm Bakanlığı
   2.241.621.000
    2.917.253.000
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
        55.378.000
         61.236.000
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
 24.799.651.000
  24.303.358.000
Avrupa Birliği Bakanlığı
      318.725.000
       313.525.000
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
      806.373.000
       975.390.000
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
   1.686.435.000
    1.823.914.000
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
      867.372.000
       919.482.000
Ekonomi Bakanlığı
   1.682.707.000
    3.948.832.000
Gençlik ve Spor Bakanlığı
      603.497.000
       182.000.000
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
 17.175.234.000
  19.537.920.000
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı  
   1.052.766.000
    1.131.320.000
Kalkınma Bakanlığı
   1.632.812.000
    2.206.899.000
Türkiye İstatistik Kurumu
      385.234.000
       358.108.000
Orman ve Su İşleri Bakanlığı
      574.051.000
       623.813.000
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
      278.897.000
       277.493.000
Ulaştırma, D. ve Haberleşme Bakanlığı
    8.000.512.000
  10.680.541.000
Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri Toplamı
499.863.202.000
563.860.276.000