3 Mart 2017 Cuma

Çimento 'Bahar'ı bekliyor!



Bursa'da yılda 5 milyon metreküpten fazla beton tüketiliyor. Yarısı kamu projelerinde, yarısı konutlarda. Doların artması ithal kömür kullanılan çimentoda maliyeti artırdı.
Bursa Çimento Genel Müdürü Benli: 'Çok sayıda inşaat projesi var. Kentsel dönüşümün mutlaka yaşanması gerekiyor. Kullandığımız C30 betonun teorik ömrü 100 senenin üzerinde'





Bursa'nın en köklü sanayi kuruluşlarından Bursa Çimento Fabrikası A.Ş. Genel Müdürü Osman Nemli, Ekohaber'e çimento sektöründeki son gelişmeleri değerlendirdi. Son yıllarda büyümenin en önemli motoru haline gelen inşaat sektörünün en temel girdisi çimentoyu üreten Bursa Çimento; hem çimento, hem de Bursa Beton ile lokomotif sektör inşaatın nabzını en iyi tutan kuruluş. Genel Müdür Nemli, hızlı tren inşaatının yeniden başlaması, Şehir Hastanesi gibi kamu yatırımları ile açıklanan veya “bekleyen” kentsel dönüşüm projelerinin bu yıl inşaat sektörünü canlandırmasını umduğunu söyledi. Anlaşılan çimento sektörü de piyasadaki nakit sıkışıklığının azalmasını, işlerin açılması ile gelecek bir "baharı" bekliyor. Doların yükselmesinin kullandıkları ithal kömür nedeniyle maliyetlerini arttığını, bunu fiyatlara yansıtamadıklarını ifade eden Nemli, çimento fabrikalarının “çevre kirliliği” yarattığı günlerin çok geride kaldığına vurgu yaptı. Bursa Çimento'nun Kestel'deki merkezinde yaptığımız söyleşi şöyle:


- Çimento sektörü, son yıllarda ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörünün ana girdisini üretmek açısından kritik bir yerde duruyor. 2016 yılını değerlendirir misiniz?
2016 normal bir yıldı. Çok müthiş ya da parlak bir yıldı demek mümkün değil. Ama bütün yaşadığımız olumsuzlukları göz önüne aldığımızda sıkıntıların çok hızlı atlatıldığı, beklentilerin büyük ölçüde karşılandığı bir 2016 geçirdik. 2016'nın ilk yarısı çok hızlıydı. Ama 15 Temmuz süreci ile beraber yavaşlama gözlemlendi inşaat sektöründe. Daha sonra hükümetin aldığı tedbirler hızlı bir biçimde toparlanmayı sağladı. Faizlerin düşürülmesi, büyük mega projelere verilen destek, Türk sanayicisinin de 'Biz devletimizin arkasındayız' diyerek yatırımları kesmeyeceği mesajı vermesi, yılın sonuna doğru tekrar toparlanma sağladı. Total olarak baktığımızda da kötü bir yıl geçirmedik. Bizim için normal bir yıldı.
- Ciro, üretim ve satış açısından?
Bir önceki yıla göre ilk dokuz ayda satışlarımızda yüzde 7 büyüme sağladık. Ama ciromuzda düşüş var. Fiyatlar geri geldi, tüm çabamıza rağmen. Bu geri gelişin sebebi ise rekabet. 2016'da pazarda bir sıkıntı yok. Son 10 yıla baktığınızda Türkiye'de ortalama çimento satışları hep, yılda yüzde 4 artmıştır. Son on yıllık enflasyona baktığınızda yüzde 7'dir. Benzer şekilde konut inşaatındaki artış da yüzde 9-10 civarında son 10 yılda.
- Bursa'da yılda ne kadar beton tüketilir?
5 milyon metreküpün üzerinde.
- Bunun ne kadarı konutta kullanılır?
Burada bizi tetikleyen ve sürükleyici olan elbette sadece konut yatırımları değil. Kamunun harcamaları önemli bizim için. Kamunun şehir hastanesi, hızlı tren, içme suyu barajları gibi çok sayıda yatırımı var. Kamu kaynaklı inşaat, Türkiye genelinde baktığınızda, dönemsellik arz etmekle beraber, yüzde 40 ila 60 arasında değişiyor. Kamu bizim için önemli bir sürükleyici güç. İnşaat için baktığınızda, özel sektör için mevsimsellik daha yüksek, ama kamuda daha düşük.
- Hızlı tren inşaatı askıya mı alındı?
Yok hayır. Süreç tekrar başlıyor. Biz de teklif verdik.
- Konut inşaatları hız kesse de devam ediyor gibi...
Konut inşaatları tamamen durdu, demek doğru değil. Fakat nakit sirkülasyonunda sıkıntı oluşuyor piyasa yavaşladığında. Konut inşaatı devam ediyor, ama bunun karşılığında inşaatı yapan firma ödemelerini öteliyor ya da ödemelerini barter yoluyla çözmeye çalışıyor. Bu tür bir nakit sıkıntısı da ortaya çıkıyor. Konutta bir yavaşlama var, mevsimin de etkisi var bunda. Ama tekrar bir hızlanma trendi içindeyiz şu anda. 2016 yılında da inşaat sektöründe, tamamen durdu denebilecek bir an olmadı.
- 15 Temmuz ile birlikte sanayi üretiminde yaşanan keskin düşüş Eylül ayında iyice dip yaptı. Ekim-kasım aylarında ise bir üretim artışı söz konusu. Bu durum inşaat için de geçerli miydi?
Aşağı yukarı inşaatın da durumu buna çok benzer bir vaziyette. 15 Temmuz sürecinin arkasından insanlar ne olduğunu anlayana kadar bir duraklama devresi geçirdik. Sonra çeşitli tedbirler açıklandıkça bir hareketlenme başladı. Ancak Eylül dip yaptı, demek inşaat için pek de mümkün değil. Temmuz-Ağustos inşaat için Eylül'den daha durağandı. Bu durağanlıkta o dönemdeki belirsizlikler, piyasada öne çıkmış çok sayıda işadamına yapılan operasyonlarla da insanlar önünü göremediler. Onlardan alacağı olan insanlar vardı, ya da onlardan alacağı olan adamdan alacağı vardı insanların. Bu bir zincir çünkü. Ticaret bir kişinin üzerinde dönmüyor. Bu zincir kritik yerlerden kopmaya başlayınca sanayicinin Eylül'de yaşadığı gibi dip noktası gözlenebiliyor. Ama Eylül bizim yavaş yavaş toparlanmaya başladığımız dönem oldu.
- Yeni yıla nasıl başladınız?
Bildiğiniz gibi Türkiye çok sert bir kış geçiriyor. Dolayısıyla Bursa da etkileniyor bu kıştan. İnşaat sektörü de mevsimsellikten çok etkilenen bir sektör. Elbette doğru tedbirleri alarak biz de işimize devam ediyoruz. Şöyle düşünün Rusya'da hiçbir zaman sıcaklık sıfır derecenin üzerine çıkmayan bir yer var. inşaat yapılmıyor mu? Yapılıyor. Ona göre tedbir almanız gerekiyor. Ama bu tedbirlere yılın sadece 10 günü ihtiyacınız olacaksa, o tedbirler ile vakit kaybetmeyip, 10 gün iş yapmamayı tercih ediyorsunuz.
- Mevcuttaki büyük projelerde son durum nedir?
Projelerle ilgili görüşmeler devam ediyor. Çok sayıda proje var halihazırda. Biz de takip ediyoruz. Kentsel dönüşüm önemli parçalarından biri bunun. Kentsel dönüşümün zaten durma şansı yok. Kentsel dönüşümün mutlaka yaşanması gerekiyor. Bursa bu anlamda güzel ve örnek uygulamaların yapıldığı bir yer. Dolayısıyla burda zaten yürüyen bir taraf var. Projelerde bir yavaşlama olmakla beraber görüşmeler devam ediyor. Belki çok hızlı gitmiyor, ama şu anda bir sıkıntı yok. Devletin de açıkladığı projeler var. Onlarda da mevcut durumda bir duraklama hali söz konusu değil.
- Yıldırım'da kentsel dönüşüm nasıl işliyor?
Hiçbir fikrim yok. Çünkü proje hala onayda. Detaylarını bilmiyorum. Müteahhit tarafından da mesafeli gibi bir duruşun görülmesinin sebebi bu detayların belli olmamasından da kaynaklanıyor olabilir. Proje onayından sonra ben inanıyorum ki, çok hızlı ve verimli yürüyecek bu proje.
- Kurdaki hareketin etkisini siz sektörünüzde yaşıyor musunuz?
Tabi ki yaşıyoruz. Bizim bazı ekipmanlarımız, bazı sarf malzemelerimiz döviz bazlı. Yatırımlarımızın ciddi bir kısmı döviz bazlı gerçekleşiyor. Bizim özellikle kalite stabilizasyonu için yaptığımız yatırımlar Avrupa kaynaklı teknolojileri içeriyor ve tamamen Euro bazlı. Ama en önemlisi ithal kömür. İthal kömürün fiyatı şu anda TL bazında iki katına çıkmış durumda. Bizim en önemli maliyet unsurlarımızdan birisi. Çimento maliyetinin yüzde 60'ını elektrik ve kömür enerjisi oluşturur. Bu yüzde 60'ın yüzde 60'ını da kömür oluşturur.
- Dökme demirden yapılan logar kapakları, tren yolu traversleri, artık betondan yapılabiliyor. Beton ve çimento kalitesindeki değişim hakkında neler söylersiniz?
Şu anda Bursa Beton'da yaptığımız örnek imalatlar, çok büyük bir potansiyele sahip değil. Henüz bunların yeterince yaygınlaştığı söylenemez. Bizim gelirlerimizin önemli bir kısmını oluşturmuyor. Bizim için o tür imalatlar prestij imalatlardır. 'Biz bunları da yapıyoruz' demek için yaptığımız ürünler. Çok değişik ürünler sergilememiz, yapmamız mümkün. Bursa Beton'un veya Bursa Çimento'nun teknolojik olarak yapamayacağı birşey yok. Fakat pazardaki talep önemli bizim için. Biz pazardaki talebe göre şekillenmek zorunda kalıyoruz.
- Elde karma beton yasağı var. Artık kalitesiz beton dökme devri bitti öyle değil mi ?
Bizde ençok C25-C30 kullanılıyor. Bundan 15 sene önce C30 diye bir kavram yoktu nerdeyse. Çok nadir kullanılırdı. Şimdi 25'ten aşağı nadiren döküm yapılıyor. Çoğunlukla C30, hatta bizim son ürün verdiğimiz hastane inşaatında C60'a kadar çıktılar.
- Beton binaların normal ömrü 40-50 yıl. Peki C30 kullanarak yapılmış bir binanın ömrü nedir?
Betonun teorik ömrü 100 senenin üzerinde. Ama mesele sadece kullandığınız beton değil. Beton iyi bir ustanın elinde şaheser olabilir; kötü bir ustanın elinde de berbat olur... Yani hem beton doğru olacak, hem de uygulayan bu işi doğru yapacak. Betonla ilgili test sonuçları bir ay sonra ortaya çıkıyor. 28 günlük dayanım testlerini beklemeniz gerekiyor. Bunlar doğru çıkıp uygulayan doğru uygulamamış, betonun içinde boşluklar bırakmışsa, agrega tasarımını doğru istememişse, barların, demirlerin arasına doğru şekilde yerleşmesini sağlamamışsa sıkıntı olabilir. Dolayısıyla ürün tek başına herşey demek değil. Ama en önemli şeylerden biri. Çünkü siz betonu döktüğünüz anda artık ürün son kullanım noktasına ulaşmış oluyor. Beton atılırken, her araçtan numune alınır. Test sonuçlarını 30 gün sonra aldığınızda zaten binanın iki katı bitmiş oluyor.
- 2017 yılı ile ilgili hedefleriniz?
Biz hacim ve ciro olarak yüzde 4'lük bir büyüme öngördük. Ama sert kış koşullarının nasıl dengeleneceğine dair sonuçları herhalde 3'üncü ayın sonunda alacağız.
- Piyasadaki OHAL durumu ve siyasi karışıklıkların işe yansıması ile ilgili bişeyler söylemek ister misiniz?
Şu anda bu, piyasalara belirsizlik olarak yansıyor. Belirsizlik, konut alımı yapacak olanları düşünmeye itiyor. Yatırım yapacak olanları düşünmeye itiyor. Şu anda bu belirsizlik ekonomiyi durma noktasına getirmedi. Biz geçmişte başka ekonomik krizler de yaşadık. Ekonominin bıçak gibi kesildiği, herşeyin bir anda durduğu günler de gördük. Şu anda böyle birşey yaşamıyoruz. Bu noktada hükümetin ürettiği politikalar oldukça önemli. Hızlı hareket ediyorlar. Ekonominin durmaması için büyük çaba sarf ediyorlar. Ama bu belirsizlikler geçmişte hiç karşılaşmadığımız kadar büyük belirsizlikler. Mücadelemiz devam ediyor. Biz ayaktayız ve Türkiye'ye güveniyoruz. Biz dünya üzerinde her anlamda büyüyen bir ekonomiyiz ve etkimizi de giderek arttırıyoruz. Ama bu belirsizlik tabiki sıkıntı yaratıyor. Kapasiteyi arttıralım mı arttırmayalım mı, diye düşünüyor insanlar. Aynı şeyi iç harcamalarını yaparken vatandaş da düşünüyor. Ama bütün bu belirsizliğe rağmen yine de ekonominin çarkları dönmeye devam ediyor.
- İhracat ne durumda?
Bursa Çimento olarak bir ara çok yoğun ihracat yapmışız. Bizim için ihracat rakamları geçen senelere göre düşük. Denize uzak olmamız ve karayolu taşımasının işin içine girmesi nakliye adına bize büyük bir dezavantaj getirdiği için. İhracat pazarlarında da fiyatlarda bir düşme eğilimi var. Biz o fiyatlara mal veremiyoruz. Çok butik işlerde ihracat yapıyoruz biz. Dolayısıyla ihracatımız düşük. Türkiye'nin uluslararası pazardaki değişiklikler ve artan rekabet dolayısıyla çimento ihracatında da ciddi bir gerileme var.
- Bu Çin faktörü mü?
Yok, Çin değil. Uluslararası rekabette şu anda İspanya pazara girdi, büyük ölçüde. Artı Ortadoğu'da İran para sirkülasyonunun olmasıyla beraber çok aktif rol oynamaya başladı. İran'ın çimento üretim kapasitesi yüksek ve enerji maliyetleri çok düşük. Çünkü devlet tarafından sübvanse ediliyor. Dolayısıyla bizim o uluslararası hedef pazarlarda fiyatlar, rekabet edebileceğimiz seviyelerin altına doğru inmeye başladı. On milyon tondan gerileyerek geçen yıl 7 milyon ton ihracat yaptık.
- Bu biraz içerdeki maliyet artışını da mı ifade ediyor?
Yani maliyet artışı var, ama yurtdışına yapılan ihracat tamamen dövizle için aslında birbirini dengeliyor. O anlamda ihracat bundan çok etkilenmemiştir hatta artan kurun artışı, belki ihracatçının biraz elini rahatlatmış olabilir. Ama rekabet çok yüksek. Avrupa'da denize komşu olan Yunanistan, İspanya ve Kuzey Amerika gibi ülkeler direkt ihracata yöneliyorlar. Azalan iç talep pazarını ihracatla dengelemeye çalışıyorlar. Dolayısıyla artan bir rekabet var. Bu rekabet de Türkiye'nin çimento ihracatında ciddi bir düşüşe neden oluyor.
- Çimentoda ithal payı nedir?
Bununla ilgili özel bir çalışma yapmadım ama, var tabi. Yatırımı da işin içine katınca ithal payı çok da küçük değil. Rutin üretimde ithalat payı küçük olabilir ama unutmamak lazım ki kömür ciddi bir rakamdır. Hatta kömür tek başına belirleyici olabilecek kadar büyük bir maliyet unsuru. Yatırımı da işin içine katarsanız o zaman ithal payı biraz daha artar. Çünkü yaptığımız yatırımların ciddi bir kısmı teknoloji olarak yurt dışından geliyor.
- Ar-Ge çalışmaları?
Bizde beton kısmınnın yaptığı bu tip çalışmalar var. Henüz Çimento'da böyle bir şey yok. Planlarımız var. Daha teknolojik, katmadeğerli ürünler üretebilir miyiz diye bazı araştırmalarımız var, ama henüz net bir çalışma başlatmış değiliz.
- Çimento kalitesini artırma çalışmaları?
Bu tip çalışmalar kimi zaman maliyeti aşağı çekmek için, kimi zaman kaliteyi yukarı çekmek için yapılır. Kimi zaman her ikisini birden kullanırsınız. Dönemsellik arz eder. Külün o günkü piyasa fiyatı ne, sizin o günkü çimento fiyatınız ne gibi bir sürü parametre vardır orada. Kullandığınız ham maddenin oranlarını etkiler. Biz bütün bunları o günkü en optimum şekilde kullanarak minimum maliyetle pazara çıkmaya çalışıyoruz. Ama bunu şöyle anlamamak lazım, yani her yaptığımız ürün maliyeti 10 lira düşürüyor, her yaptığımız yatırımı 10 liraya düşürüyor gibi değil. O zaman 10 tane yatırım yaparsak bedavaya çimento üretmemiz gerekiyor... Tabi öyle bir dünya yok. Biz bunları yaparak, bu yatırımlar sayesinde maliyetimizi hala bu seviyelerde tutabiliyoruz. İç piyasada Çin'den sonra en ucuz çimento şu anda Türkiye'de Buna rağmen yaşayabilmemizin ve kâr edebilmemizin tek yolu yatırımlardan ve optimizasyonlardan geçiyor.
- Maliyeti artıran en önemli kalemler?
Bir sene içinde iki katına çıkan ithal kömürün maliyetini karşılayacak hiçbir unsur yok. Ama onun dışındaki ufak tefek artışlar. Örneğin işçilik yüzde 8 artıyor, ama benim fiyatım artmıyor.
- Son bir yılda çimento fiyatı arttı mı?
Artmadı. Arttırmaya çalıştık ama pazar kabul etmedi. Dolar ile birlikte olan maliyet artışı çok üst seviyede. Onu telafi etmemiz mümkün değil.
- Başlayan veya devam eden yatırımlar?
Bizim bu yıl için planladığımız yatırımlar yine küçük çaplı ürün kalitesine dönük yatırımlar. Bunlar bir Endüstri 4.0 sonucunu doğruyor. Kalite kontrol için kullandığımız otomatik numune alma robot sistemleri. Otomatik aldıkları bilgileri, analizleri diğer proses kontrol cihazlarına iletiyorlar, o proses kontrol cihazları da otomatik olarak oradan gelen datalara göre prosestekileri daha optimize ederek hareket ediyorlar. Bu tür yatırımlarımız var. Girişteki kontrolden itibaren başlıyoruz. Kamyon dolumu ve müteahhit kontrolü. İş sağlığı ve güvenliğini çok önemsiyoruz. Dolayısıyla giriş noktasından itibaren hem dolumlarımızı hem müteahhitlerimizi, herşeyi otomatik olarak kontrol ediyoruz. Onların fabrika içinde hangi noktada olduklarını, neler yaptıklarını takip ediyor, anında döküm alabiliyoruz. Benzer yatırımlarımız devam edecek. Onun dışında büyük ölçekli planladığımız bir yatırımımız şu an itibariyle yok 2017 için.
- Endüstri 4.0 büyük bir ithalat kapısı mı oluyor?
Yazılım geliştirme kısımları ve dolum sistemlerinde ciddi bir kısmını yerlileştirebiliyoruz. Ama laboratuvar kontrol sistemlerine geçtiğimizde, sadece montaj sırasındaki işçilik hizmetini yerlileştirebiliyoruz. Onun dışında servis hizmetinden tutun, yazılımı, ekipmanları gibi birçok hizmet yurt dışından geliyor.
Bu bizim için böyle, ama otomotive hizmet eden çok sayıda yerli firma olduğunu size söyleyebilirim. Sadece robot kolu alıp, geri kalan her türlü aksam yerli firma tarafından yapılabiliyor o sektörlerde. Türkiye'de bugün herşey yapılabilir durumda. Türkiye'de yapılamayacak birşey yok. Sadece pazarda o işi yapmak için yeterli hacim ve talep var mı? Ona bakmak lazım. Çünkü Güney Kore'de, Çin'de, Japonya'da robot kolu yapılıyor ama milyonlarca birden yapılıyor. Bunu siz de yapabilirsiniz ama çok büyük bir yatırım, pazarı yok, aynı ölçüde ucuz da üretemeyeceksiniz. Dolayısıyla oradan alıp, doğru ürüne entegre edip, yazılımını geliştirmek ciddi katma değer yaratabilir.
- Bursa Çimento artık şehir içinde kaldı. Çevrede hızlı bir yapılaşma var. Gündeminizde taşınma var mı?
Yok böyle bir gündemimiz. Sadece bizim için değil, Bursa için de Bursa Çİmento'nun burdan taşınması ekonomik değil. Çünkü çimento taşınması pahalı bir ürün. 200 km öteye gittiğinizde, tekrar o çimentoyu 200 km geri getireceksiniz. Hammadde burda. Buradaki hammaddeyi oraya taşırsanız iyice ortalık karışır. Kentsel ve Sanayi Dönüşümü projesini biz sanayi dönüşümü çerçevesinde destekliyoruz. Burda Kestel Belediyesi de sanayi dönüşümünü slogan edinmiş halde. Biz de bunun yüzde 100 destekçisiyiz. Şöyle, Avrupa'da şehrin içinde yaşayan çimento fabrikaları var. Yanında hastane, çocuk parkı var. Biz böyle bir çimento fabrikası olacağız, diye iddialı bir şekilde konuşuyoruz. Bunun için de halkımızla birlikte ne yapılması gerekiyorsa yapacağız.
- Bacagazı emisyonu ve toz sorunu tamamen çözüldü mü?
Biz bu işi çözdük. Daha da aşağı çekeceğiz. Bizim emisyonlarımız anlamında hiçbir sıkıntımız olmadığı gibi Türkiye'de şu anda uygulanmakta olan değerlerin çok altında bizim emisyonlarımız. 2023 yılında geçilmesi planlanan ölçülerin de altında kalacak şekilde emisyonlarımızı minimize ediyoruz. Burda halkı yanıltan çok parametre var. Belli saatlerde baktığınızda, sanki bacamızdan çok büyük bir toz bulutu kalkıyormuş gibi geliyor insanlara. Bizim iki bacamız, bir de küçük bacamız var. Küçük bacamız sıcak gazdan elektrik üreten bir yer. Yapısı gereği soğutması suyla yapılıyor sistemlerin. Ve bu soğutma suyunun yarattığı buhar orada gözüküyor. Diğer iki bacamızda da dış ortam sıcaklığı düştüğünde zaman zaman gözüken de su buharı. Çünkü bizim sisteme koyduğumuz ürünün içerisinde bir miktar rutubet var. Bu rutubet bacadan çıkarken dış ortam sıcaklığı düşük olduğunda özellikle sabaha karşı geçişlerde baca sanki çok toz atıyormuş gibi görünüyor. Aslında bu gazın içindeki rutubetin birden yoğunlaşması ile aynı havadaki bulutlar gibi ortaya çıkan bir duman yanılgısı. Bizim emisyonlarımız, bacalarımız Valilik tarafından yüzde 100 tam zamanlı olarak izleniyor. Bizim geceleri kapatıp, tozu dışarı atıp, gündüz de kimse görmeden tekrar açalım filtreleri tozu keselim, gibi bir durumumuz yok. Mümkün değil.
Hemen önümüzde çevremiz ağaçlık. Biz bir ormanın içindeyiz sonuçta. Bu ormanın ağaçlarını biz her gün yıkamıyoruz, yeşil görünsünler diye. Eğer bir kirlilik varsa burada da görülür. Ben 25 senedir sektörün içerisindeyim. Bizim dibimizdeki ağaçları bembeyaz yaptığımız dönemler oldu başka fabrikalarda. Geçmişte filtre sistemlerinin çok iyi olmadığı dönemler oldu çimento sektöründe. Ama bütün bu devirler çimento sektörü için çoktan geçti.
Ayrıca biz tozu dışarı vermeyi sevmeyiz. Çünkü toz bizim ürünümüz zaten. Ürettiğimiz ürünü niye bacadan atalım ki? Tam tersine tutuyorum ki sisteme geri kazandırıyorum. Artık biz sineğin yağını çıkarmaya çalışıyoruz maliyet anlamında. Dolayısıyla bu da bu işin bir parçası. İnsanlar geçmişten kalan önyargılarıyla bize yaklaşmasınlar. Bizim kapımız herkese açık. Biz Kestel halkının istediği bir fabrika olmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.
- Fırınları suyla soğutup, bölgeye sıcak su satmayı düşündünüz mü?
Fırının yayılımından bunu almak oldukça zor. Çünkü fırın devamlı hareket halinde. Bir de fırının gövdesini aşırı ısınmalara karşı takip etmemiz gerekiyor. İçinde refrakter malzeme vardır. O malzeme inceldiğinde biz dış ortamdaki yüzey sıcaklıklarını falan da ölçeriz ki, içine giremediğimiz fırın için bizim için indikatördür çünkü orada birşey olup olmadığını anlarız. Dolayısıyla onu kapatmamız bizim için hem prosesi kontrol etmek anlamında hem de hareketli bir ürün olmasından dolayı zor. Ama bizim bacagazı sıcaklığımız 250-300 dereceye kadar çıkıyor. Biz o gazı alıp, bahsettiğim tribün sistemini kullanıp elektrik enerjisini üretiyoruz. İşletmenin yüzde 20'lik enerjisini buradan çıkarıyoruz. Şu anda oradan çıkan, sıcaklığı düşmüş, debisi azalmış gazı da tekrar fabrikadaki iç ısıtma sistemlerimizde kullanıyoruz. Yani sineğin yağının yağını çıkarmaya çalışıyoruz şu anda.
- Katı atık yakma ne ölçüde var?
Düşük bir miktarda yakıyoruz. Bu da yanlış anlamaya kurban gittiğimiz yerlerden birisi. İnsanlar bunu yaktığımızda direkt zehir bıraktığımız gibi bir izlenime kapılıyorlar. Tam tersi biz doğaya karışmaması için o zehri yok ediyoruz. Biz bunu yok etmezsek bu atık gidip bir yerde depolanacak. Çevresel anlamda baktığınızda en kötü çözüm vahşi depolama denilen şey. İkinci kötü çözüm düzenli depolama dedikleri çözüm. Adı düzenli fakat yine bir yere gömüyorsunuz bunu. Bunun en verimli noktasında yer alıyor çimento fabrikaları. Çimento fabrikasında bu atıkları yakmak en iyi çözümlerden biri.
- Çalışan sayısı?
Şu anda yaklaşık 310 çalışanımız var; ama devamlı bize hizmet eden müteahhitlerle sayı 500'ün üzerine çıkıyor. Grup şirketlerine bakacak olursak toplam 1500'ün üzerinde çalışanımız var.
- Sektörle ilgili hükümete önerileriniz var mı?

Şu anda söyleyebileceğimiz net bir şey yok. Ciddi ve önemli tedbirler alıyorlar zaten inşaat sektörü ile ilgili. Bizim özel bir talebimiz yok. Benim özel talebim Bursa halkından. Bize önyargılı yaklaşmasınlar. Bizim kapımız açık. Ben şunu net biçimde ifade ediyorum ki çimento fabrikalarının başka birçok tesise oranla çevreye daha az zararı var. Ve en çok kontrol edilebilen tesisler çimento tesisleri. Bütün herşeyi yüzde yüz kontrol altında olan tesisleriz ve bizim emisyonumuz anlatıldığı gibi değil. Bunun çok çok altında. Biz Bursa'nın, Bursa'da bizim değerimiz. Biz Bursa'yı korumak için ne gerekiyorsa yaparız. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder