Mübarek bayram
gününde, bir ekonomi gazetecisi olarak eğitim
ile zenginlik arasındaki bağa dikkatlerinizi
çekmek istiyorum.
Bakınız, nedir eğitimin temel
boyutları?
1.
Bilimsel çalışma, icat, yeni teknolojiler vs.
2.
Sanayi, tarım, ticaret, hizmet vs. bütün sektörlere nitelikli eleman
yetiştirme.
3.
Sosyalizasyon. Yani çağdaş toplum değerlerine uygun, uyumlu bireyler
yetiştirmek.
Bence biz maçı daha
ilk maddede kaybediyoruz.
"Dakka bir gol bir" durumundayız...
Çünkü bir ülkenin
zenginleşmesi, kalkınması bilimde, teknolojide geldiği yere bağlıdır.
Dünyanın en
zengin şirketleri artık petrol şirketleri, araba markaları değil...
Microsoft, Facebook, Twitter, Amazon,
Google çoktandır liste başı.
Bir Apple’ın geliri Türkiye'nin milli gelirinden fazla...
Cirosu 1 trilyon doların üzerine çıkmış!
(Biz hala 700 milyarlardayız)
“Sanayi
Toplumu”, “Bilgi Toplumu” derken artık “Ağ Toplumu” konuşuyor.
Ama...
Eğitim sistemimiz
bunlardan çok uzak...
U.Ü’de Tekstil ve Otomotiv bölümleri hem yeni açıldı, hem
sanki “sektöre eleman yetiştirme”
düzeyinde...
ABD’deki Stanford Üniversitesi’nden
çıkan firmaların trilyonlarca dolar cirosu olduğu gerçeği bize hiçbirşey
anlatmıyor.
“Silikon Vadisi” galiba sadece turistik bir yer!
Üniversitemizin
sadece adı “3. Nesil”...
Haa, “Teknopark” mı dediniz?
Burada sadece “Bazı şirketler üretim yapıp vergi
kaçırıyor, rektörlük de kira geliri elde ediyor!”...
Haksızlık yapmayayım.
Bütün kabahat eğitim kurumlarında değil.
Bizim
hükümetlerimiz “yabancı sermaye ile
kalkınma” saplantısı içinde.
İş dünyamız,
herşeyi ithal etmeye alışmışlar...
Teknolojinin en
yoğun kullanıldığı otomotiv sektörü tamamen yabancı lisansör firmaların verdiği
işi yapıyor.
Tekstil
sektörünün büyük bölümü fason çalışıyor.
Pek çok sanayi
kuruluşumuz araştıran, yenilik peşinde koşan mühendis istemiyor!
Bütün istediği,
kendisine teknik resimlerine kadar ayrıntılı verilmiş siparişi üretmek,
makineleri çalıştırmak, çarkı döndürmek...
Yani “ara eleman”!
Şimdi anladınız mı?
.. Niye üniversitelerin eğitim bakımından zayıf kaldıklarını/bırakıldıklarını...
... İş bulma konusunda üniversite mezunlarının meslek lisesi ya da eğitimsiz gençlerden daha çok zorlandıklarını...
... Rektör olmak için Prof. falan olmaya bile gerek olmadığını...
Zengin,
kalkınmış, başı dik bir Türkiye’ye
ancak çağdaş eğitim, bilim ve teknolojiyle ulaşacağımız inancıyla,
İyi Bayramlar.
Not: Bu yazı Bursa Gazeteciler Cemiyetimizin çıkardığı Marmara Bayram gazetesi için yazılmıştı. Ancak bir terslik oldu, gazetede yer almadı. Buradan sizlerle paylaşmak istedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder