Bursa'da
yılda 5 milyon metreküpten fazla beton tüketiliyor. Yarısı kamu
projelerinde, yarısı konutlarda. Doların artması ithal kömür
kullanılan çimentoda maliyeti artırdı.
Bursa
Çimento Genel Müdürü Benli: 'Çok sayıda inşaat projesi var.
Kentsel dönüşümün mutlaka yaşanması gerekiyor. Kullandığımız
C30 betonun teorik ömrü 100 senenin üzerinde'
Bursa'nın
en köklü sanayi kuruluşlarından Bursa Çimento Fabrikası A.Ş.
Genel Müdürü Osman Nemli, Ekohaber'e çimento sektöründeki
son gelişmeleri değerlendirdi. Son yıllarda büyümenin en önemli
motoru haline gelen inşaat sektörünün en temel girdisi çimentoyu
üreten Bursa Çimento; hem çimento, hem de Bursa Beton ile
lokomotif sektör inşaatın nabzını en iyi tutan kuruluş. Genel
Müdür Nemli, hızlı tren inşaatının yeniden başlaması, Şehir
Hastanesi gibi kamu yatırımları ile açıklanan veya “bekleyen”
kentsel dönüşüm projelerinin bu yıl inşaat sektörünü
canlandırmasını umduğunu söyledi. Anlaşılan çimento sektörü
de piyasadaki nakit sıkışıklığının azalmasını, işlerin
açılması ile gelecek bir "baharı" bekliyor. Doların yükselmesinin
kullandıkları ithal kömür nedeniyle maliyetlerini arttığını,
bunu fiyatlara yansıtamadıklarını ifade eden Nemli, çimento
fabrikalarının “çevre kirliliği” yarattığı günlerin çok
geride kaldığına vurgu yaptı. Bursa Çimento'nun Kestel'deki
merkezinde yaptığımız söyleşi şöyle:
-
Çimento sektörü, son yıllarda ekonominin lokomotifi olan inşaat
sektörünün ana girdisini üretmek açısından kritik bir yerde
duruyor. 2016 yılını değerlendirir misiniz?
2016
normal bir yıldı. Çok müthiş ya da parlak bir yıldı demek
mümkün değil. Ama bütün yaşadığımız olumsuzlukları göz
önüne aldığımızda sıkıntıların çok hızlı atlatıldığı,
beklentilerin büyük ölçüde karşılandığı bir 2016 geçirdik.
2016'nın ilk yarısı çok hızlıydı. Ama 15 Temmuz süreci ile
beraber yavaşlama gözlemlendi inşaat sektöründe. Daha sonra
hükümetin aldığı tedbirler hızlı bir biçimde toparlanmayı
sağladı. Faizlerin düşürülmesi, büyük mega projelere verilen
destek, Türk sanayicisinin de 'Biz devletimizin arkasındayız'
diyerek yatırımları kesmeyeceği mesajı vermesi, yılın sonuna
doğru tekrar toparlanma sağladı. Total olarak baktığımızda da
kötü bir yıl geçirmedik. Bizim için normal bir yıldı.
-
Ciro, üretim ve satış açısından?
Bir
önceki yıla göre ilk dokuz ayda satışlarımızda yüzde 7 büyüme
sağladık. Ama ciromuzda düşüş var. Fiyatlar geri geldi, tüm
çabamıza rağmen. Bu geri gelişin sebebi ise rekabet. 2016'da
pazarda bir sıkıntı yok. Son 10 yıla baktığınızda Türkiye'de
ortalama çimento satışları hep, yılda yüzde 4 artmıştır. Son
on yıllık enflasyona baktığınızda yüzde 7'dir. Benzer şekilde
konut inşaatındaki artış da yüzde 9-10 civarında son 10 yılda.
-
Bursa'da yılda ne kadar beton tüketilir?
5
milyon metreküpün üzerinde.
-
Bunun ne kadarı konutta kullanılır?
Burada
bizi tetikleyen ve sürükleyici olan elbette sadece konut
yatırımları değil. Kamunun harcamaları önemli bizim için.
Kamunun şehir hastanesi, hızlı tren, içme suyu barajları gibi
çok sayıda yatırımı var. Kamu kaynaklı inşaat, Türkiye
genelinde baktığınızda, dönemsellik arz etmekle beraber, yüzde
40 ila 60 arasında değişiyor. Kamu bizim için önemli bir
sürükleyici güç. İnşaat için baktığınızda, özel sektör
için mevsimsellik daha yüksek, ama kamuda daha düşük.
-
Hızlı tren inşaatı askıya mı alındı?
Yok
hayır. Süreç tekrar başlıyor. Biz de teklif verdik.
-
Konut inşaatları hız kesse de devam ediyor gibi...
Konut
inşaatları tamamen durdu, demek doğru değil. Fakat nakit
sirkülasyonunda sıkıntı oluşuyor piyasa yavaşladığında.
Konut inşaatı devam ediyor, ama bunun karşılığında inşaatı
yapan firma ödemelerini öteliyor ya da ödemelerini barter yoluyla
çözmeye çalışıyor. Bu tür bir nakit sıkıntısı da ortaya
çıkıyor. Konutta bir yavaşlama var, mevsimin de etkisi var bunda.
Ama tekrar bir hızlanma trendi içindeyiz şu anda. 2016 yılında
da inşaat sektöründe, tamamen durdu denebilecek bir an olmadı.
-
15 Temmuz ile birlikte sanayi üretiminde yaşanan keskin düşüş
Eylül ayında iyice dip yaptı. Ekim-kasım aylarında ise bir
üretim artışı söz konusu. Bu durum inşaat için de geçerli
miydi?
Aşağı
yukarı inşaatın da durumu buna çok benzer bir vaziyette. 15
Temmuz sürecinin arkasından insanlar ne olduğunu anlayana kadar
bir duraklama devresi geçirdik. Sonra çeşitli tedbirler
açıklandıkça bir hareketlenme başladı. Ancak Eylül dip yaptı,
demek inşaat için pek de mümkün değil. Temmuz-Ağustos inşaat
için Eylül'den daha durağandı. Bu durağanlıkta o dönemdeki
belirsizlikler, piyasada öne çıkmış çok sayıda işadamına
yapılan operasyonlarla da insanlar önünü göremediler. Onlardan
alacağı olan insanlar vardı, ya da onlardan alacağı olan adamdan
alacağı vardı insanların. Bu bir zincir çünkü. Ticaret bir
kişinin üzerinde dönmüyor. Bu zincir kritik yerlerden kopmaya
başlayınca sanayicinin Eylül'de yaşadığı gibi dip noktası
gözlenebiliyor. Ama Eylül bizim yavaş yavaş toparlanmaya
başladığımız dönem oldu.
-
Yeni yıla nasıl başladınız?
Bildiğiniz
gibi Türkiye çok sert bir kış geçiriyor. Dolayısıyla Bursa da
etkileniyor bu kıştan. İnşaat sektörü de mevsimsellikten çok
etkilenen bir sektör. Elbette doğru tedbirleri alarak biz de
işimize devam ediyoruz. Şöyle düşünün Rusya'da hiçbir zaman
sıcaklık sıfır derecenin üzerine çıkmayan bir yer var. inşaat
yapılmıyor mu? Yapılıyor. Ona göre tedbir almanız gerekiyor.
Ama bu tedbirlere yılın sadece 10 günü ihtiyacınız olacaksa, o
tedbirler ile vakit kaybetmeyip, 10 gün iş yapmamayı tercih
ediyorsunuz.
-
Mevcuttaki büyük projelerde son durum nedir?
Projelerle
ilgili görüşmeler devam ediyor. Çok sayıda proje var
halihazırda. Biz de takip ediyoruz. Kentsel dönüşüm önemli
parçalarından biri bunun. Kentsel dönüşümün zaten durma şansı
yok. Kentsel dönüşümün mutlaka yaşanması gerekiyor. Bursa bu
anlamda güzel ve örnek uygulamaların yapıldığı bir yer.
Dolayısıyla burda zaten yürüyen bir taraf var. Projelerde bir
yavaşlama olmakla beraber görüşmeler devam ediyor. Belki çok
hızlı gitmiyor, ama şu anda bir sıkıntı yok. Devletin de
açıkladığı projeler var. Onlarda da mevcut durumda bir duraklama
hali söz konusu değil.
-
Yıldırım'da kentsel dönüşüm nasıl işliyor?
Hiçbir
fikrim yok. Çünkü proje hala onayda. Detaylarını bilmiyorum.
Müteahhit tarafından da mesafeli gibi bir duruşun görülmesinin
sebebi bu detayların belli olmamasından da kaynaklanıyor
olabilir. Proje onayından sonra ben inanıyorum ki, çok hızlı ve
verimli yürüyecek bu proje.
-
Kurdaki hareketin etkisini siz sektörünüzde yaşıyor musunuz?
Tabi
ki yaşıyoruz. Bizim bazı ekipmanlarımız, bazı sarf
malzemelerimiz döviz bazlı. Yatırımlarımızın ciddi bir kısmı
döviz bazlı gerçekleşiyor. Bizim özellikle kalite stabilizasyonu
için yaptığımız yatırımlar Avrupa kaynaklı teknolojileri
içeriyor ve tamamen Euro bazlı. Ama en önemlisi ithal kömür.
İthal kömürün fiyatı şu anda TL bazında iki katına çıkmış
durumda. Bizim en önemli maliyet unsurlarımızdan birisi. Çimento
maliyetinin yüzde 60'ını elektrik ve kömür enerjisi oluşturur.
Bu yüzde 60'ın yüzde 60'ını da kömür oluşturur.
-
Dökme demirden yapılan logar kapakları, tren yolu traversleri,
artık betondan yapılabiliyor. Beton ve çimento kalitesindeki
değişim hakkında neler söylersiniz?
Şu
anda Bursa Beton'da yaptığımız örnek imalatlar, çok büyük bir
potansiyele sahip değil. Henüz bunların yeterince yaygınlaştığı
söylenemez. Bizim gelirlerimizin önemli bir kısmını
oluşturmuyor. Bizim için o tür imalatlar prestij imalatlardır.
'Biz bunları da yapıyoruz' demek için yaptığımız ürünler.
Çok değişik ürünler sergilememiz, yapmamız mümkün. Bursa
Beton'un veya Bursa Çimento'nun teknolojik olarak yapamayacağı
birşey yok. Fakat pazardaki talep önemli bizim için. Biz pazardaki
talebe göre şekillenmek zorunda kalıyoruz.
-
Elde karma beton yasağı var. Artık kalitesiz beton dökme devri
bitti öyle değil mi ?
Bizde
ençok C25-C30 kullanılıyor. Bundan 15 sene önce C30 diye bir
kavram yoktu nerdeyse. Çok nadir kullanılırdı. Şimdi 25'ten
aşağı nadiren döküm yapılıyor. Çoğunlukla C30, hatta bizim
son ürün verdiğimiz hastane inşaatında C60'a kadar çıktılar.
-
Beton binaların normal ömrü 40-50 yıl. Peki C30 kullanarak
yapılmış bir binanın ömrü nedir?
Betonun
teorik ömrü 100 senenin üzerinde. Ama mesele sadece kullandığınız
beton değil. Beton iyi bir ustanın elinde şaheser olabilir; kötü
bir ustanın elinde de berbat olur... Yani hem beton doğru olacak,
hem de uygulayan bu işi doğru yapacak. Betonla ilgili test
sonuçları bir ay sonra ortaya çıkıyor. 28 günlük dayanım
testlerini beklemeniz gerekiyor. Bunlar doğru çıkıp uygulayan
doğru uygulamamış, betonun içinde boşluklar bırakmışsa,
agrega tasarımını doğru istememişse, barların, demirlerin
arasına doğru şekilde yerleşmesini sağlamamışsa sıkıntı
olabilir. Dolayısıyla ürün tek başına herşey demek değil. Ama
en önemli şeylerden biri. Çünkü siz betonu döktüğünüz anda
artık ürün son kullanım noktasına ulaşmış oluyor. Beton
atılırken, her araçtan numune alınır. Test sonuçlarını 30 gün
sonra aldığınızda zaten binanın iki katı bitmiş oluyor.
-
2017 yılı ile ilgili hedefleriniz?
Biz
hacim ve ciro olarak yüzde 4'lük bir büyüme öngördük. Ama sert
kış koşullarının nasıl dengeleneceğine dair sonuçları herhalde 3'üncü ayın sonunda alacağız.
-
Piyasadaki OHAL durumu ve siyasi karışıklıkların işe yansıması
ile ilgili bişeyler söylemek ister misiniz?
Şu
anda bu, piyasalara belirsizlik olarak yansıyor. Belirsizlik, konut
alımı yapacak olanları düşünmeye itiyor. Yatırım yapacak
olanları düşünmeye itiyor. Şu anda bu belirsizlik ekonomiyi
durma noktasına getirmedi. Biz geçmişte başka ekonomik krizler de
yaşadık. Ekonominin bıçak gibi kesildiği, herşeyin bir anda
durduğu günler de gördük. Şu anda böyle birşey yaşamıyoruz.
Bu noktada hükümetin ürettiği politikalar oldukça önemli. Hızlı
hareket ediyorlar. Ekonominin durmaması için büyük çaba
sarf ediyorlar. Ama bu belirsizlikler geçmişte hiç
karşılaşmadığımız kadar büyük belirsizlikler. Mücadelemiz
devam ediyor. Biz ayaktayız ve Türkiye'ye güveniyoruz. Biz dünya
üzerinde her anlamda büyüyen bir ekonomiyiz ve etkimizi de giderek
arttırıyoruz. Ama bu belirsizlik tabiki sıkıntı yaratıyor.
Kapasiteyi arttıralım mı arttırmayalım mı, diye düşünüyor
insanlar. Aynı şeyi iç harcamalarını yaparken vatandaş da
düşünüyor. Ama bütün bu belirsizliğe rağmen yine de
ekonominin çarkları dönmeye devam ediyor.
-
İhracat ne durumda?
Bursa
Çimento olarak bir ara çok yoğun ihracat yapmışız. Bizim için
ihracat rakamları geçen senelere göre düşük. Denize uzak
olmamız ve karayolu taşımasının işin içine girmesi nakliye
adına bize büyük bir dezavantaj getirdiği için. İhracat
pazarlarında da fiyatlarda bir düşme eğilimi var. Biz o fiyatlara
mal veremiyoruz. Çok butik işlerde ihracat yapıyoruz biz.
Dolayısıyla ihracatımız düşük. Türkiye'nin uluslararası
pazardaki değişiklikler ve artan rekabet dolayısıyla çimento
ihracatında da ciddi bir gerileme var.
-
Bu Çin faktörü mü?
Yok,
Çin değil. Uluslararası rekabette şu anda İspanya pazara girdi,
büyük ölçüde. Artı Ortadoğu'da İran para sirkülasyonunun
olmasıyla beraber çok aktif rol oynamaya başladı. İran'ın
çimento üretim kapasitesi yüksek ve enerji maliyetleri çok düşük.
Çünkü devlet tarafından sübvanse ediliyor. Dolayısıyla bizim o
uluslararası hedef pazarlarda fiyatlar, rekabet edebileceğimiz
seviyelerin altına doğru inmeye başladı. On milyon tondan
gerileyerek geçen yıl 7 milyon ton ihracat yaptık.
-
Bu biraz içerdeki maliyet artışını da mı ifade ediyor?
Yani
maliyet artışı var, ama yurtdışına yapılan ihracat tamamen
dövizle için aslında birbirini dengeliyor. O anlamda ihracat
bundan çok etkilenmemiştir hatta artan kurun artışı, belki
ihracatçının biraz elini rahatlatmış olabilir. Ama rekabet çok
yüksek. Avrupa'da denize komşu olan Yunanistan, İspanya ve Kuzey
Amerika gibi ülkeler direkt ihracata yöneliyorlar. Azalan iç talep
pazarını ihracatla dengelemeye çalışıyorlar. Dolayısıyla
artan bir rekabet var. Bu rekabet de Türkiye'nin çimento
ihracatında ciddi bir düşüşe neden oluyor.
-
Çimentoda ithal payı nedir?
Bununla
ilgili özel bir çalışma yapmadım ama, var tabi. Yatırımı da
işin içine katınca ithal payı çok da küçük değil. Rutin
üretimde ithalat payı küçük olabilir ama unutmamak lazım ki
kömür ciddi bir rakamdır. Hatta kömür tek başına belirleyici
olabilecek kadar büyük bir maliyet unsuru. Yatırımı da işin
içine katarsanız o zaman ithal payı biraz daha artar. Çünkü
yaptığımız yatırımların ciddi bir kısmı teknoloji olarak
yurt dışından geliyor.
-
Ar-Ge çalışmaları?
Bizde
beton kısmınnın yaptığı bu tip çalışmalar var. Henüz
Çimento'da böyle bir şey yok. Planlarımız var. Daha teknolojik,
katmadeğerli ürünler üretebilir miyiz diye bazı araştırmalarımız
var, ama henüz net bir çalışma başlatmış değiliz.
-
Çimento kalitesini artırma çalışmaları?
Bu
tip çalışmalar kimi zaman maliyeti aşağı çekmek için, kimi
zaman kaliteyi yukarı çekmek için yapılır. Kimi zaman her
ikisini birden kullanırsınız. Dönemsellik arz eder. Külün o
günkü piyasa fiyatı ne, sizin o günkü çimento fiyatınız ne
gibi bir sürü parametre vardır orada. Kullandığınız ham
maddenin oranlarını etkiler. Biz bütün bunları o günkü en
optimum şekilde kullanarak minimum maliyetle pazara çıkmaya
çalışıyoruz. Ama bunu şöyle anlamamak lazım, yani her
yaptığımız ürün maliyeti 10 lira düşürüyor, her yaptığımız
yatırımı 10 liraya düşürüyor gibi değil. O zaman 10 tane
yatırım yaparsak bedavaya çimento üretmemiz gerekiyor... Tabi
öyle bir dünya yok. Biz bunları yaparak, bu yatırımlar sayesinde
maliyetimizi hala bu seviyelerde tutabiliyoruz. İç piyasada Çin'den
sonra en ucuz çimento şu anda Türkiye'de Buna rağmen
yaşayabilmemizin ve kâr edebilmemizin tek yolu yatırımlardan ve
optimizasyonlardan geçiyor.
-
Maliyeti artıran en önemli kalemler?
Bir
sene içinde iki katına çıkan ithal kömürün maliyetini
karşılayacak hiçbir unsur yok. Ama onun dışındaki ufak tefek
artışlar. Örneğin işçilik yüzde 8 artıyor, ama benim fiyatım
artmıyor.
-
Son bir yılda çimento fiyatı arttı mı?
Artmadı.
Arttırmaya çalıştık ama pazar kabul etmedi. Dolar ile birlikte
olan maliyet artışı çok üst seviyede. Onu telafi etmemiz mümkün
değil.
-
Başlayan veya devam eden yatırımlar?
Bizim
bu yıl için planladığımız yatırımlar yine küçük çaplı
ürün kalitesine dönük yatırımlar. Bunlar bir Endüstri 4.0
sonucunu doğruyor. Kalite kontrol için kullandığımız otomatik
numune alma robot sistemleri. Otomatik aldıkları bilgileri,
analizleri diğer proses kontrol cihazlarına iletiyorlar, o proses
kontrol cihazları da otomatik olarak oradan gelen datalara göre
prosestekileri daha optimize ederek hareket ediyorlar. Bu tür
yatırımlarımız var. Girişteki kontrolden itibaren başlıyoruz.
Kamyon dolumu ve müteahhit kontrolü. İş sağlığı ve
güvenliğini çok önemsiyoruz. Dolayısıyla giriş noktasından
itibaren hem dolumlarımızı hem müteahhitlerimizi, herşeyi
otomatik olarak kontrol ediyoruz. Onların fabrika içinde hangi
noktada olduklarını, neler yaptıklarını takip ediyor, anında
döküm alabiliyoruz. Benzer yatırımlarımız devam edecek. Onun
dışında büyük ölçekli planladığımız bir yatırımımız şu
an itibariyle yok 2017 için.
-
Endüstri 4.0 büyük bir ithalat kapısı mı oluyor?
Yazılım
geliştirme kısımları ve dolum sistemlerinde ciddi bir kısmını
yerlileştirebiliyoruz. Ama laboratuvar kontrol sistemlerine
geçtiğimizde, sadece montaj sırasındaki işçilik hizmetini
yerlileştirebiliyoruz. Onun dışında servis hizmetinden tutun,
yazılımı, ekipmanları gibi birçok hizmet yurt dışından
geliyor.
Bu
bizim için böyle, ama otomotive hizmet eden çok sayıda yerli
firma olduğunu size söyleyebilirim. Sadece robot kolu alıp, geri
kalan her türlü aksam yerli firma tarafından yapılabiliyor o
sektörlerde. Türkiye'de bugün herşey yapılabilir durumda.
Türkiye'de yapılamayacak birşey yok. Sadece pazarda o işi yapmak
için yeterli hacim ve talep var mı? Ona bakmak lazım. Çünkü
Güney Kore'de, Çin'de, Japonya'da robot kolu yapılıyor ama
milyonlarca birden yapılıyor. Bunu siz de yapabilirsiniz ama çok
büyük bir yatırım, pazarı yok, aynı ölçüde ucuz da
üretemeyeceksiniz. Dolayısıyla oradan alıp, doğru ürüne
entegre edip, yazılımını geliştirmek ciddi katma değer
yaratabilir.
-
Bursa Çimento artık şehir içinde kaldı. Çevrede hızlı bir
yapılaşma var. Gündeminizde taşınma var mı?
Yok
böyle bir gündemimiz. Sadece bizim için değil, Bursa için de
Bursa Çİmento'nun burdan taşınması ekonomik değil. Çünkü
çimento taşınması pahalı bir ürün. 200 km öteye gittiğinizde,
tekrar o çimentoyu 200 km geri getireceksiniz. Hammadde burda.
Buradaki hammaddeyi oraya taşırsanız iyice ortalık karışır.
Kentsel ve Sanayi Dönüşümü projesini biz sanayi dönüşümü
çerçevesinde destekliyoruz. Burda Kestel Belediyesi de sanayi
dönüşümünü slogan edinmiş halde. Biz de bunun yüzde 100
destekçisiyiz. Şöyle, Avrupa'da şehrin içinde yaşayan çimento
fabrikaları var. Yanında hastane, çocuk parkı var. Biz böyle bir
çimento fabrikası olacağız, diye iddialı bir şekilde
konuşuyoruz. Bunun için de halkımızla birlikte ne yapılması
gerekiyorsa yapacağız.
-
Bacagazı emisyonu ve toz sorunu tamamen çözüldü mü?
Biz
bu işi çözdük. Daha da aşağı çekeceğiz. Bizim emisyonlarımız
anlamında hiçbir sıkıntımız olmadığı gibi Türkiye'de şu
anda uygulanmakta olan değerlerin çok altında bizim
emisyonlarımız. 2023 yılında geçilmesi planlanan ölçülerin
de altında kalacak şekilde emisyonlarımızı minimize ediyoruz.
Burda halkı yanıltan çok parametre var. Belli saatlerde
baktığınızda, sanki bacamızdan çok büyük bir toz bulutu
kalkıyormuş gibi geliyor insanlara. Bizim iki bacamız, bir de
küçük bacamız var. Küçük bacamız sıcak gazdan elektrik
üreten bir yer. Yapısı gereği soğutması suyla yapılıyor
sistemlerin. Ve bu soğutma suyunun yarattığı buhar orada
gözüküyor. Diğer iki bacamızda da dış ortam sıcaklığı
düştüğünde zaman zaman gözüken de su buharı. Çünkü bizim
sisteme koyduğumuz ürünün içerisinde bir miktar rutubet var. Bu
rutubet bacadan çıkarken dış ortam sıcaklığı düşük
olduğunda özellikle sabaha karşı geçişlerde baca sanki çok toz
atıyormuş gibi görünüyor. Aslında bu gazın içindeki rutubetin
birden yoğunlaşması ile aynı havadaki bulutlar gibi ortaya çıkan
bir duman yanılgısı. Bizim emisyonlarımız, bacalarımız Valilik
tarafından yüzde 100 tam zamanlı olarak izleniyor. Bizim geceleri
kapatıp, tozu dışarı atıp, gündüz de kimse görmeden tekrar
açalım filtreleri tozu keselim, gibi bir durumumuz yok. Mümkün
değil.
Hemen
önümüzde çevremiz ağaçlık. Biz bir ormanın içindeyiz
sonuçta. Bu ormanın ağaçlarını biz her gün yıkamıyoruz,
yeşil görünsünler diye. Eğer bir kirlilik varsa burada da
görülür. Ben 25 senedir sektörün içerisindeyim. Bizim
dibimizdeki ağaçları bembeyaz yaptığımız dönemler oldu başka
fabrikalarda. Geçmişte filtre sistemlerinin çok iyi olmadığı
dönemler oldu çimento sektöründe. Ama bütün bu devirler çimento
sektörü için çoktan geçti.
Ayrıca
biz tozu dışarı vermeyi sevmeyiz. Çünkü toz bizim ürünümüz
zaten. Ürettiğimiz ürünü niye bacadan atalım ki? Tam tersine
tutuyorum ki sisteme geri kazandırıyorum. Artık biz sineğin
yağını çıkarmaya çalışıyoruz maliyet anlamında. Dolayısıyla
bu da bu işin bir parçası. İnsanlar geçmişten kalan
önyargılarıyla bize yaklaşmasınlar. Bizim kapımız herkese
açık. Biz Kestel halkının istediği bir fabrika olmak için ne
gerekiyorsa yapmaya hazırız.
-
Fırınları suyla soğutup, bölgeye sıcak su satmayı düşündünüz
mü?
Fırının
yayılımından bunu almak oldukça zor. Çünkü fırın devamlı
hareket halinde. Bir de fırının gövdesini aşırı ısınmalara
karşı takip etmemiz gerekiyor. İçinde refrakter malzeme vardır.
O malzeme inceldiğinde biz dış ortamdaki yüzey sıcaklıklarını
falan da ölçeriz ki, içine giremediğimiz fırın için bizim için
indikatördür çünkü orada birşey olup olmadığını anlarız.
Dolayısıyla onu kapatmamız bizim için hem prosesi kontrol etmek
anlamında hem de hareketli bir ürün olmasından dolayı zor. Ama
bizim bacagazı sıcaklığımız 250-300 dereceye kadar çıkıyor.
Biz o gazı alıp, bahsettiğim tribün sistemini kullanıp elektrik
enerjisini üretiyoruz. İşletmenin yüzde 20'lik enerjisini buradan
çıkarıyoruz. Şu anda oradan çıkan, sıcaklığı düşmüş,
debisi azalmış gazı da tekrar fabrikadaki iç ısıtma
sistemlerimizde kullanıyoruz. Yani sineğin yağının yağını
çıkarmaya çalışıyoruz şu anda.
-
Katı atık yakma ne ölçüde var?
Düşük
bir miktarda yakıyoruz. Bu da yanlış anlamaya kurban gittiğimiz
yerlerden birisi. İnsanlar bunu yaktığımızda direkt zehir
bıraktığımız gibi bir izlenime kapılıyorlar. Tam tersi biz
doğaya karışmaması için o zehri yok ediyoruz. Biz bunu yok
etmezsek bu atık gidip bir yerde depolanacak. Çevresel anlamda
baktığınızda en kötü çözüm vahşi depolama denilen şey.
İkinci kötü çözüm düzenli depolama dedikleri çözüm. Adı
düzenli fakat yine bir yere gömüyorsunuz bunu. Bunun en verimli
noktasında yer alıyor çimento fabrikaları. Çimento fabrikasında
bu atıkları yakmak en iyi çözümlerden biri.
-
Çalışan sayısı?
Şu
anda yaklaşık 310 çalışanımız var; ama devamlı bize hizmet
eden müteahhitlerle sayı 500'ün üzerine çıkıyor. Grup
şirketlerine bakacak olursak toplam 1500'ün üzerinde çalışanımız
var.
-
Sektörle ilgili hükümete önerileriniz var mı?
Şu
anda söyleyebileceğimiz net bir şey yok. Ciddi ve önemli tedbirler
alıyorlar zaten inşaat sektörü ile ilgili. Bizim özel bir
talebimiz yok. Benim özel talebim Bursa halkından. Bize önyargılı
yaklaşmasınlar. Bizim kapımız açık. Ben şunu net biçimde
ifade ediyorum ki çimento fabrikalarının başka birçok tesise
oranla çevreye daha az zararı var. Ve en çok kontrol edilebilen
tesisler çimento tesisleri. Bütün herşeyi yüzde yüz kontrol
altında olan tesisleriz ve bizim emisyonumuz anlatıldığı gibi
değil. Bunun çok çok altında. Biz Bursa'nın, Bursa'da bizim
değerimiz. Biz Bursa'yı korumak için ne gerekiyorsa yaparız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder