Dursun EROĞLU Hükümet sağlık alanında öyle bir şey başlattı ki, insanın içinden “şeytana pabucunu ters giydiren proje” demek geçiyor. Adı: “Şehir Hastaneleri”. Ezberleri bozan bu proje, vatandaşın sağlığında bir değişiklik yapacak mı bilinmez, ama TOKİ ile işbirliği içinde çalışan bazı inşaat şirketlerini zengin edecek, bu kesin... |
Alternatif ekonomi politikalarına kafa yorarken, hükumetin son “süper projesi” geçtiğimiz haftaya neredeyse damgasını vurdu. Ekonominin duraklama gösterdiği, cari açıklar ve doların tırmanışta olduğu bir dönemde, Bursa ve Ankara’da şehir hastanelerinin temeli gösterişli törenlerle atıldı.
Diyeceksiniz ki, ne güzel işte, milyarlarca liralık yatırım yapılıyor... Bu zor dönemde, bundan iyisi Şam’da kayısı!
Ama gazeteci merakıyla biraz deşeleyince işin rengi değişiyor.
Nasıl mı?
“Şehir Hastaneleri” projesi hükümetin epeydir hazırlığını yaptığı bir proje. Devlete ait hastaneler bir merkezde toplanacaktı. Bununla, hem kurulum-inşaat ve işletme maliyetleri azalacak, hem de vatandaş her türlü teşhis ve tedavi hizmetini belli bir kampusta alacak, işi kolaylaşacaktı.
Bu amaçla ülke genelince 15 merkez belirlendi. İhaleler yapıldı, inşaatlar başladı.
Bursa’daki Şehir Hastanesi ihalesi Şentürkler İnşaat A.Ş. – Sıla Danışmanlık İnşaat ve Sağlık Ltd. Şti ile Medical Park Sağlık Hizmetleri A.Ş. ortaklığına verildi.
Temeli atılan Ankara Bilkent’teki kampus ihalesi ise IC Içtaş İnşaat, Dia Holding Fzco ortaklığının oldu.
İhalesi yapılmayan proje kalmadı. Kazanan şirketler genellikle TOKİ inşaatlarında yüklenici firma-taşeron olarak iş yapan firmalar.
İhaleyi alan ortaklıkların içlerinde ya doğrudan bir yabancı ortak var, ya da dış kredi sağlayan yerli bir ortak.
Anlaşılan, hastanelerin tamamı dış kredi ile yapılacak...
Bu yüzden, Hazine garantisinin de etkisi ile dış finansmanda sorun yaşanmayacak ve dev hastane inşaatları hızla tamamlanacak.
Şaka değil, örneğin Bilkent yakınlarındaki kampus 1,2 milyon metrekare alanda, 3,6 bin yatak kapasiteli olacak.
Temel atma töreninde öğrenemediğimiz bilgileri, Türk Tabipler Birliği’nin sitesinden öğrendik.
Meğer bu, “Kamu-özel ortaklığı” planı, kapitalist başkentlerde epeydir pişirilip geliştirilen bir modelmiş.
Hedefi, şirketlere sağlık sektöründe azami karı sağlatmak…
Örnekle açıklayalım:
Ankara Bilkent’teki Şehir Hastanesi koskocaman bir kampus ve ihale rakamlarına göre, toplam sabit yatırım tutarı, 1 milyar 97 milyon 491 bin lira.
Bu parayı, ihaleyi kazanan ortaklık ödeyecek. Devlet bütçesinden para harcanmayacak.
Hastanelerin, binaların sahibi bu şirketler.
Sağlık Bakanlığı bu firmalarla 25 yıllık sözleşme yapmış.
Ankara Bilkent’teki hastaneyi yapan gruba her yıl 240 milyon lira kira ödenecek.
Böylece hastaneyi papan grup, 25 yıl boyunca 6 milyar lira kira geliri elde edecekler…
1 milyar harca, 6 milyar kira geliri kazan!
Bundan iyisi Şam'da kayısı!
Toplamda 15 merkez 3 milyar 880 milyon liraya kurulacak. Devlet bu merkezler için 25 yılda toplam 36 milyar 791 milyon lira kira ödeyecek!
Ne ballı iş değil mi?
Bununla kaç kuş vuruluyor?
- Devlet, bütçeden para çıkarmadan, dış krediyle özel sektörü borçlandırarak, hastane yaptırıyor.
- Vatandaş, kısa sürede koskoca binaları görünce hükümete hayran kalıyor!
- “Hükümete yakın”, "yandaş" bilinen şirketler 25 yıllığına “gelir garantili” bir iş kuruyor ve bu sürede yüksek kira gelirleri ile servetlerini katlıyor. “Çevre” memnun!
- Yeni hastanelerde hasta “müşteri”, devlet “kiracı”, doktor ve hemşireler “ucuz işçi”…
- “Beşyıldızlı Hastaneler”de SGK, sağlık giderlerinin belli bir bölümü karşılayacağından vatandaş artık elini cebine daha çok atacak, bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok.
- Bu merkezlerin bulunduğu kentlerdeki mevcut devlet hastaneleri, AVM ve konut yapmak üzere, ilgili şirketlere verilecekmiş.
Hükumet özel hastaneleri sigortalıya açarak bir çığır açmıştı, sevinmiştik. Ancak şimdi bütün ipleri özel sektörün eline vererek daha başka bir kapı açıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın 2012 yılı bütçesinin 14 milyar lira, döner sermaye bütçesinin 16 milyar lira olduğunu dikkate alırsak, bakanlık yeni yolda epey gitmiş bile…
Bütçeden aldığından daha fazla parayı döner sermaye ile sonuçta vatandaştan çıkaran bir bakanlıktan sözediyoruz artık…
Hani sağlık hizmeti devletin yerine getireceği, kamusal bir hizmetti...
Hani vatandaş hastane kapılarında para yüzünden sorun yaşamayacaktı...
Senin hasta olman, birisine kazanç fırsatı yaratıyorsa, bunu kusursuz bir model gibi görebilirsiniz...
Yani sistem kendi içinde bir denge kurmuş, işliyor görünür.
Ama tezgâh tümden sağlık üzerinden birilerini zengin etme üstüne kurulursa, o zaman kantarın topuzu çoktan kaçmıştır.
İyi pazarlar
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder