30 Nisan 2019 Salı

‘Kensel dönüşüm’de 1/3 çıkmazı!



“Kentsel Dönüşüm” sürecinin tam bir çıkmaza saplandığını hissedebiliyoruz…
Meselenin asıl kaynağına kafa yormasak da, çıplak gözle işlerin bir şekilde tıkandığını terk edilen inşaatlardan, ev hayaliyle evini yıktırdıktan sonra ortada kalan insanlardan görebiliyoruz. Ama pek çoğumuz, “Hele şu kriz  geçsin, düzelir” iyimserliği içindeyiz.
Deprem kuşağındaki Bursa’nın en önemli sorunlarından birisi olan Kentsel Dönüşüm 4 Mayıs Cumartesi günü “Çözüm İçin Buradayız” başlığı ile masaya yatırılacak.
Bursa Ekonomi Gazetecileri Derneği (BEGD) olarak düzenlediğimiz Kentsel Dönüşüm Paneli’nde, kentsel dönüşümün tarafları olarak Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Ömer Faruk Şahin, Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Sekreteri Hakan Karademir, İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İşadamları Derneği (İMSİAD) Başkanı Mustafa Andıç ile Ergünkent İnşaat’ın patronu Emin Adanur konuşmacı olacaklar.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’da (BTSO) gerçekleşecek panelin, havaların ısınmasıyla birlikte inşaatta beklenen harekete bir ivme getirmesi, yeni modellerin gündeme gelmesine vesile olması hepimizin dileği.
Bursa’da 1984 yılından bu yana ekonomi gazeteciliği yapan birisi olarak bazı tespitlerde bulunmak isterim.  Umarım paneldeki tartışmalara da bir katkısı olur.
Sevgili okurum, olay aslında çok basit. 
Kooperatifçiliği bitiren “1/3 modeli” şimdi de kentsel dönüşüm sürecini çamura sapladı!
Açıklayayım:
Kentsel Dönüşüm işi tamamen müteahhitlerin faaliyet alanına sıkıştı.
Hatırlanacaktır, bir dönem arsa satın alan veya arsa sahipleriyle sözleşmeler yaparak “kooperatif” kuran ve bu yolla inşaatını finanse etmeye kalkan müteahhitler mantar gibi çoğaldı.
Bir konut yer sahibine, bir konut kendisine yapıyor; ev hayaliyle kooperatiflere üye olan vatandaş da bir konuta sahip olabilmek için tam üç konut parası ödemek zorunda kalıyordu.
Bu model kooperatifçiliği tamamen tasfiye etti, bitirdi.
Şimdi aynı model Kentsel Dönüşüm için devrede…
Müteahhitler üç apartman dairesi hesap ediyor.
Dairelerden birisi “yer sahibi” (yani evini kentsel dönüşüme veren kişi) için…
Birisi  kazanç” olarak kendisi için…
Kalan 3. daire ise satış için…
Yani müteahhit üç dairenin maliyetini tek bir daireye yüklemeyi hesaplıyor.
Örneğin 100 metrekare bir daireyi 450 bin liraya satan müteahhit, aslında bu daireyi 150 bin liraya mal ediyor.  
Şimdi zurnanın zırt dediği nokta şu:
80 milyonluk memlekette, maliyetinin üç katı fiyatla konut alacak kaç kişi var?
Nereye kadar kardeşim?
Peki çözüm ne?
Bu model tamamen işlemiyor değil. Binlerce konut bu şeklide tamamlandı.
Ama sınırlıdır, ülkenin deprem güvenliği açısından komple bir  kentsel dönüşüm”ünü bu yolla başarma şansı kesinlikle yoktur…
Zira kentsel dönüşüme en çok ihtiyacı olanlar yoksul mahalleler ve ücretli, dar gelirli insanlar…
Ama bu modelde bunlara yer yok.
Bu yüzden Yıldırım, Osmangazi dururken, müteahhitler Nilüfer’e yükleniyor.
Ve topyekün bir adım için mutlaka devletin bu işte rol alması gerekiyor.
En kilit kurum TOKİ
Belediyeler…
Avrupa’da belediyelerin konut yapımındaki kilit rolünü hatırlamakta yarar var.
Radikal önlemlerle örneğin belediyeler sadece arsa sorununu çözmekle meseleyi yarı yarıya kolaylaştırabilirler...
TOKİ de konforu bir yana bırakıp, sadece deprem güvenliği açısından standart, ucuz maliyetli toplu konutlar üretebilir.
Topluma da ödeme gücüne göre seçenekler sunulabilir.
Aksi takdirde, sadece bizim kuşak değil, bizden sonraki kuşaklar da hayatları boyunca ev hayaliyle yaşayacak…
İyi haftalar…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder