2013 hem ekonomik hem de toplumsal açıdan, pek çok şeyin iyice “olgunlaştığı” bir yıl oldu. Bu yüzden 2014 yılı yeni şeylere gebe olacak. Sanki kendi içinde “parlak” görünen bir süreç, ağaç dalında olgunlaşmış bir meyveye dönüştü. İçimdeki ses, bu yıl yaşanacakların, Türkiye'nin yakın gelecekteki kaderini belirleyeceğini söylüyor.
TÜİK açıkladı. 2013 enflasyonu (TÜFE) yüzde 7,4.
7,4 rakamıyla sadece birkaç yıl önce ilan edilen 2013 hedefi yerle bir olmadı.
7,4 rakamıyla sadece birkaç yıl önce ilan edilen 2013 hedefi yerle bir olmadı.
Son bir ayda döviz fiyatlarındaki yüzde 8-10 artış düşünülürse enflasyonun buralarda kalmayacağı açık. ÜFE‘nin yıl içinde yüzde 2′lerden 7′lere yükselmesi bile yeni fiyat artışlarının habercisi.
Enflasyonun en önemli nedeni, bildim bileli, “döviz”…
Cari açık…
İMF programlarıyla, “yapısal uyum” projeleriyle, “neo-liberal” ekonomi yönetimlerimizce gayet güzel kuruldu bu çark: Aylık 4-5 milyar dolar kronik cari açık…
İMF programlarıyla, “yapısal uyum” projeleriyle, “neo-liberal” ekonomi yönetimlerimizce gayet güzel kuruldu bu çark: Aylık 4-5 milyar dolar kronik cari açık…
Önce dolar artar, ardından da akaryakıt ve ulaşımdan başlar zamlar…ithalat cenneti memlekette iğneden ipliğe herşey zamlanır.
Arabanın deposuna koyduğum gazın fiyatı son bir ayda 2,4 liradan 3 liraya çıktı. Ama aldığım emekli maaşına yüzde 3-5 zam bile çok görülüyor.
En çok izlediğimiz bu enflasyon filmi, yine sahnede…
Bakıyorum da devalüasyonu-ki, yüksek devalüasyonlar hep ekonomik, siyasi krize yol açmıştır-yüzde 50-100 gibi “hiper” enflasyon dönemlerine özgü sanıp, yaşananları “devalüasyon” diye tanımlamayı bile akıl edemiyoruz. Halbuki, yaşananlar bal gibi devalüasyon, üstelik de yüksek bir devalüasyondur…
Son bir yılda dolar 1,6 liradan 2,1; Euro 2,3 liradan 3 liraya tırmandı. Enflasyonun 2-3 katı bir kur artışından söz ediyoruz. TL’den altı sıfır atılması, devalüasyonun tahribatını azaltmıyor.
Artık iyice öğrendik ki, enflasyon demek, adaletsizlik demek…
2013′de adaletsizlik aldı başını…
Bu, sadece milyonlarca insanın 800 lira asgari ücretle geçinmek zorunda olduğu Türkiye’de, siyasi iktidar çevrelerinin, “çeşmenin başını tutanların” çocuklarının milyon dolarlarla oynamaları, yatak odalarına para sayma makinesi bulundurmaları değil.
Adalet terazisinin sürekli bozulduğunu çıplak gözle görebiliyorsunuz…
Örneğin birkaç gündür İstanbul Sancaktepe’deyim. Sarıgazi-Sancaktepe, Anadolu‘dan geçim gailesi için İstanbul’da göç eden insanların yaşama tutunma kavgası verdikleri bir yer. Bir anlamda işçi-emekçi bölgesi. “Köylü” gelip “kentli” olmayı keşfetmeye çalışan, bunu da el yordamıyla, düşe kalka yapan insanların mekânı. Bir yanda, her bir dairesi milyon liraya satılan dev apartmanlar, yüksek güvenlikli, lüks siteler; diğer yandan dermeçatma, bir metre yeşil alan, hatta kaldırım payı bırakılmadan oluşan daracık sokaklar, doğalgazla ısınan kentte belediyelerin dağıttığı kömürle ısınan geniş bir kitle vs…
Sancaktepe’de sosyal hoşnutsuzluğu görmek için sokaklara, duvar yazılarına bakmak yeterli.
Tabi bu toplumsal hoşnutsuzluk durumuna karşı iktidarın yaklaşımını da yine göz hizasından görebiliyorsunuz… Araç trafiğine kapatılan en merkezi cadde, akşamları TOMA, panzer otoparkına dönüşüyor. Ara sokaklardaki araç kapanları dahil trafik TOMA’lara göre düzenlenmiş. Tepeden tırnağa silahlı “robokoplar”ın elleri tetikte. Gündüz saatlerde polis helikopterleri kütür kütür dolaşıyor gökyüzünde.
Artık özelleştirme, satıp savma değil, yeraltı ekonomisi ve “kaynağı belli olmayan döviz“lerle bile çevrilemez hale gelen bir cari açık…
Yırtılan siyasi istikrar…
Yolsuzluk, rüşvet ve kara para ile anılan bakanlar ve bunlarla “kader birliği yapan” bir başbakan görüntüsü…
Şimdi hükümetin, herşey güllük gülistanlıkken, işlerin “Gezici“ler, “17 Aralık operasyonu” ve“cemaat” yüzünden sarpa sardığını iddia etmesi hiç inandırıcı değil.
Zira, siyasi iktidarı sandığa gömen son 2001 krizinin, “Anayasa kitabı fırlatma” yüzünden çıkmadığını hepimiz biliyoruz.
2014′ün artık sürdürülemez hale gelen kronik sorunlara kalıcı çözümlerin üretileceği, adaletsizliğin, yolsuzluk ve rüşvetin ceza göreceği, hepimize barış, dostluk ve refah getirecek adımların atılacağı bir yıl olması dileğiyle, iyi pazarlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder