![]() |
Evin önünde ne bahçe duvarı, ne dikenli tel.. Kepenkler pencereleri yağıştan korumak için. |
İsviçre’nin sokaklarında, köy ve ormanlarında dolaşırken, Türkiye’de doğru
bildiğimiz pek çok şeyin ne kadar yanlış olduğunu fark ettim. Örneğin,
derelerin, ırmakların simsiyah akmasını sanayileşmeye; gecekondu, plansız yapılaşmayı nüfus artışı ve
kentleşmeye bağlarız.
Bursa’nın kanalizasyon ve sanayi atıklarıyla kirlenip simsiyah Marmara denizine akan, kıyılarımızı denize girilmez hale getiren Nilüfer vs. irili ufaklı derelere bakarken, buna “sanayileşmenin kaçınılmaz sonucu” gözüyle bakar, içten içe rahatlarız…
Bursa’nın kanalizasyon ve sanayi atıklarıyla kirlenip simsiyah Marmara denizine akan, kıyılarımızı denize girilmez hale getiren Nilüfer vs. irili ufaklı derelere bakarken, buna “sanayileşmenin kaçınılmaz sonucu” gözüyle bakar, içten içe rahatlarız…
![]() |
Küçük bir dere. Suyu tertemiz akıyor |
Keza doğalgaz
kullanımına rağmen süren hava kirliliğini, benzer gerekçelerle kanıksamışızdır.
Oysa İsviçre’de
arazi yolları ve ormandaki patikalar dahil yürürken hiç ayakkabım toz, çamur
olmadı. Kirli akan dere görmedim. Hiçbir yerde rastgele atılmış çöpler
görmedim. Hava gayet temizdi.
Peki hem sanayi
hem de tarımın bu kadar güçlü olduğu bir yerde doğa nasıl korunabiliyordu?
Ve en önemlisi:
Can mal korkusu olmadan yaşamak da var
mış! Bunu gördüm.
Polis karakollarının
resmi/dini tatil günlerinde kapandığı bir ülke de olabiliyormuş!
İşte İsviçre’deki
gözlemlerinden satır başları…
YAYA ÖNCELİKLİ
TRAFİK…
8 bin nüfusuna
karşılık küçük modern bir kent izlenimi veren Herzogenbouchsee’de sokağa
çıkınca ilk dikkatimi çeken şey, kavşaklarda trafik lambası ve polis
olmamasıydı.
Yayalar, sarı renkli yaya çizgisine yaklaştığında araçlar hemen duruyor ve yayaların geçişi tamamlanmadan hareket etmiyor.
Araçları öne çıkmaya, öncelik istemek için “burun
göstermeye” çalışırken göremiyorsunuz.
Trafik ahenk içinde “yağ gibi akıyor”, herkes kurallara uyduğu için tıkanma olmuyor.
Trafik ahenk içinde “yağ gibi akıyor”, herkes kurallara uyduğu için tıkanma olmuyor.
Yayalar da
karşıya geçerken sarı çizgileri kullanıyor.
Trafik eğitimi çok ciddiye alınıyor gibi. Bir grup küçük öğrenciyi, başlarında bir öğretmenle kentin merkezinde dolaşırken görünce, önce çocukların birbirine iple bağlandığı düşüncesine kapıldım. Önde öğretmen, arkada çocuklar…
Fark ettim ki, çocukların hepsi ipin bir ucundan tutuyor, bırakmıyor. Yaya yolunda yürüyor, sarı çizgileri takip ederek karşıya geçiyorlar.
Trafik eğitimi çok ciddiye alınıyor gibi. Bir grup küçük öğrenciyi, başlarında bir öğretmenle kentin merkezinde dolaşırken görünce, önce çocukların birbirine iple bağlandığı düşüncesine kapıldım. Önde öğretmen, arkada çocuklar…
Fark ettim ki, çocukların hepsi ipin bir ucundan tutuyor, bırakmıyor. Yaya yolunda yürüyor, sarı çizgileri takip ederek karşıya geçiyorlar.
![]() |
Araçlara dur işareti, bir grup çocuğu karşıya geçmesi için. Çocukların eğitimi galiba. |
Çocuklar, gençler
bisiklet, kaykay, paten vs. kullanmayı seviyor. Elinde levhayla araçları
durduran bir gencin, bunu patenle karşıdan karşıya geçmek isteyen çocukların
güvenliği için yaptığını anlıyorsunuz.
Bizde yaya
önceliği için yasa çıktı.
Sonuç?
Karşıdan karşıya geçerken, sıkıysa bir yaya aracın geçmesini beklemesin…
Yazılı olmayan kural şu: Geçiş üstünlüğü ya devlet büyüklerine, ya da karşısındakine vurunca un ufak edecek güçlü araçlara aittir!
Trafikte öncelik “güçlü” olanın.
“Güce tapınma” iliklerimize işlemiş.
Sonuç?
Karşıdan karşıya geçerken, sıkıysa bir yaya aracın geçmesini beklemesin…
Yazılı olmayan kural şu: Geçiş üstünlüğü ya devlet büyüklerine, ya da karşısındakine vurunca un ufak edecek güçlü araçlara aittir!
Trafikte öncelik “güçlü” olanın.
“Güce tapınma” iliklerimize işlemiş.
![]() |
Tel sadece hayvanlar için yapılmış |
YOLLARDA ENGEL-TÜMSEK,
EVLERDE DİKENLİ TEL, DUVAR VS. YOK
Cadde ve
sokaklarda yüksek kaldırım taşı yok. Yaya yürüme yeri çizgiyle
belirlenmiş. Araçların oraya dalmaması
için illa da ön tamponu çökertecek yükseklikte bir bordür taşı konulmamış!
Keza caddede fazla
sürat yapılmasın diye asfaltın üstüne kocaman bir tümsek/çukur yapılmamış!
Yine caddenin,
sokağın kenarında evlerin önünde kalın/yüksek bahçe duvarları, ferforje
demirler vs.yok.
Hiçbir evin ne
kapısında, ne penceresinde demir ferforje, evlere hapishane havası veren pencere
demirlikleri görmedim.
İnsanların evinde, iş yerinde can ve mal korkusu
olmadan yaşaması da mümkünmüş yaaaa!
Türkiye’de yüksek
site/bahçe duvarları, jiletli teller, türlü çelik kapılar, alarm sistemleri,
kameralar, onca polis, özel güvenlik…
Yine de adım başı
hırsızlık, soygun, gasp…
Demek bir yolu
var ve bunlar kader değil.
Bahçelerin bazılarında
özel mülkün sınırlarını belli edecek şekilde iki sıra ince tel çekilmiş.
Mahallenin
dışında, tarla bahçe olan yerlerde bu
tellerin bazılarına düşük voltajlı
elektrik verilmiş. Elektrik verilen aküleri görüyorum. Bunlar insanlar için
değil, hayvanlar girip zarar vermesin diye yapılmış olmalı.
Gayet bakımlı bir
mezarlığın çevresinde bile duvar vs. yoktu.
Gördüğüm tek
duvar, yaklaşık 2 metre yüksekliğinde uzunca bir beton duvardı ve tren yolu ile
evler arasına çekilmişti. Bu duvar, konutlarda yaşayanlar gürültüden vs.
rahatsız olmasın diye yapılıyormuş.
NOEL’DE POLİS
KARAKOLU KAPALI!
Tabi bizim
kaldığımız sürenin büyük bölümü Noel tatiline
denk geldi ve pek çok fabrikada üretim yoktu.
İnşaatlar da tatilde olmalıydı.
İnşaatlar da tatilde olmalıydı.
Noel tatilinde en
çok dikkatimi çeken şey kasabadaki “Emniyet
Müdürlüğü” diyebileceğimiz polis merkezinin kapalı olmasıydı!
Sokaklarda ne
gündüz ne de gece pek fazla insana rastlamıyoruz. İşsizlik yokmuş. Herkes işinde gücünde.
Noel tatilleri de dinlenme fırsatı oluyor galiba. Herkes evinde dinleniyor, ya da ev ziyaretlerine gidiyor.
Sokaklarda sadece “Kebapbey” gibi genelde Türkiye’den gidenlerin işlettiği döner, dürüm, pide, kafe tarzı
Noel tatilleri de dinlenme fırsatı oluyor galiba. Herkes evinde dinleniyor, ya da ev ziyaretlerine gidiyor.
Sokaklarda sadece “Kebapbey” gibi genelde Türkiye’den gidenlerin işlettiği döner, dürüm, pide, kafe tarzı
![]() |
Ormanda yürüyüş yolları var. zemin kumlu, çamur olmuyor |
Dürüm”ler muhteşem. Tam bir “öksüz doyuran”. Lavaş değil et yediğinizi hissediyorsunuz. Tek başına bir dürüm yeseniz gün boyu size yetiyor.
Akşamları
canlılık içkili mekanlarda var.
Solothurn’da çok geniş bir bölge araç trafiğine kapatılmış. Tarihi kiliseler, sinema, tiyatro gibi sanat
kurumları, çarşılar var.
Bölgenin en önemli akarsularından Aare ırmağı şehrin ortasından geçiyor. Aare Irmağının kıyısında, durgun akan nehir manzaralı yerlerde sıra sıra, çok sayıda eğlence mekanı var. Oralar tıklım tıklım. Yiyecek içecek almak için sıraya giriyorlar gibi bir hal var. Tabi hava soğuk, kış.
Yazları buralarda açık alan ve parkların dolu olduğunu tahmin etmek zor değil.
Bölgenin en önemli akarsularından Aare ırmağı şehrin ortasından geçiyor. Aare Irmağının kıyısında, durgun akan nehir manzaralı yerlerde sıra sıra, çok sayıda eğlence mekanı var. Oralar tıklım tıklım. Yiyecek içecek almak için sıraya giriyorlar gibi bir hal var. Tabi hava soğuk, kış.
Yazları buralarda açık alan ve parkların dolu olduğunu tahmin etmek zor değil.
Evler, bahçeler hayli
bakımlı görünüyor. “Garden Sculpture” denen sanat her yanda
konuşuyor anlaşılan. Bunları profesyonel bahçıvanlar yapıyor olmalı. Zaten
burada herkes evinde tamirat tadilat falan da yapamıyormuş.
“Devlet hemen tepene dikilir, sertifikanı sorarlar” deniyor.
“Devlet hemen tepene dikilir, sertifikanı sorarlar” deniyor.
Bazı evlerin
yanındaki ahırda at yetiştirildiğini görünce, bunları koşu atı sanmıştım. Meğer normal yük hayvanı imiş. Köylüler bu atları özellikle yaz aylarında yük taşımak, binip gezinmek vs. amaçlı kullanıyormuş.
Yürüyüşlerimizde birkaç kez kadınların atlarla arazi yollarında
gezindiklerine tanık olduk. Son derece bakımlı, uygun adımlarla askeri düzen
içinde yol alan, kadınların kolaylıkla binip yönlendirdiği hayvanlar.
ORMANLAR, DERELER
TERTEMİZ…
![]() |
Köpek gezdirenler için özel çöp kutusu |
Kasabanın
çevresinde tarım arazileri ve ormanlık alanlar var. Sık sık buralara gidip
yürüdük. Aralıksız yağan yağmurda yürümemize rağmen ayakkabımız hiç çamur
olmadı, kirlenmedi.
Ormanda yürüyüş rotaları düzenlenmiş. Rotada zemin kum/çakıl malzeme ile sertleştirilmiş. Ayrıca ormanda kaybolma gibi bir dert yok. Her tarafa levhalar yerleştirilmiş.
Levhalarda, bölgede görülen ağaç ve bitki türleri, hayvanlar hakkında bilgiler, resimler var.
Ormanda yürüyüş rotaları düzenlenmiş. Rotada zemin kum/çakıl malzeme ile sertleştirilmiş. Ayrıca ormanda kaybolma gibi bir dert yok. Her tarafa levhalar yerleştirilmiş.
Levhalarda, bölgede görülen ağaç ve bitki türleri, hayvanlar hakkında bilgiler, resimler var.
Veee, kimi zaman
ormanın, kimi aman tarlaların arasında çöp kutuları görüyorsunuz.
Yere atılmış tek
bir çöp görmedim.
Bu çöp
kutularından en ilginci de, köpekleri dolaştıran vatandaşlar içindi!
Şaka değil. Herkes köpeği dışkısını yaptığında, onu yerden temizleyip, naylon poşetle bu kutulara atıyor. Poşet orada hazır.
Demek ki, sırf kakasını evde değil de dışarıda yapsın diye parklarda, sokaklarda köpek gezdirmek hiç de masum değilmiş!
Şaka değil. Herkes köpeği dışkısını yaptığında, onu yerden temizleyip, naylon poşetle bu kutulara atıyor. Poşet orada hazır.
Demek ki, sırf kakasını evde değil de dışarıda yapsın diye parklarda, sokaklarda köpek gezdirmek hiç de masum değilmiş!
Yürürken, mahalle
ortasından, kenarından geçen birkaç dere gördüm. Dereler pırıl pırıl akıyor.
Balık olurmuş. Ev ve işyerlerinde kanalizasyon
ve arıtma durumu nedir araştırmadım, ama atıkların derelere verilmediği çok
net. Derelerin hepsi, ıslah edilmiş, yani beton zemine alınmış. Bazılarında suyu tarlaya çekmek için istasyonlar
var.
![]() |
Arazilerin çevresi hayvanlar için elektrikli telle çevrilmiş. |
Hava tertemiz. Her yerde doğalgaz kullanılıyormuş.
Ancak, birkaç kez
sabah erken saatlerde bazı binaların bacasından yoğun kara bulutlar çıktığına tanık
oldum. Bunlar tespit edildiğinde ağır cezaları olduğu konuşuluyor.
(Devam edecek…)
Eline sağlık dost.
YanıtlaSil