18 Ağustos 2011 Perşembe

Yeni bir küresel kriz!




Kapitalist dünyanın patronu ABD, 3 yıl sonra yeni bir küresel krizi ateşledi. Finansal derecelendirme kuruluşu S&P’un, ABD’nin kredi notunu düşürmesi, dünya borsalarını tepetaklak etmeye yetti. Lamı cimi yok, bu yeni bir küresel kriz ve hatta boyutları ve dinamikleri itibariyle kısa dönemde ufukta çözüm işareti görünmüyor. 


Sevgili okurlar, bu pazar gelin şu adı konulmamış krizi anlamaya çalışalım. Hükümet topu taca atmak için ne yaparsa yapsın, Türkiye’de, özellikle döviz piyasasında yaşananlar tamamen bizdeki içsel nedenlerden, şu kronik “cari açık”tan kaynaklanıyor. Yani bizim krizimiz… Yoksa kimse krize giren bir ülkenin parasına hücum etmezdi. Ama bugünkü konumuz bunlar değil, dünya ekonomisinde yaşananlar…
S&P not düşürmeseydi de, şu anda ABD ve AB ülkelerinin bir numaralı sorunu, çığ gibi büyüyen “kamu borçları” olacaktı.
Önce bir liste: CIA verilerine (CIA World Factbook) dayanılarak hazırlanmış bir listede, devletlerin kamu borçlarının milli gelirlerine (GSYİH) oranı verilmiş. 131 ülkenin yer aldığı listenin başında Japonya geliyor. Japonya’da GSYİH’nın iki katından fazla, yani yüzde 226’sı kadar kamu borcu varmış.
Sırasıyla bazı ülkelerde, kamu borçlarının GSYİH’ye oranı şöyle:
Japonya: yüzde 226, Lübnan: yüzde 151, Zimbabwe: yüzde 150, Yunanistan: yüzde 144, İzlanda: yüzde 123, Jamaika: yüzde 123, İtalya: yüzde 119, Singapur: yüzde 102, Belçika: yüzde 98, İrlanda ve Sudan yüzde 95, ABD: yüzde 89, Sri Lanka: yüzde 87, Kanada ve Fransa: yüzde 85, Portekiz: yüzde 83, Mısır: yüzde 81, Macaristan: yüzde 80, Almanya: yüzde 79, Nikaragua: yüzde 78, İsrail: yüzde 77, İngiltere: yüzde 77,  Avusturya: yüzde 70, Hollanda: yüzde 65,İspanya: yüzde 64, Ürdün: yüzde 61, Kıbrıs (Rum tarafı): yüzde 61, Brezilya: yüzde 61, Kenya: yüzde 51, Pakistan: yüzde 59, Tunus: yüzde 50. Türkiye: yüzde 48,10 ile 64’üncü sırada.
Listeye bakınca ne dersiniz?
-“Kamu borcu ülke batırsa, önce Japonya batardı”..
-“Türkiye’nin maşallahı var(Türkiye’de kamu borçlarının milli gelire oranında düşüş de var).
Ama gazın ağayı hiç de öyle değil.
Analize şuradan başlayayım…
Verilere göre, ABD’nin kamu borçlarında 2000 yılından bu yana düzenli bir artış göze çarpıyor. 2000 yılında 6 trilyon doların altında olan kamu borçları, 2006 yılında 8 trilyon dolara merdiven dayıyor. Asıl patlama ise, şu meşhur küresel finans krizinin, (mortgage krizi mi diyorduk)  patlak verdiği 2008’de başlıyor. Borçlar son üç yılda 9 trilyon dolardan 14,2 trilyon dolara tırmanıyor. İşte S&P’un alarm verdiği seviye bu.
Her ülkenin derdi, koşulları başka ve kuşkusuz burada bunları analiz etme şansımız yok. Ancak genel olarak benim vardığım sonuçlar şöyle:
Kapitalist batı ekonomisi, en parlak dönemini “30 zafer yılı” olarak tanımlanan 1945-75 arasında yaşadı. İkinci atılımı ise 1990’ların başından itibaren sosyalist ekonomilerin çökmesi ile gerçekleştirdi. 
Batılı ülkeler, Doğu Avrupa ve Rusya’dan, Çin’e, çok geniş bir alanda, daha ucuz hammadde ve işgücünden yararlanmanın avantajlarını yaşadılar. Dünya devi firmaların hemen hepsi üretimin büyük bölümünü, fiyat rekabeti nedeniyle bu ülkelere kaydırdı. Mercedes’den, Philips’e, iğneden ipliğe, her malın üzerinde “Made in China” yazısını okuduk.
Bunu yaparken, batılı ülke cirolarında eksilme değil, artış oldu. Nitekim, ABD’de GSYİH 2000 yılında 10 trilyon dolar iken, 2010’da 14,5 trilyon dolara yükseldi. Keza Avrupa ülkeleri de öyle.
Ama şu oldu, batılı ülke insanları işlerini, gelirlerini kaybettiler. Mortgage krizinde bir numaralı etken, buydu. Çalışan kitle gelir kaybına uğradıkça, hizmet sektörünün kârı eridi ve devletlerin vergi vs. gelirleri azaldı. Çin’in, Hindistan’ın, Bangladeş’in ucuz emeğini kullanan sermaye kesimi; batıda çalışanın, emeklinin sosyal masraflarını kısma derdine düştü.  Geliri artıramayan devletler, mevcut standartları koruyabilmek için gırtlağına kadar borca battılar. Borç paraların önemli bir kısmı da savaşa, silahlanmaya, banka, holding vs. kurtarmalara gitti.
Borç batağında önce Yunanistan karıştı. İtalya, İspanya, Portekiz derken, bu satırların yazıldığı saatlerde Financial Times, Fransa’da 2. Çeyrek için durgunluk haberi yayımlıyordu. İngiltere’de yoksul semtlerin ateşli isyanını, yağmaları izliyoruz ekrandan (En çok da Türk lahmacuncuyu bu işe alet etmelerine bozuldum. Polisin yapamadığını Türklere yaptırma peşindeler).
Listeye daha birçok ülke girecek…
Çözüm?
Kapitalist dünyanın akıl hocalarına, liderlere göre çözüm, “kamu harcamalarını kısmak!”
Bundan anladıkları tek şey de çalışanların cebini boşaltmak, kazanılmış haklarını tırpanlamak.
Yani günü kurtarmak…
Erdoğan hükümetinin “başarısı”nın ardında da bu yatıyor olmasın?
İyi pazarlar





14 Ağustos 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder