16 Aralık 2013 Pazartesi

Atçalı Kel Mehmet boşuna mı can verdi?

Başkent sokaklarında dolaşırken, tezgâhtaki bir kitap ilgimi çekti: Atçalı Kel Mehmet İsyanı
Atçalı Kel Mehmet” diye bir şey duymuştum; ama “Kelle Kesen Kör Hasan” gibi soyut bir isim sanırdım. Meğer o da Anadolu’da merkezi yönetimin baskılarına dayanamayıp silaha sarılan onlarca isyancıdan, efeden, zeybekten birisiymiş…
Düşünüyorum da… Bu topraklar, coğrafyamız isyancı, ayaklanmacı yetiştirmekte ne de çok mümbit, bereketli!
Bir değil, beş değil… Sadece Cumhuriyet değil, Osmanlının en parlak dönemlerine kadar uzanan büyük bir geleneğe sahip bir başkaldırı kültürü!
Anadolu’da devlete başkaldırı olayları ve kahramanları o kadar çok ki…
Pir Sultan, Köroğlu, Dadaloğlu, Atçalı Kel Mehmet, Baba Zünnun, Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanı, Babanzade Ahmet Paşa, Celali isyanları, Kalender Çelebi, Mir Muhammed İsyanı, Şahkulu İsyanı, Şeyh Bedreddin isyanı, Deli Hasan, Abaze Mehmet Paşa, Katırcıoğlu, Karayazıcı, Börklüceli, Düzmece Mustafa İsyanı, Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet vs…
Sonra Cumhuriyet döneminde Şeyh Sait, Dersim vs. bir yığın isyan.
Tarih, son yaşadığımıza da “Kürt Apo İsyanı” mı diyecek, bilmiyorum…
Vardığım sonuç şu: Demek ki, bizde padişahlar değişmiş, hatta imparatorluk yerini cumhuriyete bırakmış, iktidarlar değişmiş, değişmiş… Ama devletin vatandaşa karşı bakışında çok da fazla bir şey değişmemiş…
Devlet ile vatandaş arasında “gönül bağı”nı bir türlü kuramamışız.
“Devlet hakimiyetinin tesisi”ni adalette, iyi yönetimde, insanların kalplerinde değil,  hep asker, polis gücünde aramışız. İtiraz eden, eleştirenlerin üzerine de hep ordu gönderilmiş, düşman sayılmış, darağaçlarında sallandırılmışlar.
Bakınız, kitabın adı: Atçalı Kel Mehmet İsyanı (Afyon İhtilali 1829-1830)). Yazarı Ali Haydar Avcı.Barış Kitap’tan çıkmış. Kitabın sonunda yerli yabancı bir yığın zengin kaynakça gösterilmesi dikkat çekiyor.
Atçalı Kel Mehmet, Aydın Atçalı köyünde çocukken babasını kaybetmiş, anası boğaz tokluğuna toprak sahiplerine çalışan bir ırgattır. Genç yaşta köyün zengini Şerif Hüseyin’in kızına aşık olur. Fakirliği yüzünden kız verilmeyip aşağılanır, hatta saldırıya uğrar. Bunun üzerine kendisini, sonra ailesini koruma için kavga etmek zorunda kalır, dağa çıkar. 
Kızı zorla kaçırır, alır, evlenir. Artık devlet güçleri peşindedir. Bölgede vatandaşın devlete, özellikle de yüksek vergiler yüzünden duyduğu tepkilerden destek alarak bir çete kurar. Halk, Osmanlı'nın ağır vergi ve zulmünden inim inim inlemektedir. Zenginlerden alır fakirlere, kimsesizlere dağıtırlar. "Fakir babası" olmuştur. Adalet isteyen onlara başvurur… 
Derken, bütün Aydın civarında fiilen hâkimiyet kurar. Aydın, Manisa, Denizli, İzmir, hatta Kütahya civarı...
Artık mesele çoktan bir aşk meselesi olmaktan çıkmış “halk isyanı” lideri oluvermiştir.
Osmanlı devleti üzerine askerler gönderse de bir süre askerleri bozguna uğratır ve İstanbul hükümetine “müzakere” önerir!
Bakınız, Atçalı Kel Mehmet, 1829’da, Osmanlı yönetiminden neler istemiş. 
Tam 6 madde, açık, net: 
  1. 1.Tüm emeği ve tarlaları, bahçeleri, hayvanları çeşitli yollarla ele geçirilen köylülerin üzerindeki baskıların dizginlenmesi,
  2. 2. Ağa, bey ve tefeci kapılarında karın tokluğuna ırgat, yarıcı haline getirilen halkın durumun düzeltilmesi ya da en azından iyileştirilmesi,
  3. 3. Serbest ticaretin ve tarımın korunması,
  4. 4. Güvenlik ortamının yaratılması, seyahat özgürlüğünün (bir vilayetten diğerine gitme) sağlanması, dirlik ve düzenin sağlam temellere oturtulması,
  5. 5. Adaletsizliğe yol açan kanunların düzeltilerek daha eşitlikçi kanunların çıkarılması,
  6. 6. Yıllarca sürerek insanları bitirip tüketen –ki bu süre en az on yıldır- üretimden koparan, ocakları söndüren, halkın başının belası olmuş askerlik angaryasının yeni esaslara bağlanması.

Atçalı Kel Mehmet Efe, Padişahın kendisini muhatap alıp, bu dileklerini yerine getirmesini, yöre halkının sevinmesini beklerken, Aydın'a bindirilmiş askeri birlikler nakledilir. 
7-8 bin silahlı adamı vardır. Tepecik köyü civarında askerlerce kuşatılıp öldürülür (10 Haziran 1830).
Kitabı okurken farkettim ki, Sultan 2. Mahmut, Kel Mehmet'e nasıl davranmışsa, iki asır sonra hala devlet yönetiminde, iktidarların muhaliflere bakışı neredeyse aynı:
"Eşkiyadır, dinsizdir, tez kellesi alına..."
Kel Mehmet'in niye isyan ettiği yukarıda madde madde yazılıyor...
Aydın halkının feryadını ifade eden bu listede bugün anormal bir şey görebiliyor musunuz?
Ama devletin, buna kılıçla, mermiyle müdahalesi değil; yardım elini, şefkatini uzatmasının bugün bile çoğumuza garip, “anormal” gelebildiğini hissediyorum.
Yine de boşuna can vermemiş bizim  Kel Mehmet Efe..
İyi pazarlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder