Bursa'da sanayileşmenin
en önemli yapı taşlarından birisi olan TOFAŞ, 'Egea' ile
geçtiğimiz yıl yakaladığı ivmeyi bu yıl da sürdürüyor.
TOFAŞ'ın CEO'su Cengiz Eroldu, fabrikanın tam kapasite çalıştığını
ve önümüzdeki 2-3 yıl bu tempoyla üretime devam edeceklerini
bildirdi.
Yeni 'Gövde hattı'
ile bu yıl çalışan sayısı 10 bine ulaşıyor. Yüzlerce robot,
tek hatta 5 model ile Endüstri 4.0'ı büyük ölçüde uygulayan
TOFAŞ, 3 vardiya çalışıyor. TOFAŞ Fiat-Chrysler Grubu'nun 5
'Altın Fabrika'sından birisi.
Bursa ekonomisinin
lokomotifi olan otomotivin en büyük üreticisilerinden TOFAŞ
geçtiğimiz hafta kapılarını gazetecilere açtı. Motor ve
şansuman dışında büyük ölçüde yerli parçalarla üretim
yapan TOFAŞ'taki teknolojik değişim göze çarpıyor. “Gövde”
bölümünde fabrikaya düz kesilmiş gelen saclar bin 500 tona varan
ağılıktaki preslerde robotların kontrolünde basılırken, burada
araçların tek parçada 4,5 metreye varan ana gövdeleri, yan duvar
ve tavanları dahil, farklı bölümleri hazırlanıp monte ediliyor.
TOFAŞ burada kullanılan ve her biri milyonlarca Euro tutan
kalıpları ve presleri de kendisi oluşturuyor.
Dikkat çeken şeyleden
birisi de üretimin her aşamasında yaygın robot kullanımı.
Robotların kimisi sacları alıp preslere yerleştirirken, kimisi
kaynak yapıyor, punta atıyor... 700 civarında robotun faaliyet
göstermesi ilginç görüntüler oluştururken, verimlilik ince
ayrıntılara uzanıyor. Örneğin, montaj hattında her araç için
4 civata takacak olan işçi elini attığında civata kutusundan
işçinin eline sadece 4 adet civata düşüyor. Robotlarla yapılan
işlerde, örneğin bir kaynağın doğru yapılıp yapılmadığı,
macunun doğru yerleşip yerleşmediği anında kontrol ediliyor ve
bir hata olduğunda üretim duruyor.
İşçiler, adeta işi
yapan robotlu otomasyona malzeme taşıyan veya üretimi istif
edenler haline gelmiş. İşçi sayısı artıyor, ama bu üretimdeki
artışın çok gerisinde. Örneğin son 5 yılda birim üretimde
işçi sayısı yüzde 40 azaltılmış. İşçilerin çoğu montaj
bölümünde çalışıyor ve son bir yılda alınan 3 bin kişiden
500'ünün kadın olması gözden kaçmıyor.
Üretimin yarısında
otomobil, yarısında farklı modellerde hafif ticari araçlar
bulunurken,
TOFAŞ'ın son
yıllardaki en önemli atılımı, Türkiye'nin en büyük Ar-Ge
merkezlerinden birisini kurması ve Egea'yı adeta yaratması oldu.
TOFAŞ CEO'su Cengiz Eroldu, Ar-Ge'den başlayarak TOFAŞ'ın geldiği
yeri, üretimi, ihracatı, teknolojiyi ve önümüzdeki 2-3 yıldaki
üretim planlarını anlattı. İşte Eroldu'nun değerlendirmeleri:
'YÜZLERCE KİŞİLİK
AR-GE MERKEZİ'
"TOFAŞ'ın Ar-Ge
yolculuğu aslında çok eskilere uzanıyor. 1994-95'de burada işler
bir barakada başladı yani. 10 kişiydik. Şimdi 600 kişi var. Bir
yerden sonra FIAT da buradaki araştırmaları, desteklemeye başladı.
Ar-Ge yatırımlarının hızlanmasını, yetkinliklerin
artırılmasını sağladı. Bunu kabullenmeleri aslında hayli zaman
aldı, ama şimdi de gayet iyi destekliyorlar. O açıdan çok
entegre olduk. Yani bir joint-venture şirketinin Ar-Ge'si gibi
değiliz. Tam anlamı ile Fiat-Chrysler'in Ar-Ge planlamasının
içinde yönetilen bir Ar-Ge'miz var. Bizim artık otomotivde
öğreneceğimiz fazla bir şey kalmadı. 46 sene, TOFAŞ'ın
bantlarından ilk arabanın çıkmasından bugüne geçen süre...
Egea'nın yüzde 70'ini biz yaptık. Diyeceksiniz niye yüz 100 değil
de yüzde 70? Türkiye'de hala maalesef bazı test imkanları yok.
Örneğin Türkiye'de bir rüzgar tüneli yok.
'YENİŞEHİR'DEKİ OTO
TEST MERKEZİ'
Yenişehir'de planlanan
Ototest Merkekzi'nde, fren sistemleriyle başlanacak. Şimdilik
rüzgar tüneli orada da yok. Sonuçta araç imal ederken, aracı kış
şartlarında da denemeniz lazım. Mesela İsveç'in kuzeyinde bir
göl var. Bütün otomobil markaları orada kış şartları testini
yaptırırlar. Egea'nın testlerini orada yaptık. Brezilya'da,
Meksika'da test yaptık. Yani dünyanın bir çok yerine araç
gönderiyorsunuz, testler yapıyorsunuz. Bunlar çok önemli. Bir de
tabi Ar-Ge işinde yüzde 100'ü yakalamanız diye birşey de yok.
Bir otomobili geliştirmeniz için sizin aslında belki bin kişinin
üzerinde adam lazım. Ama sürekli bin kişiyi istihdam etmezsiniz
de, güçlü bir kadronuz olması lazım, bazı şeyleri de dışarıdan
temin etmeniz lazım. Optimum bir nokta yakalamanız lazım Mesela
çok önem verdiğimiz bir konu da Türkiye'deki mühendislik
şirketlerini geliştirmek.. Yalnız bize değil, Türkiye'deki bütün
sanayiye hizmet eden bir mühendislik ağı olması lazım. Ana
sanayi firmalarının herşeyi, yüzde 100 yapmaları sözkonusu
değil. Yani bu mühendislik firmaları bizim işimiz olduğu zaman
bize, olmadığı zaman Arçelik'e, Türk Traktör'e, Renault'ya,
Ford'a... Parçaları tamamlayacak bir mühendislik ağının
Türkiye'de gelişmesi çok önemli.
Yenişehir'de
yapılacaklar temel olarak belli. OSD'den de soruldu, görüşler
verdik. Sadece para aktarma konuları var galiba. Zor bir karar,
doğru bir yatırım olması lazım. Rüzgar tüneli çok ayrı bir
yatırım. Yüzlerce dönüm araziye gerek yok. Sonuçta kapalı kutu
ve içinde büyük bir pervane, hava alımı... O da eklenebilir.
'TOFAŞ DIŞARIDA ÖRNEK'
Kasım 2015'de
'benchmark' olsun diye eğitim merkezine gittik. Eğitim merkezinde
gençler, modül modül anlatıyorlar. Çoğu yerde baktık ki,
TOFAŞ'ı örnek veriyorlar, TOFAŞ örneğini anlatıyorlar. 'Best',
en iyisi olarak. Bunlar hakikaten çok değerli şeyler. Aslında
eğitim merkezini nasıl kurmuşlar, farklı bir vizyon, bakış
açısı var mı diye bakmaya gitmiştik, ama uygulama örneklerinde
TOFAŞ vardı. Amerika otomotivin merkezidir. Gençlik yıllarımızda
Amerikan arabası kullanmak herkesin rüyalarını süslerdi. Hepimiz
öyle büyüdük. Böyle bir yerde 'benchmark' olmak, örnek olmak
çok değerli. Çok arkadaşımız da var bizim Amerika'da. Çin'de,
Hindistan'da. Ben TOFAŞ'ta 1990'lı yıllarda başladım çalışmaya,
o zaman bizde bir sürü İtalyan mühendis vardı. CEO'lar da
İtalyan'dı. Ama şimdi bakıyorsunuz fabrikada sadece 2-3 İtalyan
var. Şimdi tersine, biz mühendis gönderiyoruz, bütün dünyadaki
Fiat-Chrysler fabrikalarına. Dönüp bakınca, elde ettiğimiz bu
sonuçlar çok değerli oldu.
'EGEA İTİBAR GETİRDİ'
Egea, işin akışını
çok değiştirdi. Parayı her zaman kazanabilirsiniz, ama asıl olan
itibar kazanmak. Egea bize; hem TOFAŞ'a, hem de Türk otomotiv
sektörüne çok ciddi bir itibar kazandırdı. Bu otomobilin Ar-Ge
saatlerinin sonuçta yüzde 70'i Türkiye'de yapıldı. O açıdan da
bir ilk. Bu kadar yoğun Ar-Ge ve Ar-Ge yönetiminin de bizde olduğu
bir proje oldu. Bu kadar başarı kazanması da TOFAŞ'ın hem üretim
hem de ürün geliştirme bakımından itibarını çok artırdı.
Bir yandan Egea'nın bereketi ile para da kazanıyoruz, ama para
dışında, itibar kazanınca çok daha değerli bir şey oldu.
'ÜRETİMDE LİDER'
Biz geçen sene hem
üretimde birinci olduk, hem de Türk otomotiv sanayiinde bugüne
kadar yapılmamış rakamları yaptık. Bundan sonra bu rekorları
kim kırar, bir biz kırarız, başka kıran olur mu bilmiyorum.
Bugüne kadar rekor 330 bindi, biz 384 bin yaptık. Türkiye'deki en
fazla üretim rakamını 54 bin adet yukarı çıkardık. Önümüzdeki
yıl hedefimiz de daha yukarı çıkarmak. Hayatta hiç birşey
tesadüf değil. Ar-Ge'den bahsettim. 1994'te başlayan çok önemli
bir Ar-Ge yolculuğumuz var. Çok önemli. 20 seneden fazla, üzerine
koya koya, yatırım yapmaya devam ediyoruz. Israrlı şekilde
yatırıma devam ettik. Keza üretim tarafında, Fiat-Chrysler'in
'Dünya Çapında Üretim' diye bir programı var. Biz orada Altın
Fabrika'yız. Fiat-Chrysler Grubunun 164 fabrikası içinde 5 Altı
Fabrika var. 2016 yılında Fiat-Chrysler Grubunun en yüksek üretim
yapan fabrikası olduk. Aynı zamanda da bu 5 Altın Fabrika'dan
birisiyiz. Bir tarafta Ar-Ge, bir tarafta da ürün geliştirmeye çok
yatırım yaptık.
'ENDÜSTRİ 4.0'I GÖRÜYORSUNUZ...'
Bu hazırlıklar taşıdı
bizi buraya. Mesela şimdi Endüstri 4.0 diye Bir şey konuşuluyor.
Herkesin ağzında bu var. Aşırı bir yüzeysellik sıkıntımız
var. Birisi bir laf ediyor, arkasından toplantılar, seminerler...
Şimdi siz gördünüz TOFAŞ'ta bu Endüstri 4.0'ı. Bir montaj
hattında 5 ayrı model arabanın birden yapılabilmesi... O bandın
kenarında malzeme yığını yok, görüyorsunuz. O dolaşan
araçlar, arka planda bütün o dolaşan malzemelerin hazırlanması,
tamamen bir biriyle 'wireless' konuşan sistemler... Biz Endüstri
4.0'a çok önceden başladık. Biz bu yatırımları yapmasaydık,
bu kadar iddialı ve büyük projeleri zaten buraya alamazdık. Bizim
bütün hikayemiz, onu planlı bir şekilde yapmak, sürekli
kendimizi geliştirmek. Bu şirketin başarı hikayesinin altında bu
var. Uzun yıllardan beri planlı, sabırlı bir şekilde kendini
geliştirmesi, yaptığımız ürünlerin Egea öncesinde Doblo'nun,
Fiorino'nun kalite seviyeleri, Doblo'nun Amerika'ya ihraç
edilmesi...
AMERİKAN PAZARI
Amerikan pazarı,
birşey bilmiyorsun, okuyoruz hepimiz... İşte 'şöyle oldu, bu
kadar araba geri çağrıldı, şu kadar para' vs. büyük endişeyle
girdik. Ama, dedik ki, 'bunu aşarsak bu da bir itibar.' Doblo
Amerika'nın başarılması bizim için büyük bir itibar oldu.
Gerçekleştirdiğimiz projeler getirdi bunu. İş hayatında bir
'işleri doğru yapmak', bir de 'doğru işi yapmak' vardır. Hangisi
değerli? Geldiğimiz noktada 'doğru işi yapmak' değerli. İşleri
doğru yapmakta siz bir seviyede kalırsınız ama, doğru işleri
bulur, yaparsanız, o size sıçramalı başarılar getirir. O açıdan
da Egea çok doğru bir iş oldu. Doğru zamanda yaptık. Kendi
tarafımızda otomobil ile hafif ticari işimizi dengelemiş olduk.
Bugün artık TOFAŞ'ın üretimi yüzde 50 otomobil, yüzde 50 hafif
ticari araç. Belki otomobil biraz daha ağır basacak belki. Bu iç
piyasa satışlarımızı da çok olumlu etkiledi. Geçmiş yıllarda
hafif ticari üretim ağırlığımız vardı. 2016'da yüzde 50-50
ağırlığımız vardı. Zaten bizden başka hem hafif ticari araç
hem de otomobil üreten bir fabrika yok. O açıdan da dengeli bir
hale geldik. Amerika Meksika pazarlarına girdik. Buralarda hem
potansiyel var, hem de bir risk yönetimi konusu var. Avrupa'da bir
kriz olduğu zaman, tamamıyla Avrupa'ya bağlı olursanız bir
sıkıntı yaşıyorsunuz, ama sattığınız pazarları ne kadar
dağıtabilirseniz o kadar iyi. Bugün 80 ülkeye ihracat yapan bir
şirketiz. Bir taraftan Meksika ve Amerika gibi oldukça uzak
pazarlara da mal satmaya başlayıp hem yaptığımız işi,
üretimimizi, daha dengeli yapmaya çalışıyoruz.
3 MİLYAR LİRA YATIRIM
Son 10 yıllık sürece
bakarsak, Türk otomotiv sanayi 6 milyar lira yatırım yaptı. Bunun
3 milyar lirasını TOFAŞ yaptı. 10 yıllık bir sürece bakarsak.
..
DÖVİZ BORCU
Borç olmaz olur mu?
Şirketin 900 milyon Euro'ya yakın borcu var. Ama tamamen uzun
vadeli yatırım kredileri. Bizim borçlanma faiz oranlarımız yüzde
2 ve altında. Çok rekabetçi bir borçlanma yeteneğimiz var
sonuçta. Sene sonu bilançomuza bakarsanız da 2,2 miyar lira
nakitimiz var. Yani 600 milyon Euro nakit, 900 milyon Euro borç var.
Dış borcun tamamı 5-6 sene vadeli. Nakit, nakittir, dolayısyla
çok sağlam bir durumdayız. Borçlanma yeteneğimiz, kapasitemiz
yüksek. Hem ithalatçı, hem ihracatçıyız. Unutmayalım TOFAŞ'ın
sattığı ürünlerin yüzde 90'ı Bursa'da yapılan araçlar. İthal
araçlar bizim işimizin yalnızca 10'unu oluşturuyor.
1 MİLYAR DOLAR İHRACAT
FAZLASI
TOFAŞ 2016'da 1 milyar
dolar ihracat, dış ticaret, fazlası verdi.
OSD'nin rakamlarına
göre Eylül'de bütün otomotiv sanayiin ihracat fazlası 1,4 milyar
dolardı. Demek ki, sene sonunda toplam rakam 2 milyar dolar olduysa,
bunun 1 milyar dolarını biz yapıyoruz. Neden çünkü iç piyasada
sonuçta biz Bursa'da ürettiğimiz araçları satıyoruz. Özellikle
Egea'nın ihracat payı kendi içinde artıyor. Biz şimdi yüzde
75/25 gibi bir oranla çalışıyoruz. Yani işimizin yüzde 75'i
yurt dışı pazarlar, yüzde 25'i Türkiye pazarı.
FİYATLAR YÜZDE 10
ARTTI
Türkiye pazarında
Ocak ayında yüzde 8 büyüme var, ama bu büyüme çok gerçekçi
değil. Çünkü Ocak 2017'de satılan araçların tamamı 2016
model. Aralık ayı zayıf geçtiği için bütün markalar seneye
stokla girdiler. Eski stokların etkisi ile satışlar devam ediyor.
Ocak sonu itibariyle 2017 fiyatlarında yüzde 10 artış var. Fiyat,
artı kampanya.. Aralık ile mukayese ettiğimiz zaman kampanyalar
azaldı, fiyatlar arttı. Yüzde 10'a yakın bir fiyat artışı var.
Kurlar nereye gidecek hep birlikte göreceğiz. Euro 4 liranın
üstünü denedikten sonra 3,96 seviyelerinde. Bana göre 3,90'larda
bir dengede durur.
PARİTE ETKİSİ
Bizde dolar/euro parite
sorunu yok. Bizim alışverişimiz Euro ile. Risk yönetimini çok
önemsiyoruz. Parite riski almıyoruz. Kur riski taşımamaya
çalışıyoruz. Endüstriyel bir şirketiz sonuçta. Kur tahmini
üzerinden para kazanalım, gibi bir düşüncemiz olamaz. Gerçek
anlamda üretimle para kazanan bir şirketiz. Pazar çeşitlememiz
bile risk yönetimi ile ilgili şeyler. İhracatın euro bögesine
oranı ne yüzde 70 civarında. Mesela Amerika'ya sattığımız bir
aracı da biz Euro ile satıyoruz.
YÜZDE 10 DARALMA
Otomobil pazarında
Ocak ayında yüzde 10 artış var. Ama yılın toplamında
beklentimiz satışların yüzde10 aşağı gitmesi.
ÖTV, KDV İNDİRİM
BEKLENTİSİ YOK
Bizim ÖTV ve KDV
oranlarını düşürmek için bir lobi çalışmamız yok. Hükümeti
de anlıyoruz, ciddi bir vergi kaynağı. Tamamen kayıt altında
olan bir sektör. ÖTV'siyle, MTV'siyle ciddi vergi kapısı. Bizden
çok Türk maliyesinin bilançosu önemli... Onlar o açıdan bu
konuyu daha iyi değerlendirir. Türkiye'nin bütçesinin doğru
olması, açık vermemesi daha önemli. Maliye Bakanımız da
piyasaları yakından takip ediyor. Ben açıkçası araçlarda ÖTV
indirmini beklemiyorum.
'AL YA DA ÖDE'
ARAÇLAR...
TOFAŞ'ın karı
2015'de 573 milyon liradan, 816 milyon liraya çıktı. 2016'da da
970 milyon lira kâr ettik. Ciro artışımız yüzde 60, kar
artışımız yüzde 16 oldu. 2015-16 arasındaki kâr farkı şundan
kaynaklanıyor: 2007'de başladığımız 'Mini kargo- Fuerino'
projesi var. TOFAŞ ile Peugeot Citroen üçlüsü (PSA) oldu
Türkiye'de. Orijinal anlaşma 2015 yılında sona erdi. Biz onlarla
iki senelik bir uzatma yaptık. PSA'nın eski rakamları çok
büyükken, şimdi daha küçük ve yıllık adetlerle anlaşma
yaptık. Aslında bir yerde Fuorino'nun ihracatı, PSA bacağı
çıktı, devam kararı aldık. PSA tüm proje boyunca bizimle devam
etmeyeceğini açıkladı. O PSA hedeflerinden gelen farklar oldu.
Bir de bizim 'Al veya öde' anlaşmalarımız vardı. Bu ne demek?
İhracat anlaşmalarında müşterilerin yıllık ürün taahhütleri
var. Eğer bu taahhüt ettikleri miktarlarda araç almazlarsa, biz
almadıkları araçların. Sabit giderlerini, amortismanlarını,
satmadığımız araçların kârını da onlarda alıyorduk. Bir iş
garantimiz vardı. PSA'nın bu iş garantili işi sona erdi. Bizim
2015'de başlayıp 2016'da devam ettirdiğimiz Egea Tipo projesi
aslında PSA'nın çıkışını da bir miktar kompanse etmiş oldu.
Bir oyuncu çıktı, bir başkası girdi.
BU YIL 400-500 YENİ İŞÇİ...
2003'de 4 bin 149 kişi
olan çalışan sayısı 9 bin 600 kişiye yükseldi. Bu yıl 10 bin
sınırını geçeriz inşallah. Biz Egea hattından sonra ikinci bir
'gövde hattı' ihşa ettik. Ar-Ge'nin arkasında yeni bir gövde
hattımız var. Büyük gövde hattı yetmediği için ikinci bir hat
daha kurduk. Şimdi oraya yönelik de 400-500 kişilik istihdamımız
olacak. Tabi bunları yan sanayiyi de etkiliyor. Tam bir ölçüm yok
ama, istihdamına katkıda bulunduğumuz kişi sayısı yan sanayide
bunun 6 katıdır sanıyorum. Yani yaklaşık 60 bin kişidir. Bu
artış yeni projelerle doğru orantılı. Tabi bu kadar yeni
arkadaşla bu yadar üretim artışı sağlamak üretim açısından
aslında çok iddialı bir hedef. Çok da zorlandık. Diğer taraftan
da tek bir şirkette bu kadar yüksek sayıda istihdam artışı
sanıyorum, yakın zamanda olmamıştır. Sonuçta son bir yılda 3
bin yeni kişi eklendi.
YER KALMADI!
46 yıl önce 20 bin
araçla başladık. Kapasitemizi 450 bine çıkardık. 450 bine kadar
üretim imkanımız var. Ama zorluyor tabi. Fabrikayı bugün
kursanız böyle kurmazsınız. Doğal olarak parça parça
büyüdüğümüz için... Fabrika binalarının yerleştirilmesinde
örnek değiliz. Şimdi fabrikalar tek parça akış sistemine göre
kuruluyor. En başta pres, gövde, boya, montaj...
Ama bizde sağdan
soldan parçalar, gövdeler geliyor, gidiyor. Aslında öyle bir
verimsizliğimiz var. ama gittiği yere kadar gideceğiz. Başka
yerimiz yok. Maksimum bu. 2016'da maksimum üretim yapmaya çalıştık.
Bizim 2016'daki satış adetlerimizi ne kadar üretebileceklerimiz
belirleyecek dedik. 2016'da Avrupa'dan gelen talebi tam
karşılayamadık. Bu yıl da bu fabrikada maksimum üretim yapmaya
çalışacağız. Önümüzdeki dönemde 430 binli rakamlara çıkmak
istiyoruz. Tam kapasiteye yaklaşmak istiyoruz.
FIAT CHRYSLER ORTAKLIĞI
Chrysler ile
ortaklıktan biz faydalandık. Chrysler'in daha önce Mercedes ile
bir işgirliği vardı. O yürümedi. Sonra Amerika'da 'Chapter 11'
denen iflas masasına gitti. Daha sonra da Fiat tarafından satın
alındı. Eski tecrübeye göre, çok daha iyi olduğunu
söyleyebilirim. İtalyan-Amerikan uyumu, Alman-Amerikan uyumuna göre
çok daha iyi oldu. Sonuçlarını da görüyoruz. Zaten 2016 yılını
da grup 4,7 milyon otomobil ile kapattı, 2,5 milyar Euro kâr elde
ettiler. Geçen seneki grubun kârı 1,7 milyar Euro idi. Bu
birleşmenin yararlarını rakamlarla da görüyoruz. Fiyat Chrysler
satışları geçen seneye göre yüzde 11 arttı. Bunda en çok da
bizim Egea ve Tipo etkili oldu. 2016 yılında yaklaşık 100 bin
Tipo satıldı Avrupa'da. Bu tabi Fiat-Chrysler'in Avrupa'daki
satışlarını da olumlu etkiledi.
Bizim Kanada ve Amerika
ile yaptığımız iş doblo ihracaatı. O da yıllık 20-25 bin
adetlik iş. Amerikan pazarını düşündüğünüz zaman bu çok
küçük, niş bir iş. Kimseyi rahatsız edecek, argüman olacak
birşey değil. Sonuçta global olmayan bir otomobil üreticisinin
mevcut olması diye Bir şey sözkonusu değil. Fiat-Chrysler de
diğer markalar gibi Çin'de, Hindistan'da Brezilya'da, Meksika'da,
dünyanın pek çok yerinde 164 tane üretim tesisi var sonuçta.
Bunların hepsi Amerika'da olacak diye birşey olamaz. Bunu Trump da
yapamaz. Sonuçta otomobil fabarikaları birer global oyuncu ve biz
de onun içindeyiz. Global ağın içinde biz yine rolümüzü
oynamaya devam edeceğiz. Bir politika var bir de ekonomi var.
Politikadan anlamam. Otomotivde İtalyan, Fransız ve Alman
üreticiler var. AB'de aynı maliyet tabanında çalışıyorsunuz.
İtalyan ve Fransız üreticilerin AB dışına çıkma
zorunlulukları var. Fransızlar Fransa dışında üretim
yapmazlarsa, Almanlara karşı rekabet gücünü kaybederler. Böyle
bir ekonomik gerçek var. Yani bütün Avrupalılar sadece Avrupa,'da
üretim yapacağız derse, günün sonunda yalnızca Almanlar kalır.
Fransızlara bakın. Fransız otomobillerinin yüzde kaçı
Fransa'da üretiliyor? Ekonomik realite anlamında böyle bir
davranışta bulunmaları lazım.
Bir Alman firma ile bir
Fransız firması aynı malzemeyi kullanıyor. Ama marka değerleriniz
farklı. Dolayısıyla da birisi daha yukarından fiyatlayabiliyor,
birisi bunu yapamıyor. Ben bu mevcut reel düzende bir sorun
görmüyorum. Ama politika ayrı bir mesele.
'5 ALTIN FABRİKADAN
BİRİSİ'
Fiat Chrysler grubunun
toplam üretimi 4,7 milyon adet. Biz de 384 bin ürettik. Yani yüzde
8 gibi.
Yüzde 8 dediğiniz
zaman sonuçta Fiat-chrysler'i,n 12'de birisiniz. Bu da çok ciddi,
büyük bir rakam. Buna jeep, alfa romeo, maseratti bütün markaları
dahil.
'LİNEA'DA KARAR
MÜŞTERİNİN'
Linea'da üretim
azalıyor ama gittiği yere kadar götüreceğiz. Tabi Linea
üretimine ne zaman son vereceğimizi müşteri karar verecek. Hala
belli bir müşteri talebi var. O yüzden de şu anda devam ediyoruz.
Müşteri vazgeçince biz de üretimden vazgeçeceğiz.
'YENİ MODEL YOK, TAM
KAPASİDE İŞ...'
Şu anda, önümüzdeki
2-3 yıla baktığım zaman mevcut modeller, bütün aile olarak Egea
ailesi, artı Doblo.. Opel'e de biz satıyoruz. Opel Amerika, İtalya,
Fiorino'da da Türkiye ve İtalya için devam ediyoruz. Dolayısıyla
bütün modelleri topladığımız zaman, önümüzdeki 2-3 senede
bir kapasite açığımız olmayacak. Allah nazardan saklasın.
Sorunuz 'TOFAŞ'ta yeni bir proje olabilir mi' ise, şu anda bizim
fabrikada yerimiz yok. Egea da tabi bir süre sonra model yaşlanması
olacak. Ama şimdi değil.
'TERMİK SANTRAL DEĞER
KATMAZ'
Bursa adına, şehre bu
kadar yakın bir termik santral olması bence iyi değil. Şehre bir
değer katmaz. Bursa'nın şehir olarak değerinin artması lazım.
Ama endüstriyel açıdan bakınca, gerekli önlemler alındıktan
sonra, filtreleme teknolojileri çok iyileşti. Bu teknoloji ile
santralın çevreye zarar vereceğini düşünmüyorum. Yönetilebilir
boyutta. Ama bu kadar yakın olma ve şehir estetği açısından bir
değer katmaz.
YALOVA YOLU ESTETİK
OLMALI
Şehrin bu tarafı
estetik olarak düzelmesi lazım. Fabrikadan şehre doğru gittiğiniz
zaman binaların yarısı terkedilmiş. Çöküntü gibi. Bursa'nın
ana girişi burası. En önemli şeylerden birisi şehrin ana
girişindeki estetik sorunu. Hiç sağlıklı değil. Çok fazla
terkedilmiş bina var. FSM gibi oluşumlarla şehir şimdi başka
yere gitti. Alışveriş de buralarda düştü. Raylı sistem olumlu
bir etki yapar mı bilmiyorum. Bu caddeki alışveriş merkezlerinde
pek bir hareketlilik yok.
ELEKTRİKLİ, HİBRİT...
Otonom araçları şu
anda test aşamasında. Fiat-chrysler de çalışyor. Sensör
teknolojisi çok hızlı gidiyor. Şimdi altyapıdan birşey almadan
o sensörler o rengi, yoldaki herkesi algılayabiliyorlar. Hızlı
bir gelişim var. Ama ne zaman oyuna girer, araç olur, tahmin etmek
zor. Fiat-Chrysler grubu larak Google ile yapılan çalışmalar var.
Sonuçta biz de içindeyiz.
Elektrikli araçlarda
farklı araçlar. Hibritler var. Benim görüşüm ileride tam
elektrikli araçlar öne çıkacak. Hibritler bir ara çözüm gibi
duruyor. Ama elektrikli araçlara da henüz tam olgunlaşmış bir
pazar değil. Ürünler de daha tam olgunlaşmadı. Hala menzil
konusunda sıkıntı var. Tabi önde giden firmalar var. Bizim de
fabrikada yaptığımız prototip elektrikli araçlar var.
Yetkinliklerimizi geliştiriyoruz. Çünkü bunlar hayatımızda yer
alacaklar. Burada üç asıl konu var. Batarya, motor ve kontrol
ünitesi. Bunlar belli bir olgunluğa ulaşınca drumu göreceğiz.
Şu anda menzil sorunu var, bir de maliyet sorunu var. Maliyetlerin
hızla aşağı gideceğini düşünüyorum. Özellikle batarya
tarafında. Şu anda batarya hem ciddi bir para hem de geniş yer
tutuyor araçlarda. 5-10 yıl içinde hızı bir şekilde hayatımıza
girecektir. Otonom, kendi kendine giden araçlar için belirsizlikler
şimdilik çok fazla. Ama dünyada herşey çok hızlı değişiyor.
Dünyada 10-15 senede kaybolacak meslekler, işler, ürünler,
bunları daha hızlı yaşayacağız.
'BABAYİĞİT'
TARTIŞMASI
Otomobilde seri üretim
zor bir iş. Prototip araç yaparsınız. Biz seninle paramız da
varsa, karar verir yaparız. Sonuçta farklı uzmanları bir araya
getiririz, bir tane yaparız. 10 lira ya da 100 lira olur ama,
sonuçta ortaya çıkar. Ama seri üretimde, şimdi biz 46. yıldayız.
Seri üretimde mesela bir koltuk kumaşıyla ilgili bir derdiniz var.
Diyorsun ki, benim koltuk kumaşımda şu malzemelerinde olması
lazım. Bir koltuk kumaşında yüzlerce test yapıyorsunuz. Seri
üretim, bilgi birikimi çok önemli. Bu birikimi küçümsememek
lazım. Otomobil yapmada sıkıntı yok. TOFAŞ olarak da zaten
yapıyoruz, sıkıntı değil. Burada nasıl yapıldığın gördünüz.
Seri üretimde de sıkıntı yok. En büyük bilgi birikimi de seri
üretimde. Olay burada markalaştırmak. Marka konusu. Bir markayı
dünya piyasalarına sokabilir misiniz? Tabi marka olunca da çoklu
ürün lazım size. Herhangi bir markaya bakın. Müşteri çok
farklı seçenek istiyor. Farklı versiyon, farklı motorizasyon.
Egea'da 1,6 cc manüel, otomatik, benzinli, dizel otomotik, benzinli;
1,4 cc manüel benzinli, 1,3 dizel... 5 farklı motor ve şanzıman
seçeneği var. HB'e gidince benzinli turbo dahil oluyor. Bakın tek
bir araçta 6-7 farklı seçenek sunuyorsunuz. İşi zorlaştıran
tarafların birisi de bu. Donanım önemli değil. Bunlar aslıda ana
firmaların ürettiği şeyler değil. Egea'ya en top arabadaki
elektronik donanımı koyabiliriz. Mühim olan satabilir misiniz."