20 Nisan 2015 Pazartesi

CHP kendini aşıyor mu ne!...

Ekonomide bir dönemin sonu…

CHP’de pek çok insanı şaşırtan bir canlılık var. Milletvekili önseçimi ile yakalanan parti içi hareketlenmenin ardından 19 Nisan’da açıklanan Seçim Bildirgesi ilk kez partinin iktidara aday olduğu mesajını verdi. CHP ilk kez bu ölçüde sol, sosyal demokrat, özgürlükçü, sosyal adaletten yana ses verdi. Erdoğan karşıtlığına saplanıp kalmış söylem, ilk kez yerini alternatif iktidar vaatlerine bıraktı, adeta “ben de varım” dedi. 
Bu değişim partiye iktidar yolunu açar mı bilinmez: ancak yeni politikanın AKP gibi neoliberal politikaların temsilcisi olagelen güçlü bir iktidara alternatif yaratmak açısından önemli olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.  
7 Haziran yaklaştıkça, siyasal partiler seçmene vaat üstüne vaat açıklıyor. 2002’den bu yana ülkeyi yöneten AKP, yine büyük projeler açıkladı. Ancak örneğin Kanal İstanbul gibi “dev projeler”de yıllardır adım atılmaması iktidar için inandırıcılık sorunu yaratmış görünüyor. 
CHP geçmiş seçimlerde, belki de “nasıl olsa birinci parti olamıyoruz” diye iddialı hedeflerden uzak dururdu.  
Ancak bu sefer, sandık iddiasında şeytanın bacağı kırılıyor gibi.
Ankara’da ATO salonunu dolduran başkentliler, bu sefer alışılmışın dışında bir CHP ile karşılaştılar.  Hatırlayacaksınız bu seçimin kilit partisi HDP “Yeni Yaşam” sloganı ile tanıtmıştı adaylarını. Diyanet’in kaldırılması, her ulustan insanlar için “eşit yurttaşlık”,  merkezi iktidarın yetkilerini yerel iktidarlara aktararak demokrasiyi güçlendirecek yerel özerklik gibi çok radikal sayılabilecek hedefler açıklanmıştı.
CHP ise “Yaşanacak Türkiye” sloganı ile HDP ölçüsünde olmasa da, iddialı hedefler açıkladı ve siyasetinin merkezine, toplumsal kesimler arasındaki bölüşüm adaletsizliğini düzeltmeyi koydu. .  
Bu değişim nerden kaynaklandı bilmem. Kimisi partinin seçim kampanyasını yürüten yabancı firmanın fikri olduğunu düşünüyor. Belki de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun son günlerde elinden düşürmediğini söylediği Fransız ekonomist Piketty’nin “Yirmi birinci yüzyılda KAPİTAL” kitabıdır!
Neden olmasın? Zira 200 sayfa seçim bildirgesinin odağında bölüşüm var. Gittikçe bozulan sosyal adaleti yeniden makul hale getirmek için “adil bölüşüm”… Sermaye kesiminden daha yüksek vergi alıp çalışanlara ve muhtaç insanlara aktarmak…  CHP’nin epeydir unuttuğu, oysa sosyal demokrat partilerin temel politikası olan bölüşüm
İşte hedefi onikiden vuran bu yaklaşım!
Neden? Çünkü 13 yıllık AKP iktidarını ayakta tutan “ekonomi” oldu. Çark, tamamen IMF, Dünya Bankası, uluslar arası sermaye vs. neoliberal vahşi kapitalistlerin istediği gibi döndü. “İstikrar” böyle sağlandı,  dışarıdan ucuz döviz ve borçlanmayla özel sektör durmadan borçlandırıldı ve görünürde büyük projelere imza atıldı.  
Bütün bu sürecin sonunda adalet gittikçe bozuldu. Örneğin 2012’de nüfusun en zengin yüzde 1’i milli gelirin yüzde 46’sına sahipken, 2014’te yüzde 55’ine sahip oldu.  6 milyondan fazla işsiz, 17 milyon yoksul, bin liranın altında maaş alan 8 milyon emekli vs… Ülke, toplum hatta toprak ve doğa tahrip edildi.
Kılıçdaroğlu, “Birileri köşeyi döndü, birileri açlıktan öldü. Sözüm söz, namus sözü, 4 yılda Türkiye’de yoksul kalmayacak” gibi iddialı bir cümle kurdu.
İşte vaatler…
* Askerdeki gençlere 360 lira, yoksul yetişkinlere 240 TL’ye kadar muhtaçlık desteği verilecek.
* 16.7 milyon kişi ve 3.5 milyon haneye sosyal destek ve kadınlara 400 lira kreş desteği sağlanacak.
* En düşük emekli maaşı da 1500 TL olacak. Emeklilere, dini bayramlarda ikramiye verilecek.
* Bakıma muhtaç emekliler ve yakınlarının sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçları karşılanacak. Emekliden alınan muayene ve katılım payı kalkacak. Çalışan emeklilerden kesilen sosyal güvenlik destek primi kalkacak.
* 5 milyon yurttaş sosyal yardım kapsamına alınacak.
* Hiçbir hanenin geliri 720 TL’nin altında olmayacak.
* Engellilere 400 ile 600 TL arasına destek sağlanacak.
* 3.2 milyon kişi ücretsiz Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınacak.
* Yaşlılara üç ayda bir 900 TL yaşlılık desteği verilecek.
*Esnafa ödediği vergi kadar sıfır faizli kredi verilecek.
* Suriyeli göçmenlerin vergiden ve yasal yükümlülüklerden muaf iş yapmaları önlenecek.
* Taşeron işçi uygulaması sona erdirilecek.
* Çiftçiye mazot 1.5 liradan satılacak.
* Kredi borçlarının biriken faizlerinin yüzde 80’i silinecek.”
Vatandaşı iki paket makarnaya oyunu satmakla suçlayan bir noktadan, gelinen yere bakın!
Yani diyor ki CHP, büyük patronların pastadaki dilimi küçülecek… Yoksulun cebine giren pay artacak…
Niyeyse Siriza lideri Çipras’ın hükümet programı geldi aklıma…
Ha, CHP hükümet kursa bunları yapabilir mi?
Elbette çok zor konular bunlar. Çünkü bölüşüm her zaman kavganın en sert geçtiği alandır.  Ve bütün siyaset bunun için vardır!
Yaklaşık 150 milyar lira kaynak ihtiyacından söz ediliyor. Bu rakamın abartılmış olması bir yana, asıl soru “Bu parayı nerden bulacaksınız” değildir. Asıl soru “Sermaye kesimini nasıl gemleyip de alışageldikleri hortumları kısacaksınız” olmalı!
Ayrıca “Dersim arşivlerinin açılması”,  “isimleri değiştirilen yerleşim yerlerinin eski adlarının iadesi” Madımak Oteli’nin “Hoşgörü Müzesi”, Diyarbakır Cezaevi’nin “İnsan Hakları ve Demokrasi Müzesi’ne dönüşmesi, cem evlerine “yasal statü tanınması” pek çok partili açısından da sürpriz yenilikler oldu.
Bildirge’de Kürt konusunda da ilk kez bu ölçüde net ifadeler kullanıldı.
“Çözüm süreci’ne yaklaşım ezber bozan yeni bir durumdu:
“… Sorunu müzakere ve siyaset yoluyla çözeceğiz. Kürt sorununun çözüm yerinin TBMM olmasını sağlayacağız. TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partileri çözüm için bir araya getirerek süreci geniş bir toplumsal uzlaşma ile yürüteceğiz. Sorunu çözmeye yönelik tüm girişimlerin şeffaf ve hukuka uygun olmasını temin edeceğiz. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlar ve Uludere katliamı başta olmak üzere tüm faili meçhuller, işkenceler ve hak ihlallerini araştıracak bir Meclis komisyonu kuracağız.”
Bildirge , “Dil yasakları kaldırılacak. Tüm yurttaşlara anadil öğrenimi olanağı sağlanacak” dedi, “Faili meçhul cinayetlerde zaman aşımı kaldırılacak” dedi, “Polisin keyfi uygulamalarına, orantısız şiddete ve biber gazı kullanımına son verilecek” dedi, “Tutukluluk ve gözaltı süreleri AB standartlarıyla uyumlu hale getirilecek” dedi, dedi…
Şimdi sıra bu vaatlerin içini doldurmada, vatandaşa anlatmada.
Ve de galiba işin en zor yanı, bu sözlerin arkasında durmakta…  
İyi haftalar



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder