31 Mart 2011 Perşembe

Adalet mahkeme bekliyor!

 20 ARALIK 2010, Pazartesi 



Yıl, 1981-82...
Üniversitede, “Anayasa Hukuku” dersimize giren Prof. Dr. Kemal Dal’ın, 12 Eylül Anayasasını yapan ekipten olması hayli ilgimizi çekmişti. 



Düzgün ve kararlı adımlarla, kürsünün bir ucundan diğerine volta atar; tane tane ağzından emredercesine dökülen sözlere, iskarpin ayakkabının tahta zemine“tak, tak…” vuruşu eşlik ederdi.  Bu, “Ben bir hukuk otoritesiyim, her kelamım kanundur” demekti.
“Anayasa Hukuku’nu, bizzat Anayasa yapan bir adamdan öğrenme” tabi çok özel bir durumdu, büyük bir şanstı. 
Tam bunun tadını çıkarma niyetiyle ders kitaplarına yamulunca, hocanın “yasa” ile “hukuk”u aynı yere koyması bana ilk soğuk duş oldu. Ve “yasa” ile “hukuk” arasındaki fark tartışması, Prof. Dal ile bir türlü bitmeyen tartışmalarımızın da ilki oldu. Sonradan 1982 Anayasası hazırlandı, oylandı, elimize nerdeyse abdestsiz okunmayacak metin olarak verildi. 
Tabi biz gazetecilik okulundaydık, hukuk bilgimiz sadece işimizi görecek kadardı. 
Ancak bugün dikkatinizi yasalara değil, yargılamaya çekmek istiyorum.  
Fransa’daki yargılama sistemini araştırdım. Çok farklı. Bizde olmayan mahkemeler dikkatimi çekti:  
Le Tribunal d’istance: Hapis gerektirmeyen suçlar için, tek hâkimli mahkeme. 10 bin Euro’ya kadar para cezası verebiliyor. Ev sahibi-kiracı, küçük alacak verecek ve anlaşmazlık gibi basit davalara bakıyor.
Le Tribunal de grande instance (TGI): 3 hâkimli. Boşanma, evlatlık edinme, nafaka, miras, mülkiyet hakkı vs. davalarına bakıyor. Avukatlı.
Le Tribunal de police: Gece yüksek ses çıkarmak, lisanssız avcılık yapmak, komşunun bahçesinden izinsiz meyve toplamak, hayvanlara kötü muamele yapmak, yanlış yere park etmek vs. davalara bakıyor. 2 aya kadar hapis, 10 bin Euro’ya kadar para cezası verebiliyor. 
Le Tribunal correctionnel: Hırsızlık, dolandırıcılık, yataklık, şantaj, hayvanlara karşı şiddet, yaralama, aracın yayaya çarpması, güveni kötüye kullanma gibi genelde suçüstü durumlarına bakıyor. 10 yıla kadar hapis cezası verebiliyor.
Ticaret Mahkemesi: Farkı, hâkimler 3 yılda bir seçiliyor. Seçimde hâkimlerin yanı sıra ticaret ve sanayi odasından temsilciler de oy kullanıyor.  
Le Conseil de prud’hommes: İş mahkemesi, ancak sadece işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklara bakıyor. Hâkimler, yarı yarıya, ücretli ve işveren kesiminden oluşan bir kurul tarafından, bir yıllık görev için seçiliyor. Hâkimleri seçecek grup içinde sanayi, ticaret, tarım, hizmet-eğlence ve kamu sektörlerinden, işçi ve işveren temsilcileri var.
La Cour d’appel(İstinaf Mahkemesi): Hukuk ve ceza konularında birimleri olan 2. Derece mahkemesi. Bizde İstinaf Mahkemeleri’nin yasası çıktı, AB 7 milyon Euro da para ayırdı binası için, ancak hala “Diyarbakır olsun mu olmasın mı” tartışmasına takılıp kaldı.  
Hukukun işlemesini mahkemeler sağlar. Türkiye son 30 yılda Ticaret, İş, Aile, Çocuk mahkemelerini kurarak yargılamada kuşkusuz hayli yol aldı. Ancak bugün vatandaşı canından bezdiren hukuksuzlukların ardında yargı sisteminin yetersizliği, yanlış örgütlenmesi yatıyor.
Fransa, basit suçlar için küçük mahkemeler kurarak yargının yükünü hafifletmiş. Ayrıca İstinaf Mahkemelerine sadece “Yargıtay’ın yükünü hafifletmek” olarak bakmak, işe şaşı bakmak demek. Zira bu mahkemelerin farkı, bilirkişi ve uzmanlık kurumlarının etkinliğinde. Yoksa davalar “her davaya bakan hâkim”lerle bitmek bilmiyor işte… Bu ülkede, 10 yıl, 20 yıl, 40 yıldır hala sonuçlanmayan davalar var. 
Türkiye’ye reva mı?
İyi pazarlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder