CHP’de pek çok insanı şaşırtan bir canlılık var. Milletvekili
önseçimi ile yakalanan parti içi hareketlenmenin ardından 19 Nisan’da açıklanan
Seçim Bildirgesi ilk kez partinin
iktidara aday olduğu mesajını verdi. CHP ilk kez bu ölçüde sol, sosyal
demokrat, özgürlükçü, sosyal adaletten yana ses verdi. Erdoğan karşıtlığına
saplanıp kalmış söylem, ilk kez yerini alternatif iktidar vaatlerine bıraktı,
adeta “ben de varım” dedi.
Bu değişim
partiye iktidar yolunu açar mı bilinmez: ancak yeni politikanın AKP gibi
neoliberal politikaların temsilcisi olagelen güçlü bir iktidara alternatif yaratmak açısından önemli olduğuna dikkatinizi
çekmek isterim.
7 Haziran
yaklaştıkça, siyasal partiler seçmene vaat üstüne vaat açıklıyor. 2002’den bu
yana ülkeyi yöneten AKP, yine büyük
projeler açıkladı. Ancak örneğin Kanal
İstanbul gibi “dev projeler”de
yıllardır adım atılmaması iktidar için inandırıcılık sorunu yaratmış
görünüyor.
CHP geçmiş seçimlerde, belki de “nasıl olsa birinci parti olamıyoruz” diye iddialı hedeflerden uzak
dururdu.
Ancak bu sefer, sandık iddiasında şeytanın bacağı kırılıyor
gibi.
Ankara’da ATO salonunu dolduran başkentliler, bu
sefer alışılmışın dışında bir CHP ile karşılaştılar. Hatırlayacaksınız bu seçimin kilit partisi HDP “Yeni Yaşam” sloganı ile tanıtmıştı
adaylarını. Diyanet’in kaldırılması,
her ulustan insanlar için “eşit
yurttaşlık”, merkezi iktidarın
yetkilerini yerel iktidarlara aktararak demokrasiyi güçlendirecek yerel özerklik gibi çok radikal
sayılabilecek hedefler açıklanmıştı.
CHP ise “Yaşanacak
Türkiye” sloganı ile HDP ölçüsünde olmasa da, iddialı hedefler açıkladı ve siyasetinin merkezine, toplumsal kesimler
arasındaki bölüşüm adaletsizliğini düzeltmeyi koydu. .
Bu değişim nerden kaynaklandı bilmem. Kimisi partinin seçim
kampanyasını yürüten yabancı firmanın fikri olduğunu düşünüyor. Belki de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun son
günlerde elinden düşürmediğini söylediği Fransız ekonomist Piketty’nin “Yirmi birinci
yüzyılda KAPİTAL” kitabıdır!
Neden olmasın? Zira 200 sayfa seçim bildirgesinin odağında bölüşüm var. Gittikçe bozulan sosyal
adaleti yeniden makul hale getirmek için “adil
bölüşüm”… Sermaye kesiminden daha yüksek vergi alıp çalışanlara ve muhtaç
insanlara aktarmak… CHP’nin epeydir unuttuğu,
oysa sosyal demokrat partilerin temel politikası olan bölüşüm…
İşte hedefi onikiden vuran bu yaklaşım!
Neden? Çünkü 13 yıllık AKP iktidarını ayakta tutan “ekonomi” oldu. Çark, tamamen IMF, Dünya Bankası, uluslar arası sermaye
vs. neoliberal vahşi kapitalistlerin istediği gibi döndü. “İstikrar” böyle sağlandı, dışarıdan ucuz döviz ve borçlanmayla özel
sektör durmadan borçlandırıldı ve görünürde büyük projelere imza atıldı.
Bütün bu sürecin sonunda adalet gittikçe bozuldu. Örneğin
2012’de nüfusun en zengin yüzde 1’i milli gelirin yüzde 46’sına sahipken, 2014’te
yüzde 55’ine sahip oldu. 6 milyondan
fazla işsiz, 17 milyon yoksul, bin liranın altında maaş alan 8 milyon emekli vs…
Ülke, toplum hatta toprak ve doğa tahrip edildi.
Kılıçdaroğlu, “Birileri
köşeyi döndü, birileri açlıktan öldü. Sözüm söz, namus sözü, 4 yılda Türkiye’de
yoksul kalmayacak” gibi iddialı bir cümle kurdu.
İşte vaatler…
* Askerdeki gençlere
360 lira, yoksul yetişkinlere 240 TL’ye kadar muhtaçlık desteği verilecek.
* 16.7 milyon kişi ve
3.5 milyon haneye sosyal destek ve kadınlara 400 lira kreş desteği sağlanacak.
* En düşük emekli
maaşı da 1500 TL olacak. Emeklilere, dini bayramlarda ikramiye verilecek.
* Bakıma muhtaç
emekliler ve yakınlarının sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçları karşılanacak.
Emekliden alınan muayene ve katılım payı kalkacak. Çalışan emeklilerden kesilen
sosyal güvenlik destek primi kalkacak.
* 5 milyon yurttaş
sosyal yardım kapsamına alınacak.
* Hiçbir hanenin
geliri 720 TL’nin altında olmayacak.
* Engellilere 400 ile
600 TL arasına destek sağlanacak.
* 3.2 milyon kişi
ücretsiz Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınacak.
* Yaşlılara üç ayda
bir 900 TL yaşlılık desteği verilecek.
*Esnafa ödediği vergi
kadar sıfır faizli kredi verilecek.
* Suriyeli göçmenlerin
vergiden ve yasal yükümlülüklerden muaf iş yapmaları önlenecek.
* Taşeron işçi
uygulaması sona erdirilecek.
* Çiftçiye mazot 1.5
liradan satılacak.
* Kredi borçlarının
biriken faizlerinin yüzde 80’i silinecek.”
Vatandaşı iki paket makarnaya oyunu satmakla suçlayan bir
noktadan, gelinen yere bakın!
Yani diyor ki CHP, büyük patronların pastadaki dilimi
küçülecek… Yoksulun cebine giren pay artacak…
Niyeyse Siriza
lideri Çipras’ın hükümet programı
geldi aklıma…
Ha, CHP hükümet kursa bunları yapabilir mi?
Elbette çok zor konular bunlar. Çünkü bölüşüm her zaman kavganın en sert geçtiği alandır. Ve bütün siyaset bunun için vardır!
Yaklaşık 150 milyar lira kaynak ihtiyacından söz ediliyor.
Bu rakamın abartılmış olması bir yana, asıl soru “Bu parayı nerden bulacaksınız” değildir. Asıl soru “Sermaye kesimini nasıl gemleyip de
alışageldikleri hortumları kısacaksınız” olmalı!
Ayrıca “Dersim
arşivlerinin açılması”, “isimleri değiştirilen yerleşim yerlerinin
eski adlarının iadesi” Madımak Oteli’nin
“Hoşgörü Müzesi”, Diyarbakır Cezaevi’nin
“İnsan Hakları ve Demokrasi Müzesi’ne
dönüşmesi, cem evlerine “yasal statü tanınması”
pek çok partili açısından da sürpriz yenilikler oldu.
Bildirge’de Kürt konusunda da ilk kez bu ölçüde net ifadeler kullanıldı.
“Çözüm süreci’ne
yaklaşım ezber bozan yeni bir durumdu:
“… Sorunu müzakere ve
siyaset yoluyla çözeceğiz. Kürt sorununun çözüm yerinin TBMM olmasını
sağlayacağız. TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partileri çözüm için bir araya
getirerek süreci geniş bir toplumsal uzlaşma ile yürüteceğiz. Sorunu çözmeye
yönelik tüm girişimlerin şeffaf ve hukuka uygun olmasını temin edeceğiz.
Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlar ve Uludere katliamı başta olmak üzere tüm
faili meçhuller, işkenceler ve hak ihlallerini araştıracak bir Meclis komisyonu
kuracağız.”
Bildirge , “Dil
yasakları kaldırılacak. Tüm yurttaşlara anadil öğrenimi olanağı sağlanacak”
dedi, “Faili meçhul cinayetlerde zaman
aşımı kaldırılacak” dedi, “Polisin
keyfi uygulamalarına, orantısız şiddete ve biber gazı kullanımına son verilecek”
dedi, “Tutukluluk ve gözaltı süreleri AB
standartlarıyla uyumlu hale getirilecek” dedi, dedi…
Şimdi sıra bu vaatlerin içini doldurmada, vatandaşa
anlatmada.
Ve de galiba işin en zor yanı, bu sözlerin arkasında durmakta…
İyi haftalar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder