29 Ocak 2020 Çarşamba

İSVİÇRE NOTLARI: 6 (SON)


Ülkenin en yüksek yönetim yeri: Helvetika Konfederasyonu

ZENGİNLİĞİ DEMOKRASİ ÜRETMİŞ! 



Amacım kimseye İsviçre’yi anlatmak, tanıtmak, öğretmek değil. Zira bu satırları okuyanlar arasında bu ülkeyi benden çok daha iyi tanıyan, bilenler olduğundan eminim. Benim muradım, “Euro bölgesinin en pahalı”, ekonomisi  en dinamik ve de coğrafya açısından Türkiye için en “öğretici” olan Avrupa ülkesi İsviçre’nin nasıl  başardığını
Bu "saray"bir okul.Edebiyat Fakültesi gibi 
anlamak; bizi yönetenlerin, yönetmeye talip olanların ya da memleketin kalkınması, ilerlemesine kafa yoranların kulağına kar suyu kaçırabilmek!
Evet, İsviçre, zengin bir ülke.  Bu sadece kişi başına gelirin 86 bin dolar, yani bizim on katımız olması ile açıklanacak bir şey değil. Bu ülke, sarp Alp dağlarında yapılmış yüksek
En yüksek devlet kurumunun önünde buz pateni yapılıyor
korunaklı “kasaları” ile dünyadaki bütün aşırı zenginlerin parasını çeken bir yer. Hitler rejiminden parasını kurtarmak isteyen Yahudiler için geliştirilen bu sistem, sonrasında diktatörlerin, legal/illegal pek çok yolla elde edilen milyarlarca dolarının emanet edildiği, bir çeşit kara para kasası olmuş. İsviçre, 2.Dünya savaşı sonrasında ABD’nin girişimi ile iade edilen bir miktar dışında savaşta hayatını kaybedenler ile iktidar/ticaret kavgasını canıyla ödeyen pek çok despotun/haramzadenin parasına da konmuş görünüyor.
Belediyeye parasal katkı yap, adını parke taşına yazdır.

Gizli saklı paraları, altınları çekmek, ülkeye sıra dışı bir güç kazandırmış. Arap şeyhlerinin bankalardaki paraları sayesinde İsviçre’nin petrolü, doğal gazı “uygun fiyata aldıkları” bile konuşulabiliyor.
Bu kasalarda kimin ne kadar parası olduğu tam bir devlet sırrı!  Doğrusu, Türkiye’den kimlerin burada ne kadar parası var, öğrenmek isterdim.

ZENGİNLİK DEMOKRASİ SAYESİNDE GELMİŞ!

Parlamentonun duvarında özgür kadın figürü 

“Demokrasi” ile “zenginlik” yumurta tavuk ilişkisi gibi izah edilir.
Türkiye’de yönetimi elinde bulunduranlar, Avrupa’nın demokrasideki seviyesini yadsımaz, demokrasiye cepheden “hayır” demez, belki alttan alta hayrandır da…
Ama toplumdaki demokrasi talebine yaklaşım şudur: “Avrupa’da demokrasi var, çünkü zenginler. Önce zengin olalım, sonra demokrasi bizde de olur”…
İşte, bu tam bir kuyruklu yalan!
Zira Avrupa’nın zenginliği, bugün kıtadaki medeniyetin düzeyi ile ilgili bildiğimiz ne varsa, onların “30 Altın yıl” dediği, 1945-1975 arasında (Avrupa’nın yarısını kontrol altına alan
sosyalist/komünist sistemin yarattığı tehditle sermaye  kesiminin onayladığı “sol, sosyaldemokratiktidarlar döneminde) elde edilmiş.
Yani İsviçre, zenginliğe despotlukla değil, demokrasi ile ulaşmış.

FARKLILIK ZENGİNLİK!

Bakınız, İsviçre’in trafik simgesi CH, yani Confederationis Helveticae, yani Helvet Konfederasyonu… (Helvetika, o coğrafyayı ifade ediyor). Almanca, Fransızca ve İtalyanca üç ayrı resmi dil.
Bern'de geleneksel konutlar.
İsviçre “ulus devlet” değil, bir “konfederasyon”...
Tepe yönetiminde 7 kişilik Federal Konsey’in ve Federal Meclis’in başında bulunan Konfederasyon Başkanı var. Mevcut başkan, geçen sene seçilen Ueli Maurer. Adam, Bern’deki “Federal Saray”ın patronu görünüyor ama, anlatılanlara bakılırsa, burada kimse başkan olmak için yarışmıyor, hatta “yalvar yakar” bu görevi kabul ediyorlarmış. Çünkü “başkanlık” yüksek maaşı, şatafatı, büyük yetkileri olan bir pozisyon değilmiş. Sistem 1848’lerden beri de pek değişmemiş.
Bern, bildiğimiz başkentlerden birisi değil. Bu ülkede Başbakanlık, bakanlık diye bir şey yok.

Sistemin adına “doğrudan demokrasi” diyorlar. Vatandaş diyelim bir kanunu, devletin bir uygulamasını sevmiyor, kaldırılmasını istiyorsa, 50 bin kişinin imzasını toplayıp referanduma gidebiliyor.
Tam 26 kanton varmış. Bunların 20’sinde ayrı meclis varmış. Her kantonda farklı kanunlar olabiliyor, bir referandumda her kantonda farklı sonuç çıkabiliyormuş. Örneğin geçtiğimiz senelerde “Camilere minare yapılsın mı yapılmasın mı” gibi bir referandum yapılmış. Kantonların
Devletin en tepesinin mekanı herkese açık
çoğunda “Minare istemiyoruz, hoparlörün ezan sesinden rahatsızız” gibi bir sonuç çıkmış ve camilerde minare, hoparlör sistemi yok. Hoca ezanı, camide kendi sesiyle okuyormuş. Ama Cenevre’de minare kabul edilmiş. Çünkü Cenevre’de Arap zenginlerini çekmek için hayli lüks turistik tesis vs. varmış.
Burada Cenevre ve Davos’un kantonlar arasında özel yeri var.  Mesela Alplerde kış turizmi, kayak mütevazı tesislerle yapılırken, Davos’ta geceliği 10 bin dolar olan lüks otellerden söz ediliyor.
 Yerel meclis, dünyanın jet sosyetesini çekmeyi planlamış, bunu da başarıyor.
Zürih kültür, sanat, eğitim vs. ile ayrı bir kanton olarak dikkat çekiyor.
Bern, İsviçre’nin başkenti olarak biliniyor. Konfederasyon Meclisi ve “saray” burada.  Yakın yerlerde bazı bakanlıkların binasını gördüm. Ama bizdeki gibi örneğin ülkenin kamu kurumlarının merkezi falan değilmiş burası. Çünkü sağlık, eğitim, ulaşım, iletişim vs. kamusal  işler her kantonda ayrı örgütlenmiş.
Federal Meclis binasını terası...

BELEDİYELER ÇOK GÜÇLÜ

Belediyeler burada, bildiğin kral!
Şehirde, köylerde, ormanda, gölde, dağda.. herşey belediyeden soruluyor. Trafik, emniyet, sağlık, eğitim… Mükellefler vergisinin yarısını merkezi hükümete, yarısını da doğrudan belediyeye ödüyormuş.
Yani belediyeler, merkezi hükümete el açmıyor,  bir şey beklemiyor, kendi kararlarını da kendisi veriyormuş.
“Valilik”, “Kaymakamlık” gibi bir kurum galiba yok.

İsviçre’de ücretler galiba Avrupa’nın zirvesinde. Ama fiyatlar da öyle…
Örneğin İsviçre’de pek çok kişinin kış dönemi tatilleri için Mısır’a; evdeki haftalık/aylık alışveriş için Almanya’ya gittiğini duyuyorum.
Kayak merkezlerine gitme şansım olmadı. Ancak İsviçreliler bu işi çok ciddiye alırmış. Mesela 2-10 Şubat tarihleri arasında her yıl “Spor tatili” varmış.
Yakın tarihe kadar “kurt adam” efsaneleriyle bilinen vahşi doğa memleketine  “medeniyet” bizden hayli geç gelmiş… “Cadı yakma” en çok buradaymış. Son cadı 1731’de yakılmış.

Kadınlara seçme hakkı 1971’de, seçilme hakkı da 1990’da kabul edilmiş. Ama bugün kadınların askerlik dışında erkeklerden farkı yok. Pek çok işin kadınlar tarafından yapıldığını görüyorsunuz.



Sonuç: 


Hepimiz Türkiye’nin kalkınmasını, güçlenmesini; insanların can ve mal korkusu olmadan, yarınlarından endişe etmeden, sağlıklı, karnı tok sırtı pek olarak, kimseye el açmadan, özgürce yaşamasını istiyoruz.
İsviçre pek çok temel sorunu halletmiş, pek çok konuda bizden hayli ileride.
Bern'de parlamento binasından Aera nehri manzarallı yer
Sizlerle, naçizane, başarıya giden yolun nereden geçtiğine ilişkin gözlemlerimi paylaşmak istedim.
Daha demokratik, daha zengin, müreffeh; kimsenin yarınından endişe etmediği, işsiz dolaşmadığı, sokaklarında dilenci olmayan, daha özgür ve bağımsız bir Türkiye dileğiyle, selamlar saygılar…


(SON)  













1 yorum:

  1. Strange "water hack" burns 2 lbs overnight

    More than 160k men and women are utilizing a easy and SECRET "water hack" to drop 1-2 lbs every night as they sleep.

    It's scientific and works with everybody.

    Just follow these easy step:

    1) Get a clear glass and fill it with water half full

    2) Now do this weight loss hack

    so you'll become 1-2 lbs skinnier as soon as tomorrow!

    YanıtlaSil