14 Temmuz 2016 Perşembe

Balkan komşularla ticarete SİAD dopingi...





Hem coğrafi hem kültürel olarak çok yakın olan Balkan ülkeleri ile ekonomik ve ticari ilişkiler çok cılız. 2015'te dış ticaret yüzde 9 daraldı. Ancak işadamları ve SİAD'lar fuarlarla, iş buluşmalarıyla buzları eritme derdinde.



Balkan ülkeleriyle ilişkiler Bursa açısından özel bir öneme sahip. Zira hem Bursa'da bu ülkelerden göç eden çok sayıda insan var, hem de bu ülkelerin vatandaşları arasında hatırı sayılır bir kitle, Bursa ve yöresinden göçetmiş insanlardan oluşuyor. Sosyal ve kültürel bağlar uzun bir tarihi geçmişe uzanıyor. 
İnsanlarımız yakın tarihe kadar iç içe yaşamış. Topraklarını terketmiş insanların seyahatlerinde gözyaşları eksik olmuyor.
Ancak konu ekonomi olunca, ülkelerin resmi politikalarının dışına çıkmak pek mümkün olamıyor. Yakın tarihe kadar Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Arnavutluk “sosyalist” rejim ve “demir perde” adı ile tamamen farklı bir yönetimi tercih etmişti ve bırakın ticareti, insanların turist olarak bu ülkelere gidip gelmesi bile yasak kapsamındaydı. Yunanistan ise NATO ve AB kurumlarında Türkiye ile yan yana olunmasına rağmen, Osmanlı'dan bağımsızlığını kazanması, Kıbrıs meselesi vs. yüzünden, hep Ege'nin “öte yakasında” yakındı, hem de siyasi gerginlikler yüzünden ekonomide gündeme bile gelemedi.

HERŞEY AB İLE BAŞLIYOR...

Balkan ülkeleriyle ekonomik ilişkilerin AB ile ilişkiler çerçevesinde canlandığını görüyoruz. AB, Türkiye’nin en önemli ticari partneri. Balkanlar da Türkiye’nin bu önemli pazara erişiminde hayati öneme sahip. Bu sadece coğrafi olarak Almanya, Fransa gibi ülkelerde arada olmasından kaynaklanmıyor. Balkan ülkeleri artık Avrupa Birliği ülkesi ve dış ticareti topluluk kuralları çerçevesinde geliştirmek zorunda. Bu bakımdan ekonomik, ticari ilişkileri anlamak için hem Türkiye'nin AB, hem de AB'nin Balkan ülkeleri ile ilişkilerini incelemek gerekiyor.

AB'NİN BALKAN POLİTİKASI

AB’nin belli başlı ticaret politikası eksenlerinden biri Balkanlar. AB'nin “Batı Balkanlar” politikası kapsamına Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Kosova giriyor. Ticaret AB’nin “bölgede barış, denge, özgürlük ve ekonomik refahı geliştirme” gayretlerinde önemli bir rol oynamayı hedefliyor.
AB politikasının ana unsuru uzun yıllar “İstikrar ve Ortaklık Süreci”, daha sonradan da “AB Politikası” oldu.
Pratikte yürüyen projeler ise Haziran 2003 Selanik Zirvesinde netleşen şekliyle şöyle:
Sözleşme ilişkileri (ikili istikrar ve ortaklık anlaşmaları ), ticari ilişkiler (özerk ticaret önlemleri),
mali yardım (Katılım Öncesi Yardım Aracı) ile bölgesel işbirliği ve iyi komşuluk ilişkileri...
Ticaret sözkonusu olduğunda, mal ticaretinin serbestleşmesi, AB kurallarının uygulanması ve fikri
mülkiyet haklarının korunması üzerine odaklanılırken, “Batı Balkan” ülkesi menşeli ürünler 2000 yılından bu yana, gümrük vergileri veya miktar kısıtlamaları olmadan AB'ye serbest giriş için (birkaç
istisna dışında) “özerk ticaret” tedbirlerinden yararlanıyor.
Tercihli ticaret” formüllerinin de uygulandığı ilişkilerde “çapraz kümülasyon” ile bölgesel ticaretin entegrasyonu kolaylaştırıldı.
AB bütün Batı Balkan ülkelerinin Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olmalarını şiddetle destekliyor.
Arnavutluk (2000), Makedonya (2003) ve Karadağ (2011) halihazırda DTÖ üyesi. Bosna-Hersek’in ve Sırbistan’ın DTÖ’ye üye olmaları için görüşmeler devam ediyor.
“Otonom ticaret” tercihleri bu ülkelerin AB’ye şarap, buzağı eti ve bazı deniz ürünleri dışında miktar kısıtlamalarından muaf hale getirdi.
Bu ülkelerin, AB’nin dış ticaretindeki paylarına bakıldığında, 2015 yılı verileriyle AB’nin balkan ülkelerinden ithalatı 15 milyar Euro, ihracatı ise 23,3 miyar Euro. Yani Balkan ülkeleri AB’nin ithalatında yüzde 1, ihracatında yüzde 1,4’lük bir paya sahipler.
Türkiye’nin payı da ithalatta yüzde 3,8, ihracatta yüzde 2,2. AB ülkeleri ithalatta Rusya ve Çin’den
sonra dördüncü, ihracatta da AB, Rusya ve ABD’den sonra dördüncü sırada.
Balkan ülkeleri AB üyesi ve ticari ilişkilerde AB Gümrük mevzuatı çalışıyor. Burada vergi
muafiyeti, serbest bölgeler, gözetim, tarife kotaları ve serbest dolaşımdaki bazı mallar için menşe beyanı sunma gerekliliği gibi tedbirlere ilişkin eksiklikler devam ediyor.
Türkiye, menşe, coğrafi kapsam ve ürün kapsamına ilişkin AB kurallarıyla tam bir uyum sağlamamakla birlikte, genelleştirilmiş tercihler sistemini AB rejimiyle uyumlu olarak gözden geçirdi. Gümrük Birliği sayesinde, Türkiye’nin AB ortak ticaret politikasına uyumu da oldukça yüksek düzeyde.

BALKAN ÜLKELERİ İLE EKONOMİK İLİŞKİLER

İlişkilerde “milat” olarak 1990, Gorbaçov’un Glastnost ve Berlin Duvarı’nın yıkılması yılları kabul edilir.

Türk Dil Kurumu'nun “Balkanlar” ifadesini bu tarihlerde “Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ,
Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve Trakya'yı içine alan bölge" şeklinde tanımlaması dikkat çekicidir...
1989'daki Bulgaristan'dan zorunlu göç olaylarını bir yana bırakırsak, Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkilerinde ciddi sorunlar olmadı. Bu olumlu tablo, Türkiye’nin 24 Ocak 1980 kararlarından sonraki liberal ekonomi ve ihracata dayalı kalkınma modeli uygulaması kadar, Balkan ülkelerinin 1990’dan sonraki dışa açılma politikalarından da kaynaklandı.
Türkiye, başta Sovyetler Birliği olmak üzere, dış ticaretini devlet eliyle yapan ülkelerle ticari ilişkilerini hangi çerçevede kurmuşsa, 1990 öncesinde Balkan ülkeleriyle olan ilişkilerinin de aynı doğrultuda ele almıştı. Bunun pratikteki anlamı, ticaretin neredeyse sıfır olmasıydı. “Karşılıklı ticaret” ana başlığı ile yürütülen ilişkilerde ticarette bir tür takası (clearing) ve de sonuçta tarım ürünlerini aşamamıştı.

Yine 1990’lar öncesi süreci ikili ekonomik ilişkiler açısından yönlendiren önemli bir unsur da “Karma Ekonomik Komisyon” toplantılarıydı. Bu toplantıların hukuki metni olarak ortaya çıkan ikili antlaşmalar ve/veya mutabakat vardı, ortalıkta şirketler değil devletlerin resmi temsilcileri dolaşırdı, konuşurdu, toplantılar yaparlardı. Örneğin, bir Türkiye-
Romanya, Türkiye-Çekoslovakya, Türkiye-Bulgaristan, Türkiye-Yugoslavya, Türkiye-Arnavutluk Karma Ekonomik Komisyonu toplantısından önce, konunun Türkiye tarafı sorumlusu Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (1983’ten önce Ticaret Bakanlığı, 1994’ten sonra Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2011’den sonra Ekonomi Bakanlığı) Anlaşmalar Genel Müdürlüğü’ndeki hazırlıklar ve yoğun çalışmalar, Balkan Ülkeleri ile olan ekonomik ve ticari ilişkilerin, bürokrasi tarafındaki odak noktasını oluştururdu.
Bu çalışmalar sonucunda bürokratlar tarafından hazırlanan doküman, aynı zamanda, ilgili bakanların, muhatap ülke bakanlarıyla yapacakları müzakerelere dayanak teşkil eden temel belgeler ve notlar niteliğine sahip olmuşlardı. Bu çalışmalar her zaman, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının ve özel sektör temsilcilerinin görüşleri alınarak yapıldığından, muhatap ülke ile gerçekleştirilen müzakereler, tam bir “takım çalışması” niteliğindeydi, ama ortalıkta henüz ticaret neredeyse yoktu.
Balkan ülkeleriyle ilşliler özellikle son yıllarda, kamu dışında işadamlarının girişimleri ile canlandı. Bunda en önemli katkıyı Bursa'da sayılar artan Balkan kökenli işadamı derneklerinin faaliyetleri oldu. Bir yandan kamu destekli “Alım Heyetleri” oluşturulurken, bir yandan başkan ülkelerinden işadamları artık Bursa'ya gidip gelmeye başladı. Düzenlenen “Balkan Zirveleri”, fuarların yanı sıra bazı Bursalı sanayicilerin Balkan ülkelerinde kurduğu fabrikalar, yatırımlar yeni bir dönemi başlatıyor.


TÜİK verileri, Türkiye'nin Balkan ülkeler ile ticaretinin 1989'a kadar ya hiç olmadığını ya da çok düşük düzeyde olduğunu gösteriyor. Balkan ülkeleri ile ticari ilişkiler (Milyon dolar) şöyle:

Türkiye'nin Balkan Ülkeleri ile 1989 ve 2014 yılları
İthalat/İhracatı(Milyon ABD Doları)


Ülke                     İthalat                            İhracat
                        1989    2014                    1989              2014
Arnavutluk      1           96                       4                   319
Bulgaristan      3           2846                   27                 2040
Romanya         239       3363                   53                 3008
Yunanistan      101        4044                  125                1537
Yugoslavya      17            -                      13                   -
Bosna-Hersek   -           171                     -                   322
Karadağ            -           7                          -                  35
Kosova             - 1         3                         -                  276
Makedonya       -             79                       -                 348
Hırvatistan        -            137                      -                 287
Sırbistan           -             274                     -                  506
Slovenya          -             302                      -                  743
Liste Toplamı  361         11332                 222              9421
Toplam             15792    24.2177             11.625         157.617.207


Tabloda görüldüğü gibi, Türkiye'nin Balkan ülkeleri ile ilişkisi genelde Türkiye aleyhine olmuş. Yani 11 milyar 332 milyon dolar ithalata karşılık, bu ülkelere sadece 9 milyar 421 milyon dolar ihracat yapılabilmiş.
Verilere göre, 2015 yılında Balkan ülkeleri ile ticaret yüzde 9 oranında daraldı.
Bu ülkelerin tamamına 7,8 milyar dolar ihracat yapılırken, bu ülkelerden yapılan ithalat 8,7 milyar dolar oldu.
Ticaretin en fazla olduğu Romanya'ya ihracat 2 milyar 815 milyon dolar, ithalat 2 milyar 600 milyon dolar olurken, Yunanistan'a ihracat 1 milyar 400 milyon, ithalat 1 milyar 860 milyon dolar,
Bulgaristan'a ihracat 1 milyar 676 milyon, ithalat 2 milyar 254 milyon, Hırvatistan'a ihracat 252 milyon, ithalat 135 milyon dolar, Bosna Hersek'e ihracat 292 milyon, ithalat 250 milyon dolar;
Makedonya'ya ihracat 325 milyon, ithalat 81 milyon dolar; Sırbistan'a ihracat 493 milyon, ithalat 238 milyon dolar;

Balkan ülkeleriyle ticarette, petrol türevlerinden, bakır ve bakırdan eşyaya, elektrikli makineden ağaç odun kömürü, yağlı tohumlara, plastik ve mamüllerinden tekstile, kazanlara çok farklı kalemler öne çıkıyor.
Mevcut ticaretin “potansiyeli yansıtmadığı”ne vurgu yapılırken, ticareti geliştirmek için fuarlara, iş gezilerine ağırlık verilmesi gerektiği düşünülüyor.

GÖRÜŞLER... 

Levent Bilek (BALKANTÜRKSİAD Başkanı):

'Balkan Sanayi Konseyi Türkiye'nin önünü açacak'


“Balkan ülkelerinin ithalat kapasitesi tam 500 milyar dolar. Türkiye'nin yaptığı ihracat nedir? 8,5 milyar dolar. Biz en yakın ülkeyiz, Bulgaristan'a en yakın ülkeyiz, içiçeyiz, buna rağmen ticarette üçüncüyüz. Almanya birinci, İtalya ikinci, biz üçüncüyüz. Yani biz Balkanlarda çok gerilerdeyiz. Bizim hesabımıza göre bu 8,5 milyar dolar çok kısa sürelerde 50 milyar dolara çıkabilir. Bakın ilave 40 milyar doların üzerinden bir ihracat... Yani Türkiye'nin ihracatı bir anda 150 milyar dolardan 200 milyar dolara çıkabilir. Bu nedenle mutlaka Balkanlara yönelmemiz lazım. Bursa zaten aslında bir Balkan şehri ve şöyle bir avantajı var: Otomotiv, makine ve tekstilde çok iyiyiz. Balkanlarda bu konular ciddi anlamda alıcı buluyor. Bizim dernek olarak Balkan Sanayi Konseyi projemiz var. Bu projemiz makine otomotiv, tekstil, gıda ve inşaat sektörleri üzerine. Bu sektörler Balkan ülkelerinde yoğun bir şekilde revaçta ve bizim de çok iyi olduğumuz sektörler. Her ülkeden 10'ar kişinin katıldığı 120'ler kişilik gruplar ve 5 grupta toplam 600 kişinin oluşturduğu bir Balkan Sanayi Konseyi'nden sözediyoruz. Bu konsey Türkiye'nin önünü çok açacak. Çünkü bu konseyimiz ortak projeler üretecek. Ortak ihracat veya ithalat alanları yaratacak. Bu fikir nerden çıktı? Slovenya'da bir büyük plastik kalıp istediler. Bu kalıbın içeriği Slovenya'da üretiliyor ama makine yok. Slovenya'dan Türkiye'ye çelik geliyor, Türkiye'de işleniyor. Geri Slovenya'ya gidiyor ve kalıp olarak iş yapıyor. Demek ki böyle bir işbirliğine ihtiyaç var. Bu kalıp neden Almanya'ya gitsin? Buraya gelsin, işlensin gitsin.. Yine gıda ürünleri var. Neden o gıda ürünleri Türkiye'de üretilmesin. Orada ham tarım toprakları var. Biz neden gidip işlemeyelim? Onları getirip burada neden işlemeyelim veya neden orada işleyip üçüncü ülkelere satmayalım? Çok bakir alanlardan bahsediyorum.
Sektörler olarak bakarsak Yunanistan'da turizm, Romanya'da sanayi var. Bulgaristan'da iş yaptığım için biliyorum, Yunanistan'dan Romanya'ya giden, Türkiye'den Avrupa'ya çıkan olmak üzere iki otoyol var. Bu iki yol Bulgaristan'da kesişiyor, ordan geçiyor. Çok merkez bir konumda. İki önemli otoyolun kesişim noktası. Bu yüzden özellikle Plovdiv, Filibe Sofya arasında işler yapılabilir. Ayrıca orada bazı İtalyan firmaları orada hidrolik üniteler yapıyor. Bulgaristan çok geri bir ülke değil, sadece çalışkan değil. Biz yaparsak olur. Bütün işadamı sivil toplum kuruluşlarının da bir çabası var. Biz BALKANTÜRKSİAD olarak gidip yerinde sinerji toplantıları yapıyoruz. Bugüne kadar 12 ülkeye gittik. 3 ay sonra Arnavutluk'a gideceğiz, şu anda grubumuz doldu. Büyük ilgi var. Eskiden ilişkiler sadece devlet görevlilerinden oluşurdu, şimdi öyle değil. Orada iş yapmaya çalışan insanlar bunlar. Mesela Slovenya'ya bir firmamızla (Waffle Art) beraber gittik, orda bayilik verdi. Bizimle giden arkadaşın artık orada bir firması oldu. Yine Mastaş, bizimle gittiği Yunanistan'da, bayilik verdi. Bunlar oluyor, olacak, devam edecek.”

Eren Ertoksöz (Girişimci):

'En önemli sorun yok...'


Yunanistan'daki kriz nedeniyle insanlar hareketlenmiş. Kriz onları yoksullaştırmış ve fazla çalışmaya itmiş. Yunanlılar çalışmıyor diyen gitsin Selanik Organize Sanayi Bölgesi'ni görsün. Bulgaristan da aynı. Ancak teknoloji olmadığı için makineler eski, Avrupa'nın fasoncusu durumundalar. Avrupa markalarının fasonlarını yapıyorlar. Bildiğiniz saç işleme makineleri,
ağaç işleme makineleri Avrupa'nın büyük firmalarının ürettilerini Bulgaristan'da yapıp, Made in Germany vs. markaları vurularak satılıyor. Bir de Rusya ile iş yapamayan, satamayan Türk firmalar Bulgaristan'da şirket kurup buradan Rusya ile iş yapmaya devam ediyor. Tekstilde bunlar çok. Yani bir tür İstanbul'daki bavul ticareti Bulgaristan üzerinden kendine yeni bir yol bulmuş. Bulgaristan'a fabrika kuran işadamlarımız da var. Makedonya ne uzuyor, ne kısalıyor. Romanya'da elektrik ve elektromekanik üretimde yüzde 70 Fransız firmaları var. Oto yedek parça, alternatör, farikaları var. Bizim de kendi Oktel BG diye, emaye bobin teli, bakır ve alüminyum bobin teli ihracatı yapan firmamız var. Ticarette bir canlanma var. Benim tavsiyem açık hesap çalışıyorlarsa da mutlaka banka teminatı ile çalışsınlar. Ticari kültürü bizden farklı, bazı kötü alışkanlıkları da bizden öğrenmişler gibi. Bu ülkelerde gelir seviyesi yüksek olmadığı için son tüketiciye yönelik ürünler değil de daha çok üretimde kullanılan ara mallar satılıyor. Bakır, alüminyum enjeksiyon ürünleri, yarı mamül plastik körük, hammadde elyaf vs. Gördüğüm en büyük sorun yol. Bizim Kurşunlu'nun yolları gibi. Yüz kilometre yolu 2-3 saatte alıyorsun. Otoban dedikleri bile bizim duble yollardan kötü. Mazot bizden ucuz ama, Yunanistan dışında hiçbirisinde düzgün yol yok. Bu yüzden de kargo taşımacılığı müthiş pahalı. Bir palet malı buradan 120 liraya taşıyorsun Adana'ya, ama Plovdiv 600 km, fiyat bin Euro. Sofya, Bükreş aynı. Bir de Makedonya'da Euro yerine Dolar ile satabilirsin.”


Rıdvan İşbaşaran (BTSO Meclis Üyesi):

'O pazara bir türlü açılamadık'

“Ben mobilya üzerine çalışıyorum. Balkanlardaki ticaret hacmimiz şu anda artmıyor. Hatta biraz düşme bile var. Ofis mobilyası açısından konuşuyorum. O pazara bir türlü açılamadık. Bunun sebeplerinden birisi Yunanistan'daki kriz. Bulgaristan'daki hacimsizlik, hareketin olmaması, ya da oradaki gençlerin Avrupa'ya göçüp gitmesi, oralarda iş bulup yaşamaya başlaması. Avrupa'daki hareketlilik, ticaret hacmindeki iyileşme gelişmekte olan ülkelere henüz yansımadı. Bunlardan dolayı mobilya konusunda bir türlü istediğimiz hacmi yakalayamıyoruz mobilya sektörü olarak. Evet Bursa'da bu ilişkilerin artmasına çalışan sivil toplum kuruluşları, dernekler var ama daha yeni başladı diyebiliriz. Geçen sene bir fuar yapıldı. Bu sene de inşallah yapılacak. Takipçisi olacağız, ikili ilişileri geliştireceğiz. Geçen yıl Bursa'daki fuar teşebbüsümüz vardı, insanlar gelen olur mu diye şüpheli yaklaşıyordu. Genelde kamu kuruluşllarından genel oldu. Tüketici, perakendeci, dağıtıcı çok gelen olmadı. Tabi ilkti. Hemen hevesimizi, umudumuzu kaybetmememiz lazım. Çalışacağız, daha da aktif pazarlama yapacağız.
Balkan ülkelerinde genelde büyüme sorunu var. Yarıtımcı yok. Türkiye dinamik bir ülke. Devletimizin aslında bize çok yardımcı olmamasına, katkısı olmamasına rağmen sürekli bir hamle içindeyiz. Ama oraya gittiğiniz pazar bulamıyorsunuz. Sorun o. Bizim mobilya sektöründe Almanya mobilya üretimini Polonya'ya kaydırdı, orada daha ucuz, uygun şartlarda işçilik buldu. Tabi bizde de sorun var. Yani kaliteyi biraz daha artırmamız, Avrupa müşterisinin istediği malları üretmemiz gerekiyor. Bizde de biraz sorun var. biz devamlı fuarlara katılıyoruz, yurt dışında seyahatlere gidiyoruz. Üsküp Fuarı'na katıldık. Ev mobilyasında aslında Avrupa piyasasını yavaş yavaş yakalıyoruz. Ama ofis mobilyasında şu anda biraz gerideyiz. Evet bazı ofis mobilya markalarımız var, kaliteleri güzel, ancak üretimleri çok düşük rakamlar. Orada dönen paralara göre... Biz bütün dünyada dönen mobilya ihracatının sadece 1,7'sini yapabiliyoruz, buna ev mobilyası dahil. Biz son yıllarda yavaş yavaş hareketlendik. Aslında mobilyada yönümüzü Ortadoğu'ya ve Araplara çevirmiştik. Kuzey Arika'nın bir kısmı başladı ya çevirmiştik. Kolay bir müşteri portföyü var. Türklere yatkın, mobilyalarımız birbirine uyumulu, tarz olarak birbirimizi benimsediğimiz için o taraflara önem veriliyordu. Ama Şimdi petrol fiyatlarının çok düşmesi, Libya krizi, Suudi Arabistan'da talebin düşmesi, Kuzey Irak'ta İŞİD'in ortaya çıkışı falan... Biz artık yönümüzü Avrupa'ya dönderdik. Ama Avrupa'da da çok hızlı bir piyasa değil. Bir durgunluk var.”



Doç Dr. Yüksel Özkan (BALGÖÇ Başkanı):

'Türklerin yaşadığı bölgelerde yatırım çok az'


“Kısa bir sürede 1 milyon 400 bin Türk'ün isminin değiştirildiği bir döneme denk geliyor BALGÖÇ'ün kurulması. Onları sesini duyurmak, hakkını hukukunu korumak, lobi çalışması yapmak, dolayısıyla sorunları da Uluslararası arenaya taşıma amacıyla kurulan bir derneğiz. 1985'den beri 17 Ocak'ta 31 yılımızı kutladı. Biz bir gepki örgütü olarak kurulduk ama gelişen dünya konjonktüründe Balkan coğrafyasında çok şey değişti. Biz de diğer dernekler gibi Türkiye ile balkan ülkeleri arasında köprü görevi görüyoruz. BALGÖÇ Bulgaristan'da ekonomi zirvelerinin organizasyonunda öncü rol almıştır. Kardeş belediyelerin oluşmasında rehberlik yaptık. Kardeş müftülüklerin oluşmasında, kardeş okulların oluşmasında rehberlik yaptık.
Göç İdaresi kuruldu, biz de o yapının içinde yeraldık. 1989'da 70 günde 350-400 bin insan Türkiye'ye gelmişti, deneyimleriz var. Türk yatırımcılar var orada, ama arzu edilen noktada değiller. Geçmişte bazı engeleler çok barizdi. Türk yatırımcı olmasından dolayı. Bunlar ortadan kalktı. Bulgaristan 2007'den beri AB ülkesi oldu, çok şey değişti, ama yatırımlar arzu edilen noktalarda değil. Özellikle Türklerin yaşadığı yerlerde yatırımlar çok az. Bulgaristan yöneticilerinin söylediği bir şeydir, Bulgaristan halkının yüzde 50'si fakir. Bunu Bulgaristan yetkilileri söylüyor."

Erol Kılıkçıeer (RUMELİSİAD YKB):
"Biz yapacağız demiyoruz, yaptık diyoruz"

“RUMELİSİAD olararak arkadaşlarımızın orada faaliyetleri var. Yönetim Kurulu üyelerimizden Şahap Aktaş'ın fabrikası var. Erdinç Kırcımanoğlu'nun fabrikası var. Ali Mutlu arkadaşımız orada fabrika yapıyor. Bunlar yönetim kurulu üyelerimiz. Ünibul şirketi var. Genel Sekreterimiz Ferdi Yılmaz beyin işyeri var. Biz orada çeşitli teşebbüslerde bulunuyoruz ve Balkanlar ile ticaretimiz ciddi manada gelişiyor yani. Biz yapacağız demiyoruz, yaptık diyoruz. Göç ve durgunluk bütün dünyanın sorunu.
Bize göre ekonomik ilişkiler iyi gidiyor. Son yaptığımız Balkan ekonomi zirvesi de bunu kanıtlıyor. Her geçen gün yeni insanlar geliyor ve ciddi ticaretler yapılıyor. Ekonomi Bakanlığı bir alım heyeti oluşturuyor, yüzlerce işadamı bir araya geliyor. Bunlar ciddi gelişmeler. İlk fuarımıza gayet tabi resmi kişiler geldi ama beraberinde ticaret erbabı da geliyor. Ekonomi Bakanlığı zaten heyete işadamlarını alıyor. Sanayiciler kendi parasıyla geliyor. Gelen kişiler siyaset adamıysa, kendi masraflarını kendileri karşılıyorlar.
Romanya ekonomisi nispeden daha iyi görünüyor. Ama hepsi de birer AB ülkesi olmalarına rağmen şu anda ciddi problemler yaşıyorlar. Özellikle Yunanistan... Ama Bulgaristan'da ciddi oranlarda işsizlik var. Makedonya'da yüksek bir işsizlik var. Ciddi oranlarda işsizlik var. Çünkü sanayi yok. Balkan ülkelerinin çoğunda sanayi yok aslına bakarsan. Ne Makedonya'da, ne Kosova'da... O anlamda bizim yaptığımız ticaretin onların ekonomisine katkıda bulunacaktır diye düşünüyorum.
Bulgaristan'da eskiden kalma fabrikalar var, ama yeterli değil. Teknoloji gelişmemiş. Türkler mesela Bulgaristan'da çok büyük yatırım yapıyorlar. Örneğin Paşabahçe'nin çok ciddi yatırımı var. İşsizlik de var.”






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder