Kapitalist, “liberal” sistem kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Değişim öylesine hızlı ki, çocukluğunuzda ideallerinizi süsleyen işler, meslekler, sizden önce “emekli” olup sizi terk ediyor, siz de ortada kalıyorsunuz. Çok özel, yaratıcılık gerektiren ve hala “el hüneri”ne dayalı sınırlı işler dışında “sanatkarlık” diye bildiğimiz bir sürü meslek tarihe karıştı, karışıyor. Şimdi devir, "marka ürünleri" hazır alıp monte etmek… |
Sevgili okurlar, son otuz yılda çarşı pazarda gördüğümüz en önemli değişiklik her halde esnaf, bakkal kesiminin teker teker kapanması ve onların yerini süper, hipermarket zincirlerinin alması oldu.
Artık evde çocuklara (hatta gençlere), güneşli güzel bir günde “Hadi bugün dışarı çıkalım, gezelim. Nereye gitmek istersiniz” diye sorduğumuzda mutlaka size bir “AVM”nin adı veriliyor.
Artık evde çocuklara (hatta gençlere), güneşli güzel bir günde “Hadi bugün dışarı çıkalım, gezelim. Nereye gitmek istersiniz” diye sorduğumuzda mutlaka size bir “AVM”nin adı veriliyor.
Önceleri çok ters geliyordu. “Ya, ben gezmek istiyorum. Alışveriş yapmak değil… Orası müze mi, hayvanat bahçesi mi, park mı, niye gezmek için AVM’ye gideyim”diye söyleniyordum. Ama artık alıştık.
AVM’ler dünya markalarının mağazalarını kentimize, mahallemize taşıdı. Çoğu yapancıydı. Yerli ve yerel esnaf bu sürece ayak uyduramadı. Örneğin esnaf kesimi kendi arasında şirketleşmeye, birleşmeye gitmeyi başaramadı. BESOB yönetiminin süpermarketlerle rekabet için bir sürü alternatif üzerinde kafa yorduğunu biliyorum. Ama hepsi fiyasko oldu ve özellikle bakkal, manav türü işyerleri silindi.
Esnaf büyük sermayeye yenildi.
Sadece sınırlı sayıda yerel marketler ile bu AVM’lerle her yerde mağaza açma fırsatı yakalayan yerel bazı markalar bu sürece uyum sağladı. Bursa’da bunların başarılı örnekleri var. Çoğu toptancı esnafı olan bu girişimciler artık yabancı markalara rekabette kök söktürüyorlar. Gıda, giyim alanındaki bazı Bursa markaları ise Ankara, İstanbul’daki AVM’lerdeki yerini aldı.
Tek bir AVM, bakkalı, manavı; hatta berberi, lokantası, kasabası, sineması, çaybahçesi, lunaparkı, kuruyemişçisi...yüzlerce işyerinin kapısına kilit astırdı.
Bu süreç bugün sermaye yoğunlaşması ile ve “AVM-Outlet” çekişmeli manzaraları ile devam ediyor.
Ancak geçtiğimiz hafta çok daha farklı bir değişim dikkatimi çekti.
Benim çocukluğumda önümüzde iki tercih vardı. Birisi “sanatkar” yetişmek; örneğin bir tamircinin, kaportacının yanında çırak olarak işe başlamak, diğeri de ortaokula, liseye gitmek…
Şimdi bakıyorum “usta”, “tamir, bakım” adına ne varsa tek tek bitmiş…
Şimdinin geçer akçesi şu: montörlük…
Önceki gün Bursa’da mutfak, çelik kapı vs. işi yapan bir dostumla görüştüm. “İmalatı çoktan kapattık” dedi. Tanınmış bir markanın ürünlerinin temsilciliğini yapmaya başlamışlar.
“Yapı Market”ler, süpermarketlerin bakkallara yaptığını, küçük sanayi veya mahalle aralarındaki “sanatkar” işyerlerine yapıyor.
Hızla yayılan bu dev markalar iğneden ipliğe “sanatkar” kesiminin elindeki bütün işleri almış durumda.
Üretimden, bayiliğe geçen arkadaşım, “Onlarla rekabet etme şansımız yoktu. Benim bin liraya maledemediğim bir mutfak dolabını hazır olarak 500 liraya satıyorlar. Herşey standart, prefabrik gibi olmuş. Bir kutu ambalajın içinde. Bir de kurma kılavuzu. Geriye sadece parçaları takmak, monte etmek kalıyor. Ucuz ve standart olduğu için vatandaş da bunu tercih ediyor” diyor.
Marangozluğundan, tesisatçılığa bir çok işte artık piyasa “montör” düzenine geçmiş.
Piyasa size “tamir” şansı da vermiyor. Arıza varsa, ya tamamı, ya da bir parçayı yenisiyle değiştirmen isteniyor.
Markalar, sanatkar kesimin ekmeğini kesmiş vesselam…
Şimdi son bir kale kalmış: “Projeli işler”.
“Yeni bir mutfak yaptırmak istiyorum” ya da “Şu odaların arasına bir banyo istiyorum” dediğinizde “Yapı market”lerden size fayda yok…
Çünkü bu işin projesini çizecek mimar, yapacak usta vs. henüz çalıştırmıyorlar.
Bunu da yaparlar mı? Bilemem.
Ama bir şeyi hissediyorum. Bu süreç, vatandaşın her kuruşunu büyük markaların kasasına aktarmaya programlanmış…
Ama bir şeyi hissediyorum. Bu süreç, vatandaşın her kuruşunu büyük markaların kasasına aktarmaya programlanmış…
İşin maliyet, kalite vs. tarafı lafı güzaf…
İyi pazarlar.
10 ARALIK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder