1 Eylül 2014 Pazartesi

‘Yeni Türkiye’ nasıl bir memleket!

Dursun EROĞLU
Kavurucu sıcakları bir yana bırakırsanız, bugünlerde başkentte değişen bir şey göremiyorum. Sağa sola bakıyorum, arıyorum, tarıyorum; dün geceki yağışla gelen hafif serinlik dışında hayatımızda zerre kadar bir değişiklik yok!

Ha, evet, Tayyip Erdoğan ilk kez sandıkta seçilen Cumhurbaşkanı olara yemin edip Çankaya Köşkü’ne çıktı. Yerine Başbakan olarak Ahmet Davutoğlu’nu seçti. Davutoğlu da yeni hükümeti açıkladı.  Ama medyaya, konuşmalara bakarsanız bu kadarla sınırlı değil olanlar. Artık “Yeni Türkiye” başlamış!

Son 12 yıldır ülkeyi yönetenler “Yeni Türkiye” ile nasıl bir şeyi hedefliyorlar, memleketin gidişatında nasıl bir değişiklik olacak, hiç bilmiyorum.
Belki de “Yeni Türkiye”yi kendi konumları bakımından tanımlıyorlardır… Hani, Her türlü makamın, en fazla paranın, silahın, siyasetin sahibi biz olduk. Artık her şeyin bizden sorulacağı bir Yeni Türkiye başlıyor, gibi…Kim bilir...
Ama...Gökten inmiş olmayacağına göre,  “Yeni Türkiye”, demek ki yaşamaya başladığımız şeylerin devamı olacak…
Peki sen, ben, o; hepimiz hayatımızda son yıllarda nelerin değiştiğini hiç merak ediyor muyuz?
Lütfen siz bunu bir düşünün, irdeleyin, yakın çevrenizle paylaşın, tartışın, analiz edin… Medyadaki laflara, nutuklara değil, kendi gerçeğinize bakın!…

Sizin yaşamınızda olumlu bir değişiklik yoksa, sürekli yeni sorunlar yaşıyorsanız, memleketin iyiye gittiğine ilişkin laflar tamamen palavradır, sakın inanmayın…
Hadi, siftah benden olsun…
Geçenlerde fiziki saldırıya uğradım. Şaka değil. Emniyet kayıtlarına “darp” diye geçti. Özeti şu: Yaklaşık 300 hanenin yaşadığı bir sitede yöneticiyim. Site olarak ortak yalıtım yapmamızı kendi maddi çıkarına aykırı bulan birisi, büroma geldi, kendi deyimi ile “daldı” ve itiş kakış, çullanma, hakaret, tehdit…
Görgü tanığı komşular sağ olsun yetişti, bizi ayırdı.  İlk fırsatta 155’i aradım. Dakikalar sonra polis ekibi geldi. Şikayetçi olduğumu söyledim. Beni darp edeni gösterdim, adını verdim. Saldırgana müdahale etmediler. “Doktor raporu lazım. Mahkemede dava açarsınız” dediler. Onların arabasına binip, Devlet Hastanesi’ne gittim. Filmler, tahliller ve 3 günlük istirahat raporu. Mağdur olarak, Hastane-karakol arasında eve gece yarısı dönebildim. Ama saldırganı lütfedip karakola götürdüler mi, bilmiyorum.
Sitemizin avukatı saygı duyduğum bir hukukçudur.  Gittim, saldırgandan şikayetçi olduğumu, cezalandırılmasını istediğimi söyledim. Konuşmamızın minvali şöyle:
-          “Ne yapmam gerekiyor?
-          Noterde bana vekaletname çıkaracaksınız. Ben şahıs hakkında hem ceza hem de manevi tazminat davası açacağım.
-          Yöneticisi olduğum sitenin, bana sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta o saldırganla hiçbir kişisel sorunum yok.
-          Hayır. Darp kişisel bir meseledir. Dava masrafını siz ödeyeceksiniz.
-          Tamam. Size ne kadar ödemem gerekiyor?
-          İki ayrı dava açacağım. Normalde ücret 7 bin lira. Ancak sizden 4 bin lira alırım.
-          Peki ben 4 bin lirayı ödedim. Ayrıca mahkeme harç ve masraflarını da ödedim. Beni darp eden kişiye ne olacak?
-          Ceza davasından bir şey çıkmaz. Tutuklanmaz. Dava bir yıldan fazla sürer, sonunda hakim 2 bin 500 lira para cezası verip dosyayı kapatır. Tabi o para sana verilmez. Devletindir.
-          Peki manevi tazminat talebim ne olur?
-          Davalının maddi gücüne göre. Genelde talep edilenin yarısı ödenir.  Biz 15 bin isteriz. Yarısını alabilirsiniz.” 
Emniyet ve Adalet hizmetleri devletin işidir, saldırıya uğrayanın imdadına polis yetişir… Başı dara düşen, haksızlığa uğrayan vatandaş mahkemeye gider,  hakim onun hakkını korur, bu iş de parayla olmaz… diye bilirdik…
Emekli maaşıyla geçinen ben, şimdi kalkıp 4-5 bin lirayı basamamayacağıma göre, hakkımı arama şansım sıfır...
Hani demiyorum ki, saldıranı falakaya yatırsın, idam etsinler…
 Ama biraz da caydırıcı bir şey olsun değil mi!  Adam şimdi ikide bir karşımda tehditkâr hallerde dolaşmaya devam ediyor…
Analizim şu: Türkiye’de artık adalet hizmeti tamamen paralı hale getirilmiştir. Paran yoksa canın da malın da tehlikededir...sana kimse sahip çıkmıyor...
Başı dara düşen vatandaşın cebinden çıkan para, Adalet Bakanlığı bütçesini en az ikiye katlar!
Acaba,  diyorum, “Yeni Türkiye” bu mudur?
İyi pazarlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder