21 Ekim 2013 Pazartesi

Bu demokrasi bir sahne dekoru mu?


Dursun EROĞLUDursun EROĞLU
Kurban Bayramı’nda, emekli de olsa herkes tatil havasına giriyor. Tembel tembel otururken, daha önce hiç de ilgimi çekmeyen bir kitabı okudum. Ve hayatımda bir değişiklik olmasa da, kafamda birçok şimşek yandı, söndü.
Adı: Bay Pipo… Bir MİT Görevlisinin Sıradışı Yaşamı: Hiram Abas.  Yazarları: Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul. Doğan Kitap’tan çıkmış, 545 sayfa. Üzerinde “148.000 adet basıldı” yazıyor.
Açıkçası, kitaptan haberdardım.  Hiram Abas’ın da Özal Döneminin, daha sonra cinayete kurban giden gözde istihbaratçısı olduğunu hatırlıyordum.  Ama ne casus hikayeleri ilgimi çekiyor, ne de MİT, CIA vs. konularda kitap yazarak ünlü olanlara kanım ısınıyordu.
Fakat şimdi elimdeki kitapta, Hiram Abas gibi bir sürü cinayete (pardon, operasyona) katılan ve “su yolunda kırılan” bir kişinin şahsında anlatılanlar, Türkiye’nin gerçek öyküsüydü… İsimler, olaylar… Canlı yakın tarih…
Okuduktan sonra ilk tepkim, “Hımm, şimdi Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul’un neden Ergenekoncu torbasından kodese konulduğu anlaşıldı” demek oldu!
Kitap,  devletin “soğuk savaş” döneminde, “Rus komünizmi”nden kaçmak adına, nasıl “Amerikan mandası”na girdiğini gösteriyor.
Adım, adım…
Kendine, modern çağda bir yer arayan Türkiye, ipi CIA’nın elinde “derin güçlerin” her türlü yöntemi kullanarak yönettiği bir ülkeye dönüşmüş... Kitabı okurken yaşadığınız duygu hali bu oluyor!
İlk ciddi olay, 6-7 Eylül (1955). Türkiye’nin Selanik Konsolosluğu’nda görevli Hasan Uçar ile hukuk fakültesi öğrencisi Oktay Engin’e, Atatürk’ün Selanik’teki baba evine, 5 Eylül’de bomba attırılıyor!
Engin gizlenip korunuyor. Bir gün, Nevşehir Valisi yapılıyor!
Dönemin, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu paşa, bir röportajında bağını itiraf ediyor: “6-7 Eylül, bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı… Sorarım size, muhteşem bir örgütlenme değil miydi?”
Evet, amacına ulaşılıyor. Yani, hükümet “Bu komünistlerin işi” diyor ve Aziz Nesin, Orhan Kemal gibi çok sayıda yazar, solcu aydın vs. içeri tıkılıyor!
Sonradan, kışkırtıcılar “Kıbrıs Türktür Cemiyeti”,  “böyyük gazeteci” Mithat Perin’in Menderes hükümeti ve “derin devlet” bağlantıları dökülmüş, ne gam!
ABD – Türk ortak yapımı “derin devlet”in ilk teşkilatları Kıbrıs’ta kuruluyor.
27 Mayıs olayı, meğer Türkiye’de “milli-ulusal”, Atatürk’ün anladığı şekliyle “milliyetçi, bağımsızlıkçı, yurtsever, memleket sever” kesimlerin tasfiyesinin en önemli halkasıymış! 
Vatandaşın önüne, güzel bir  “61 Anayasası ” konulurken, perdenin arkasında “Anayasanın sağladığı özgülük ortamı sayesinde…” diye başlayan savcılık iddianameleriyle,  Amerikancılara itiraz edenlere yönelik sürek avı başlıyor.
…“TSK bir türlü durulmuyordu. 235 general ve amiralle birlikte çeşitli rütbelerdeki 4.000 subay emekliye sevk edildi. Subayların emeklilik ikramiyelerini, Milli Birlik Komitesi üyesi Kurmay Albay Alpaslan Türkeş, Amerikalılar’dan buluvermişti!”
Türk Milliyetçiliği”nin efsane ismi, “Tüürk milletiii” derken yeri göğü inleten ‘’koskoca’’ Türkeş’in CIA bağlantıları gerçekten mide bulandırıyor.
Öğrencilik yıllarımda, ülkücü arkadaşların en büyük düşmanlarının,  görüşleri farklı Türk gençleri olması hep kafamı kurcalardı…
Devletin en kritik yönetim organları, MAH (MİT’in 1965’den önceki adı), Seferberlik Tetkik Kurulu (Özel Harp ya da Özel Kuvvetler’in eski adı) gibi kurumlar artık CIA ajanlarının cirit attığı yerlerdir.  İçişleri Bakanlığı’nda CIA odası, MİT’in hazırladığı raporların CIA tarafından kontrolü, dolarla ödenen maaşlar…
1950’lerde “Türk milli polisinin yeniden örgütlenmesi” için 15 bin dolar bağış ile başlayan süreç,   1960’larda, Amerika’da “özel harp” eğitiminden geçmiş kişilerin, kilit noktaları işgal etmeleriyle sonuçlanıyor. 27 Mayısçıların MAH’ın başına getirdiği Naci Aşkun, 2 yılını doldurmadan, koltuğu, “Amerikancı” general Fuat Doğu’ya teslim etmek zorunda kalıyor.
Fuat Doğu… Teslim olup, ABD’nin hizmetine giren, efsane işkenceci, Nazi subayı Gehlen’in talebesi… Mehmet Eymür, Hiram Abas gibi CIA, MOSSAD hayranlarının rol modeli… MİT’in efsane müsteşarı…
70’li yılların ortalarında Ecevit’in başbakan sıfatıyla, “kazara” keşfettiği Özel Harp Dairesi adlı “derin devlet”, meğer 1950’lerden beri varmış.  Üstelik CIA’dan maaş alan, sadece onlar değilmiş!
Referansı Sam Amca olanların, hızla köşe başlarını tutmaları yeni değilmiş…
Vatandaş, hangi partiye oy verirse versin, Türkiye’yi hep bunlar yönetirmiş…
Sahi, şu demokrasi, meclis, partiler falan, sadece sahnenin önündeki bir dekor mu?
İyi pazarlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder