![]() |
Geçen sene buradan Çalı göletini göremezdiniz, ağaçlardan |
Doğa yürüyüşleri için katıldığım “keşif gezisi”nde 24 Nisan Çarşamba günü Çalı’dan başlayıp Atlas,
İnegazi ve Tahtalı arasında
yaklaşık 24 kilometre yürüdük. Kapalı hava ve yağış altında başlayan yürüyüşte
öğle saatlerde havanın açılması ile rahatlarken, ilkbaharın can verdiği
dağlarda oburca ot topladım, neredeyse poşetleri taşıyamaz hale geldim.
![]() |
Çam ormanında kırım yapılan yer Bursa manzaralı |
Yürürken pek çok şeye tanık oluyorsunuz. Bazen
seviniyorsunuz, göğsünüz kabarıyor. Çoğu zaman üzülüyor, öfkeleniyorsunuz.
Bazen de çıplak gözle gördüklerinizin ne olduğunu hiç anlamıyor, sadece
kafanızda çoğalan sorularla baş başa kalıyorsunuz.
Çalı’nın
üst kotları çam ormanlarıyla kaplı. Çalı’dan
Atlas’a giden bir yol var. Bu yol haritaya
“Çamlık Caddesi” olarak tanımlanmış.
Ve de bu “Çamlık Caddesi” denilen
yerin batısında, neredeyse Çalı’nın
yerleşim alanına
![]() |
mevsimin ilk yaban gülü... Kuşburnu çiçeği |
Kafamda bir sürü soru oluştu. Umarım mantıklı bir
açıklaması vardır.
ÇAMLIK İMARA MI AÇILIYOR?
Beşevler
Küçük Sanayi’deki metro istasyonundan kalkan Çalı otobüsüne binerek, Koza Dağcılık'tan dört doğasever, sabahleyin Çalı’ya vardık. Belediye otobüsünden
(galiba halk minibüsü demek daha doğru) inip yukarıdaki ormanlık alana doğru
yürümeye başladık. Aşağılarda kilitli parke, stabilize, yukarı çıktıkça toprak
yola dönüşen, aslında traktör yolu diyebileceğimiz bir yolu takip ettik.
Ama dikkat ettim, yolda yeni çalışma yapılmış. İş
makinesi hem mevcut patikaları ve yolları genişletmiş, yem de yeni yollar
açmış.
Nedenini anlamaya çalışırken, tepeye yaklaştıkça sağımızda
solumuzda neredeyse bütün çamların kesildiğini gördük.
Kesim çok geniş bir alanda yapılmış.
Bunlar Orman
İşletmesi’nin, kereste için uygun gördüğü ağaçları kestirmesi gibi olağan bir
şey değil.
Resmen kırım yapılmış.
Peki bu “kırım”ı
kim yaptı?
Neden yaptı?
Burada şimdi ne olacak?
Kırım yapılan yerlerin bazı bölümlerinde orman
işletmesinin taraçalama işlemine benzeyen şeyler görünüyor. Bölgede
karşılaştığımız bir çoban, “Ormancılar
buraya fıstık çamı mı ne tohumu atmış diyorlar” gibi bir şey söyledi.
Ama işin tuhaflığının farkında: “Yav kardeşim hazır koca koca ağaçları kökünden kes, sonra ben fidan
dikmek için kesiyorum de... Ne yaptıklarını bilmiyorlar bence!”
Ben şimdi buradan soruyorum:
Google’daki
haritada, Atlas köyüne çıkan yol,
neden Çamlık Caddesi olarak
tanımlanıyor? Burası yerleşim yeri değil, ormanlık. Bunu kim, ne amaçla yaptı?
Diyelim ki yol, cadde olacak, yani sağına soluna konut
yapacaksınız, imara açacaksınız, yeni bir mahalle kurulacak… O zaman adına “Çamlık” dediğiniz yerde çamları toptan
kesmek ne anlama geliyor?
Bölge imara açılacak ve yeni yollar, “imar yolu”na mı dönüşecek?
Madem imara açmaya karar verilmişse,
![]() |
atlas... |
Vs.. vs..
ATLAS: KAÇAK SAYFİYE YERİ!
Çalı
Sulama Göleti’ne yüksekten bakan bu yemyeşil ormanlarda, kuş sesleri
arasında yürümek sıradışı bir duygu.
Yolumuzun üzerinde ilk vardığımız yer Atlas Mahallesi oldu.
“Mahalle” diyorum. Zira burasının artık “köy” vasfı kalmamış.
Atlas, kent
merkezinden sıkılan insanların sayfiye
yeri olarak kullandığı bir yer olmuş.
İmar yasağı var, ama buna rağmen herkes Atlas’tan cüzdanına göre tarla alıp
üzerine bahçeli ev yapma derdinde.
Lüks villa da var, konteyner tarzı yapılar da.
Havaların ısınmasına rağmen çevrede pek insan görünmüyor.
Belki hafta içi, mesai günü olmasındandır.
Evinin önündeki bahçede bir şeyler yapmaya çalışan orta yaşın
üzerindeki bir sakine soruyorum:
“Kışın
burada mı kaldınız?”
“Aslında
kalınabilir. Burada hava çok güzel. Yayla gibi. Odun var. Ama biz kışın
Bursa’da kalıyoruz, havalar ısınınca geliyoruz. Burası eşimin ailesinin
tarlasıydı. Yerli sayılırız. Burada oldu şehir. Arazi fiyatları uçtu.”
Tarla fiyatlarını soruyorum. Yanıt yaklaşık şu: “Herkes kaça satabilirse o fiyatı çekiyor.
Mesela şurada bir dönümlük tarla var, 350 bin liraya satılıyor. Artık öyle bir
dönüm tarlalar da kalmadı. Birkaç arkadaş bir araya gelip 3-5 dönüm yer alanlar
var. Aslında tarlayı köylüden almak lazım.
Ama hepsini emlakçılar kapmış. Şimdi
istedikleri fiyata satıyorlar.”
Yapılaşma yasak olduğu için örneğin burada kanalizasyon
da yokmuş. Herkes bahçenin bir köşesine fosseptik yapmış.
Ancak elektrik ve su şebekesi var.
Diyeceksiniz ki, yapılaşma yasak olan yerde nasıl koca
mahalle kuruluyor? Kanalizasyon yapılmıyorsa, elektrik ve su neden veriliyor?
Ama bu sorular anlamsız kaçıyor.
“Tarla”nın “Villalık arsa” kabul edildiği
günlerdeyiz…
Sadece Atlas,
Dağyenice değil bütün Bursa’da manzara aynı…
KAPALI OKULA ÇOCUK PARKI KURMAK
Sayfiye mahallesi Atlas’a
uğradıktan sonra İnegazi’nin üst
kotlarından batıya doğru yürüyoruz.
İnegazi,
Atlas gibi “yabancı” çeken bir yer
değil. Hızla nüfus kaybeden köylerden birisi. 130-140 nüfuslu köyden geçerken,
yolumuzun üzerinde terk edilmiş, virane evlerden birisinin
![]() |
İnegazi'de yıllardır kapalı okula yapılan çocuk parkı |
Anlaşılan “her
mahalleye bir çocuk bahçesi, plastik oyuncaklar” gibi bir projesi var
belediyelerin. İyi güzel de… bunları yapmak için çocukların yokluğunu mu beklemek
gerekiyordu diye düşünüyor insan..
Öğle molamızı İnegazi
deresinin kenarındaki harika çınar ağaçlarının altında veriyoruz.
![]() |
Dere kenarlarında balık otları... |
Dev çınar ağaçları, irili ufaklı çağlayanları olan bir
dereyi geçtikten sonra yükseklere çıkıyorsunuz.
Bu köylerin cıvıl
cıvıl olduğu dönemlerde kağnı, at, eşek yolu olarak kullanılan yollar
tamamen ot ve çalılarla kapanmış. Bazen de heyelanlarla yol çökmüş.
Kuruçeşme
köyüne varmadan, kuzeyde ilerliyoruz ve mermer ocaklarının bulunduğu bir
yamacın sırtından yayla, mera görünümündeki bir yerde yürüyoruz. Yürüyüş
boyunca sadece tek bir koyun sürüsüne rastladık.
Bende bir merak bir merak:
-
“Sen
köylüsün, tarlan vardır. Burada mera da var. Hayvanların karnını yaz kış masrafsız
doyurabiliyorsan, koyundan güzel para kazanırsın. Çünkü et fiyatları çok
yükseldi.
-
Evet,
60-70 dönüm yerim var. Yonca, arpa, buğday yaşıyoruz yem için. 120 koyunum var.
Çoğunu hallediyoruz ama olmuyor. İlla ki
yem satın alıyorsun... Kuzu yemi, süt yemi almasan hayvan çabuk büyümüyor. Fabrika
yemine mecburuz. Mecbur satın alıyorsun. Onlar da çok pahalı. Evet et fiyatı arttı ama masraflar da
çoğaldı. Ayrıca sizin markete ödediğinizin yarısı bile geçmiyor bizim elimize…”
Karşımıza 10-15 baş sığır sürüsü çıkıyor. Neredeyse
hepsinde birer zil, çan, kelek var. Sahibi kolayca bulsun diye olmalı. Sahipleri
nerede derken, biraz sonra motosikletiyle geliyor çoban!
Bu motorlu çoban, köylerdeki yaşlı ve emekli nüfustan farklı.
Oldukça genç. Ama bir ayağının şehirde, ücretli işlerde olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Yol boyu ısınan hava sayesinde ağaçlar yaprak açmaya başlamış.
Tazecik, “su gibi” gürgen yapraklarını görünce eskilere gidiyorum ve ekşili
gürgen yapraklarından bir tutan koparıp yiyorum.
Fark ettim ki, ısırgan, balık otu, paala (yaban
bezelyesi) derken tam iki poşeti de doldurmuşum, 8-10 kiloyu bulan yüküm, yol uzadıkça ve de ben
yoruldukça ağırlaşıyor!
Neyse ki, sandığımın tersine birden oldukça dik bir
yamaçtan Tahtalı köye indik.
Tahtalı aslında
şehrin bir parçası sayılıyor. Yani Tahtalı’da oturanlar genelde sıradan Bursalı gibi işçi, memur olarak çalışan
inşanlar.
Birkaç gün önce metroda, “Kardeş, buralara yakın bir köy var mı” diye soran orta yaşın
üzerindeki bir vatandaş, meramını şöyle özetlemişti:
“Oğlum bir fabrikada işe girdi. Ev kiraları şehirde çok pahalı. Ödeyemez.
Bu yüzden yakın bir köyde oturmayı düşünüyoruz.”
Çalışanına uygun barınma fırsatı sunamayan bir kent…
Mahallenin meydanındaki kahvehanede masasına oturup çay
içtiğim kişi de yukarıdaki mermer ocaklarına taşıma işi yapan bir kamyoncuymuş.
Tahtalı, Yaylalı, Ürünlü… Müthiş verimli arazilere sahip yerler. Ama tarım tamamen devre dışı kalmış.
Tahtalı, Yaylalı, Ürünlü… Müthiş verimli arazilere sahip yerler. Ama tarım tamamen devre dışı kalmış.
Çalı ve
Kayapa ise sanayi ile yol alıyor.
![]() |
Levha doğru "Yahtalıköy'ü gösteriyor! |
Güzel Türkiyemin zengin kaynaklarının, potansiyelinin;
insanımızın bitmek bilmez enerjisinin “hovardaca
kullanımı” diye bir olabilir mi?
Valla aklımdan tam olarak bunlar geçiyor.
Kardeşim, Çalı’dan,
Hasanağa’ya, Mustafakemalpaşa tarafına doğru zemini taş, mermer, dünya kadar yer
var.
Kaçak göçek ağaç kesip kısmi rant yaratmalara ne gerek
var…
Açın imara…
Binalar kaya gibi zeminlerde olsun, kimse deprem korkusu
kalmasın…
Taşınsın ovadaki bütün betonlar…
Ve…
Bursa’nın verimli ovaları yeniden bağ, bahçe, tarla
olsun, bereket fışkırsın…
Sanayi, tarım, hayvancılık, modern kent yaşamı, doğa,
orman, göl, deniz…
Hepsi adam gibi olsun…
Yemesinler birbirleri böyle…
Hiç birisi diğerini kemirip tahrip etmesin.
Yürümeye, dağları, ovaları, köyleri, mahalleleri,
velhasıl memleketi tanımaya devam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder