Güzel ülkemde geçtiğimiz haftaya damgasını vuran yine “şiddet” oldu. Darbecileri yargılamaktan demokrasi isteyenleri yargılama mahkemesine dönen Silivri’de yine duruşma için gelenlere cop ve gazlarla saldırıldı. Ama bundan daha vahimi, Sinop’ta, “halk tepkisi” görüntüsü altında bir grup milletvekilini Sivas “Madımakvari” linç girişimi oldu. |
Sevgili okurum, Sinop olayı konusunda yazacaklarımın hoşuna gitmeyeceğini biliyorum. Sinop’ta Öğretmenevi’nde kıstırılan, 9 saat can kaygısına düşen milletvekilleri için “oh olsun onlara” diye yazsam çok beğenecektiniz… Ama ben onu yapmayacağım… Tek bir isteğim var: Olayı tarafsız, objektif bir şekilde anlamak; vicdanı yitirip, enseyi karartmamak. Zira toplum bu şekilde birbirini anlamamaya, yaratılmış önyargılarla hareket etmeye devam ederse, bizi çok daha büyük acılar bekliyor.
Öncelikle, Sinop’ta neler oldu?
Medya “PKK’nın Karadeniz’e açılması” diyerek daha baştan hepimizi yanılttı, kışkırttı!
Oysa oraya giden milletvekilleri kimdi?
Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel ve Sebahat Tuncelbaşkanlığında bir grup.
Hangi örgütü temsil ediyorlardı?
Halkların Demokratik Kongresi’ni (HDK).
Nedir bu HDK?
EMEP, SDP, ESP, yeşilller vs. vs. irili ufaklı toplam 40 sol siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu bir siyasi yapı. Kuşkusuz, HDK içindeki en büyük kuruluş BDP. Ama bu nedenle HDK için “bunlar BDP’liler, dolayısıyla da PKK’lılar” demek çok zorlama doğrusu… Ne gerçekçi, ne de adil!
HDK, 12 Haziran 2011 genel seçimlerine “Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku” olarak girmiş ve 36 milletvekilliği kazanmıştı.
Sinop’a giden 4 vekil, HDK Yürütme Kurulu üyesi ve kendilerini daha ziyade bu yönüyle tanımlayan isimler. Sabahat Tuncel dışında hiçbirisi Kürt değil.
HDK kendisini “halkların özgürlük hareketi, ezilenlerin koalisyonu” olarak tanımlıyor.
Bu biraz, 1980 öncesinde Türk ve Kürt sol hareketleri arasındaki havayı taşıyor.
Hedef: “Türk, Kürt ve diğer etnik kesimlerden herkesin özgürce yaşayacağı, eşit yurttaşlığa dayalı, barış içinde bir Türkiye…Demokratik, özyönetimci, özgürlükçü bir Türkiye..”
Ezberlerin bozulduğu bir süreç yaşıyoruz.
İçimize sinsin, sinmesin, hükümet/devlet Öcalan üzerinden PKK ile bir tür müzakere içinde…
Çıplak gerçek bu…
Görüştü, müzakere yaptı diye Ak Parti’ye yüklenmenin bir anlamı da yok.
Başbakan Erdoğan değil de Kılıçdaroğlu veya Bahçeli olsaydı da sonuç değişmeyecek, bu görüşmeler olacaktı!.. “Ben bebek katiliyle görüşmem” diye kimse kendini kandırmasın. Çünkü, olayın bir asayiş, terör olayı olmaktan çoktan çıktığı “Kürt milliyetçiliğine” dönüştüğünün ve bildik askeri yöntemlerle bu işin üstesinden gelinemediğinin herkes farkında.
Peki bu HDK temsilcisi milletvekillerinin Sinop’ta ne işi vardı?
Milletvekilleri gezi öncesinde basın toplantısı düzenledi ve bunu gayet net açıkladılar.
“Çözüm İçin Müzakere Barış için Eşitlik” sloganı ile hükümetin sözünü ettiği “Çözüm süreci”ni, 17 Şubat’taki Çorum toplantısından itibaren Sinop, Samsun ve sonra bütün Karadeniz yöresinde anlatılacaktı.
Barışa bütün Türk ve Kürt halkı ihtiyaç duyuyordu.
Görüşme ve müzakere süreci anlatılacak, halkların eşit yurttaşlık temelinde birliği ve kardeşliği işlenecekti
Karadeniz’de HES’ler için doğayı koruma mücadelesi verenler ziyaret edilecekti…
İşten atılan işçiler ziyaret edilecek, işçi sınıfının birliği hedeflenecekti…
Kadınların mücadelesine destek verilecekti...
Türkiye’nin bölünme değil, tam tersine doğusu, batısı kuzeyi ve güneyi, Türk, Kürt, Laz Çerkez bir arada yaşayacağı demokratik bir kültür yaratılmaya çalışılacaktı… Toplum katmanları arasında aşınan köprüler onarılacaktı.
Karadeniz turu tamamlanınca, Ege’ye, Akteniz’e, İç Anadolu’ya gidilecekti.
Belki de “bölücü” diye tanımlananlar, tam tersini düşündüklerini kanıtlama fırsatı bulacaktı.
Kongre hareketinin en büyük gücü BDP de artık bölge değil, Türkiye partisi olacaktı…
Gezi öncesinde Ertuğrul Kürkçü, “Devlet yapmadıkça provokasyon olmaz. Bugüne kadar Türkiye böyle bir şeye tanık olmadı” demişti.
Olan oldu.
Başbakan provokasyonu kınadı. İçişleri Bakanı “hesabını soracağım” dedi.
Ama Sinop’ta kameralar önünde araçları darmadağın eden, kamu binalarının camını kıran, terör estirenlerden hiç birisi henüz gözaltına alınmadı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder