Afrika’da “siyahi”lerin en güçlü özgürlük sembolü Mandela, 95 yıllık sıra dışı bir yaşama veda etti. Mandela, yıllarca sıradan bir isyancı, asi, yoksul siyah halkı beyaz azınlık yönetimine karşı mücadeleye örgütleyen bir “bozguncu” olarak hapishanelerde süründükten sonra, devlet başkanlığı koltuğuna oturmuş, düşlerini gerçekleştirmiş bir liderdi.
Başarısının kaynağı da galiba yılgınlık ve yorgunluğa düşmeden,“yarınlara inanması” oldu.
Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı ve Afrika Ulusal Kongresi Başkanı sıfatıyla dünya siyasetinde farklı bir yere sahip olan Nelson Mandela (Hamba Kahle Tata Madiba,1918 – 2013) sahiden bir efsaneydi…
Örneğin 30-40 yıl önce, fıkır fıkır delikanlıyken gazetelerde ona yapılan kötü muamelelerle ilgili haberler okurduk. Hapishanelerde açlığa, dayağa, işkenceye direnmeler… “Boyun eğmeme”ler…
Gözümüzde bir kahramandı.
Sonradan on binlerce insanın canına malolan ABD destekli ırkçı beyaz Apartheid rejimi “zenci açılımı” gibi bir şey yapmak durumunda kaldı ve zencilerin beyazlarla eşit yurttaşlığını kabul etti. Tabi bu karar da Mandela’yı devlet başkanı yaptı. Zira nüfus, ondan yanaydı.
Açıkçası Güney Afrika’yı gidip görmediğim için Mandela döneminde bu ülkede neler olduğunu bilmiyorum.
Ama, anlaşılan Mandela ABD destekli “beyaz” kesimlerle uyumlu bir yönetim sergilemeyi başardı…
Ölümünden sonra internetten tıkladım. Mandela’nın en çok Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nü reddetmesi hatırlanıyor.
Baktım ki, Kenan Evren’e, NATO Genel Sekreterine, Japon prensine verilen bu ödülü, 1992’de hangi koşullarda almadığını bilmiyoruz. Ama kişisel olarak Mandela’nın Atatürk adına sempati beslemiş olacağından eminim!
Neyse, Mandela’dan geriye hatırası kaldı.
Hatıra derken, örneğin bir kitabı: Un Long Chemin Vers la Liberté/Özgürlüğe Giden Uzun Bir Yol.
Umarım Türkçeye çevrilip basılır. Bence özellikle siyasilerin buna ihtiyacı var.
Bakın Mandela kendisi için ne diyor:
“Yaşamım boyunca kendimi Afrika halkına adadım. Beyazların ve de siyahların baskıcı yönetimlerine karşı mücadele ettim. En pahalı düşüm, herkesin eşit şanslara sahip olarak uyum içinde yaşadığı özgür ve demokratik bir toplum oldu. Umarım bunu görecek kadar yaşarım. Fakat bu, gerektiğinde bu uğurda ölmeye hazır olduğum bir düştür.”
Kitaptan en çok alıntı yapılan ve Mandela’nın yaşam deneyimlerinden süzülen bazı cümleler ise şöyle:
- “Bazı şeyler, biz yapıp bitirene kadar imkansız gibidir.”
- “Şunu öğrendim ki, korkunun içinde yer almadığı bir cesaret yok. Fakat iş, o korkuyu yenebilmekte.”
- “Özgür olmak, sadece kişinin kendi zincirlerinden boşanması değil; başkalarının özgürlüğünü destekleyen ve ona saygı duyan bir yaşam tarzına sahip olmasıdır.”
- “Politika müzikle desteklenip güçlenmiş olabilir, fakat müziğin politikaya meydan okuyan bir gücü vardır.”
- “Büyük riskler alan insanlar, sık sık bunların ağır sonuçlarını göğüslemeyi de beklemek zorundadırlar.”
- “Bir gökkuşağı ulusu (Mandela’nın ulus tanımı bu. Bütün farklı ırk ve renkleri bir arada tutan bir ulusu, toplumu kastediyor) kendi içinde ve dünya ile barışıktır.”
- “Özgürlük ne saygın bir şey… Zira güneş asla insanlığın en gösterişli zaferleri üzerinde batmıyor…”
- “Eğitim, dünyayı değiştirmek için en güçlü silahınızdır.”
- “İyi bir kalp ve iyi bir ruh her zaman harika bir uyumdur.”
- “Para başarıyı yaratmayacak. Onu yapacak olan özgürlüktür.”
- “Cesur insanlar barış adına özür dilemekten korkmazlar.”
- “Ben Mesih falan değil, olağanüstü koşulların lider yaptığı sıradan bir adamım.”
Koşullar ne olursa olsun, ideal, hayal ve düşlerin yuvası “güzel yarınlar” bir gün mutlaka gelecek!
İşareti de Mandela, değil mi?
İyi pazarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder