Doğa yürüyüşleri
grubundan tanıdım Yılmaz beyin (Yılmaz Ergül) önerisiyle dün bir grup
arkadaş, aldık ellerimize fotoğraf makinelerini, İnegöl ve Yenişehir’de
ayçiçeği hasatını izlemeye gittik.
Açıkçası,
Yenişehir ve İnegöl yöresinde son birkaç yıldır ayçiçeği ekimindeki artış
dikkat çekici düzeydeydi. Bir zamanlar biber, pancar ve domates ekili alanlarda
şimdi en çok ayçiçeği ve silajlık mısır görünüyordu.
“Ayçiçek Harmanı 2018” adı ile sanal
alemde oluşturulan grup olarak ilk durağımız İnegöl’de en çok ayçiçeği ekilen
köylerden birisi olan Şehitler mahallesi
oldu.
Şehitler, 250
hanelik dense de anlaşılan insanların çoğu dışarda yaşıyor. Düşünün ki, ilkokul
kapatılmış. Yani burada genç yok, çocuk yok...
Bursa-İnegöl
yoluna yakın, verimli topraklara sahip güzel bir köy. Köy meydanında, cami ve
birkaç kahvehanenin yanında iki tabela dikkatimi çekti. Birisi “Şehitler Mahallesi Tarımsal Kalkınma
Kooperatifi”, diğeri özel bir şirkete ait “Çerezlik Tohumluk Ayçekirdeği Alım Satım”...
Güneşli güzel bir
günde, köy ortasındaki gölgelere oturmuş çoğu emekli insanlara sorunca, camında
“Tarımsal Kalkınma Kooperatifi”
yazılı işyerinde herhangi faaliyet olmadığını öğrendim. Bu kooperatif, pek çok
örnekte olduğu gibi, “Hangi işe
bulaştıysa sonuç alamamış”, hep hayal kırıklığı ile artık felç olmuş
kooperatiflerden birisi haline gelmiş.
Köy çevresinde
pek çok yerde ayçiçeği hasatı tamamlanmış.
Hasat, buğday
hasatında kullanılan patozu andıran, traktörün krank miline bağlanan bir zirai
aletle yapılıyor. . Ayçiçeği başakları bu alete atılıyor, çekirdekler burada
başaktan ayrılıyor. Sonradan selektörler
vasıtası ile içsiz veya bozuk çekirdekler ayrılıyor ve satış yerine
götürülüyor.
Tabi fotoğraf
için görsellik açısından en çekici olan, patoz ve özellikle kurutma aşaması.
Köylüler ayçekirdekilerini
kurutmak için kimi zaman ürün kaldırılmış tarlanın üzerine serdikleri naylon
hasırların üzerinde kurutuyorlar. Kimi zaman da, Ege’deki üzüm kurutma gibi
asfalt yollar seriyorlar.
“Ayçekirdeği” demişken... Meğer üretici,
“ayçiçeği” adını, yağ fabrikalarına
verilen ve rengi siyah olanlanlar için kullanıyormuş.
Bizim
kuruyemişçilerden, marketlerden satın aldığımız, çitleyip park bahçeleri çöp
yığını haline getirdiğimiz çekirdeklerin adı “Ayçekirdeği” imiş. Tabi
bunların rengi siyah değil, beyaz oluyormuş.
Şehitler’de,
kahvehanede çayımızı içerken, kahve isteyice manzara değişti.
Burada, kahve
istedin mi, anında kuru çekirdek kahve senin için orta yerde duran mini
değirmene konuluyor ve elle çevirerek kahveyi çekiyorlar. (Meraklıyız ya, kendi
kahvemizi kendimiz çektik)
Konu ayçekirdeği
üreticileriyle sohbet etmeye gelince, “bir
dokun bin ah işit” durumuyla karşılaştık.
Meğer adamlar
dert küpü olmuş, ektiğine, diktiğine bin
pişman...
Dinledikçe biz de
hak vermiyor değiliz.
Bakın neler
dinledik:
“Şehitlerde çoğumuz ayçiçeği ekiyoruz.
Eskiden pancar ekiyorduk, ama kotaydı, yasaktı
derken, o iş bitti. 8-10 senedir de ayçiçeğine yöneldik.
Bu sene bizim en kötü senemiz. Hükümet Çin’den ayçiçeği ithal etmeye
başlayınca, fiyatlar yerle bir oldu.
Geçen sene 7 liraya sattığımız bir kilo ayçiçeğini
şimdi 5 liraya bile satamıyoruz.
Geçen sene bir dönüm tarladan 250 kilo ayçekirdeği
almıştık, bu sene 150 kilo ayçekirdeği aldık.
80 liralık bir torba taban gübre şu an 160 lira
olmuş.
40 liralık şeker gübresi oldu 80 lira.
Daha ekim zamanına birkaç ay var. Kaça yükselir
Allah bilir.
Sene
seneden kötüye gidiyor.
Gelecek sene ne yapacağımızı, tarlaya ne
ekeceğimizi şaşırdık. Çünkü zarara çalışırız. Patates mi ekeriz, silajlık mısır
mı, bakacağız.”
Üstüste ayçiçeği
ekmenin de sıkıntıları ortaya çıkmış.
Köylü “zümbül yaptı” diyor.
Ayçekirdeğinin dibinde biten bu “mavi çiçekler”, tarlayı mahvediyor,
büyük rekolte kaybına yolaçıyormuş. “İlacı var, ama kutusu 500 lira. İki dönüme
bile yetmiyor. Çok pahalı, alamıyoruz” diyorlar.
Üreticilerden “Gelecek
sene hiçbirşey ekmeyeceğim. Hiç olmazsa zararım olmaz” diyeni duydum.
Ama silaj ekmeye
niyetlenenler de var.
Mısır silajında üretici
Tarım Kredi Kooperatifi ile sözleşmeli ekim yapıyormuş.
TKK sözleşmeyle,
mısır silajını tonu 200 liradan satın almayı taahhüt etmiş.
Bir dönüm
tarladan yaklaşık 6 ton silaj çıkarmış.
Yani bu sene ay
çekirdeğinden dönüm başına, 150 kilo ürün için yaklaşık 600 lira alacak olan
üretici, gelecek sene silajlık 600 ton mısır ile bin 200 lira ciro elde etmeyi
hesaplıyor.
Ama evdeki hesap
pek çarşıya uyacağa da benzemiyor.
Zira “icar”
durumu oldukça yaygınmış. Yani şehirlere taşınmış pek çok insan tarlasını
kiraya (icara) vermiş. İcar için üretici dönüm başına 200-300 lira ödüyor. İlaç, mazot, gübre
fiyatlarındaki artışı kestirmek bile mümkün olmuyor.
Şehitler’de,
köylerde alşageldiğimiz ahır kokusunu hissetmeyince sordum, “Hayvancılık nasıl”?
Hayvan besleyen
aile sayısı 15-20 civarındaymış. Ama
anlaşılan hepsi 3-5 başlık ve sadece evin
ihtiyacını karşılamaya yönelik bir çaba içindeler.
Mesela köyde
yazları 8 aylığına ortak çoban tutmuşlar. Çobanın önünde kaç mal var dedim,
“60-70” dediler.
“Hayvancılık yapamıyoruz, ot yem pahalı” deyince, anladım ki, köylüde kendi ot yem üretimlerine göre
hayvan bakma yok. İster sığır ister koyun olsun, “fabrika yemi almak zorundasın” diyorlar. Gerçekçesi, “hayvan daha fazla süt veriyor. Evdeki otla
o kadar süt vermiyor...”
Bölgede, çifçiden
en fazla ayçekirdeği satın alan firma durumundaki Damlalılar Ayçekirdeği Alım Satım ve Eleme
Tesisinde, köydeki ilk kademe selektörlerden çok daha yüksek kalite ve
kapasiteli eleme tesisleri var. Çiftçinin traktörle getirip havuzlara
boşalttığı ayçekirdekleri burada ağırlık, boy, iç dolgunluğu ve renk durumuna
göre ayrıştırılıyor. Selektördeki kameralar tek tek çekirdekteki renkleri
tararken, üzerinde en küçük siyah leke olan
çekirdeklera ayrılıyor. Bunlardan bir kısmı hayvan yemi olarak (tonu 300
lira) satılıyor, bir kısmı da yağlık olarak veriliyor.
İnegöl ve
Yenişehir bölgesinde yılda 8-10 bin ton ayçekirdeği üretildiği, bunun yaklaşık
yarısının bu tesisten geçtiği ifade ediliyor. Bu tesiste elde edilen
ayçiçekleri, fırınlarda kavrulmak ve paketlenmek üzere değişik şehirlerdeki
firmalara gönderiliyor.
Türkiye’de ayçiçeğinin ana üretim bölgesi Trakya
biliriz. Doğru, ama ayçekirdeğinin
merkezi Bursa’ymış ve özellikle tohum buradan gidermiş. Bu da, Bursa
ayçekirdeğinin diğer illerden kaliteli olmasına bağlanıyor.
Üretici
açısından, Yenişehir’de de manzara aynıydı. Yenişehirliler, kendi ürünlerinin daha kaliteli olduğunu
söylüyor, ama ben anlamadım.
Ayçekirdeği
hasatı yapılan yerlerde, saman gibi patozların rüzgarına savrulan ve öylece
arazinin üzerinde bırakılan başak
atıklarını merak ettim.
Meğer bunlar
ayrıca serilip kurutulamayınca hemen çürüyormuş. İnsanlar bunlarla uğraşmıyor ve
yüzlerce ton kaliteli denebilecek hayvan yemi çürüyüp heba oluyor.
Çiftçide 4,5, markette 50 lira!
Bir son dakika bilgisi...
Önceki gün, süpermarketlerin birinde 100 gram ayçekirdeğinin fiyatının 3 lira olduğunu görmüş, çok şaşırmıştım.
Yani çiftçiden 4,5 liraya alınan ayçekirdeği tüketiciye kilosu 30 liradan satılıyordu.
Ancak bu birşey değilmiş.
Dün bir başka süpermarkette, yine 100 gramlık ayçekirdeği paketinin fiyatı 5 liraydı.
Yani çiftçiden kilosu 5 liranın altında alınan ayçekirdeği, vatandaşa tam 50 liradan satılıyor!
Çiftçide 4,5, markette 50 lira!
Bir son dakika bilgisi...
Önceki gün, süpermarketlerin birinde 100 gram ayçekirdeğinin fiyatının 3 lira olduğunu görmüş, çok şaşırmıştım.
Yani çiftçiden 4,5 liraya alınan ayçekirdeği tüketiciye kilosu 30 liradan satılıyordu.
Ancak bu birşey değilmiş.
Dün bir başka süpermarkette, yine 100 gramlık ayçekirdeği paketinin fiyatı 5 liraydı.
Yani çiftçiden kilosu 5 liranın altında alınan ayçekirdeği, vatandaşa tam 50 liradan satılıyor!
Denizbank sms ile kredi mi arıyorsunuz? Tıklayın: denizbank sms ile kredi
YanıtlaSil