Murat Sağman (Bilgi
Üniversitesi öğretim görevlisi):
'Üç temel risk: OHAL, AB ve
Başkanlık'
- İnşaat dahil pek
çok alanda finansman ihtiyacının daha çok arttığı, ama
finansman bulmanın daha zorlaştığı bir ortamdayız. 2017'yi bu
açıdan nasıl görüyorsunuz?
Hükümet reel sektörü
çok destekliyor. Son EKK'dan çıkan kararlar bunu gösteriyor.
Konut sektörü... Türkiye ekonomisi son 15 yıldır inşaat
üzerinden gidiyor. İnşaat en kritik, en önemli sektör. Ekonomide
yavaşlama var, hatta 3. çeyrekte küçüldük. Hükümet
canlandırmak için tedbirler alıyor. Bütün dünyada böyle. Trump
bile ekonomiyi canlandırmaya dönük tedbirler peşinde. Ama yeterli
mi? Bununla birlikte siyaseten bunun yolunun açılması gerekiyor.
Konut sektöründe güvene dayanan, geleceğe dönük belirsizlikler
var. Bu belirsizliklerin ortadan kalkması gerekiyor. Makro konularda
daha çok güvenin yükselmesi lazım.
- 2017'de büyümenin
motoru kamu olacak gibi. Ancak herşey dış finansmana bağlı
gidiyor ve özel sektörün dış borçlarının da sürdürülebilmesi
tartışmalı olmaya başladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz
ÇİN'DEN SONRA EN
FAZLA BORÇLANMA...
Türkiye'nin kamu
tarafında sorun yok. Kamu açıkları GSMH'nın yüzde 30'u. 2001
yılına baktığımızda kamu borçları yüzde 90'lardaydı. Bütçe
açığı da eksi 10'un altındaydı. Yani kamuda bir sıkıntı yok.
Ama özel sektörde, özellikle borcun çok yüksek olduğunu
görüyoruz. 2008'den beri Türkiye finans dışı özel sektör
Çin'den sonra en fazla borçlanan özel sektör oldu. Bugün özel
sektörün 210 milyar dolar borcu var. Bir yıl içinde ödemesi
gereken yaklaşık 165 milyar dolar borç var. Bunun üzerine cari
açığı da koyduğunuz zaman, 35-40 milyar dolar, 200 milyar doları
geçiyor bir yıl içinde Türkiye'de ödenecek borç. Dövizle
ödenmesi gereken bir borç var... Kurun çok yükselmesinin pek çok
firma bilançosunda sıkıntı yarattığını görüyoruz. Kur
yükseldikçe bu sıkıntı artacak. Sadece kamu yatırımları ile
bu iş gitmez.
Özel sektör olmadan yüzde 3-5 gibi
büyümeleri yakalamak zor. Özel sektör mutlaka hükümetin
desteğini alacaktır, adım atacaktır.
ÜÇ BELİRSİZLİK
- Finansçılara göre
en önemli belirsizlikler neler?
Dışarıda da
belirsizlikler var. Trump sonrası nasıl bir dünya olacak? İçerde
üç ana belirsizlik var. Bizim için çok önemli olan AB ile
müzakereler bitse bile başlıklar şu anda açılmıyor. AB bizim
çok önemli partnerimiz. Ticaretin büyük bölümünü Avrupa ile
yapıyoruz. Ürettiğimiz malın yarısını Avrupa'ya satıyoruz.
Borçlanmamızın yüzde 70'ini AB'den yapıyoruz. Doğrudan
yatırımların yüzde 65'i AB'den geliyor. AB ile yaşadığımız
belirsizlik reel ekonomiye çok negatif yansıyor. Olağanüstü
halin devamı... OHAL'in gelmesi bence doğruydu, ama uzaması
ekonomiyi negatif etkiler. OHAL olan bir ülkeye yatırımcı
bulmanız o kadar kolay olmayabilir. Ki, bizim yatırımcı bulmamız,
borcumuzu çevirmemiz gerekiyor. 3. belirsizlik başkanlık. Bir
rejim değişikliğinden bahsediyoruz. Buradaki değişiklikler de
reel ekonomiyi yavaşlatacaktır. Bu üç ana belirsizliğin mutlaka
kalkması gerekiyor. O zaman yüzde 3-5 büyümeleri yakalayabiliriz.
-
Dolar yükselince kimsenin işine yaramıyor mu?
Dolar yükselince kimsenin işine yaramıyor mu?
'Dolar yükselirse
ihracatımız artar'. Ben araştırdım, geçmişte de böyle bir
korelasyon yok. Yani kur artınca ihracat artmıyor. Doların artışı
önce bizim üretimimizde girdi maliyetlerini artırıyor. Herşeyimiz
neredeyse dolara bağlı. Üretim dolarla yapılıyor. Cari açığın
düzelmesinde en büyük şansımız petrol fiyatlarının düşmesi
oldu. Bu düşüş bize 15 milyar dolar kazandırmıştır. 2017'de
doların artışı mutlaka önemlidir, ama yavaşlayan Avrupa ile
büyüyen bir avrupa arasında ciddi bir fark var. Ayrıca bizim AB
ile ticari, siyasi, ekonomik ilişkilerin de iyi gitmesi lazım ki;
tamam, malımızı çeşitlendiriyoruz, Ortadoğu'ya, Afriya'ya
gidiyoruz ama unutmayalım, ürettiğimiz malın yüzde 50'sini
Avrupa'ya satıyoruz. En büyük müşterimiz Avrupa'nın iyi olması
gerekiyor.
- TCMB'nin faiz
artışını pas geçmesi...
Merkez Bankası'nın
işi çok zor. Çünkü küçülen bir ekonomide faizleri artırmak
çok kolay değil. Fakat yükselen de bir kur var, kurdaki artış
enflasyona yansıyacak. Merkez, önce kendini enflasyona, fiyat
istikrarına odakladı, bence aralık enflasyonuna bakacak ve
beklentilerini revize edip bence Ocak'tan itibaren faiz artışı
için bir adım atacaktır. Adım atmamasının en büyük nedeni
ekonominin küçülmesi. Bono faizleri ile fonlama faizlari arasında
ciddi bir ayrışma var. Kuru durdurmak noktasında açıkçası
bugünkü Merkez Bankası rezervlerimiz yeterli değil. TCMB faiz
artırmak zorunda kalabilir. Bence TCMB 14-15 Mart'taki FED
toplantısına odaklanacak. O zaman Trump'ın da ne yapacağı
görülecek. Kur durdurulamazsa mutlaka faizi artıracaktır.”
Savaş Divanoğlu (SAXO
Capital Markets Genel Müdürü):
'Arap sermayesinin ilgisi azalıyor'
'Arap sermayesinin ilgisi azalıyor'
- Ekonominin gidişi
için özellikle dış finansman kilit bir yerde duruyor. Bütün
büyük projeler dış kredilerle yapılıyor. Eskiden devlet dış
borçlanırdı, geri ödeme zamanı da yeni borçlar alınırdı.
Şimdi sanki özel sektör de dış borcu döndürmek için for
arayışında gibi. 2017'de neler yaşayacağız?
Tarihimiz boyunca dış
fonlamaya açık bir ülkeyiz. Çünkü kronik bir cari açık durumu
sözkonusu. Ne demek, yani ticari açığı alıyorsunuz, üstüne
sıcak fonları vs. de ekliyorsunuz ve toplamında da açık var. Bir
aile bütçesi gibi. Döviz kazançlarınız döviz harcamalarınızdan
düşük ise bir yerden borç alıyorsunuz.
2017'ya bakınca çok
çok pozitif bir hikayeyi şu anda anlatmak çok kolay değil. Yani
bir yerden bir ışık görmek lazım. Bizi baskılayan stres
unsurları şu anda varsa, bunlar 2017'de de sürecek gibi gözüküyor.
Bunların biraz azalması lazım. Stabilite kazanmamız lazım ki,
ülke olarak bu stresler ortadan kalksın. Tabi sadece Türkiye'de
değil bölgemizde de ciddi bir sıkıntı var. Suriye'de, Irak'da
bir çok olay yaşanıyor, biz bu olayların bizzat içindeyiz. Öyle
olunca da bize negatif yansıyor. Bunun üstüne terörle ilgili
sıkıntılar, darbe girişimi yaşadık maalesef. Biz 2017'de
bunları durması ile karşılaşırsak o zaman hem TL bir miktar
değer kazanabilir, hem borsaya ilgi çoğalabilir. Aslında dolar
bazında ucuz bir borsa BİST. Giderek de ucuzluyor, neredeyse 2009
seviyelerine yaklaşıyor. Ama bir miktar stres unsurları ve
belirsizliğin ortadan kalkması lazım.
ARAP İLGİSİ AZALIYOR
- Arap sermayesini
çekme çabaları.. En son borsaya dönük bir plan açıklandı.
Son iki senedir Arap
sermayesi bizi besleyen bir sermayeydi. Nedeni sonuçta petrol
kazançları var, bu paraların bir yerlere yatırılması lazım.
Ortadoğu da yatırım arıyor. Bunun en kolay yolu çevredeki
gayrimenkul, inşaat sektörü... Bizim onunla ilgili bir sürü
kazanımlarımız oldu. Fakat doygunluk seviyesine geliyor.
Ortadoğu'dan ilginin azaldığını görüyoruz. Bu tabi endişe
kaynağı. Çünkü son 2-3 senedir bizi yaşatan oydu. Onu, inşaat
sektörünü asıl etkileyen faizlerle birleştirdiğiniz zaman 2017
için biraz sıkıntı görünüyor. Neden? Çünkü inşaat
sektöründe bir numaralı faktör faiz ortamıdır. Faizlerin
yükseldiği yerde, borçlanarak ev sahibi olan veya kredi ile
yatırım yapanlar bir adım geri atma durumunda kalır. Faizler
düşerse inşaat canlanır. Aslında TCMB'nın da yaşadığı
sıkıntının birisi bu. Bir yandan enflasyonu kontrol altına almak
için faizleri düşük tutmanız, diğer yandan TL'deki değer
kaybını durdurmak için faizlar artırmanız gerekiyor. Ki faizleri
artırınca da inşaat sektörünü ciddi şekilde olumsuz
etkileyebilirsiniz. Tabi sadece inşaat ile kalmaz, inşaat pek çok
sektörü de etkliler.
- 'Döviz bozma
kampanyası' etkili olmadı gibi...
Vatandaşı devlet ile
birleştiren her kampanya iyidir. Ekonomik sonuçlarını bir tarafa
bırakın, bir araya gelerek bir hedefe yönelme, birşeyi beraber
yapma fikri güzeldir. Kampanya bu nedenle güzeldi. Ama TL'de değer
kaybı vardı. Reel olarak baktığınız zaman vatandaşlar
tasarruflarının ne kadarını dolara çevirebilir? Onların sattığı
dolarları büyük firmaların, bankaların yaptığı dolar alımları
ile karşılaştırdığınızda bunun sonucu ne olur, burada büyük
soru işaretleri var.
Para birimlerinde iki
şey var. Alıcı ve satıcılar ne taraftaysa... İkincisi de
likidite. Paranın likiditesini artırırsanız, dolaşımını
çoğaltırsanız... Ne diyoruz, 'genişlemeci para politikaları',
merkez bankaları tarafından da yapılıyor, o zaman para
değersizleşir. Ama likidite azaldığı zaman herkes o paraya hücüm
eder, değeri de yükselir.
- ABD'den
yapılanTürkiye'deki dolar tahminleri için ne dersiniz?
ABD'de büyük finans
şirketleri var. Yatırım bankalarının analiz bölümleri var.
Bunlar hazinelerin faizleri ne yapacağını inceliyor. Buna göre
bir tahminde bulunuyorlar. Onları takip etmek biraz zor.
NASIL BİR 'YENİ
HİKAYE'?
-Türkiye'nin yabancı
yatırımcıyı çekmesi için 'Yeni bir hikaye yazması' öneriliyor.
Nasıl bir hikayet olabilir bu?
En önemlisi, yatırım
şirketleri, özellikle emeklilik fonları, uzun dönem yatırım
yapan şirketlerin en çok önem verdiği şey, volatilite ve
belirsizliktir. Belirsizlik ne kadar yüksek olursa, riski o kadar
yüksek görürler ve riskin olmadığı yerlere doğru gitmeye
çalışırlar. Belirsizlik olan yerlerde varlıklarını azaltmak
isterler. Eğer aynı getiriyi, belirsizliğin daha az olduğu bir
yerden elde edebiliyorlarsa, ki şu anda çevremizde öyle ülkeler
de var, o zaman oraya doğru kaymaları daha mümkündür. Mesela
bizim genel olarak yatırımda rakiplerimiz Rusya'dır, Brezilya ve
Hindistan'dır, Ortadoğu ülkelerinden bazılarıdır. Bazen birisi
bazen bir başkası öne çıkıyor. 2016'da maalesef o kadar çok
olay yaşadık ki, belirsizlikler çok fazla. Ne yapmamız lazım,
elimizden geldiğince kontrol edebildiğimiz belirsizlikleri ortadan
kaldırmamız lazım. Mesela Irak ve Suriye'deki savaşı kontrol
edebilir miyiz? Her halde edemeyiz. Ona yapabileceğimiz çok birşey
yok. Ama içerideki siyasi ortamı kontrol edebilir miyiz,
edebiliriz. Siyasi ortamda biraz daha stabilleşme sağlayabiliriz.
Bunlara özen gösterebiliriz. Ayrıca direkt yatırımın içeri
gelmesi için birincisi volatilitenin ortadan kalkması lazım,
ikincisi de yatırım ortamının kolaylaşması lazım. Yatırım
ortamının kolaylaşması da iki şeye bağlı. Hukuk ve vergi.
Vergi sisteminin anlaşılır ve kolay olması, hukuk sisteminin
anlaşılır, kolay ve güvenilir olması. Bunlar sağlanırsa
yatırımlar devam eder.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder