Bozcaarmut Göleti, Kınık
Dursun EROĞLU
Doğa
gezilerimizde dün (17 Kasım 2019 Pazar)
Bilecik’in Pazaryeri ilçesine bağlı Kınık ile Bozcaarmut köyleri arasındaki dağlarda yürüdük. 17 Kilometre yürüdüğümüz
rahat parkurda meşe (pelit), kayın (gürgen) ve çam ormanlarında sonbaharın
renklerini izlemek hepimize çok iyi geldi. Sulama göletlerinin yeni mesire
alanları haline dönüşüne tanık
oluyorsunuz… Bozcaarmut Göleti daha şimdiden Eskişehir, Bursa, Bilecik hattında kayda değer bir piknik alanı
olmaya başlamış bile.
Pazar sabahı ilk
kez Koza Dağcılık dışında bir
dağcılık kulübüyle, Sınır Tanımayan
Dağcılar ile yola çıktım. İki minibüsü dolduran doğasever insanlarla Bursa’dan
İnegöl’e vardıktan sonra İnegöl-Pazaryeri
yoluna düştük. Nazifpaşa civarında
artık Bursa’dan çıkıp Bilecik
topraklarına giriyorsunuz. Meğer Nazifpaşa
sıradan bir yer değil, Kurtuluş
Savaşı’nda zafere giden yolda önemli kilometre taşıymış…
![]() |
Kınık'ın ünlü çömlekçi anıtı... |
Sabah çayımızı Kınık’ta içtik. Kınık aslında hem
tarihsel kökleri çok eskilere giden, hem de çömlekçilik ile adını duyurmuş
önemli bir yer. Ama malum nedenlerle nüfus kaybetmeye devam ediyor. Ortalıkta
pek bir canlılık yok. Kahvehanede birkaç kişinin dışında, ineklerini çeşmeye
götüren yaşlı bir köylü görüyorum.
2007’de 363 olan
nüfus 2018’de 260’a düşmüş. Köy meydanındaki “Çömlek anıtı”nın önünde fotoğraf çekindikten sonra Koza’dan tanıdığım yol arkadaşım
sevgili Gürsel Saylı’nın
![]() |
Köyde ineğini dolaştıran bir köylü |
Köyde, “başıboş” olduğunu tahmin ettiğim
köpeklerin bazıları bize takılıyor, yol arkadaşımız oluyorlar.
Bulduk köyü de Kınık ve diğer köyler
gibi Kurtuluş Savaşı ve Yunan-İngiliz işgaline karşı direnişte
öne çıkan, farklı kahramanlık öykülerinin anlatıldığı bir yer. Bulduk ve sağımıza düşen Alınca köyleri nüfusları 40 ila 50
arasında olan
![]() |
Bulduk köyü. |
BOZCAARMUT GÖLETİ
MESİRE ALANI..
Önceki
yürüyüşümüzde Küçükelmalı
ormanlarında gezmiş, Küçükelmalı Göletini görmüştük. Bu sefer o tarafa gitmeyeceğiz. Asıl hedefimiz Bozcaarmut Göleti! Açıkçası bu yürüyüş
ile Bozcaarmut Göleti ve çevresinde
sonbahar fotoğrafları yakalamak en büyük hayalim.
Yol boyu Orman İşletmesi’ne ait çam kütükleri ve
istiflenmiş tomruklar görüyoruz. Yükseklere çıktıkça upuzun, kerestelik çam
ağaçları dikkat çekiyor.
Ormanlık alanda
karşımıza bazen mera veya yayla diyebileceğimiz otlak alanlar çıkıyor. Ama hayvan sürüsüne, çobana
falan rastlamıyoruz.
Sadece bir
kızanın peşine düşmüş 13-14 erkek köpek çıkıyor yolumuza…
Veee vadileri,
orman içi geçiş ve patikaları takip ederek iniyoruz Bozcaarmut Göleti’ne…
Bozcaarmut Göleti, Küçükelmalı Göleti veya diğer
göletler gibi DSİ tarafından yapılan sulama göletleri…
Yani tarla, bahçe
sulamak için yapılan göletler...
Ancak son
yıllarda köylerden nüfus kaybı, arazilerin fiilen terk edilmesinin de etkisiyle
bu su göletlerinde bu mevsimde bile su seviyesi normal oluyor ve buralar
şehirde yaşayanlar için bir tür mesire yeri, piknik alanı haline geldi.
Bunu daha Bozcaarmut Göleti’ne yaklaşırken
anlıyorsunuz. Bilecik, Eskişehir ve Bursa plakalı araçlar akın etmiş…
Mangal dumanları arasında kimisi çadır kurmuş, kimisi çilingir başında arkadaşıyla muhabbet ediyor.
Mangal dumanları arasında kimisi çadır kurmuş, kimisi çilingir başında arkadaşıyla muhabbet ediyor.
Piknikçiler için “umumi hela” yapımı anlaşılan hala bitmemiş!
Ağaç masa ve
çardaklarda yer bulmak sorun.
Bizim grubun
kimisi yere kimisi boş bulduğu banka yerleşti ve öğle molamızı burada verdik.
Hava güneşli,
suyun üzerinde hafif rüzgar esiyor.
Yemyeşil çam ormanının suya düşen görüntüsü ile sonbahar fotoğrafları
çekiyoruz.
Piknikçilerle yan
yana, iç içeyiz…
Arazide kızgınlık
geçiren dişi köpekle beraber olmak, çiftleşmek için bir biriyle yarışıp dağ tepe dolaşan köpekler
yorgunluktan
![]() |
Göletin çevresi piknikçilerle dolu |
Grupta bazı
hayvanseverler yanında köpek maması getirmiş, veriyorlar.
GÖL ÇEVRESİNE
ARABA YOLU!
Bozcaarmut Göleti bir doğa harikası. Çevresi çam ormanlarıyla kaplı. Suda
nilüferler sonbaharın etkisiyle mi nedir, solmuş bir halde.
Ama buna üzülmeye
vakit yok..
O da ne… Önceki
gelişimizde gölün çevresinde yürüdüğümüz patika iş makinesi ile yok edilmiş! Ağaçlar
kökünden sökülüp atılmış.
Amaç göletin
çevresinde yürümeyi kolaylaştırmaksa patikaların iyileştirilmesi gerekmez miydi?
Neden göletin
kıyısına dozerle dalıp, ağaçları kökünden sökerler!…
![]() |
Pinkinçiler göletin kenarına akın etmiş. |
Göletin çevresine
araba yolu yapmak, orayı da egzoz dumanına boğup araba gürültüsü ve trafik
yaratmak, bu doğa cenneti göletleri
tahrip etmek, mahvetmek değil midir?
İnsanlar doğal
güzellikleri, arabalarının penceresinden mi görmek ister; yoksa araçlardan,
trafikten, gürültüden, kirli havadan uzak yürümek, çıplak gözle görmek,
dokunmak mı ister?
Göletin kenarında
toprağı eşip ağaçları sökmekle amaç nedir, anlamak mümkün değil.
Yürüyüşün bundan
sonraki bölümünde hedef Bozcaarmut köyüne gitmek. Tabi
araba yolunu değil, yine ormanlık
alandan patika ve traktör yollarını tercih ediyoruz.
ELMALAR AĞAÇTAN
DÖKÜLÜYOR, YERDE ÇÜRÜYOR.
Tarlaların,
bahçelerin çoğu terk edilmiş. Her yanı yaban otları, dikenler sarmış.
Bozcaarmut 200 civarında nüfusu ile “büyük” köylerden birisi. Ancak bütün köyler gibi
burası da yaşlı ve emekli nüfusun hâkim olduğu bir yer.
![]() |
Elma ağacı.. Elmalar ya dalında ya yerde çürüyor. |
Buranın orman
köyü olduğunu, eski köy evlerinin mimarisinde anlıyorsunuz. Taş, ağaç, kerpiç
üzerine kurulu evler, ahırlar. Ancak yeni evler beton, tuğla.
Bazı evlerin alt katları dikkatimi çekiyor. Ahıra benzemiyor. Öğreniyorum ki, bu evlerin bazılarında yakın zamana kadar dokuma tezgahı varmış. Köylüler bu "karatezgah"larla ailece dokuma işi yaparmış. Tabi tamamen bitmiş bu dönem.
Bazı evlerin alt katları dikkatimi çekiyor. Ahıra benzemiyor. Öğreniyorum ki, bu evlerin bazılarında yakın zamana kadar dokuma tezgahı varmış. Köylüler bu "karatezgah"larla ailece dokuma işi yaparmış. Tabi tamamen bitmiş bu dönem.
Köyde bir elma
ağacı görüyorum. Ağacın dalları da, dibi de elma dolu. Yazık dökülüp yerde
çürüyor.
Çok da lezzetli.
Eğilip yerdeki elmalardan cebimi dolduruyorum.
Köy kahvehanesi
hareketli sayılır.
Burası “köy”.
Bursa’nınkiler gibi adı “mahalle” değil.
Bursa’nınkiler gibi adı “mahalle” değil.
Peki ne farkları
var, diyorum?
"Kilitli parke" hepsinde var...
Görünürde tek fark, belediye otobüs durağı. "Köy"lerlde özel minibüslerin yaptığı taşıma işini burada belediyenin "özel halk minibüsü" diyebileceğim araçlar yapıyor. Galiba ücretler de aynı.
"Kilitli parke" hepsinde var...
Görünürde tek fark, belediye otobüs durağı. "Köy"lerlde özel minibüslerin yaptığı taşıma işini burada belediyenin "özel halk minibüsü" diyebileceğim araçlar yapıyor. Galiba ücretler de aynı.
Artık dönüş
zamanı, güneş ufka yaklaşmış …
![]() |
Yürüyüşe katılan kadınlar toplu fotoğraf çektiriyor. |
Bozcaarmut köyünde minibüslerimize biniyor, sabah yürümeye başladığımız yere, Kınık’a
geliyoruz. Kınık’ta “çömlekçi”
imalathanelerden birisine gidiyoruz. İçeride toprağı yoğurup, işlemeye
hazırlayan kocaman sucuk makinesi gibi bir makineden aldığı çamurdan kahve cezvesi
yapan ustanın Suriyeli olduğunu öğreniyoruz.
Güveç, toprak tencere,
fincan vs. satın alıyoruz.
ORGANİK ÇİFTLİK!
![]() |
Hüseyin Baran mısırları tanıtıyor |
Artık güneş battı. Son uğrak yerimiz “Baran Organik Yaşam Çiftliği”… 40 dönüm araziye kurulu çiftlikte tamamen organik meyve sebze yetiştiriliyormuş. Birkaç tane bungalov tipi yapı var. Çiftliğin sahibi emekli öğretmen Hüseyin Baran bizi sıcak karşılıyor.
Kuru mısır
koçanlarını göstererek, “8 sıralıdır, bizim yerli mısırımız. Hakikisi
budur” diyor.
“Karpuz
pekmezi” hiç duymamıştım. Yapmışlar, olmuş. Tadı da güzeldi.
Yürümeye,
dağları, dereleri, ovaları, köyleri, ormanları, velhasıl memleketi tanımaya
devam...
Kalemine sağlık yol arkadaşım. Bu günlerde doğa bir başka güzel gerçekten. Ama söylemeden edemiyeceğim, Bozcaarmut Göletini maalesef kötü buldum. Çöpler, araba yoğunluğu ve sözünü ettiğin tahribat...
YanıtlaSilKalemine sağlık çok güzel anlatmışsın
YanıtlaSil