Çarşıda, pazarda, marketlerde yiyecek içecek bir şey
alırken en çok tedirgin olduğumuz şey “katkı
maddeleri”. Bu tedirginlik boşuna da değil, zira kanser korkunç bir hızla
yayılıyor, her gün sevdiklerimizi tek tek aramızdan çekip alıyor.
Mutfaklarımızın vazgeçilmesi salçanın en büyük üreticisi
Tat Gıda’yı ziyaretimizde, çarpıcı bir gerçekle karşılaştık: Türk Gida Kodeksi çerçevesinde
çıkarılan “Katkı Maddeleri Tüzüğü”, maalesef
bazı çıkar çevrelerinin girişimleri yüzünden yıllardır uygulanmıyor ve “Salçada koruyucu madde yasağı” fiilen
askıda, uygulanamıyor!
Özeti şu: Vatandaştan, sivil toplum örgütü ve uzman
kuruluşlardan yükselen tepkiler ve de Avrupa’ya ihracat kaygıları yüzünden 30 Haziran 2013 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından bir yönetmelik çıkarıldı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Salçalarda bakteri
ve mikrop üremesini engelleyici katkı maddesi sorbik asit kullanımı yasaklandı.
Ancak yasa yürürlüğe girmeden, ertelemeler oldu ve sorbik asit kullanımının
yasaklanmasına yönelik sürenin başlaması, en son 15 Temmuz 2017’ye ertelemişti.
Bu yönetmelik hala yürürlükte değil.
İşin teknik yanı şu: Standartlara uygun üretim yapan
salça fabrikalarında, üretim tamamen kapalı sistemle gerçekleşiyor ve sadece
bol suyla yıkanıp ayıklanmış domateslerin girdiği prosesten, sadece salça
çıkıyor. Salça 90-95 derece hermetik
kapama denen bir yöntemle cam veya teneke ambalajlara dolduruluyor. Plastik
bidonlara, şişelere yüksek sıcaklık yüzünden bu sistemde dolum yapmak münkün
olmuyor. Hermetik kaplama yapılan salçanın bir bölümüne çok az miktarda tuz katılabiliyor.
Ancak bazı fabrikalarda bazen kapalı sistemin yeterli olmaması,
bazen de tercihler nedeniyle bu sistem terketilip, plastik kaplar kullanılıyor
ve salçada küflenmeyi, bozulmayı önlemek için sorbit asit türü koruyucular ile
yüksek oranda tuz kullanılıyor. Böylece, kimyasal, plastic madde olarak elde
edilen sorbik asit ile “bozulmayan salça” yemiş oluyoruz!
Peki salçada organik hareketlenmeyi durduran, küf, mantar
oluşumunu engelleyen bir kimsayal maddeyi yemeklere koyup yediğimizde bize ne
oluyor?
Kanserin bunca yayılmasında bunun rolü nedir? İşin bu
yönleri kimseleri ilgilendirmiyor!
Kısacası, vatandaş olarak neredeyse her yemekte
kulandığımız salçaya, sağlığımızı etkleyen koruyucu maddelerin kullanımı, devam
ediyor. Siyasi iktidar, çıkar çevrelerinin baskısı nedeniyle kendi yayımladığı
yasayı kaç senedir yürürlüğe sokamıyor.
TAT’TA
FARKLI HEYECANLAR…
Koç Holding iştiraklerinden ve kuruluşu
1967’ye uzanan Tat Gıda’nın Üretim Genel Müdür Yardımcısı Hakan Turan,
Mustafakemalpaşa Tatkavaklı’daki basın toplantısında Tat Gıda’yı ve tarımda
dijitalleşme yolundaki projeleri hakkında bilgi verdi. “Tat Ziraat Önderleri”, “Domatesin Önderleri”, “Tat Lider Liftçi” programları ile bir
yandan çiftçiyi eğitirken, bir yandan arazideki verim ve kaliteyi artırma yönündeki çalışmalarını
anlatan Turan, “Bursa’da sözleşmeli
üretim kapsamında 500’ün üzerinde çiftçiden domates alıyoruz. Bu toplam
alımımızın yarısından fazlasını oluşturuyor. Bu yüzden bölge bizim için çok
önemli. Önümüzdeki yıllarda özellikle teknooloji yenilenmeye yönelik bir plan odayığla
yatırımlarımız artarak devam edecek. Ayrıca dijitalleşme konseptiyle tüm iş süreçlerimizi
yeniden kugulayacak yatırımlar planlıyoruz. Bugüne kadar çiftçilerimize 2 bin satin
üzerinde eğitim verdik” diyor.
Turan’ın verdiği bilgiye göre, dijitalleşmeyi hedefleyen
çalışmalar çerçevesinde, çiftçiler akıllı telefonlara indirilen uygulamalarla
ekim dikim zamanı ve hava durumundan, yaşadıkları her sorunla ilgili bilgi
desteğine ulaşabiliyor, çiftçinin ne zaman nasıl gübre kulanacağı, hangi tohumu
nerden bulacağı, nasıl ekeceği online olarak takip edilebiliyor.
“Tarladan
Sofraya” uygulaması ise market rafında satılan ürüne konulan
etiket sayesinde, o şişedeki salçanın hangi çiftçinin domatesinden elde
edildiği gibi bilgilere ulaşılabiliyor.
GUİNNESSE
REKORU COŞKUSU…
Tabi Ağustos ayının ikinci yarısı, bir salça fabrikası
için işlerin en yoğun olduğu günler… Düşünün ki bu tür fabrikalar asıl işi
yaklaşık olarak yılın iki ayında gerçekleştirmek durumunda, malum domates, traktör
römorklarının üzerinde, o sıcakta, öyle
günlerce bekletilemiyor ve bir iki gün içinde işlenmesi gerekiyor.
TAT, bu yoğun günlerde ilginç bir etkinlik için seferber
olmuş. Fabrika alanında 800’den fazla çalışan, askeriye usulu sıra sıra dizilen
masaların çevresine toplandı ve tam 30 saniye boyunca, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi üretimi dilimlenmiş ekmeğin üzerine salça sürdü!
En fazla
kişiyle aynı anda ekmeğin üzerine bıçakla salça sürmek diye bir
rekor varmış ve artık bu rekor Fransızlardan alınıp Tat işçilerine, yani Türkiye’ye
geçmiş oldu…
Guinnesse denemesi izlenmeye değerdi. Guinness
için dev ekrandan Lonra’daki Guinness World Record merkezine bağlanıldı,
oradan gelen talimatla başlanıldı, çok sayıda görevli tarafından denetlenen
yarışmada çalışanların keyfine diyecek yoktu.
Bu arada, unutmayalım, etkinliğin sürpriz isimleri oldu. Survıvor yarışmalarının yıldızlarından Gamze
ve erkek arkadaşı, yarışmayı izledi, özellikle kadın çalışanların yoğun ilgisi
ile karşılaştılar…
DOMATESİN
KİLOSU 25-30 KURUŞ
Bizde maalesef en son düşünülen şey, üretim ve bu üretimi
yapan, tarlada bahçede çalışan insanlar,
çiftçiler.
Mustafakemalpaşa ve Karacabey sadece Bursa değil, domates
üretiminde Türkiye’nin en önemli merkezlerinden birisi.
Fabrikada dolaşırken, tepeleme kıpkırmızı salçalık domates yüküyle üretim
için sırasını traktör römorklarını gördük.
Traktörün çevresinde gördüğümüz çiftçilerin ayaklarındaki
lastik ayakkabı, evet sadece bu lastik ayakkabı bile bütün bu sanayide, kazanılan
parlak başarıların, ihracatın, yüklü paraların arkasında, üretimde en kilit
yerde duran, asıl emektar olan çiftçilerin gerçek durumunu ortaya koyuyordu.
Çevrede, üreticinin domates üretiminden, kazancından
memnun olup olmadığını öğrenmeye çalıştık. Başlar, sadece “hayır” anlamında, saga sola çeviriliyordu.
Hakan Turan, bu
yıl salçalık domatesin tonuna 250-300 lira ödediklerini söyledi. Tat Gıda’nın, fiyatın
seviyesi ile ilgili pek çok açıklaması, gerekçesi var.
Ancak bir yanda da sıcakta, çamurda çalışıp fabrikaya
domates getiren, üzerine düzgün elbise, ayağına sağlıklı bir ayakkabı bile alamayan
üreticinin hali var.
Pazarlarda, marketlerde bizim vatandaş olarak domatesin
kilosuna asgari 2 lira verdiğimizi hatırlıyorum. Oysa orada üretici bir kilo
domatesi 25-30 kuruşa satıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder