“Endüstri 4.0” iş dünyasını en çok meşgul eden konulardan birisi haline geldi. Peki “4. Sanayi Devrimi” olarak da tanımlanan yeni durum gerçekte nedir? Özellikle sanayici için bir fırsat mıdır, yoksa yaklaşan bir felaketin habercisi midir?
Almanya merkezli “Endüstri 4.0” vizyonu hakkında Türkiye'de ilk ve en kapsamlı raporu TÜSİAD hazırlamıştı. Ardından konu çok farklı platformlarda gündeme getirildi, tartışıldı. Ancak Bursa'da Endüstri 4.0'ın en kapsamlı ele alındığı panel, “Endüstri 4.0 Uygulamaları” başlığı altında Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneğin'de (BUSİAD) yapıldı. BUSİAD'da konu akademisyenler değil, bizzat Endüstri 4.0'ın oluşmasına en fazla katkıda bulunma konumunda olan endüstri ve otomasyon sanayicileri, yani işin asıl sahipleri konuştu. Konuşmalardan, Türkiye'nin hem sanayideki durumu, hem de teknoloji üretiminde “üretici” değil “kullanıcı” olması yüzünden dijital devrimden pek olumlu etkilenmesinin beklenmediği anlaşılıyor. En azından hem sektöre hem ekonomi yönetimine çok iş düştüğü kesin. Ekohaber olarak, Endüstri 4.0'ı, asıl muhataplarından dinledik. Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Başkan Yardımcısı S. Sami Ömeroğlu “Uzak Geçmişten Yakın Geleceğe Teknoloji ve İnsan” başlıklı bir sunumda çok çarpıcı tespitler yaptı. Ömeroğlu'nun, sorularımıza verdiği yanıtlar ile bazı konuşmacıların değerlendirmelerini sizlerle paylaşmak istedik. İşte, bizzat bu işin içindeki insanların değerlendirmeleri...
ENOSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıs Sedat Sami Ömeroğlu:
'Teknolojileri sadece kullanan değil, üreten olmalıyız'
- Türkiye Endüstri 4.0'ın neresinde?
“Aslında 'Dünya neresinde' diye sormak lazım. Herşey başlangıç aşamasında. Bu bir konsept. Bu bir adım. Aslına bakarsanız Çin'e karşı atılmış bir adım. Katma değerin geri döndürülmesi için yapılıyor. Katma değeri, istihdamı, üretimi geri döndürebilir miyiz? Üretim zaten verimi, kârlılığı artırmak için Çin'e gitmişti. Şimdi yine verimliliği yükselterek batıya döndürme hedefi var. Sebep aynı. Türkiye bu işi diğer ülkelerle birlikte, aynı anda yakalamış durumda. Endüstri Otomasyon Sanayicileri Derneği olarak biz üç ay gecikmeyle bunu anons ettik Türkiye'de. Ben anons ettim, başkandım. Büyük oranda sahiplendik biz bu işi. Bunu yapacak olan endüstri otomasyon derneğine bağlı kurumlar, biziz. Aslında biz hazırız. Çok büyütülecek de bir durum yok. Daha önce yaptıklarımızın üstüne birşeyler yapmamız lazım. Bu yeni bir öğrenme kitabı.
- Nelere ihtiyaç var?
İstihdam. Kaliteli, nitelikli eleman... Bir takım değerlerin yeniden gözden geçirilmesi, yeni bilgilerin aktarılması. Teknolojilerde sadece kullanan değil de yapan, üreten de olmamız lazım. Bir dönüşümün ön plana alınması, en azından bunun hedeflenmesi lazım. Ama bunlardan da daha önce sanayicinin buna yatkın hale getirilmesi lazım. Biz yapıyoruz, uyguluyoruz diyebiliriz. Endüstri 4.0 kavramına, bütün bu konsepte teknolojileri uygulayabiliriz endüstri otomasyon sektörü olarak. Peki sanayiciler buna hazır mı? Üretim yapılan fabrikalar buna hazır mı? Onlar isteyecekler mi? Onların istemesi lazım. Niye istenmesi gerektiğini onlara anlatmak lazım. Önce onların benimsemesi lazım. Bu bir ekonomi, işletme işi. Bugüne kadar hep işletmeciler konuşuyor, mühendisler konuşuyor, biraz finansçılar konuşuyor... Ama koordinasyon lazım. Sonuçta fabrikalar bunu istemezse, siz istediğiniz kadar alim olun, bir şey yapamazsınız.
- Sizler endüstriyel otomasyon sektörünü temsil ediyorsunuz. Endüstri 4.0'a yakın, ileri teknoloji, robot vs. kullanan firmaları gezdiğimizde, görüyoruz ki, sistemin tamamı ithal... Endüstri 4.0 büyük bir ithalat kapısı mı?
Şunu çok açıkça söylemek lazım. Şu ana kadar baktığımız zaman bizim teknoloji üretim ve ihracatımızda ithalatın payı çok yüksek. Ama bunları en iyi şekilde kullanacak potansiyele giriyor olmamız lazım. Bizim teknoloji üretiyor olmamız lazım. Teknolojiyi kendimiz üretmemiz lazım. Önce akıl parasının bu ülkede kalmasını sağlamamız lazım. Bir ekip çalışması ile çok ciddi bir devrim ve bir kültür yaratmamız lazım. Ekip çalışmasına çok yakın değiliz. Bu konularda mültidisipliner bir yapının yerleşmesi lazım. Sanayinin verimi artırmasının teknoloji ile doğru orantılı olduğunu biliyor olmamız lazım. Bunun için çaba gösterilmesi lazım. Artık yerlinin de, Türk insanının da bu yüksek katma değeri üretebileceğini, onu sağlayacak teknolojiyi üretebileceğini, o aklın burada da ortaya konulabileceğini artık kabul etmemiz lazım. Yanılabiliriz, bazı şeyler eksik olabilir. Ama bizim bunları tolere etmemiz lazım. Hataları minimuma indirmeliyiz. O taraf daha iyi, biz iyi değiliz deme zamanı geçti. Eğer bu treni kaçırırsak, yani biz gene hala vagonun arkasında olursak... yani bu noktaya gelmememiz gerekiyor. Dünya bambaşka bir noktaya gidiyor. Dünya olağanüstü bir yere gidiyor. Sınırlar kalmıyor.
- Otomasyon sanayicileri olarak bu işte kilit noktadasınız. Bunu yapacak olan sizlersiniz. Hükümet teknoloji ve Ar-Ge konusunda destekler açıklıyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bakınız bizim işimiz esas itibariyle Ar-Ge değil Sis-Ge, Sistem Geliştirme. Biz bu kavramı çok konuşmak kamuoyunda yerleştirmek istedik, ama başaramadık. Sistem geliştirme. Siber fizik sistemleri diyoruz. Aslında siber fizik sistemleri, Sis-Ge'dir. Sistemleri nasıl akıllı hale getireceğiniz, makinelerin nasıl, ne kadar akıllı olduğuna dair birşey. Dolayısıyla endüstri otomasyon sisteminin bunları gerçekleştiriyor olması lazım. Ar-Ge herkesin dilinde. Herkes konuşuyor. Ama ciddi bir ürün çıktığını görebiliyor muyuz Türkiye'de? Keşke görebilsek. Oysa bir Silicon Vadisi hikayesine bakın. Tek bir kişi, bir fikirle, tabi onu kabul edip risk alan bir finansörün de kabul etmesiyle falan, dünyayı değiştirebiliyor. Bir tek kişi, ya ben bunu yapacağım diye bir işe giriyor, finansör de ben sana inandım, yap diyor, üç sene sonrasında dünyayı sarsan bir iş çıkıyor. Tesla var, yakın geçmişte pek çok örnekleri var. Silicon Vadisi'ne bakın Standford üniversitesi, MIT'nin laboratuvarlarına bakın, kimler nelerle uğraşıyor. Bizler pek çok şeyin farkında bile değiliz.
- Otomasyon sanayicileri olarak öneriniz?
Otomasyon sanayicileri olarak bize güvenilmesini istiyoruz. Biz fiyat ve rekabet baskısı aldında aklımızı koruyabilmekte güçlük çekiyoruz. Kimseyi eleştirmek için konuşturmuyoruz. Daha iyi bir şey nasıl olur, ona bakıyoruz. Eleştiriyoruz, ama sonuç çıkmıyor. Diyoruz ki biz, bunları yapabiliriz. Biz bunu başarabiliriz. Bizim yapmamız gereken şey bir araya gelebilmek. Küçük işletmelerin, KOBİ'lerin mutlaka birleşmesi lazım. Bakın üzerinde ısrarla duruyorum, tarihe not düşmek istiyorum; Küçük teknoloji şirketlerinin birleşiyor olmasının önü açılmalı ve teşvik edilmeli. Hatta bir noktada zorlanması lazım. Başka yerlerde örneği yok mu, olsun, bizde olsun, bize has olsun. Benim çok çok iyi, başarılı, duayen arkadaşlarım var, ama artık bırakmak istiyor. Ya adam 30 yıldır teknoloji işiyle uğraşıyor; ama bırakmak istiyor. Yani istediğimiz verimi biz de piyasadan alamıyoruz. Çok fiyat ve zaman baskısı var. Ar-Ge yapacaksınız, zaman... Ar-Ge zaman kısıtıyla olamaz, zaman da bir fonksiyondur ama böyle olmaz, bana üç günde şunu yap, geliştir, denmez. Ama endüstrideki yatırımcının da bir an önce üretime başlaması lazım, ortada paradoksal bir durum var. Bunlar oturup karlışıklı, sakin bir şekilde konuşulmalı. Kararlar da çıkmalı oradan.
- Yani yerli teknoloji şirketleri olarak haksız rekabet mi hissediyorsunuz?
Rekabetin haklısı, haksızı... O konuya girmek istemem ama biz her türlü rekabete hazırız. Biz de yurt dışındaki mühendisler kadar kabiliyetliyiz. Bizim eksiğimiz var, ama fazlamız da var. Örneklerini biliyorum. Ciddi şekilde bu işin içinden olan... İnovasyon bizde de var. Ama bir koordinasyon olması gerekiyor, bizde eksik olan galiba bu.”
Emko Elektronik Genel Müdürü Ayhan Ispalar:
'Üretim evine (batıya) gidiyor'
“Elektronik sektörü konusunda kısa bilgi vermek istiyorum. Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği her sene almanak yayınlıyor. Bir diğer kuruluşumuz da Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği. Veriler ortada. Türkiye'nin gerçeklerini görmemiz gerekiyor. Endüstri 4.0'ın göbeğinde elektronik sektörü var. Elektronik sektörünün alt sektörleri nelerdir? Bileşenler alt sektörü, Tüketici Cihazları, Telekomünikasyon Cihazları alt sektörü, diğer endüstriyel elektronik cihazları, ki bizim firmamızın da faaliyet gösterdiği alt sektör budur. Savunma Elektroniği alt sektörü, Bilgisayar cihazları ki buna yazılım alt sektörü de dahil. Yani toplam 6 alt sektörden meydana geliyor. Şimdi bu 6 alt sektörün yıllık dış alımı (ithalat) toplam 17 milyar dolar civarında, 2015 verileri. Dış satımı (ihracat) ise 6,5 milyar dolar civarında. Yani ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 30 civarında.
SANAYİ ENDÜSTRİ 2.0-30 DÜZEYİNDE
Bir başka veri. Bizim dahil olduğumuz profesyonel endüstri elektronik alt sektörünü fabrikaların mutfağıdır. Fabrikalarda, üretimde sistemlerimiz var. Sipariş takibi, üretim diyoruz. Bizde mutfağın içi Endüstri 3.0. Makineleri çalıştıran otomasyon sistemleri, bir takım sensörler vs. 4 milyar dolar dış alım, 700 milyon dolar dış satım var, bu alanda da. Yani ihracatımız ithalatın 6'da birisi.
Emko
Elektronik daha çok endüstriyel otomasyona hitabeden ölçme ve
kontrol cihazları, PID kontrol ciyazları, sensörler, operatör
panelleri, uzaktan yönetim çözümleri vs. üretiyor.
Dünyada
sanayileşmede mevcut duruma bir bakalım. Yazar Dr. Güven Sak'ın
hazırladığı bir grafik dikkatimi çekti. Başlığı Sanayi
4.0 Dedikodusu ile Sanayi 15'i ihmal ediyoruz.
İçinde bir tablo var. Türkiye'nin sanayileşen ülkeler arasındaki
yerine işaret ediyor. 1997'de 13. sırada. 2000 yılında 15 ve 2015
yılında Türkiye 16. sırada. Bu, dünyada bir şeye işaret ediyor
aslında. Özellikle 2000'den sonra ticaretin internet sayesinde
gelişmesinden ve üretim teknolojilerinin yaygınlaşması,
altyapıların kolayca erişilebilir olması nedeniyle, üretim
dünyaya yayıldı. Kolay yayılıyor. O kadar hızlı yayılıyor
ki, dünya çapında global bir üretim başlıyor. Ve demek ki
ülkelerin birbirlerine karşı üstünlükleri sınırlanıyor.
Coğrafya ortadan kalkıyor. Latin Amerika, Uzakdoğu ülkeleri, Asya
ülkeleri, yakın Uzakdoğu, Ortadoğu ülkeleri, Türkiye,
eşitleniyor... Bilgi anlamında eşitleniyor. Üretim araçlarına
erişim açısından eşitleniyor.
TÜBİTAK
raporunda üretim
maliyet endeksini
de sizlere sunmak istiyorum. Amerika için yüzde 15, Çin için 96,
Türkiye için 98. Bu üretim maliyeti endeksi. Bizim sanayideki
düzeyimiz Endüstri 2.0, 3.0. bu senelerde hala devam ediyor. Hatta
2 sene 3 sene önce bu tablo değişmeye başladı. Şimdi
Türkiye'nin dış ticareti düşmeye başladı, kalkınma azaldı,
ibre yön değiştirdi son yıllarda, üretim maliyet endeksimiz de
yükseldi.
Neden
endüstri 4.0? Endüstri 4.0, kalkınmanın yönünü batıya
çevirmeye çalışıyor. Çünkü maliyetler düşüyor. Malyetler
düşünce özellikle, katma değerli ürünlerde üretim batıya
dönüyor. Demek ki, bizim açımızdan, en azındam benim açımdan
neden Endüstri 4.0? Endüstri 4.0, gelişmeyi, üretimi, katma değer
kalemlerinin yeniden batıya dönmesidir.
'SANAYİ
ODAKLI MODEL DEĞİL'
Türkiye
bu işin neresinde? Kalkınma
Bakanlığı ve TÜİK
verileri.
Türkiye
GSYH içinde tarım yüzde 8, sanayi yüzde 22. Hizmet, ihşaat dahil
yüzde 70. Yani sanayiin ülkenin kalkınmasındaki payı sadece
yüzde 22. 1980'lerde yüzde 34 imiş. Bunun farklı bir çok
sebepleri de olabilir. Önemli olan bugün neredeyiz? Bu bize mevcut
ekonomik modeli gösteriyor aslında. GSMH'nin içinde sanayiin
payının yüzde 21. küsur, tam yüzde 22 bile değil. Demek ki
Türkiye'nin modeli üretim, sanayi odaklı bir model değil. Ya da
üretimden hizmet sektörü odaklılığna doğru kayıyor.
Bir
başka Türkiye gerçeği. Bu da 2015 TUİK verisi. İmalat
sanayiindeki yeni yatırımların, yeni girişimlerin yüzde 60'ı
düşük teknoloji yatırımları. Ve çalışanların yüzde 52'si
düşük teknolojide çalışıyor.
DİJİTALDE
ZAYIFIZ
İmalat
sanayiinde dijital olgunluk seviyesinde neredeyiz? TÜBİTAK ve
bakanlık olağanüstü gayretler ile son 5-6 senede çok ciddi
destekler veriyor, çalıştaylar yapıldı. Özel sektörde detaylı
anketler yapıldı. 8 kritik teknoloji, 10 stratejik hedef, 29 kritik
ürün belirlendi. Bu rapor çok ciddi bir rapor. Çok detaylı.
Perspektifleri yönlendirecek bir rapor. Rapora göre, Türkiye'de
imalat sanayi Endüstri 2.0 ile 3 arasında. Firmaların yüzde 22'si
dijitalleşme konusunda kapsamlı bilgiye sahip. Endüstri 4. 0
konusunda farkındalığı en yüksek sektörler, elektronik yazılım,
otomotiv ve beyaz eşya. Katma değerin en yüksek olacağı
değerlendirilen sektörler, makine, elektronik, yazılım, optik,
otomotiv, beyaz eşya. Firmaların yüzde 50'sinde teknolojilerine
3-5 yılda entegre etme stratejileri var. Teknolojik olgunluk
seviyesi ele alınmış.
3
ayrı grup var. Birincisi dişitalleşme grubu: Büyük
veri
ve bulut
bilişim,
sanallaştırma,
siber güvenlik.
Koyu renkler, beyaz olanlar kötü. Çok iyi yok. Çalıştaya
katılan kuruluşların raporları. İyileri az görüyoruz.
Etkileşim, neslenerin interneti, makine-makine, makine-insan
haberleşmesi ve sensörlerde daha iyiyiz. İşin kolay tarafı bu
aslında. TÜBİTAK'ın değerlendirme panellerine bakıyoruz.
Gençlerden gelen bütün projeler burada. Çünkü basit. Geleceğin
fabrikaları, teknolojik olgunluk seviyesi... Asıl mesele orada.
Esas bizim faalyette bulunduğumuz grup da burası. Burada yeşiller
az. Ülkemizin olgunluk seviyesi bu kadar. Bunlar nedir, robot,
otomasyon, ekipman, yazılım. Otomasyon, ekipman yazılımlarından
bahsediliyor. Eklemeli imalat sistemleri, ara katman yazılımları,
dinamik üretim yönetimi, onlarda ülkemiz zayıf.
Bunlar
sanayiden hizmete kayan ekonomik modelin sonuçları. İşgücü
sanayiden hizmet sektörüne kaymakta. Yeterli sayıda ve deneyimde
işgücü sanayide oluşmamakta. Yani sanayide çalışmak hiç cazip
halde değil. Çünkü hizmet sektörü büyüyor. Sınırlı sayıda
kaliteli işgücü yeni teknolojilerin yaygınlaşmasını
engellemekte.
Türk
sanayiinde yatırımın geri dönüşümü çok hızlı değil. Bir
de böyle bir sıkıntı var. Çünkü fabrikanızın mutfağında
yapılacak çok iş var, çok büyük efor sarfetmeniz gerekiyor. O
kadar basit değil.
Peki
mutfak tarafında iş nasıl yürüyor? Çözüm... Geleceğin
fabrikasında çalışacak olanların yüzde 71'inin bugün çalıştığı
fabrikada sahip olduğu vasıflara ve becereilere değişik
düzeylerde sahip olması gerekmiyor. Ne olmalı? Ortak vizyon
olmalı. Üretimi yükselten ekonomik modele geçilmeli, uzun vadeli
eğitim öğretim öğretim politikaları oluşturulmalı. Bu
politikalar siyasi iklimlerle değişmeden senelerce uygulanmalı.
TUSİAD, bakanlığa gönderdiği bir raporda, Endüstri 4.0
raporunda kapsamlı önerilerde bulundu. En başta bilimsel
teknolojik gelişmelerin temelini oluşturan, fen, matematik,
mühendislik bilgi ve beceerilerinin geliştirilmesine vurgu yapmayı
da gerektirmektedir. TÜSİAD bu konuda çok ciddi rapor hazırladı,
ön yazısında da bunlar ifade ediliyor. Dğer zincirinde uçtan uca
dijital entegrasyona gitmek daha geniş bir pazar sağlıyor. Daha
yüksek müşteri memnuniyeti sağlıyor. Satış sonrası daha
bağımlı müşterilerle, daha fazla kazanç sağlıyor. Yani
dijitalleşme aslında hem satış öncesi üretim, hem de satış
sonrası entegrasyon. Bu da en önemli... Sonuç olarak, değer
zincirinin entegrasyonu yoluyla maliyetlerin entegrasyonu
gerçekleştiriliyor. Bu gerçekleşince de teknoloji katma değeri
yüksek üretim, evine (batıya) gidiyor...”
Festo
Müşteri Çözümleri Müdürü Fikret
Kemal Akyüz:
“Endüstri
4.0 Yaklaşımları ve Scharnhausen Teknoloji Fabrikası”
“Dünya
dijitalleşiyor. Bunun sonucu olarak da firmalar kendilerine daha
garantili pozisyonlar bulmaya çalışıyor. Dijitalleşme bir yandan
yeni fırsatlar sunmakla beraber, bazen yıkıcı da olabiliyor.
Bakıyorsunuz asırlık büyük sanayi kuruluşları, marka değeri
olarak kısa sürede büyüyen teknoloji firmaları veya Facebook,
twitter gibi kurumların gerisinde kalıyor.
Endüstri
4.0 en basit anlamda, siber
standartları kullanarak çok çeşitli ihtiyaçlara cevap verebilen
hızlı, ekonomik, daha verimli bir üretim yapmak istiyor.
Almanya örneğin, daha rekabetçi olmak istiyor. Ayrıca
standartlaşma demek bu. Her şey çok hızlı ilerlediği için, bu
hıza ayak uydurmak için yatırım yapmak gerekiyor, ama yatırım
her seferinden çok büyük, külfetli oluyor. Artık Avrupa,
özellikle Almanya Endüstri
4.0 ile beraber ben yatırımlarımı daha kolay ve hızlı paymak
istiyorum,
diyor. Her
seferinden bir sürü firmanın kendi adıma konuşmasını
bekleyemem, taktığım anda üretim ve değer sisteminin çalışması
gerekir, diyor.
Bunun yanında sanal dünya ile üretim dünyası birleşiyor. Artık
devir değişti. Siparişleri internet üzerinden veriyoruz. Şimdi
işte bu değer zincirinin tamamını kapsayan bir dijital dönüşüm
gerekiyor.
Dijitalleşme
her alanda var. Festo olarak dijitalleşmenin tamamı değil, üretim
dünyası boyutuyla ilgliyiz. Festo 3 başlıkta inceliyor. Birisi
endüstri. Festo hem fabrika otomasyonunda ve özel çözümlerde
hizmetleri var. Eğitim alanında ayrı bir çalışması var. Tam
ortada da 20 yıldır devam eden bir projemiz var. Festo Endüstri
4.0 ile kendisine bir yol çiziyor. Diyor ki bundan
sonra çözüm oluştururken, adaptif, akıllı ürünler yapacağım.
Tüm ürünlerimi
ağa bağlayacağım, nesnelerin interneti olacak diyor.
Bir bir de yazılım
ve en sonunda dijital sistemler kuracağım diyor.
İki
örnek vereceğim, yarısı Siemens yarısı Festo, bereber
geliştirilen bir ürüün. Her zaman rekabet değil bazen işbirliği
gerekiyor. Türkiye'de benim gördüğüm devamlı rekabet vardır,
kimse kimseyle iş yapmak istemez. Bu konuda bir şekilde,
üniversitelerin, Ar-Ge firmalarının devlete ait kurumların bir
şekilde işbirliği yapması gerekiyor. Yani herkes herşeyi kendisi
tek başına yapmak ister ama bu olmuyorsa, gerektiğinde işbirliği
gereklidir.
Arabanın
şasesinin yapıldığı yerlerde kullanılan bir tabanca var. Festo,
BMW ile bu alanda işbirliği yapıyoruz. Kendi proses datasını
bize açıyor. Benim için bu ürünü ileri götürün diyor. Kendi
süreçlerinde biz de bir katkıda bulunuyourz.
YERİNDE, ZAMANINDA EĞİTİM
Bilgi
hızı gittikçe artıyor. Festo'nun kullandığı kavram rakebet ve
işbirliği. İşbirliği bizde çok azdır. En öneml konu, herşey
çok hızlı yayıldığı için, çok önceden eğitim yapmak fikri
ortadan kalkıyor. Eğitim tam zamanında olmak zorunda. Yani çalışan
kişi ne zaman o bilgi ve beceriye ihtiyaç duyacaksa, eğitimin de
o zaman olması gerekiyor. 2 sene sonra kullanacağın bir şeyi
şimdi öğrenmenin bir anlamı yok, unutup gidersin.
Veri
ve bilgi tek başına anlamlı değil. Öğrenme yöntemlerinin de
değişmesi lazım. En iyi yöntem yerinde öğrenme. Dolayısıyla
eğitim sistemlerinin değişmesi, gelişmesi gerekiyor.
Endüstri
4.0 ile insan profillerinin değişmesi beklenmekte. Öncesinde seri
üretim yöntemleri vardı. Fakat Endüstri 4.0 ile daha karmaşık
pozisyonlara karar verebilen çalışanlar lazım. Daha önce arıza
olduktan sonra bakım yapma önemliydi, şimdi arıza olmadan çözüm
bulma geliyor.
İŞSİZ
KALACAK MESLEKLER...
Meslek
grupları da değişecek. Örneğin Endüstri 4.0'da hangi meslek
grubunda işleri makine ile yapmak istiyoruz. Örneğin çaycıları
değişirmiyoruz. Çünkü onun robotları henüz çok pahalı. Şu
anda esas maliyetli olan kısım yani Vasıflı
işçi, eğitimli işçi, tekniksey tekniker, mühendis lisans,
mühendis lisanüstü... Buralarda insan yerine robotlar çalışıyor
artık.
Almanya
2035 yılına kadar 490 bin kişinin işini kaybedeceğini öngörüyor.
Buna karşılık 430 bin kişinin istihdama ekleneceği hesap
ediliyor. Bu konu çok konuşuldu, olanlara bakılırsa, evet
Endüstri 4.0 istihdamı azatmıyor, hatta artırabiiyor, ama
ensdüstri ülkesi iseniz... Bu işi yapan, teknolojiyi üreten ülke
iseniz. Bu işi yapmıyorsanız, o zaman pasifsiniz, o başka bir
boyut. Dolayısıyla Endüstri 4.0 ile işsizliğin artıp
azalmayacağı biraz yapacağımız şeye bağlı.
ELEKTRONİK
KARINCA
Doğadan
gördüğümüz ilhamla biz de denemeler yapıyoruz. Karıncalar tek
başına bir şey değil, ama kolonii olunca çok güçlü topluluk
oluyorlar. Bizim yaptığımız elektronik
karıncalar
kendi aralarında konuşuyor, kameraları, sensörleri var. pili
bitince şarj ediyorlar. Örnek bir proje. Endüstri olgunluğa
ulaşacaksa yapay zeka gerekiyor. Big Data konusunda eğitim
alıyoruz. Karşısındakini ne düşündüğünü, kırgın mı,
neşeli mi, sakin mi anlayan yazılımlar var. Yavaş yavaş yapay
zeka da olgunluğa ulaşacaktır.
Festo'nun
Sharnausen fabrikası,
Almanya'da Endüstri 4.0 olarak kuruldu. Ödüllü bir fabrika, bin
200 çalışanı var. Otomasyon için 2 yıl çalışıldı. Enerjisi
bir bütün olarak ele alınıyor. Makineleri kendi aralarında
anlaşıyor. Ağa bağlı. Üretim planı var. Siparişiniz 10 tane
de olsa 10 bin tane de olsa gerçekleşiyor. Bazı bölümler tamamen
insansız çalışıyor. Maliyet endeksi nedeniyle Almanya bu
üretimleri dışarı kaydırmıştı, şimdi yeniden ülke içine
topluyor.
Batıya
geri dönüşün farklı gerekçeleri var. Bir yandan üretim doğuya
kaydığında yapacak iş kalmıyor insanlara. Bir taraftan da
üretimle birlikte bilgi de doğuya gidiyor. Onu yapa yapa Çin de
bunu nasıl yapacağını öğreniyor. İş buraya geliyor. Yani
üretimi geri almanı yanı sıra bilgi transferinin de önüne
geçilmek isteniyor.
Festo
ben bu konuda neredeyim, ne zaman nerede olmak istiyorum, diyor. Robot
kullanımında ben neredeyim diyor. Bir metodolojisi var. Robot kendi
kendine not veriyor. Kriterleri dikkate inceleyip sürekli iyileştirme
yapıyor Festo."
Not: Bu yazı, Ekohaber'in Nisan 2017 sayısından alındı.