Bursa'da yayın yapan haftalık EKOHABER Gazetesi Türkiye’de
haftalık ekonomi gazetesi olarak, kendi alanında lider. 22’nci
kuruluş yılını kutluyoruz. 6 yıllık Ankara molasını
eklersek 10 yıldır bir şeklide bu gazetenin bir çalışanı
olmaktan da memnum ve elimden geldiğince katkıda bulunmaya
çalışıyorum.
22. yıl dönümü sayısını
hazırlarken, patron Tahsin Ardıç “Ekohaber’i yaz bu
hafta” deyince hayli tereddüt ettim. Çünkü EKOHABER
adına en doğru değerlendirmeyi, başından beri sebatla gazeteyi
kurup bugüne getirmiş olan kendisi yapabilirdi.
Ama 1984 yılından beri Bursa’da
ekonomi gazeteciliği yapan bir basın emekçisi olarak, bu
vesileyle, mesleğimizle ilglli kaygılarımı dile getirme gereği
duydum. Baştan belirteyim ki, yazdıklarım sadece beni bağlar; ne
gazetenin, ne de Tahsin abinin görüşlerini yansıtır.
Ekonomi gazeteciliğini başından beri
çok önemsiyorum. Zira sadece iş dünyası değil; her
vatandaşın, merkezi ve yerel yönetimlerde karar vericilerin
ekonomide neler oluyor, ne üretiliyor, ne tüketiliyor, kim neyi
nasıl yapıyor, piyasa nasıl işliyor, para kimin cebinden kimin
cebine gidiyor, öğrenme hakkı vardır. Öğrenemezsen,
edilgen kalırsın.
Bizim görevimiz işte
demokrasinin ve piyasanın olmazsa olmazı bu “The Free
Flow of Information-Serbest/bedava bilgi akışı”nı
sağlamaktır.
Gelin biraz “inside” yapalım:
- TUİK dışında, bu toplumda “veri” yok. Örneğin Bursa’da yılda ne kadar ne üretiliyor, teknoloji nedir, hammaddesi neredendir, diye yola çıktıysanız, yandınız... Kayıt falan yok. Mevcut tek tük kayda da pek ulaşamazsınız. (En son şehirde kaç STK var, ne yaparlar diye öğrenmeye kalkmıştım. Devlet sırrı gibiymiş mübarek.)
- Gazetelerde “Yazı İşleri” sürekli kan kaybediyor. Haberler artık muhabirlerden ziyade, kamu/özel kuruluşların PR ajanslarından çıkıyor. Eskiden “açıklama” gelirdi gazeteye, şimdi, fotoğraflı “hazır haber”. Olay izleme, araştırma, soruşturma istenmiyor. Piyasa aktörleri, hani geminin su aldığını da bilse, kaptan kızar diye susan yolcu izlenimi veriyor. Röportaj istediğinde, “Soruları gönder, biz yazarız” çekiliyor.
- Gazetecilik, büyük sermaye isteyen, salt bir ticari faaliyete dönüştü. Medyada asıl amaç gazetecilik değil, para kazanmak olmuş. Geçenlerde büyük gazetelerden birisi “sektör eki” çıkarmış, heyecanla atladım. O da ne! Tam sayfa reklamlar, reklamda adı geçen şirketin CEO’su ile methiye dolu “röportaj”lar ve suya tirit “inceleme”... Reklam gelmişse, o sayfaya haber sokma şansın yok! Diyorsun ki, “Gazete harika olsun, çok okunsun, reklam nasılsa gelir”; ama boşuna...
Velhasıl değerli okurlarımız,
geçimini sadece bu işten sağlayan meslek erbabı, basın
emekçileri olarak, hem maddi hem de manevi bakımdan zordayız.
Toplum ve iş dünyası buna gözünü
kapamaya devam ederse; gazeteler, televizyonlar yoluna nasıl devam
eder onu bilmem; ama orada bize, gazetecilere yer olmayacak gibi görünüyor.
İyi haftalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder