7 Kasım 2014 Cuma

Mesele cami değil, siz daha anlamadınız mı?…

İstanbul Validebağ Koruluğu’na cami yapma tartışması, kurulan  “Direniş/Nöbet Çadıları” ile devam ediyor. Semt halkı Taksim Gezi Parkında olduğu gibi yeşil alanda yapılaşma istemiyor
Velidabağ  yeni bir “Gezi” olur mu bilinmez, ancak bu “cami” konusunda Bursa’da yaşadığımız bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki olayı anlamamızı kolaylaştırır.

Bizim gibi sıradan insanların en önemli hayallerinden birisi, bir ev sahibi olmaktır…  Beşevler’de 4 katlı bir apartmanın çatı katında, iki oda bir salon daireyi  satın alınca çocuklar gibi sevinmiştik.  Havası, Bursa Ovasını gören manzarası, eksik olmayan esintisi bizi fethetmişti. Çocuklar henüz ilkokula başlamışlardı. .. Hemen, iki odadan birisini onlar 
için düzenledik… Altüst iki kişilik ranza yatak, ders çalışma masası vs… 
Biz havaya öyle girmişiz ki, apartmanın girişinin toprak çamur, hemen bitişiğinde de cami inşaatı olduğunu fark edememişiz!
Bir akşam kızım “Baba uyuyamadım” deyince fark ettim ki, çocuklar ezan sesinden uyuyamıyor! Tam çocukların odasının penceresini açtığımda, yarısı tamamlanmış bir minareyle burun buruna geldim.  Şaka değil minare betonu pencereden 2 metre uzaklıkta… Kocaman hoparlör kulağımızın dibinde!
Aklıma çocukluğum geldi… Şansa bak! Doğduğum köyde de evimiz cami ile bitişikti.  
Hatta bizim “sergenlik” dediğimiz bir tür teras vardi ki, o sergenlikten caminin kiremit çatısına atlayabiliyorduk.  Bizim imam yaşlı olduğundan ezan okumak için bazen minarenin şerefiyesine kadar tırmanamaz, ezanı minarenin dibinde, çevreyi gören bir açıklıkta okurdu. 
Ama ezan sesinden rahatsızlık duyduğumuzu falan hatırlamıyorum. 
Meğer mesele hoparlörmüş!  
Hoparlör pencerenin dibine konunca tabi işin rengi değişti.
Sonuçta çocuklardan başlayarak bizde bir rahatsızlık oluştu.  
Ezan saatini kollar olduk. Gündüz işteyiz, duymuyoruz. Ama sabahın köründe, akşam tam çocukların yatma saatinde...
Baktık ki, bizim apartmanın bitişiğinde bir cami inşaatı var. Ama inşaat da yarım yamalak. Minaresi de öyle. İmamı falan yok. Ama cami yaptıran kesimden (sonradan Fetullahçı bir tarikat olduğu ortaya çıktı) 2-3 kişi arada inşaatın altında bir yerde namaz kılıyor.
Öyküyü arazinin eski sahibinden öğrendik…
Meğer bizim apartmanın da yer sahibi olan Mehmet Amca’ya seneler önce birkaç kişi gelir, der ki,  “Amca sen dini bütün adamsın, hacısın. Şu zeytinliği bize ver, oraya bir cami yapalım!”  
Beşevler Köyünde (O zaman sahiden 3-5 evin olduğu bir köy gibiydi bugünkü Beşevler) zeytin, üzüm vs. tarımıyla uğraşan Mehmet Amca buna çok sevinir ve büyük bir sevap işleyeceğini düşünerek zeytin arazisinin tapusunu cami yapımı için devreder.  Gülen cemaatinden olduğu söylenen bu kişiler hemen araziye koca bir “Kız Öğrenci Yurdu” yapar. Yanına da bir cami inşaatı başlatır.
Öğrenci yurdu hızla tamamlanır, çalışmaya başlar.  Özellikle muhafazakar kesimde ilgi çeken gözde bir yurt haline gelir. 
Yani takır takır para basmaya başlar… 
Fakat cami inşaatı bir türlü yürümez.  
Cami yapımı çevreden toplanacak paraya bakmaktadır. 
Cami bir türlü yapılmayınca bizim Mehmet Amca kızmaya başlar. “Beni kandırmışlar. Adamlar cami yapacağız dedi, yerimi aldı, ticarethane yaptılar. Verin yerimi diyorum, ama geçti artık” diyor.  
Sonra anlaşıldı ki,  caminin inşaatı da zaten kaçakmış. 
 İnşaat kaçak, su kaçak, elektrik kaçak… 
Başıboş kedi köpek, sarhoş yuvası bir inşaat…
Nilüfer Belediyesi’nde bu kaçak cami inşaatına ne tür bir işlem yapıldı bilmiyorum; galiba biz sakinlerin tepkisi de dikkate alınarak inşaat mühürlendi, yıktırıldı. Yerine park yapıldı.  Biz de kurtulduk, onlar da. 
Anlaşıldı ki, zaten “mesele cami değil”miş! Biz de sonradan anladık...
Validebağ Korusu’ndaki inşaat için Topbaş, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, bu tarzdaki alanları İstanbullulara açmaya özen gösterdik. Ancak bir cami polemiğinin başlaması bizi ayrıca rahatsız eden bir şey” demiş.
Bir yeşil alanı “İstanbullulara açmak”, normalde oranın park, gezi, mesire, nefes alma yeri olarak korunmasıdır. Bunun dışında “İstanbullulara açma”nın ne anlama geleceği bellidir…
Anlaşılan orada da “mesele cami değil”… 
Hala anlamayan var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder