Geçtiğimiz hafta
Türkiye’de inşaat sektörünün en büyük tedarikçilerinden birisi olan Fırat Plastik Kauçuk Sanayi A.Ş.
kapılarını İMSİAD üyesi bir grup Bursalı
müteahhide açtı. İstanbul Büyükçekmece’deki fabrikaları gezen müteahhitler
hangi izlenimlerle döndü bilmem, ama kanalizasyon ve içmesuyu borularından en
modern pencere sistemlerine kadar çok farklı ürünlerde pazarın en önemli
üreticinin üretim standardı ve vizyonu sahiden inşaatın, özellikle de sağlıklı
konutların üretilebilmesi açısından umut verici, bunu gözlemledik.
İMSİAD Başkanı Adil Gökçadır, Bursa iş dünyasının yakından tanıdığı
isimlerden birisi. Uzun yıllar Organize
Sanayi Bölgelerinde fabrika, sanayi inşaatları yapan Gökçadır’ın müteahhitlerin üye olduğu İMSİAD’ın başına gelmesi de müteahhitler için bir şans diye
düşünüyorum. Kalabalık bir müteahhit grubuyla Fırat fabrikası gezisi inşaatçıların
yaptıkları işle ilgili ufkunu genişletecek bir etkinlik oldu ve katılım da
oldukça yüksekti.
Doğrusu inşaatla
ilgili her yerde karşımıza çıkan Fırat Plastik hakkında biz de pek çok şeyi bu
gezide öğrenmiş olduk.
Fırat’ın çok ilginç bir öyküsü var.
Erzincan’dan, bildiğimiz geçim gailesi ile katır sırtında çıkıp, at arabasıyla
yarım asırdan önce İstanbul’a göçeden, Perşembe Pazarında babası ile plastik
hortum satarak hayata merhaba diyen Nevzat Demir’ler Fırat Plastik’i 1972
yılında kurmuş. Zaman içinde demir borulardan plastik, PVC borulara dönüşüm
Fırat’ın önünü açmış, içmesuyu ve atıksu borularından, hortumlardan sonra PVC
pencere sistemleri üretimi Fırat’a yeni bir ivme kazandırmış. PVC pencere
işinde 1999’da “çift açılım”, 2004’de
“58’den 70 mm’ye geçiş”, 2997’de “CE”,
2009’da “Lamine” pencere, 2010’da akreditasyon merkezi, 2016’da da “Zenia Slide” dedikleri tam yalıtımlı
sürgülü kapı pencere ile sektörde hep öncü olmuş.
Fabrikadaki
toplantıda uzmanlar, ürünler hakkında bilgi verirken, 85 milimetreye kadar
genişleyen ve üçlü camlara imkan tanıyan pencere sistemlerinin alüminyum profil
desteği ile artık daha geniş mekanların, rüzgar, yağmur, soğuk vs. korkusu
olmadan pencereyle kaplanabileceğine vurgu yaptılar. Tabi cam kalitesindeki iyileşmeyi de
düşününce, artık evlerde çok daha aydınlık, ferah mekanlar için gerekli
manzemelerin hazır olduğu anlaşılıyor.
KKTC’NİN SUYU FIRAT’TAN...
Toplantıda katılanları
en çok heyecanlandıran bilgi, Türkiye’den
KKTC’ye içmesuyu götüren 80 kilometre hattın Fırat Plastik firması tarafından yapılması oldu.
Düşünsenize,
köprü, baraj, otoyol, ne varsa yabancı sermayeye yaptıran Türkiye’de, ilk defa
bu kapsamda büyük bir altyapı projesi yerli bir üretici tarafından
gerçekleştiriliyordu.
Dile kolay, Mersin’den Kıbrıs’a tam 80 kilometre
boru döşeyeceksiniz. Her birisi 500
metre uzunluğunda, 160 santimetre
çapında ve 148 ton ağırlığında
borular... Deniz seviyesinden 250 metre aşağına askı sistemi ile yerleştiriyor
ve hakikaten dünya çapında önemli bir proje.
500 metre
uzunluğunda 148 ton ağırlığında boruları tabi İstanbul’da üretip karayolunda
taşıma şansı olmadığından, Mersin Taşucu’nda
80 dönüm araziye sırf bu iş için boru fabrikası kurulmuş. Anlaşılan
başarıyla da işini tamamlamış.
Türkiye’den
Kıbrıs’sa içme ve kullanma suyu taşıyan sistemin yerli olanaklarla yapılması
katılanları çok duygulandırdı, konuşmalar bolca alkış aldı.
Alkış deyince, aslında Fırat grubunun 64 yaşındaki patronu Nevzat Demir’in konuşmasını not etmek gerekiyor.
Alkış deyince, aslında Fırat grubunun 64 yaşındaki patronu Nevzat Demir’in konuşmasını not etmek gerekiyor.
Açıkçası bugün 4
kıtada 70 ülkeye ihracat yapan, yaklaşık 2 bin kişinin çalıştığı, toplam 750
dönümlük alanda 12 ayrı üretim tesisi olan, açık ara Pazar lideri bir firmanın
patronu eline mikrofunu alınca, genelde bir övünme, kasılma havası beklersiniz.
Ama hiç öyle
olmadı.
Nevzat bey, gayet
mütevazı giyimi ve davranışı ile ta ilkokulda karneye 2-3 aldığında da
dövünmeyen bir çocuk olduğunu ifade ett5i. “Aza
kanaat getirdiğini”, Fırat’ın başarısının sadece kendisinin başarısı
olmadığını, “en, en” diye anılmaktan
rahatsızlık duyduğunu anlattı ve “Birşeyi
başarmak için çalışmanız lazım. Ama ben güreşçi değilim. Güreşçi olsan, ya
indirirsin, ya da o seni indirir, iş biter. Ama biz futbol oynuyoruz, takım
oyunu bu. Başarı hep berebar elde ediliyor. Ekip ile var ya da yok olursunuz”
diyor.
“Hayal kurmak” ile “güç”ü
birleştirmenin önemine vurgu yaptı, güce sahip olmayan bir hayalin sadece
kumara yöneleceğini anlattı, “Başarılı
işadamı hırsını, egosunu yenmiş, risk almayı bilen kişi olmalı”, dedi, her
zaman bir “B Planı” olması gerektiğini anlattı.
Müteahhitlerden
birisinin “Ben inşaattımda niye Fırat’ın
malını kullanayım” şeklindeki sorusunu yanıtlarken ise ceketinin cebinden
çok eski modeli bir cep telefonu çıkarması ilgi çekti.
Müteahhitin kullandığı son model akıllı telefonu bir eline alıp sallayan Fırat Patronu, diğer elinde eski telefonu alarak, “Bakınız ben bu telefona ta 1990’larda bir daire alacak para verdim. Parayı amorti edinceye kadar kullanmaya söz verdi. Onu amorti edeceğim diğe hala kullanmaya devam ediyorum” dedi ve Fırat ürtünlerinin daha dayanıklı olduğunu savundu.
Müteahhitin kullandığı son model akıllı telefonu bir eline alıp sallayan Fırat Patronu, diğer elinde eski telefonu alarak, “Bakınız ben bu telefona ta 1990’larda bir daire alacak para verdim. Parayı amorti edinceye kadar kullanmaya söz verdi. Onu amorti edeceğim diğe hala kullanmaya devam ediyorum” dedi ve Fırat ürtünlerinin daha dayanıklı olduğunu savundu.
YABANCI MÜŞTERİLERİ KOVMUŞ...
Tabi PVC sektöründe artan rekabet ve şirket evlilikleri de soruldu Fırat’ın patronuna. Hani “yabancı şirket evliliği”, globalleşme durumları falan...
Nevzat Demir, oldukça cazip teklifler almasına rağmen Fırat’ı
yabancı firmalara satmamakta kararlı olduğunu açılarken, oldukça etkili bir
çıkış da yaptı ve büyük alkış aldı:
“Yahu sadece iki kuşak biz sanayimizi
koruyalım, kazandığımız bizde kalsın, bu ülke düzlüğe çıkar. Yabancılar
geliyor, ya satın alıyor, ya ortak oluyor, ya kızınızı alıyor... Kazandığı
parayı ne yapıyor, dışarı transfer ediyor. Çalışıyoruz, kazanıyoruz, para
dışarıya... Türkleri çok seviyorlarmış, ya niyeyse hiç gelip garipanların
kızını istemiyorlar... Akılları fikirleri para, çıkar...”
Fırat yüzde 100
yerli sermaye. Ama fabrikayı gezerken, ülkede cari dengeyi tutturacak sağlıklı
bir sanayi için bunun bile yeterli olmadığını gözlüyorsunuz. Zira sadece
üretimden kullanılan teknoloji, makineler değil, hammadde olarak kullanılan
çoğu petrol kökenli hammaddelerin çok büyük bölümü ithal. Uzakdoğu’dan gelen
plastik ve pvc hammadelerinden, doğramaların üzerine yapıştırılan, “lamine”
bantlarına kadar pekçok girdinin ambalajında yabancı ülke etiketleri vardı.
Yine de bazı hammadelerin Bursa’daki birkaç
plastik firmasından sağlandığını görmekle teselli olduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder