25 Ağustos 2014 Pazartesi

IŞİD'i 'şeriatçılığa' yakıştıramayanlara!..

Sevgili okurum, İslam veya Yahudi devleti kurma gibi çabaların,  neden küresel emperyal güç odaklarını en fazla rekabet ettiği, at oynattığı alanlardan birisi olan Ortadoğu’da yoğunlaştığını hiç merak ettiniz mi, bilmem. 
Aslında olgulara bakınca, din, ırk ve ulus temelinde ayrışmanın körüklenmesinin hiç de rastlantı olmadığı anlaşılıyor.
Akşam televizyon kanallarını zaplayıp dururken, çoğumuzun adını “Gezi Süreci”ndeki çıkışlarıyla  duyduğu “islamcı yazar” İhsan Eliaçık’ın sözleri dikkatimi çekti.
Eliaçık’ın müslümanlığından, inancından şüphe edileceğini sanmam. Tam bir mümin…  Farkı şu ki, Eliaçık İslam diye zenginleşme, ikiyüzlülük, dinin bir çıkar, iktidar aracı gibi kullanılmasına, öte dünya masalları ile halkın gözünü kapatıp ortalığı talan etmelere şiddetle karşı. Böyle tipleri “kapitalizme abdest aldırmak” ile suçluyor. Eliaçık bir tür sade, su katılmamış, hani hakiki Müslüman. Ancak mevcut durumdaki İslam yorumlarının yetersizliğinin;  toplumun ihtiyaçlarına yanıt verememesinin de farkında.
İddiasının özeti şu:
1979’da başlayan İran, 12 sene önce başlayan AKP hükümetleri, Mısır, Pakistan, Afganistan yönetim tecrübeleri, hatta Gülen cemaatinden Kadirilere, Hizbullah’a, İŞİD’e, Müslüman Kardeşler’den, Muhtazaflara, Said Nursi’ye vs. yeryüzünde kendini İslamcı, şeriatçı kabul eden bütün hareketleri dikkate alarak söylüyorum ki, İslami hareketlerin hiç birisi şu cümleleri kuramaz!
1.       Alevi ile Sünni eşittir.
2.       Kadın ile erkek eşittir.
3.       Türk, Kürt, Laz, Çerkez eşittir.
4.       Müslüman ile Hıristiyan veya ateist eşittir.
5.       Zengin ile fakir eşittir (En önemlisi de bu)…”
IŞİD’in cinayetlerini, kızkardeşiyle, hatta öz annesiyle “Cihat Nikahı” sapkınlıklarını görünce midesi bulanan, ancak bunların şeriatla ilgisini kuramayanların,  bu beş cümleyi bir düşünmesini rica ediyorum.
Kafanızdaki şeriat düzeninde, -ki, bizdeki şeriatçılar Sünnidir- Alevileri kendinizle eşit görebiliyor musunuz?  Sizin şeriatınızda kadınla erkeğin hak eşitliği var mı? Kadın erkek el ele sokakta dolaşması, çalışması, üretime katılmasına yer var mı? Cemevi’ne yer var mı? Ya da Hıristiyan veya ateiste “başını ezmek”, teslim olmak, dönmek, “Allahın yoluna davet” (IŞİD’çiler bu daveti erkeklerin, kadınların cinsel organını zorla kesip sünnet  ettirme şeklinde yapmıştı) dışında bir seçeneğiniz var mı?
Samimi olun, zenginle fakiri aynı kaba koyabiliyor musunuz? İnsanlar kör-sağır falan değil. “Dünyevi işler” diye fakirin hak talep etmesine soğuk bakan, sendika istemeyenler; iktidarla memleketi talan edip yedi sülalesini trilyonluk yapanlara ses çıkarmıyor. Türban türban dediniz… Anadolu’da sahiden inancı için başörtüsü takan kadının durumunda bir değişiklik oldu mu? Tabi onları çoktan unuttunuz. Şimdi“türban” dediğiniz şey, belli şekilde iğnelenmiş, lüks marka kumaşlardan yapılmış; lüks cipleri kullanıp,  sosyete salonlarında sivri topuklu ayakkabılarla gezen yeni zengin bayanların aksesuarı.
Yukarıdaki 5 soruya verecek yanıtı olmayan bir “İslam”ın insanlara mutlu bir gelecek, güvenli bir ülke, rejim vaat etmesi mümkün olabilir mi?
Aslında batılılar bunun böyle olmayacağını, kendi tarihlerindeki kanlı kavgalarla çoktan beri bilmektedirler…
Ancak emperyal güçler öğrendi ki, petrol cenneti Ortadoğu’da devletleri istikrarsızlaştırmanın; halkları, devletleri birbirine düşürmenin; yanı sıra ülkede sağlam demokratik , kendi kaynakları üzerine dayanan, bağımsız, özgür, müreffeh, insanları savaşı değil kardeşlik ve dayanışmayı düşünen toplum oluşmasını engellemenin en iyi yolu şeriatçılığı körüklemektir!… Bölgedeki şeriatçı örgütlerin tek görevi, ülkeleri istikrarsızlaştırmaktır. Başka türlü MOSSAD’ın CİA’nın (yerli ortağı da var ya adını siz tahmin edin) şeriatçı grupları yaratıp, eğitip, silahlandırması, salması nasıl açıklanabilir ki?
Türkiye, farklı ulus ve etnik kökende insanların bir arada yaşamasına imkan veren bir yönetime sahip olabildiği ölçüde güçlü, haysiyetli, bağımsız ve saygın, güvenli bir ülke oldu. İnsanlar elbette inancında, siyasi görüşünde özgür olmalı. Şeriat inancı da buna dahil. Ancak “şeriatçı”, kendisini diğer dinlerden olanları ya da ateistleri dize getirme görevi ile tanımladığı içindir ki, daha başından çatışma, şiddet çağrıştırır.
Kafasının bir yerinde “şeriat” taşıyan dostlar bunu görmeli. Yukarıdaki beş cümleyi kurabilen rejimin sadece laik, demokratik, çağdaş bir rejim olabileceğini…  
Ve de memleketi bu şeriatçılar ele geçirirse; kafalarında şeriat düşleyen dostların, yarım yamalak, “çakma” da olsa, eleştirilen laik ortamı mumla arayacaklarını, IŞİD’e bakarak görmelerini isterim.
"Allahu ekber" sesini camide dua ederken değil, kapı komşunuzun kellesi kesilirken duymayı asla istemeyeceğinizden eminim!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder