Verimli topraklara, gürül gürül akan derelere,
şelalelere, kaplıcalara, kayın ormanlarına sahip Mustafakemalpaşa ilçemizi derin bir tedirgilik sarmış: Altın... Siyanürlü altın...
İlçenin içme ve
kullanma suyunu sağlayan ormanlık bölgede, yabancı bir şirkete siyanürle altın
çıkarma izni verilmesine her siyasi görüşten, her yaştan, bütün kesimlerden
tepki var.
Açıktan bayrak
açmasalar da Ak Partili siyasiler
bile iktidarın siyanürle ilçenin mahvına adım atmasına tepkili.
Önce olayı
özetleyeyim...
Bursa’da en verimli arazilerin bulunduğu yerlerden birisi olan Mustafakemalpaşa ilçesinin güney doğusu
ormanlar, tertemiz sular ve şelalerle
ünlü...
Başta Suuçtu olmak üzere Sapçık, Kösehoroz gibi fay hatlarının kırılmasıyla oluşan birbirinden güzel şelaleler var.
Başta Suuçtu olmak üzere Sapçık, Kösehoroz gibi fay hatlarının kırılmasıyla oluşan birbirinden güzel şelaleler var.
Aşağıda ise Derakadı köyü yakınlarında Tümbüdek kaplıcaları...
Saniyede 50
litre, yaklaşık 50 derece sıcaklıkta, pekçok şeye iyi gelen bir doğa mucizesi...
Mustafakemalşapalılar, Tümbüldek kaplıcasını aslında hayli geç
farkederler, uzun seneler derelere karışır, boşa akar sıcak sular...
Zaman sonra belediye, ailelerin kalabileceği, pansiyon tipi tek katlı, mütevazı evler yapar...
Son yıllarda,
bazı turizmcilerin dikkatini çeker burası.
En son belediye başkanını bir yakını dahil yatırımcılar buraya lüks oteller yapmak için harekete geçer. Yatırım desteği için bölge Turizm Bakanlığı tarafından “Turizm Bölgesi” ilan edilir.
En son belediye başkanını bir yakını dahil yatırımcılar buraya lüks oteller yapmak için harekete geçer. Yatırım desteği için bölge Turizm Bakanlığı tarafından “Turizm Bölgesi” ilan edilir.
Tumbüldek’te
irili ufaklı tesisler çoğalmaya başkarken, daha
turizm yatırımları bitmeden bu sefer Enerji
Bakanlığı’nın yabancı bir şirkete bölgede altın arama izni verdiği ortaya çıkar!
Devletin AES Madencilik
A.Ş. firmasına verdiği “Altın ve Gümüş Kompleks Madeni Tesis Alanı”
doğrultusunda Bursa Büyükşehir Belediyesi 1/25000
ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği yapar ve turizm alanındaki bir bölgeyi
maden alanına çeviren plan bu yeni plan bir ay süreyle (19 Ekim -19 Kasım 2017
arasında) askıya çıkarılır.
Büyükşehir Beldiyesi’ne başvurunun, Enerji Bakanlığı değil, Kültür
ve Turizm Bakanlığı Plan İnceleme ve Denerlendirme Kurulu kararı ile
geldiği anlaşılıyor.
Bölgede 250 metre derinliğine kadar inen sondajlar yapılır ve Kömürcükadı
Köyü mevkiinde altın bulunur.
Bulunan altın rezervi, işletme için gerekli miktarın iki katı zengindir. (Galiba bir metreküp toprakta
0,8 gram yerine 1,2 gram)
Altının yeri
tespit edildikten sora maden alanı 3 bin
899 hektar olarak tespit ediliyor.
Ama ruhsat
sınırları içinde Kömürcükadı ile birlikte Bahariye, Akarca, Şapçı, Derekadı’nın
bir bölümü, Güveçdere var.
Yani sonuçta ormanlık vs. toplam 40 bin dekarlık alan altın ve gümüş çıkarılması için AES Madencilik A.Ş.’ye devredilmiş durumda.
Yani sonuçta ormanlık vs. toplam 40 bin dekarlık alan altın ve gümüş çıkarılması için AES Madencilik A.Ş.’ye devredilmiş durumda.
Sonra iş
bölgedeki vatandaşın “razı edilmesi”ne gelir...
AES Madencilik Kömürcükadı ve Akaraca
köylerinde vatandaşlarla toplantı yapar. Toplantılarda, köylerin 3 yıl içinde tahliye edilmesi gerektiği, ama “kimsenin
mağdur olmayacağı” söylenir!...
Köylülere
ödenecek paralar da açıklanır.
Örneğin meyve
bahçelerinin dönüme 21 bin, sulanan verimli tarlaların dönümüne 19, 18 bin, sulanmayan verimsiz tarlaların dönümüne
de 18 bin lira ödeneceği, bir tür
kamulaştırma yapılacağı söylenir.
Açıkçası, bazı
aileler de “burada artık yaşayamayız, iş
bitmiş” diye yerini yurdunu satıp terke başlamış bile.
Bölgede
konuştuğumuz bir vatandaş, durumu “Konuyu
Ankara ile bağlantısı olan Ak Partililere de sorduk. Karar verilmiş. Kimseyi
dinlemiyorlar. Belediye başkanı karşı görünüyor ama birşey yapmıyor.
Büyükşehir Belediye başkanına da sorsan belki istemiyorum der, ama planı kendileri yaptı, maden için imar planını kendileri kabul etti. Sondajlar falan yapıldı. Yarın iş makineleri gelecek, biz karşıyız vatandaş olarak, engel olmaya çalışacağız bütün gücümüzle. Ama devletin polisi jandarmasına
karşı ne yapabiliriz ki... Bergama, Artvin gibi şeyler olacak burada” diye özetledi ve hükümete sitem etti.
Peki ne olur?
Yöre halkı
gergin, tepkili ama şu anda bunun
olmayacağını gösteren birşey yok.
Altın topraktan
siyanür gibi bir güçlü zehirle ayrıştırıldığından, olağanüstü miktarlarda
siyanür kullanımı ile bölgede hem geniş bir tarım alanı, hemde yeraltı suları etkilenecek...
Yeraltı suyu
deyince...
Bölge Mustafakemalpaşa ilçesinin içme ve kullanma
suyunun geldiği bir yer!
Sadece ilçede
tüketilen su değil, buradan geçen Kirmastı
çayı bölgedeki arazileri sulayarak Marmara’ya dökülüyor.
Tabi Tüblüldek Kaplıcaları herhalde birkaç
yıllda Suriye’de bombalanan yerlere
döner, terkedilir, virane olur.
Turizm vs. hayali
kuranlar hüsrana uğrar.
Sadece altın
çıkarılan köyler değil, çok geniş bir
alanda tarım ve doğal yaşam tahrip olur.
BERGAMA’YI HATIRLAYALIM....
Türkiye’de madencilik maalesef, özgür bir ülkenin, kendi topraklarındaki madenlerini çıkarıp değerlendirmesi, ülke kalkınmasında kullanması gibi kitabî söylemlere uymuyor.
Hatırlayın, daha
yakın geçmişte, Bergama’da insanlar
siyanür yüzünden altın arama deyince büyük gedirginlik, panik yaşadı ve karşı çıktı.
Her siyasi
görüşten, her yaştan bölge halkı, Ankara’ya
kadar uzanan gösteriler yaptı, STK’lar deyim yerindeyse poposunu yırttı,
durdurmak için...
Ama olmadı,
siyanürle yaşamak istemeyen, protesto edenlerin üzerine polis, jandarma
salındı, susturuldu.
Peki sonuç ne oldu?
Sonuçta Eurogold diye bir yabancı firma, tonlarca altını çıkardı, siyanürle ayrıştırdı, temizledi, yükledi araçlara ve ülkelerine götürdü...
Adamlar kaç ton altın götürdü, onu bile öğrenemedik.
Adamlar kaç ton altın götürdü, onu bile öğrenemedik.
Türkiye’ye altının KDV kadarını bile vermediler.
Eurogold firması,
işin kaymağını götürdükten, rezervleri azalttıktan sonra işi, bişbirlikçisi Altın Koza diye bir “Türk şirketi”ne
devretti.. .
Fetöcü bu
şirketin buradan kazandığı altınlarla Türkiye’nin
başına nasıl belalar örmeye kalktığını ise 15
Temmuz’da gördük hep beraber diye
düşünüyorum.
Merak etmeyin, Mustafakemalşapa’da da film aynı ...
Madeni çıkaracak olan AES Madencilik A.Ş., “Eurasian Minerals” adlı yabanı firmanın
Çolakoğlu Ticari Yatırımlar A.Ş. ile
Bursadaki bu altın işi için kurdukları bir şirket.
Sözleşmeye göre, Çolakoğlu maden işinden, çıkarılacak altının onzuna göre belli bir komisyon alacak. Üretimden izabe geliri (NSR) yüzde 3,5 olacak. Madencilik-turkiye.com’daki bilgilere göre, hisseler Çolakoğlu’nun
olacak, ama Altının sahibi Euroasian Minerals...
Yani
Mustafakemalpaşa’nın altınları da yabancılara gidecek...
Altınlarımız gidecek...
Geriye, Mustafakemalpaşa’ya ve Bursa’ya
kirletilmiş bir doğa ile boşaltılan birkaç köy ve tahrip edilen, kanser gibi
ölümcül hastalıklarla boğuşan yaşamlar
kalacak...
Aynen
Bergama’daki gibi...
MUSTAFAKAMALPAŞA’LILAR DERTLİ Mİ DERTLİ...
Geçtiğimiz hafta sonu Bursa’daki Mustafakemalpaşalılar Derneği’nin Başkanı Kıvanç Atmaca’nın davetlisi olarak bir grup gazeteci ilçede altın çıkarılması planlanan bölgeyi gezdik.
Mustafakemalşapa’nın Ak
Partili Belediye Başkanı Sadi Kurtulan,
tabi iktidar, muhalefet, bütün siyasi parti ve sivil toplum örgütleri olarak
ilçede siyanürle altın işletmeciliğine karşı olduklarını vurguladı. Yani topyekün bir kenetlenme var.
Ünlü eğitimci,
Tan Okulları’nın sahibi Şükrü Akyollu ile Kemal Dayıoğlu, Nevzat Kocakurt gibi derneğin eski başkanları da
bizimle ilçenin güzelliklerini gezdi. .
Suuçtu’ya uzun zamandır gitmemiştim. Artık Milli Parklar işletmesi şelalenin yanına kadar asfalt yol yaptırmış,
dinlenme, piknik alanları da yapılmış.
Tabi giriş de artık ücretli olmuş...
Pazar günü, minibüsüne akrabaları doldurup gelen bir Bursalı, umumi WC’ye girerken, “Artık tuvalete de para almayın, daha girişte
bastırdım 23 banknotu kardeşim” diye söyleniyordu.
Kıvanç başkan ve
arkadaşları, Bursa’da yaşayan ama kalpleri ilçede atan, doğduğu toprakları
seven insanlar...
Ama gelişmeler
maalesef hep olumsuz, hep olumsuz...
Öğretmenevi’ndeki toplantının ardından Çaltılıbük’te “Hayrat”a denk geldik, ağırlandık.
İnsanlar müthiş misafirperver, pozitif...
“Hayrat”a, bu haliyle ilk kez rastmadım.
Köyden göçen
insanlar yılda bir gün bir araya geliyor, topluca yemek yiyor, sohbet ediyor, hasret gideriyorlar.
Aynı şekilde Çamlıca köyünde de Hayrat’a denk geldik.
Mustafakemalşa çok dertli....
Ovaları, yanlış
tarım politikaları sonunda kimliksiz bir hale gelmiş, inşaatlarla hızla tahrip
edilmiş...
Pek çok tarla
sahipsiz gibi duruyor, belli ki sahipleri ya üretime küsmüş, ya da göçmüş,
topraklarını terk etmiş.
İlçenin nüfusu
100 bin, ama bunun bir buçuk katı insanın Bursa’ya
göçtüğü söyleniyor.
Müthiş güzel
dağlık, ormanlık alanları, here çeşit meyvenin, sebzenin yetiştiği verimli toprakları var...
Ama mermer ocakları her yere kangren gibi
işlemiş.
İnsanlar aslında
mermer çıkarılmasına karşı değil; ama şirketler maalesef açtıkları dev
çukurları öylece bırakıyor, çevreye sürekli toz yayıyor ve işi bittikten sonra
da hiç ocağı rehabilite eden yok.
Yaralarıdan
birisi de Kestelek köyündeki Bor
Madeni tesisi...
Mustafakemalpaşalılar
“açık ocak”a geçiş nedeniyle çalışan
işçi sayısının çok azalması, düşük ücret ve taşeronların yayılmasından
rahatsız...
Bir de
Kestelek’teki madenlerin yıkanması
sırasıyda kirlenen derelerin suladığı tarlaların “ot bitmez hale gelmesi”...
Güzellikler, birilerinin para hırsına heba edilmesin,
Mustafakemalpaşa, namı diğer, binlerce yıllık tarihe sahip Kirmastı siyanüre
kurban gitmesin diyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder