Bu yıl Türkiye’yi tarımda ciddi sıkıntılar bekliyor. Karsız geçen bir kışın ardından Mart’ta yaşanan don, fırtına vs. pek çok alanda üretimi vurdu. Fındık, kivi, kayısı başta olmak üzere pek çok üründe büyük kayıplar var. Çiftçi kesimi, yeterli sigorta sistemi olmaması yüzünden faturanın en büyük bölümünü ödeyecek kesim. Ancak çarşı pazarda, markette artan fiyatlarla cebimizden çıkacak her bir kuruş ile hepimiz bundan payımızı alacağız...
Kent merkezlerinde yaşayan insan genellikle hava koşulları ile ilgilenmez… Daha doğrusu kar, yağış onun gündelik yaşamını etkilemez. Zira ne yağmurda donuna kadar ıslanacak, ne bahçesindeki ağaçları “don vuracak”, ne kardan kapanan yollarda soğuktan dişleri takırdayacak, ne evinde soğuktan titreyecektir… Sıcacık odanızın penceresinden izlediğinizde kar, yağmur, fırtına hepsi “izlenecek” farklı güzelliklerdir! Kentli için “güzel hava”, güllük güneşlik; karın, yağmurun olmadığı zamanlardır…
Belki de bu yüzden, bu sene Başkentte komşulardan en sık duyduğum laflardan birisi “Bu yıl kış çok güzel geçti. Havalar harika”…
Bu yıl sanırım herkes daha az doğalgaz faturası ödemiştir. Kış aylarında bile insanlar caddelerde parklarda cıvıl cıvıl dolaştı.
Doğrusu benim de keyfime diyecek yoktu. Ancak geçtiğimiz hafta bizim evin önündeki küçücük bahçede durumun alarm verdiğini fark ettim. Bahçede ilk çiçek açan ağaç kayısı olmuştu. "Güzel havalar" nedeniyle de erken çiçek açmıştı. Onu erik, kiraz ve armut izledi. Çiçek döneminde şiddetli fırtına, dolu vs. de olmayınca bu yıl ağaçların meyveyle dolacağı hayaline kapılmıştım. Ancak mart sonunda kaysı çiçeklerinin “çanakları” ile yerde olması derime ilk iğneyi batırdı... Günler sonra ağaçtaki çiçeklerin yüzde 5’inin bile meyveye durmadığı ortaya çıktı. Mart ortalarında birkaç gün sabahları dışarıdaki suyun donduğunu hatırladım!
Meğer mart ortasında yaşanan birkaç gecelik don, memleketin pek çok yerinde meyve çağında ağaçları, serpilip gelişen fidanları, arı bekleyen çiçekleri mahvetmiş... Güneşli kış aylarında “aldanan” ve “uyanan” doğa adeta Mart donları ile “tuzağa” düşmüş...
Geçtiğimiz hafta Tokat’a gitmiştim. Çocukluk yıllarımda çoğumuzun yüzmeyi öğrendiği “Adalıgöl” denen bataklıkta neredeyse hiç su yoktu… Oysa aynı bataklıkta geçen sene bu zamanlarda iki metre yüksekliğindeki “topuk otları” bile tamamen su altında kalmıştı.
Kuraklık kapıda… Çünkü bu kış yeterli kar yağmadı. Halbuki yer altı sularını, barajları besleyen ana kaynak bu kardır. Şakır şakır yağıp, sağı solu önüne katarak dereleri dolduran sağanak yağışlar artsa bile bunların çözüm olması mümkün değil.
Orta Karadeniz‘de kivi bahçelerinin, mart ayının son günlerindeki kar yağışı ve dondan olumsuz etkilendiği bildiriliyor. Ordu Kivi Üreticileri Birliği Başkanı Yusuf Uzunlar, Altınordu ilçesine bağlı Sağırlı Mahallesindeki bir kivi bahçesinde yaptığı açıklamada, “Zirai don birçok meyvede hasara yol açtığı gibi kiviye de yüzde 80 zarar verdi. Zarar bazı bahçelerde yüzde yüz. Bu sezon büyük beklentiler içerisine girdiğimiz kivinin dondan zarar görmesi herkesi üzdü ve şok etti” demiş.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Bayraktar, bölgelere göre değişmekle beraber sıfırın altına, eksi 10’lara varan derecelere düşmesi nedeniyle İç Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz bölgeleri ile geçiş bölgelerinde yaşanan dondan fındık, kayısı, elma, kiraz, vişne, erik, şeftali, kivi, badem, narenciye, bağ alanları ve karpuz tarlaları etkilendiğini vurguladı.
Bayraktar, içinde Bursa’nın da yer aldığı pek çok ilde büyük ürün kayıpları olacağını belirtti.
Tabi sıra “hasar tespiti” ve devletin “pamuk eller cebe” durumu...
Bunu yolunu “afet ilanı" açabilir. Ancak şu ana kadar hükümetin böyle bir eğilimi olmadığı görülüyor.
Sonuçta çiftçiye, “sigorta!” önerilecek.
Ama mevcut uygulamalarda sigorta sisteminin umut olamayacağını şundan anlıyorum…Televizyonda tarlası mahvolmuş çiftçi konuşuyor: “Sigorta dediler, yaptırdık. Bir kasırga çıktı, bütün karpuzu mahvetti. Çağırdık sigorta şirketini, ‘biz rüzgar işine karışmayız’ diyor. Biz bittik. Bütün kapılar yüzümüze kapatılıyor”…
Ama "Biz şehirliyiz, bu filmi hep televizyondan seyrederiz" diyorsanız; ben sizin gibi düşünmüyorum.
Kurakık, çiftçinin iflası, kıtlık ve yüksek fiyatlarla bize de “dokunacak”, bekleyin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder